Bu Blogda Ara

21 Nisan 2013 Pazar

İŞTE BUNLAR ADAM!-1



· Nesnelerin, var olan her şeyin adını ve tanımını yaratanın verdiği şekilde tanımlamak ve kendine göre yorumlamaktan uzak durmak insan olmanın ilk adımıdır. 

· İsyan edebilme, seçebilme, doğru ile yanlışı birbirinden ayıracak donanımların farkında olup onları kullanmak, adam olmaktır. 

· Yaptığı eylemlerin yanlış olduğunu fark edip, onlarla ilgili bahaneler uydurmadan, kendi nefsini sorgulayarak af ve mağfiret dileyerek, helalleşmek, adam olmaktır. 

· Kibir gurur ve kin duygusundan arınarak, mütekebbirleşmeden kendi haddini bilip, bilmedikleri hakkında yargılardan kaçınmak, adam olmaktır. 



· Tasarrufu kendisine ait olmayan özellikleri ile övünmeden, yaratanın verdiği değer ölçülerini hayatının temel ilkesi edinmek, adam olmaktır. 


· Sayısal üstünlüğe aldanmadan, hak bildiği değerlerden asla taziz vermeden, yaratıcının emrettiği gibi dosdoğru yaşamak, adam olmaktır. 

· Yaşamı, tahterevallinin iki ucundaki ağırlığı dengede tutarak, hayatın görünen ve görünmeyen unsurlarını gözeterek yaşamak, adam olmaktır. 


· Hayatın hedefini belirlemek, o doğrultuda yaratanın adı ile okumak ve yaptıklarıyla övünmeden, yapmadıklarını anlatmadan, yapamayacaklarını vaat etmeden yaşamak, adam olmaktır. 


· Muhataplarının güvenilir olmasını beklemeden, güvenilir olmanın yollarını kendi hayatında yaşayarak ortaya koymak, adam olmaktır. 

· Benim tarafım olsun çamurdan olsun kısır mantıklardan kurtularak,”emaneti ehline teslim ederler” buyruğuna uygun yaşamak, adam olmaktır. 

· Kendi haklarının kutsal olduğuna inandığın kadar, başkalarının da haklarının kutsal olduğunu bilip ona göre yaşamı dengelemek, adam olmaktır. 

· Dünya ve içindekilerin bir gün son bulacağına yakinen teslim olmak, o uğurda yapılması gerekenleri, tahrip ederek kitabına uygun hale getirmeyip, kitaba uygun yaşamak, adam olmaktır. 

· Her şey ben de olsun, tüm varlıklar bana muhtaç olsun anlayışını yıkarak, imkânı olmayanlara yardım edeyim mantığına saplanmadan, imkânsız varlıklar yeryüzünde kalmasın diye mücadele etmek, adam olmaktır. 

· Zalim ve mazlumu birbirinden ayırabilecek kadar vicdanı canlı olmak ve vicdanın direktiflerini devre dışı bırakmadan yaşamak, adam olmaktır. · Kurallarla bir toplumsal yaşamı düzenlemenin, insanlara zulmetmek olduğunu anlayıp, insanın doğasına uygun yaşamı, onların içselleştirmeleri ile ilke haline getirip, onları yaşanılır kılmak, adam olmaktır. 

· Eleştirinin, doğru yaşamın vazgeçilmez yol işareti olduğunu anlamak, hakaret ile eleştiriyi birbirine karıştırmadan yaşamak, adam olmaktır. · Eleştiri yapıldığında onlara katlanmayı ve sabredebilmeyi kavramak, söylenen tüm farklı sözleri ortadan kaldırmayı düşünmeden, hepsine hayat kakı tanımak, adam olmaktır. 

· Ben merkezcil, toplumsal sistem analizi yapmadan, Güneş sistemindeki farklı gezegenler gibi, tüm farlılıkların toplumsal sistem içinde varlıklarına zarar vermeden, onlara yaşama hakkı tanımak, adam olmaktır. 

· Kâinattaki farklılıkları ortaya koyan mutlak yaratıcının bu ayetlerini tahrip etmeden, o farklılıklara katlanmak ve tüm farklı anlayışları ve düşünceleri, ortak insan paydası altında eşitlemek, adam olmaktır. 

· Şeytanın, âdem ve onun nesli ile yaptığı mücadelenin nereden kaynaklandığını bilip, o mücadelenin başlangıç anındaki yanlışları fark edip, o tuzaklara düşmeden yaşamak, adam olmaktır. 

· Yaratılanı yaratandan dolayı sevmek, toprağa Allah ruhundan üfledikten sonra, âdeme secde edin dediği varlığı, tüm meleklerin kabullenerek secde etmesi ve şeytanın kabullenmemesi, anlayışından kaynaklandığını bilerek yaşamak, adam olmaktır. 

· Yaratılanı hoş görmek, yanlış eylemlere göz yumulmayacağını bilerek yaşamak, adam olmaktır. 

· Sansar gibi pusu kurup punduna getirmeyi düşünmeden, herkesin çakallaştığı bir dünyada, kınayıcıların kınamasına aldırmadan dimdik yaşamak, adam olmaktır. 

· Aklı bir monitör gibi düşünüp, yüreği (kalbi) ise bir elektrik akımı gibi bilip, elektrik akımı olmadan o monitörün hiçbir işe yaramayacağını anlayarak, akıl ve yürek arasındaki bağlantıyı iyi kurup, bu hakikate uygun yaşamak, adam olmaktır. 

· Kendi yaşamınızı bir başkasının düzenlemesine bırakmayacak kadar, davranışlarınızı dengeli oluşturmak ve özür beyan edecek eylemlerde bulunmamak, adam olmaktır. 

· Çöp kamyonu gibi gittiği her yere çöp taşımamak ve o çöp kokularının etrafa yayılmasına müsaade etmeden, güzel kokular saçan bir esans gibi insanları rahatlatan biri olmaktır, adam olmak. NOT: Devam edecek-

21.04.2013

11.20-13.4

Çengelköy/İST

Sosyolog-EROL KEKEÇ

18 Nisan 2013 Perşembe

YOL UZUN HAYAT KISA!


            Selam ve saygılarımı ileterek başlamak istiyorum,akime yazmış olduğum yazılara tamamıyla olmasa bile bir kısmına vermiş olduğunuz cevap beni ziyadesiyle memnun eyledi,çünkü insanların küçükte olsa sorunlarının ya da taleplerinin gerekli mercilere iletilmiş olması ve geri dönüşümlerin gerçekleşmesi,partim adına beni hakikaten bahtiyar etti.Bundan dolayı özellikle akim iletişim camiasını gönülden kutluyorum.
       Sevgili dostlar memleketin içinde bulunduğu durum,çok iyi diyerek bir övgü ve naat yazısı yazmayacağım,çök kötü ölüyoruz nedir bu çektiklerimiz diyerek imkansızlık senaryosunun perdelenmesi ve oyun olarak sahnelenmesi için de bir senaryo yazma derdinde değilim.Ancak şunları özellikle altını çizerek belirtmek zorundayım ki,Adaletin şahitliğini gerektiği gibi yapamamanın vermiş olduğu acılar artık yüreklerimi dağlamaya başladı.Halk arasında dönüp dolaşan bir deyim var ve özellikle de meşruiyet kazandırılarak sanki toplumun anatomisini işgal etmeye doğru yol almakta."    Bal tutan parmağını yalarmış...."insanlar yapmış oldukları olumsuzlukları hayattan uzaklaştırma ve doğrunun sembolü olup abideleşmeleri gerekirken bu taraz demoğojik aldatmacalarla hayatlarına devam etmeye çalışıyorlar.Bu durumları yakından gören ve insanlarımızın bu olumsuz tavırlarına şahit oldukça dayanamaz olup patlama durumuna geliyorum.Bu tarz toplumda kökünün kurumasının imkansız olduğunu bildiğim ancak en asgari düzeye inmesi gereken,hangi yönetim gelirse orada yer alıp,iktidar nimetlerini hünharca tepe tepe kullanan bu mütref sınıfın varlığından acaba partimizin haberinin olup olmadığını ya da bu konulardaki tavrının ne olduğunu doğrusunu söylemek gerekirse öğrenme merakı sardı beni...Bu arkadaşlar sağolsunlar işlerini çok iyi bilen ve zeki insanlar olduklarını herkesin bunu yapabilecek beyin dağarcığının olmadığını savunarak yanlışlarına bahane bulma da da gecikmiyorlar...Allah'ın dilemesi hariç yeminle söylüyorum Allah'ı hesaba katmayan hesabı şaşırır diyen montainenin deyimiyle hesabı şaşırmış insanlar piyasayı doldurdu ve bu da övünülecek bir sermaye olarak kullanılmaktadır.
         Bu tarz davranışlarının kökünün kazılması dönemi daha gelmedi mi,kimsenin uyduracak bahanesi kalmadı ben 15 yıldan bu yana bu anlayışın en aktif çalışanı ancak sesi hiç duyulmayanlardanım.Çokta fazla heveslisi değilim,ancak bu uygulamalar artık halk içinde çok kötü kokuları ortaya çıkarmaya başladı,bunların çoğuna şahit oluyorum bu da beni rahatsız ediyor,Onlara bir mevki makam verdiğimiz de namazı dosdoğru kılarlar,zekatı verirler iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler...."Ancak onlara güç verdiğimiz de onlar ekini ve nesli yok ederler anlayışına bürünecek diye doğrusu çok kaygılanmaya başladım....Bu kaygılarımın ve hassasiyetimin dikkate alınmasını umuyor bu konuda üst mercideki dostlarımla ülkenin her tarafında dönen bu tarz oyunları ve mütref sınıfın çılgınlıklarını paylaşacak ve gerekli mercileri bilgilendirecek tüm donelere sahip olabileceğimi umuyorum.

    Bu konuları paylaşmasam Allah katındaki hesabımı vermekte zorlanacağım için bunları paylaşıyorum....Şuna inanın ki, Sayın başbakanım Recep Tayyip Erdoğanın duruşu ve asilliği bizi bu davada motor olmada asla yolumuzdan alıkoymayacaktır,ancak bu durum bunları paylaşmamıza engel olmayacağınını düşünüyor,söylediğim konulara acilen ve ivedilikle gidilmesini gönülden arzuluyorum....Ahlak,siyasetin limanıdır diyen başbakanımı gönülden kutluyor bu konuların üstesinden gelineceğini umuyorum sizleri Allah'a emanet ediyor,başarılarınızın devamını diliyor,hayırlı çalışmalarınızda rabbimin yar ve yardımcınız olmasını gönülden temenni ediyorum...slm

 SOSYOLOG-EROL KEKEÇ

YALAKA MERDİVEN BASAMAKLARI!


                  Düşünce hamalı ve bilgi dilencisi olduğumu hissetmeye başladım. Bunu anlamak öyle kolay olmadı, bilirsiniz “tecrübe hayatta yenilen kazıkların bileşkesi “olduğu için; hayatımız yediğimiz kazıkları saymakla, zamanımızda bu kazıkları çıkarmakla geçtiği için, bunları azda olsa anlayabildiğimizi sanıyorum.
                Zaman materyali ele geçirme zamanı, kurtlar vadisi pusu dizisindeki Zaza’ya şimdi daha çok hak vermeye başladım”ben parayı çok sevim ha… Cevher bunlar bizden ne istiler, Sikender Beyle ortalığı karıştırmamızı istiler dayı, peki bunun karşılığında ne verilermiş, dayı Sikender beg tüm piyasanın kontrolünü bizim yapmamızı istimiş. Demek piyasayı biz kontrol edik ha, anlaşılan bu da para demek, ben de parayı çok sevim o halde hemen hazırlanın sikender Begi ziyarete gidik”.Zazanın bu yaklaşımlarını geçmişte izlerken bir anlam verememiştim, ama şimdi çok daha iyi anlam verebildiği söyleyebilirim.
                Evet, zaman öyle bir zaman ki, materyale sahip olan, çakalların reisi olsa, hemen dağların kralı aslan olup çıkıyor piyasaya, her gün bir başkasının hayallerini süsleyen dişiler bir cinsel motif olmasına rağmen parayı ele geçirdiğinden, onlara yeni isim bulmakta zorlanmıyorsunuz ve ayrıca onlara herkesin saygı duyması için, yerel idarecilerce birçok yerde seminerler ve konferanslar verdiğine de şahit olabilirsiniz. Yani anlaşılan bu toplumda meşru olmak istiyorsanız sınır tanımadan materyali her yolla ele geçireceksin ondan sonra adın zaten bir beyefendi, ya da hanımefendi olarak billboardlara çoktan asılır. Zaman bu zaman dediğimizde aforoz olma ihtimalimin yüksek olduğunu biliyorum, ancak topluma ve insanlığa faydalı olsun insan, neden yaşamakta hayatının bir anlamı olup olmadığını en güzel şekilde anlamak için neler yapılmalı diye, hem bir yürek işçiliği yaptığımızı ve aynı zamanda da onları kanlarımızla sulama pahasına göze almışken, materyal sahiplerinin rüyalarını süsleyen bir cinsel nesne kadar değerimizin olmadığını gördüğüm zaman, kaleme yeltenmemek elde mi dayanamıyorum yazıyorum işte.
                Biz yürek topraklarında gönül pınarından sulanmadan hiçbir düşüncenin gelişim sürecini tamamlamadığına inanan insanlar olarak, gözyaşlarımızla her satırını yazdığımız bu değerlerin değerlendirilmesi için idari yönetimlerin kapısında bir dilenci pozisyonundan da öte, sakınılması gereken kuduz mikrobu taşıyan bir… t gibi kendimizi görmek ne kadar acı değil mi? O zaman ben de sormadan edemiyorum işte, meşru olmanın zemini önce her türlü haltı yemek sonra da büyük materyal sahibi olmak için idari mekanizmaların özel davetleriyle halkın gözünde meşru olmak için onların onayını almaksa bunun yolunu çok iyi biliriz, ancak hesabın görüleceği vakit çok kısa olduğundan öyle bir yaşamı, helal olmayan materyalleri meşrulaştırmaya çalışanlara armağan etmeyi tercih ederiz.
                Şu an toplumsal patoloji olarak her gün yaygınlaşmakta olan ve toplumun geleneği haline gelecek eylemleri daha farklı yorumlamaya başladım. Demek ki, Bisiklet kazanacak imkânınız yoksa ya da bir bisiklet almanızı istemeyenler daima size engel oluyorsa, siz de bisikleti çalıp ardından tövbe etme yolunu tercih ediyorsunuz. Şu an toplumda yaygınlaşan hastalıkların bu virüsleri taşıdığına şahit olmaya başladım. Bu şahitliğimiz umarım başkaları da şahit olmadan, iyi bir doktor gelir de bunların bir tedavi yolunu bize gösterir diye hep bekledik, ancak gelen doktor da kendine gelen röntgenlere bakarak sonuca gittiği için sanırım bizim bu hastalıklardan kurtulan topluma kolay kolay kavuşma imkânımız yok gibi görünüyor.
                Sen kimsin ya, sen sus, ne yapacağımızı bize kimse hatırlatamaz, biz bu işlerin en iyisini biliriz diye, yanlışlara ve hastalıklı bünyeleri koruma adına direnen nice cambazlar gördük, hepsi tarihin karanlık sayfalarında yazılı olduğundan şimdi hiç okunmuyorlar. Umarım bizim yaşadığımız dünya bu yanlışlıları hayatında barındıracak kadar aciz ve zavallı değildir. Yanlışları kazanabilmenin yolu yanlış adımlardan geçmez. Hayatta yanlışlar çok fazla, bu yanlışları ortadan kaldırmak gerek, her şeyi ve herkesi dışlamanın anlamı yok bağrımıza basalım derken sanırım o bağırlara, nice daha nice zehirli voyvoda kazıkları saplanacak gibi geliyor bana. Şu yanlış toplumsal algıyı ortadan kaldırmadan yürek işçileri dilenmeye, materyal bedenler ve kirli yürekler de meşrulaşmada koca bir halkın onayını almaya devam ederler.
                Gezdiğim gördüğüm her yerde bu tarz davranış şekillerini ve yalaka merdiven basamaklarını gördükçe, o merdivenleri temizleyen paspasları aramaya başladı gözlerim. Biz yanlış olsa da insanları kucaklamayın demiyorum, ancak yanlış davranışları ve bu davranışları meşrulaştırmak için bir yığın ödüller vererek eylemleri onaylamanın toplumsal dokunun geleceği açısından çok büyük tehlikeler yarattığını görmekteyim. Yanlış eylemlerin ödüllendirildiği bir davranışı gösterecek literatür var mı insanlık tarihinde. Evet, biraz fazla irdelediğimin farkındayım ancak yürek ve beyin emekçilerinin düştüğü acınası durumu gördüğüm zaman gittiğiz her yerde bir dilenci gibi karşılanmaktan utanç duyduğum için bazı hatırlatmaları yapayım belki herkes kendi payına düşeni alır diye…
                Düşünce hamallığına ve bilgi dilenciliğine son vermeden umarım birleri, bu insanları dilencilikten kurtarır da toplumda ödüllendirilen eylemlerin başarıya bağlı olduğunu ve topluma değer katan düşünceler olduğuna şahit oluruz. Bu yaşama geçtiğimizde benim de gözlerim açık gitmez, o zaman gelecek yaşamı doğrulara armağan ederek bu satır aralıklarından çıkıp bir anda buradan uzaklaşıyorum, haydi hayırlısı…
17.04.2013-(16.45-1730)
ÇENGELKÖY/İST
SOSYOLOG-EROL KEKEÇ

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!