Ey Yönetim Erki,
Bu manifestoyu yazarken,
yıllardır içimizde biriken hayal kırıklıklarını, halkın çektiği acıları ve bir
toplumun umutsuzca karanlığa sürüklenişini anlatıyorum. Adaletsizliği,
yolsuzluğu, riyakârlığı ve yozlaşmayı gözlerinizin önüne seriyorum. Sizler bu
halkın umudunu sömürerek, sadece kendi çıkarlarınızı korumak için bu ülkenin
geleceğini karanlığa sürüklüyorsunuz. İşte size halkın feryadını madde madde,
en somut ve açık haliyle sunuyorum:
Bu satırları, bir halkın içten
çığlığı, bir ülkenin vicdanı adına yazıyorum. Yaşadığımız karanlık ve cinnet
hali, toplumumuzu uçuruma sürüklüyor. Bu manifestonun amacı, son bir uyarı
niteliğinde, sizi adalete, vicdana ve sorumluluğa davet etmektir. Yüzleşmeniz
gereken gerçekleri madde madde sıralayarak, bu ülkenin nasıl yok oluşa
gittiğini ve nedenlerini açıkça ortaya koymak istiyorum:
Adaletsizlik ve Hukuk Krizi:
Hukuk sistemimiz, halkın güvenini
yitirdi. Adaletsizlik, yargının politize edilmesi ve güçlü olanın her türlü
suçu örtbas etmesiyle toplumun vicdanını yaralıyor. Suçlular cezasız kalırken,
mazlumlar daha da eziliyor. Bu adaletsizlik düzeni, Allah'ın rızasından ne
kadar uzak olduğunuzu gösteriyor.
Ailelerin Çöküşü:
Aile, toplumun temel taşıdır. Ancak boşanmalar
artıyor, aile bağları zayıflıyor, çocuklar sevgiden mahrum yetişiyor. Medya ve
popüler kültür, aile kavramını zedeleyip bireyleri yalnızlığa itiyor. Siz ise
bu süreci destekleyen düzenlemeler yaparak aileleri bilinçli olarak
yıkıyorsunuz.
Toplumsal Ahlakın Yıkımı:
Gündüz kuşağı programları ve
diğer televizyon içerikleri, toplumu ifsat eden, yozlaştıran planlı
projelerdir. İnsanların hayatlarını ifşa etmeye, skandallarla gündem yaratmaya
yönelik bu yayınlar, toplumun ahlaki yapısını çökertiyor. Sizler bu ahlaksızlık
şovlarına izin veriyor, seyirci kalıyorsunuz.
Ekonomik Yıkım ve Hayat
Pahalılığı:
Halk, geçim derdine düşmüş
durumda. Her geçen gün hayat pahalılığı artıyor, enflasyon halkı ezip geçiyor.
Gençler, aileler ve emekliler temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi.
Ekonomik politikalarınız halkın aleyhine işliyor. Çiftçilerin, esnafın, işçinin
sırtına yüklenen bu ağır yük, ekonomik adaletsizliktir.
Gençliğin Yok Oluşu:
Uyuşturucu, alkol, kumar ve boş ideolojilerle
zehirlenen bir gençlik var karşımızda. Siz bu gençlerin ellerine fırsatlar
sunmadınız, eğitim sistemini iyileştirmediniz, gençleri işsizliğe, ümitsizliğe
mahkum ettiniz. Gençliğimiz uyuşturucu bataklığında kayboluyor, geleceğimiz
kararıyor.
Mafya ve Çeteler:
Her köşe başında, mahallede mafya
ve suç örgütleri boy gösteriyor. Toplumu korkutan bu güçler, hukuk karşısında
dokunulmazlık kazanmış gibi hareket ediyor. Sizler, bu suç çetelerinin
varlığını görmezden geliyorsunuz, hatta zaman zaman onların desteğine
başvuruyorsunuz.
Eğitimde Verimsizlik:
Eğitim sistemimiz, çocuklarımızı geleceğe
hazırlamaktan uzak, verimsiz ve zaman kaybıdır. Gençlerimiz, ezberci ve
yüzeysel bir eğitim anlayışıyla hayata hazırlanıyor. Okullar, eğitim değil,
sadece zaman öldürme yerleri haline geldi. Niteliksiz bir nesil yetişiyor,
bunun bedelini de ileride hepimiz ödeyeceğiz.
Çiftçilerin Yok Edilmesi:
Tarım politikalarınız çiftçiyi
iflasa sürüklüyor. Köylüler, toprağını ekmekten vazgeçiyor, tarım ülkesi olan
Türkiye, dışarıdan gıda ithal eder hale geldi. Bu, ekonomik bir ihanet değil
midir? Tarımı öldürdünüz, çiftçiyi açlığa mahkûm ettiniz.
Kamu Kaynaklarının Talanı:
Kamu kaynakları insafsızca
yandaşlara peşkeş çekiliyor. İhaleler, rant oyunları, özelleştirmeler hep aynı
kesimin cebini dolduruyor. Halkın malı olan kaynaklar, kişisel çıkarlar uğruna
heba ediliyor. Bu ahlaksız düzeni sürdürenlerin Allah katında hesabı ağır
olacaktır.
Medya Manipülasyonu ve
Toplumsal Afyonlama:
Medya, halkın gerçeği görmesini engelleyen bir
illüzyon aracına dönüştü. Gerçekler gizleniyor, yalanlar ve çarpıtmalarla
toplum uyutuluyor. Medya, halkın zihnini afyonlayarak, sizlerin yolsuzluklarını
örtbas ediyor. Bu düzen, yalanın ve aldatmanın kutsandığı bir düzen haline
geldi.
Sağlık Sisteminin Çöküşü:
Halkın sağlığı adeta piyasanın
insafına terk edilmiş durumda. Hastaneler yetersiz, sağlık hizmetleri
maliyetli, kaliteli bir tedavi görmek zenginlerin ayrıcalığı haline geldi.
Sağlık sistemi rant odaklı hale getirilmişken, insanların yaşam hakkı hiçe
sayılıyor.
Hazine Mallarının Rant
Alanlarına Dönüştürülmesi:
Sahip olduğumuz doğal kaynaklar
ve hazine malları usulsüz bir şekilde kişisel çıkarlar için rant projelerine
dönüştürülüyor. Sahiller beton çöplüğüne çevriliyor, ormanlar yok ediliyor.
Toplumun malı olan bu kaynaklar, birkaç kişinin cebine hizmet ederken ülkemizin
geleceği talan ediliyor.
Cinayet, Taciz ve Tecavüzlerin
Artışı:
Toplumun ahlak yapısı çöküyor.
Cinayetler, tacizler, tecavüzler her geçen gün artıyor. Hukuk sistemi ise bu
suçlara karşı yetersiz kalıyor. İnsanlar, adalet arayışı içinde çaresiz,
güvenliğini kaybetmiş bir halde yaşıyor. Adaletin olmadığı bir toplumda
huzurdan söz edilemez.
İnsanların Umudunun Yok Oluşu:
Halkın artık geleceğe dair
umutları kalmadı. İşsizlik, geçim sıkıntısı, hayat pahalılığı insanları
boğuyor. Gençler üniversite okuyup iş bulamıyor, aileler geçinemez hale geldi.
Umutsuzluk, çaresizlik toplumun ruhunu kemiriyor. Sizler bu umutsuzluğu
körüklerken halk her geçen gün daha da derin bir karanlığa sürükleniyor.
Küçük İşletmelerin Kartelleşme
ile Yok Edilmesi:
Küçük işletmeler, büyük
kartellerin altında eziliyor. Büyük şirketler tüm piyasayı ele geçirirken,
küçük esnaf yaşam mücadelesi veriyor. Esnaf, çalışmak için mücadele ederken,
sizler bu tekelleşmeye göz yumuyor ve küçük işletmeleri yok ediyorsunuz.
Üniversitelerin İşlevsiz Hale
Gelmesi:
Üniversiteler artık insanların
hayatını ileriye taşımıyor. İşe yaramaz diplomalarla gençlerin umutlarını beş
yıl daha öteleyen bu kurumlar, piyasada değer görmeyen bireyler yetiştiriyor.
Üniversiteler halkın geleceğine katkı sunmak yerine, kamu kaynaklarını boşa
tüketen, gençlerin umutlarını sömüren bir yapıya büründü.
Yönetimin Halkı Köle Gibi
Görmesi:
Yönetim erki, kendisini milletin
efendisi, halkı ise köle gibi görüyor. Bulunduğunuz makamların size verdiği
yetkiyi kişisel çıkarlar için kullanıyor, halkı umursamadan saygınlık peşinde
koşuyorsunuz. Bu kibirli tavrınız halkı sizden nefret ettirdi. Halkın gözünde
artık güveninizi tamamen kaybettiniz.
Kamu Çalışanlarının Ahlaksızca
Ayrıcalıkları:
Kamu kurumlarındaki çalışanlar,
adeta tanıdıkları sayesinde zenginleşiyor. Çalışmadan, kamunun kaynaklarını
sömürerek "ağalar" gibi yaşıyorlar. Kamunun imkânlarını sadece
kendileri için kullanırken, işlerini dürüstçe yapanları aşağılayarak ezmeye
devam ediyorlar. Bu ahlaksız sistem kamu kurumlarını yozlaştırdı.
Kamu Çalışanlarının Maaş
Adaletsizliği:
Kamu çalışanlarının maaşları,
toplumun genel ekonomik standartlarının çok üzerinde. Bir esnafın ayda zar zor
kazandığı parayı kamu çalışanları rahatça alıyor. Kamu kurumları ticarethane
değildir, zenginleşme aracı olamaz. Bu maaş dengesizliği toplumsal
adaletsizliği daha da derinleştiriyor.
Ekonomik Çöküş ve Hayat
Pahalılığı:
Halk, her geçen gün artan hayat
pahalılığıyla boğuşuyor. Ekonomi çökmüş durumda, halkın alım gücü yok. Temel
ihtiyaçlarını karşılayamayan insanlar, artık çaresizlik içinde yaşıyor. Zengin
daha zengin olurken, fakir daha da fakirleşiyor. Bu adaletsiz ekonomik düzen
halkı daha da yoksullaştırıyor.
Sahillerin ve Doğanın Yok
Edilmesi:
Sahillerimiz, ormanlarımız ve
doğamız hızla betonlaşmaya ve talan edilmeye devam ediyor. Gözünüzü rant hırsı
bürümüş, ülkemizin doğal güzelliklerini yok ediyorsunuz. Sahiller beton
çöplüğüne dönüyor, ormanlar yerini rezidanslara ve otellere bırakıyor.
Ey Yönetim Erki, Bu Bir Son Uyarıdır:
Allah’ın adaletinden kaçış
yoktur. Siz, bu halkın umudunu, sağlığını, adaletini ve geleceğini yok ettiniz.
Ancak bilin ki, Allah’ın huzurunda hesap vereceksiniz. Halkın mallarını talan
etmek, kamu kaynaklarını kişisel çıkarlarınız için kullanmak Allah katında en
büyük günahlardandır.
Allah, adaletsizliği, haksızlığı
sevmez. Allah, mazlumların ahını işiten, adaletin terazisini tutan yüce
yaratıcımızdır. Sizler bu toplumu ahlaki, ekonomik, sosyal ve manevi olarak yok
ediyorsunuz. Ancak bilin ki, Allah’ın adaleti er ya da geç tecelli edecektir.
Adaleti Yeniden Tesis Edin: Hukuk
sistemini güçlendirin, adaleti tarafsız bir şekilde uygulayın. Suçlular cezasız
kalmamalı, mazlumlar ezilmemelidir. Adalet, toplumun huzurunu yeniden tesis edecektir.
Adaletsizlikle, rüşvetle, torpille değil, hakkaniyetle hareket edin. Hukukun
üstünlüğünü sağlayın, suçluların cezasını çekmesini sağlayın.
Aileyi Koruyun: Aile
bağlarını güçlendirin. Aileyi yozlaştıran medya içeriklerine engel olun. Aileyi
korumak, toplumun geleceğini korumaktır.
Gençlere Sahip Çıkın:
Gençliği uyuşturucu bataklığından kurtarın. Eğitimde fırsat eşitliği sağlayın,
gençleri işsizlikten kurtarın. Onlara gelecek verin ki umutlarını
kaybetmesinler.
Ekonomik Adaleti Sağlayın:
Halkı ezen ekonomik politikalardan vazgeçin. Çiftçiyi destekleyin, yerli
üretimi artırın, insanlara iş ve aş sağlayın.
Kamu Kaynaklarını Adil
Kullanın: Kamu kaynaklarını kişisel çıkarlar için değil, halkın faydası
için kullanın. Yolsuzluklara, usulsüzlüklere son verin. Kamu malı, halkın
malıdır.
Medyanın Yalanlarını Durdurun:
Halkı uyutan, afyonlayan medya düzenini sona erdirin. Gerçekleri açıkça
söyleyin, doğrular konuşulsun, yalanlar değil.
Kamu Kaynaklarını Adil
Kullanın: Kamu kaynaklarını, toplumun tamamına hizmet edecek şekilde
kullanın. Rant projelerine, yolsuzluklara son verin. Halkın malı, bir avuç
zenginin çıkarı için kullanılmamalıdır.
Sağlık Sistemini Düzenleyin:
Sağlık hizmetlerini halka ulaşabilir kılın. Sağlık ticarete
dönüştürülmemelidir. Herkesin eşit şekilde faydalanabileceği bir sağlık sistemi
kurun.
Eğitimi Gerçekten İşe Yarayan
Hale Getirin: Üniversiteler, gençlerin geleceğini çalan değil, onlara iş ve
hayat fırsatları sunan kurumlar olmalıdır. Eğitim sistemi, gençleri işsizliğe
değil, hayata hazırlamalıdır.
Toplumsal Ahlakı ve Adaleti
Korumak İçin Medyayı Denetleyin: Toplumu yozlaştıran, ahlaksızlığı
normalleştiren medya içeriklerine son verin. Aileleri ve ahlaki değerleri
koruyun, yozlaşmaya karşı durun.
Çiftçiyi ve Küçük İşletmeleri
Destekleyin: Çiftçilik ve esnaflık, bu ülkenin bel kemiğidir. Onları yok
etmek yerine, destekleyin. Büyük kartellerin hâkimiyetine son verin.
Bu manifestoda yer alan tüm
uyarılar, halkın çığlığıdır. Bu milletin artık umudu tükenmiştir. Yöneticiler
olarak, ya bu toplumu yok oluşa sürüklemeye devam edeceksiniz ya da vicdanınızı
dinleyip adaletli bir yönetim anlayışıyla bu halkı kurtaracaksınız. Allah’ın
adaleti er ya da geç tecelli edecektir. Bu halkın vebali sizin üzerinizdedir.
Vicdanınızı dinleyin, yoksa Allah huzurunda bu vebalin altından
kalkamayacaksınız.
Allah katında, hesap günü
geldiğinde bu haksızlıkların hesabını vereceksiniz. Sizler, adaleti sağlamakla
mükellefsiniz. Allah, kul hakkını affetmez, sizler de bu yükü taşımaya hazır
olun. Bu son uyarıdır, vicdanınızın sesini dinleyin, yoksa halkın ahı, Allah
katında karşılıksız kalmayacaktır.
“Sen hatırlat, öğüt ancak iman
edenlere fayda verir…”
Bahadır Hataylı/2024 Ekim-İST