Bu Blogda Ara

23 Şubat 2025 Pazar

Toplumsal Çöküş-Merhametin Yerini Alan Fırsatçılık

Toplumların ayakta kalabilmesi için belirli ahlaki ve insani değerler üzerine inşa edilmesi gerekir. Bu değerlerin başında merhamet, yardımlaşma, adalet ve hakkaniyet gelir. Ancak modern toplumlarda bu kavramların giderek içinin boşaltıldığına ve yerini bencillik, çıkarcılık ve fırsatçılığın aldığına şahit oluyoruz. Bugün, "ihtiyaçtan satılık" denildiğinde, yardım etmek yerine o malı yok pahasına alarak kendini kârlı hisseden bir zihniyetin normalleşmesi, toplumsal çürümüşlüğün en bariz örneklerinden biridir.

İnsanlık, tarih boyunca kriz anlarında dayanışma göstererek ayakta kalmayı başarmıştır. Ancak günümüzde, özellikle kapitalist düzenin ve bireyselleşmenin getirdiği aşırı rekabet ortamı, insanların sadece kendilerini düşündüğü, başkalarının sıkıntısını bir fırsata çevirdiği bir düzen yaratmıştır. Eskiden "komşusu açken tok yatan bizden değildir" anlayışı hâkimken, bugün "adam sıkışmış, bedavaya aldım" zihniyetinin prim yapması, ahlaki erozyonun geldiği noktayı gözler önüne sermektedir.

1. Toplumsal Vicdanın Zayıflaması

Toplumsal vicdan, bir milletin en büyük sermayesidir. Ancak bu sermaye tüketildiğinde, geriye sadece çıkar ilişkileri kalır. Eskiden insanlar birbirlerinin zor zamanlarında yanında olur, yardım eli uzatırdı. Bugün ise zor durumda olanı fırsata çeviren bir anlayış yaygınlaşmış durumda. İnsanların, bir başkasının sıkıntısını kendi lehine çevirmeyi normal görmesi, etik değerlerin büyük ölçüde yitirildiğinin göstergesidir.

Bu anlayış, toplumsal ilişkilerde büyük bir güvensizlik ortamı yaratır. Artık kimse zor durumda kaldığında çevresinden bir yardım eli bekleyemez, çünkü herkes fırsat kollayan bir avcı haline gelmiştir. Bu durum, toplumu giderek daha fazla bireyselleştirir, insanlar arasındaki güven bağlarını koparır ve sonuç olarak her bireyi yalnızlığa iter.

2. Dinin Göğe Çekilmesi-İnancın Hayattan Koparılması

"Din göğe çekilmiş, yeryüzünde sadece edebiyatı kalmıştır "bu oldukça manidardır. Din, bir toplumun ahlaki temelini oluşturan en önemli unsurlardan biridir. Ancak günümüzde, dinin hayattaki pratik karşılığı azalmış, ritüellere indirgenmiş bir olgu haline gelmiştir. İnsanlar dinî vecibelerini yerine getirirken, ahlaki sorumluluklarını ihmal etmektedir.

Bugün birçok kişi camilere, ibadet yerlerine gidip dua ederken, günlük hayatında adaletli, merhametli ve dürüst olmayı unutmaktadır. Din, sadece belirli ritüellerle sınırlı kaldığında, toplumu dönüştürme gücünü kaybeder. İnsanlar vicdanlarının sesini susturup, dini sadece bir süs gibi taşımaya başlarlar. Oysa gerçek anlamda din, bireyin ahlaki yükselişini sağlayan, topluma iyilik ve adalet getiren bir olgudur. Ancak bu değerler unutulduğunda, dinin toplum üzerindeki etkisi azalır ve geriye sadece onun romantik bir anlatısı kalır.

3. Fırsatçılık ve Açgözlülüğün Normalleşmesi

Bugünün toplumunda en büyük sorunlardan biri de fırsatçılığın ve açgözlülüğün bir yaşam biçimi haline gelmesidir. İnsanlar, ekonomik krizleri, doğal afetleri veya bireysel sıkıntıları kendi kazançları için bir fırsata çevirmeye başlamıştır. Deprem sonrası fahiş kira artışları, ekonomik dar boğazda kalan insanların mallarını yok pahasına kapatıp sonra yüksek fiyatlara satmak, insanlığın geldiği noktayı açıkça göstermektedir.

Bu anlayışın normalleşmesi, çocuklarımızın da bu değerlerle büyümesine neden olmaktadır. Yeni nesil, merhametli ve paylaşımcı olmayı değil, fırsatçı ve bencil olmayı öğrenmektedir. "Daha çok kazan, daha çok sahip ol" anlayışı, "yardım et, paylaş, dayanış" anlayışının önüne geçtiğinde, toplumun geleceği de tehlikeye girmektedir.

4. Toplumsal Çöküşün Sonuçları

Toplumsal çöküş, yalnızca ahlaki ve vicdani bir mesele değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal bir meseledir. Güvenin olmadığı bir toplumda ekonomi de sağlıklı işlemez, çünkü herkes birbirini kandırmaya, fırsatçılığa odaklanır. Bu durum, uzun vadede üretimi ve ticareti olumsuz etkileyerek, toplumu krizlere sürükler.

Ayrıca, insanlar arasındaki güvenin zayıflaması, suç oranlarını artırır. İnsanlar, adaletin ve hakkaniyetin kalmadığı bir yerde, kendi çıkarlarını korumak için her yolu mübah görmeye başlarlar. Dolandırıcılıktan gasp olaylarına kadar birçok suçun artış göstermesi, toplumsal çöküşün en net göstergesidir.

5. Çözüm Önerileri-Ahlaki ve Vicdani Bir Uyanış

Peki, bu noktaya gelen bir toplumu nasıl iyileştirebiliriz? Öncelikle, eğitim sisteminin sadece akademik başarıya değil, ahlaki eğitime de önem vermesi gerekmektedir. Çocuklarımıza küçük yaşlardan itibaren adalet, paylaşma, merhamet ve vicdan gibi değerleri aşılamak zorundayız.

Bunun yanında, toplumsal dayanışmayı artıracak sosyal politikaların geliştirilmesi gerekmektedir. Devletin, ekonomik sıkıntı çeken bireylere destek sağlaması, insanların zor zamanlarında başkalarına muhtaç olmadan ayakta kalabilmesini sağlayacaktır. Böylece fırsatçılar için alan daralacak, yardımlaşma kültürü yeniden canlanacaktır.

Dini değerlerin yalnızca ritüeller üzerinden değil, ahlaki öğretilerle birlikte yaşanması teşvik edilmelidir. İslamiyet’in ve diğer inançların temelinde merhamet, adalet ve doğruluk yer alır. Ancak bunlar sadece teoride kaldığında, din toplum üzerindeki etkisini kaybeder.

 Daha İyi Bir Toplum Mümkün

Toplumların çöküşü aniden olmaz; bu süreç, küçük küçük kayıpların birikimiyle gerçekleşir. Bugün, fırsatçılığın, bencilliğin ve vicdansızlığın normalleştiği bir dünyada yaşıyoruz. Ancak bu gidişatı durdurmak ve tersine çevirmek bizim elimizdedir. Merhameti, adaleti ve dürüstlüğü yeniden hayatımızın merkezine aldığımızda, "din göğe çekildi" demek yerine, onun hayatımıza gerçek anlamda yön verdiğini göreceğiz. O zaman yeryüzünde sadece edebiyatı değil, hakikati de yaşatabiliriz.

Erol Kekeç/22.02.2025/Sancaktepe/İST


Hiç yorum yok:

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!