Kur'an'ın Işığında Bir Model
İnsanlık tarihi boyunca toplumların huzuru, adaleti ve refahı; inanç, ahlak ve hukuk temelleri üzerine inşa edilmiştir. Kur'an, yalnızca bireysel ibadetleri düzenleyen bir kitap değil, aynı zamanda toplumsal düzenin ana ilkelerini ortaya koyan ilahî bir rehberdir. Vahye dayalı bir toplumsal yaşam, bireylerin ve kurumların adalet, merhamet, yardımlaşma ve ahlâk ilkeleri etrafında birleşmesini öngörür. Bu düzen, hem bireyin hem de toplumun manevi yükselişini hedefler.
Adalet ve Sosyal Hukukun Tesisi
Kur'an'ın en temel toplumsal ilkelerinden biri adalettir.
“Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder…” (Nisa /58)
Vahye dayalı bir toplumda yönetim ve görevler, ehil kişilere verilir; kanunlar herkes için eşit uygulanır. Adalet, sadece mahkemelerde değil, ticarette, aile ilişkilerinde ve kamu kaynaklarının kullanımında da hayat bulur.
İyiliği Yayma ve Kötülükten Sakındırma
Toplumun aktif olarak hayra çağırması, kötülüğe karşı durması, Kur'an'ın güçlü emirlerinden biridir:
“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun…” (Al-i İmran /104).
Bu, pasif bir iyilik anlayışı değil, toplumsal bilinçle ve kararlılıkla yürütülen bir ahlâk mücadelesidir.
Sosyal Eşitlik ve Yardım Mekanizması
Kur'an, ekonomik kaynakların yalnızca zenginlerin elinde toplanmasına karşı çıkar:
“Allah’ın… mallar; Allah’a, peygambere, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir…” (Haşr /7)
“Akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver…” (İsra/ 26).
Bu ayetler, toplumsal huzurun ancak sosyal adalet ve eşit paylaşım ile mümkün olduğunu gösterir. Yardımlar, kişinin onurunu koruyacak şekilde, gösterişten uzak ve mümkünse gizli yapılmalıdır (Bakara 2/271).
Doğruluk ve Ticaret Ahlâkı
Ekonomik ilişkilerde dürüstlük, vahye dayalı yaşamın vazgeçilmezidir:
“Ölçüyü tam tutun ve eksiltenlerden olmayın…” (Şuara /181–183)
“Birbirinizin mallarını haksızlıkla yemeyin…” (Bakar/ 188)
Hile, yolsuzluk, rüşvet ve spekülasyon, toplumsal güveni zedeleyen unsurlar olarak kesin biçimde reddedilir.
Nefis Terbiyesi, Şükür ve Empati
Vahiy, bireylerin nefis terbiyesini toplumsal huzurun bir parçası olarak görür. Oruç ibadeti bu konuda önemli bir örnektir (Bakara 2/185). Şükür, insanın elindekinin kıymetini bilmesini sağlayarak toplumsal kıskançlıkları azaltır:
“Şükredin…” (Nisa /147)
Hoşgörü ve Merhamet
Kur'an, düşmanlıkları bile iyiliğe dönüştürecek bir ahlâkı önerir:
“Kötülüğü en güzel tavırla sav, düşmanın dost olabilir…” (Fussilet /34)
Bu, toplumun sert çatışmalar yerine barışçıl ve yapıcı bir ilişki kültürünü benimsemesini sağlar.
Düşünce, Sorgulama ve Bilgiye Değer
Kur'an, aklı kullanmayı ve sorgulamayı defalarca teşvik eder:
“Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeylerden sakın” (İsra/ 36)
“Hâlâ Kur'an'ın düşünmüyor musunuz?” sorusu, bireyleri bilinçli ve araştırmacı olmaya çağırır.
Birlik ve Kardeşlik
Toplumsal ayrışmaların önüne geçmek için Kur'an, birlik emrini verir:
“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin…” (Al-i İmran /103)
Bu birlik, farklı düşüncelere rağmen ortak değerlerde birleşmeyi ifade eder.
İnanç Özgürlüğü ve Zorlama Yasağı
Vahye dayalı toplum, dini özgürlüğe önem verir:
“Dinde zorlama yoktur…” (Bakara /256)
Bu anlayış, inancın ancak özgür iradeyle anlam kazanacağı gerçeğini vurgular.
Bireysel Sorumluluk ile Toplumsal Değişim
Toplumun değişimi bireyden başlar:
“Bir toplum kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.” (Ra’d /11)
Bu ayet, her bireyin kendi nefsinde başlattığı ıslahın toplumsal dönüşüme katkısını ortaya koyar.
Vahyin Işığında İnsanlığa Örnek Bir Model
Vahye dayalı toplumsal yaşam, sadece dini bir ideal değil, aynı zamanda toplumsal barış, adalet ve huzurun gerçekçi bir formülüdür. Bu modelde:
-
Adalet her alanda hâkimdir.
-
Zayıflar korunur, ihtiyaç sahipleri onurlu bir şekilde desteklenir.
-
Ticaret ve kamu yönetiminde dürüstlük esastır.
-
İnsanlar arasında sevgi, saygı ve hoşgörü hakimdir.
-
Bilgi, düşünce ve sorgulama toplumsal ilerlemenin motorudur.
-
Birlik, inanç özgürlüğü ve bireysel sorumluluk toplumu ayakta tutar.
Kur'an'ın çizdiği bu çerçeve, insanlığın geçmişte olduğu gibi bugün de huzur ve istikrarı yakalaması için en sağlam yol haritasıdır. Vahye dayalı bir toplum, sadece dini kimliğiyle değil, evrensel değerleriyle de bütün insanlığa örnek olabilir.
Erol Kekeç/27.07.2025/Sancatepe/İST
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder