Seferberlik
var dediler, bizde evimizde ne varsa aldık geldik. Kimimizde kazma, kimimizde havan,
mavzer, bıçak, şişe, orak, bağırma, kaçışma ne arasan var bizde. Hepsini aldık
yanımıza bir çırpıda koştuk atış alanına, iktidara saldırı var dediler geride
kalmayalım dedik, hiç olmazsa bağırarak çağırarak başımızdan kovarık dedik…(!)İşte
bu mücadelemiz atış alanında, yarın sen ne yaptın ki demesinler diye tüm
marifetlerimizi sergilemekte kimseden geri kalmadık. Yorulduk nefes alalım
dedik ardından bir de gönül alalım diye düşündük o sihirli cümleyi söyleyerek
kendimizi yeniden, önceki halimizde görelim diye,”Şeytana uyduk loooo”diye suçu
şeytanın sırtına vuralım da rahatlayalım dedik…
Şeytan’da
artık sorumlu olmadığını ve kendi yaptığınız pisliklerinizi benim sırtıma
sararak kendinizi kurtaracağınızı mı sanıyorsunuz demesin mi? İşte o anda kolum
kanadım kırıldı, elim ayağım tutmaz oldu, hakikaten bu saatten sonra artık
hangi bastonla ayağa kalkarım diye düşünürken, karşıdan gelen Tırın geri vitesi
olmadığı için, ben bir geri vites yapayım dedim, ama demez olaydım, hakikaten
hep geriye gideceğim gibi görünüyor. Öğrencilik yıllarımda eski otobüslere bindiğimde,
otobüs kaptanının önden bağırarak ilerleyelim beyler gerilere doğru, nidası
yeniden kulaklarımda çınlamaya başladı…
Kim dinler beni
bu saatten sonra, hep ilerliyorum gerilere doğru, nasıl geriye gitmediğimi anlatabilirim
ki, dünya giderken son sürat, ben hala direniyorum geriye doğru… Kusura
bakmayın ama Temel’e döndü benim hayatım da. Temel yeni bir araba alır, Ha uşağım
dursun, git Trabzon da beni Niyazi’nin kahvesinde bekle, İstanbul’dan Trabzon’a
3 saatte geleceğim der. Dursun uçağa atlar ve gider, Temel’i beklemeye koyulur,
yarış vardır ya… Temel 2,5 saatte Niyazi’nin kahvesine varır, Dursun der, ha
uşağım bu elin cavurları ne araba yapmışlar…(!)Temel Uşağım benim tecrübem yok idi,
şimdi tecrübe kazandım sen git İstanbul’da bekle, ben bu sefer 1 saatte
geleciğim. Dursun gelir İstanbul’da Temeli 3 gün bekler, nihayet temel bitkin
halde gelir. Dursun: Temel ne oldi de gelemedin, Temel hemen yapıştırır, uşağım
suç benim değil, Bu elin cavurları arabayı çok güzel yapmışlar ve öne 5 vites
koymuşlar ama geriye sadece bir vites koymuşlar, ondan geciktim der…
Evet, geriye
doğru ilerleyen sürücülere sesleniyorum, kolumuzu kanadımızı kırarak,
ilerleyelim beyler gerilere doğru mesajının bir anlamı olmayacağı gün gelmeden önce,
ilerleyelim beyler ilerlere doğru mesajını beklerdik. Ancak bu saatten sonra
nasıl değişir arabanın yönü bilemem ama atış alanındaki yarışmada atacak ne
buldularsa onu atmak için atış alanına nefes almadan koşup gelenlerin durumu,
geriye döndüklerinde, bir vitesle yola devam edeceklerini hesap etmek zorundalar.
Çünkü binilen aracın yol güzergâhını değiştirme ve gittiği hızla tekrar yoluna
devam etme imkânı olmayacaktır…
Atış alanına
tüm top ve tüfekleriyle koşup gelenler, atışlarını yaptıktan sonra geriye
döndüklerinde patlamış mermiler ve barut kokularını bırakarak geldiler… O atış
alanında bekleyen öyle bir görevli var ki kimse onu görmedi, barut kokusunu çok
iyi bilir, hangi merminin hangi silahtan çıktığının balistik sorgulamasını yaptırmaktadır.
O inceleme sonrasında öyle bir bomba patlatacak ki, kulakların zarının patlama
ihtimali çok yüksek görünüyor… Atış alanındaki sessizlikten hemen sonra bu
bombanın ne şiddette patlayacağının haberini vererek şöyle söylemişti:”Bizim bildiğimiz o kadar çok şey var ki,
konuşursak yer yerinden oynar…”O patlamalara hazır olun derim… Atış alanında
kalan patlamamış mermilerin patlayacağı zaman çok yakındır…
SOSYOLOG-EROL KEKEÇ- 14.12.2013 (23.20-24.00) Çengelköy/İST