Yılanlar ve
kaplanlar, şahin ve akbabaların düşmanı değildir. Şahin ve akbabalar onları
izler ve çığlık atar. Neden? Çünkü kötü yüreklidirler. Çığlığı basanlar
doğruluklarını anlatamazlar, onlar yüreklerindeki kötülüğü gizlemek isterler.
Dünyada olduğu gibi görünen çok az varlık vardır, onlar da kendilerini
değiştirecek özelliğe sahip olmayan cansızlardır.
Neden böyle oldu diyerek kendinizi fazla
yormanın anlamı yoktur. Her şey olacağına varır. İnsanın gerçek bir dostu
yoktur, yanından hiç ayrılmayan bir gölgesi var, o da sürekli birlikte olmak
için Güneşli günleri bekler. O halde aldanmadan yaşamak gerekir. Sanal
düşmanlar üretenler, hayatları boyu kötü ruhlar taşımaktadır. Bu benim
kötülüğümü istemektedir, benim yerime hep göz koymaktadır, nereden çıktı bu,
bir an önce bundan kurtulmanın yollarını aramalı, yoksa batacak her şey diye düşünenlerin,
akıllı uyanık, zeki işini iyi bilen kişiler olduğunu sanmamak gerekir.
Bu tip varlıkların içlerine kötülük yuva yaptığından,
kalpleri kötülükten başka bir şey pompalamaz. Bundan dolayı da, asıl
olacakların bir gün mutlaka anlaşılacağını bildiklerinden, yarattıkları sanal düşmanlarını,
reel hayatta birileriyle özdeşleştirerek, yok etmeyi denerler. Yoksa bunlar
korkularının esiri olmaktan kurtulamazlar. Cenap Şahabettin’in dediği
gibi:”Sinsi sinsi oturup bekleyenlerin çıkardığı ses, yürüyenlerin çıkardığı
ayak seslerinden daha fazla duyulur.”Hem fiili yapıp, hem de avazı çıktığı
kadar bağıranların bağırdığı bir dünyada elbette hiçbir şey dengede
olmayacaktır.
Çağıranlar ve
bağıranlar şehrini ellerim cebimde anlaşılmayan dilde bir ıslık(!) çalarak
geçerken, okuma merakı sardı beni. Anlamasınlar belki ürkerler diye de
ıslığımın sesini olanca tonuyla düşürdüm. Yabancı dilde ıslık çalmanın yasak
olduğu Patagonya da zaman zaman bu işi yapanlar engizisyon mahkemelerinde
yargılansalar da,ben özgürlükler ülkesi bir dünyada yaşadığımdan,umarım benim
ıslığımdan rahatsızlık duyanlar çıkmayacaktır.Yöresel değişimi dikkate alarak
çıkar ağzımdan ıslık,farkında olmadan çatar bazen,kaygan iklimler gibi,güvensiz
toplumlara!…
Coğrafyanın ve iklimin biçimine göre
şekillenen kültürler dikkate alınırsa, insanların ve diğer canlıların hayat
mücadelesi, bu coğrafik faktörlerinin izini taşır. Bu faktörlerin birçok boyutu
var, ancak bunların bizim açımızdan en önemli yanı, karakterleri etkilemedeki
rolüdür. Coğrafya ve iklim karakterleri bazen olumlu bazen olumsuz
etkileyebilmektedir. Ve bazen de iklimin değişkenliği ve korku dolu şiddeti, bu
yapıya uygun karakterler ortaya çıkarır. İşte bu korku dolu dönek karaktere
sahip varlıklar, yumuşak, hoşgörülü ve evrensel değerlere ve kuşatıcı
özelliklere sahip insanları kendileri için bir tehlike olarak görürler. Her
yerde bu insanların birçok olumsuzluklara sahip olduğunu anlatır dururlar.
Bunlar ortadan kalkmadığı ya da pasifsize edilmediği sürece, işleyen sosyal
nizamın her yıkılacağını, bir gün de dönüp diğer insanları ortadan
kaldıracağını anlatıp dururlar. Zavallı yönlendirilmiş, muhakemeden uzak
deneklerde bunların doğruluğuna kayıtsız şartsız teslim olabilirler. Böyle bir
teslimiyet gerçekleşirse, oradaki tüm toplumsal potansiyel boşa heder olur.
Neden
böyle yaşanır hep,oysa bu evren yaratılmış olan her şeyi bağrına basacak kadar
geniş olmasına rağmen,çığlıklar atarak birilerinin kendi haklılığını zoraki
kanıtlamasına gerek var mı?Şayet doğru ve kötülüklerden uzak ise,…Ne yazık
ki,yaşayanlar evreni,kötü yüreklere sahip bir çok varlığın şamatasıyla
yankılanırken,hoşgörülü ve evrensel doğrulara sahip kişilerin, doğruluğunu
anlamak çok zordur.Doğrular,kendilerini kanıtlamaya ve bağıranların kötü
yürekli olduğunu anlatmak için tartışmaya
ihtiyaç duymazlar.Onlar bilir ki onlara cevap verilirse,bütün bir insanlık
aralarındaki farkı ayırt edemez.Sesleri ise kısılmıştır zaten,çünkü kargalar ve
bülbüller aynı kafeste,bülbülün sesinin neden kısıldığını aramaya gerek
yok,zaten ortam kargaların sesi ile inliyor…
Yıl:01.04.2004
Saat:11.50-12.30
Yer: Kadıköy/İST
SOSYOLOG-EROL KEKEÇ
NOT:GEZİ PARKI EYLEMLERİNDEN NEMALANIP TOPLUMU GERMEYE ÇALIŞANLARA İTHAF OLUNUR...(2004 yılında korkusu olanların korkuları devam ediyorsa kendilerine bir baksınlar..)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder