Bu Blogda Ara

13 Ocak 2019 Pazar

EY İNSANLAR! HAKKI AYAKTA TUTANLAR OLALIM- (6)



“Dönüşünüz hep O'nadır. Allah'ın vaadi haktır. Her şeyi ilk baştan yaratan O'dur. Sonra iman edip Salih amel işleyenleri hak ettikleri ölçüde mükâfatlandırmak için, geri döndürecek olan yine O'dur. Kâfirlere de inkâr ettikleri için kaynar sudan bir içki ve acıklı bir azap vardır.” Yunus:4
Dönüş mutlaka orayadır. Bunda kimsenin kuşkusu olmasın, Allah’ın vaadi haktır. Her şey aslına dönecektir. Yaşadığımız evrende ne tür kılıklara girersek girelim varacağımız yer aslımızdır. Her şeyi bilen ve ilk yaratan bizim ne özelliklere sahip olduğumuzu ve o özelliklerimize ne kadar uygun yaşayıp yaşamadığımızı bilmez olur mu? Allah her şeyden haberdardır.
Dünya yaşam denklemi denen bu kaotik yaşamın referansları, zaman zaman insan denen mahluka, yaratılış gayesini ve Allah’ın vaadinin hak olduğunu unutturmaktadır. Her şeyi ilk baştan yaratana döneceksiniz, nerede olursanız olunuz. Önceki yanlışları referans göstererek onların arkasına sığınarak kendimizi kandırmaya çalışmayalım. Allah her şeyi ilk baştan yarattığına göre, bizim içinde bulunduğumuz ortamın koşullarını ve yaşamını da yeniden inşa edecek özelliklerle bizi donattı. Bu özelliklerimizi açığa çıkararak ve en iyi olanı hakka uygun olarak yaşam alanımıza aktarmak zorundayız. Neden bunları yapalım, öncekilerden kalan bir miras var, onları alalım ve yaşayalım demek gibi bir sorumsuzlukla, kendi yanlış eylemlerimizin faturasını bir başkasına kesmeye hakkımız yoktur. Çünkü dönüş hep Allah'adır.
Adalet, onun belirttiği şekilde uygulanmak zorundadır. Tüm insanların iradi seçim yapmalarının önündeki engelleri kaldırmak bizim görevimizdir. Baskı ve zorlamayla, onların tercihlerini istediğimiz alana yöneltme hakkına sahip değiliz. Anlatmak hatırlatmak, doğru ile yanlış arasındaki keskin ve belirgin çizgileri Allah’ın istediği şekilde açığa çıkarmak bizim görevimiz, ancak insanların, çizginin hangi tarafında yer alacaklarına dair onların hayatına müdahale etmek hakkımız değildir.
İman edip salih amel işleyenleri, hak ettikleri ölçüde mükafatlandırmak için; geri döndürecek olan ancak Allah’tır. Yapılan iyi ve kötü hiçbir eylem karşılıksız kalmayacaktır. Nice krallar Şahlar Padişahlar tahtı tacı bırakıp gittiler. Çünkü yapılan her amelin mutlaka hakkıyla karşılığının ödeneceği gün gelecektir. Yaratılmışlara karşı itibar kaybına uğramamak ve prestijimizi korumak için yapılan yanlış eylemlerimizi, gizlilik içinde yapmaktan kaçınmıyoruz da, Allah’ın karşısına çıkıp mutlak mahkemenin kurulmayacağını mı sanıyoruz. Her insanın yaptığı amelin karşılığının hakkıyla ödeneceği günün yaklaşarak geldiğine, hazırlıklı olalım, eylemlerimizi hep hakkın ve adaletin ölçeğinde yerine getirmeyi tercih edelim.
Yaratıcının bizlerden yapmamızı istediği bu amellerin kapsamı dışında dolaşmak ve sürekli kendi menfaatlerimizin çığırtkanlığını yaparak, hakkı örtmeye çalışmanın bedelinin çok ağır olacağını bilmemiz gerekiyor. Hakkı gizlemek ve örtmek kadar kötü bir davranış olamaz. Oysa Rabbimiz bizlerin mutlaka ilk günde olduğu gibi kendisine döneceğimizi anlatarak, hakikatlerin her ortamda aydınlatılmasını ve üzerinin açılmasını istemektedir.
Yaşadığımız dünyanın gözle görülen cazibesine kapılarak, hakikatleri örtmenin bedelinin çok ağır ve ödenecek faturanın da çok kabarık olduğunu asla unutmayalım. Buradaki yaşamın ziyneti ve içinde bulunduğumuz imkanların kalıcı olduğunu sanarak, hakkın ve adaletin yönünü değiştirmenin karşılığında, kaynar, su, içki ve acılı bir azabın bizleri karşılamak için beklediğini hiç unutmayalım. Kafir dendiği zaman hemen Allah’ın varlığını inkâr eden aklımıza gelir. Oysa Kafir hakkın ve adaletin üzerini örterek onun ortaya çıkmasından rahatsız olmaktır. Bu rahatsızlık ta en fazla Hakikate göre yaşamadığı zaman vicdan azabı çekenlerin, bu rahatsızlıktan kurtulmak için, Hakikatin üzerini örterek kısmi olarak kendisini rahatlatma seanslarının adıdır.
Hakka ve adalete şahitlik yapmaktan kaçınmanın ve isteklerimizi bir yaşamın olmazsa olmazı olarak sunmanın bedelinin, çok ağır olacağını bilerek yaşayalım ve kendimize gelelim. Burada kendimize gelmezsek, buradan sonra kendimize geleceğimiz yerin adı hesaptır. Allah’ın hesabında hiçbir yanlışlık olmaz. Önümüze konulan kitap eksizsiz olarak her şeyi yazmıştır.
“Her Ümmetin bir Resulü vardır, resulleri gelince, aralarında adaletle hüküm verilir. Ve onlara hiç zulüm yapılmaz.” Yunus:47
Resullerin en önemli vazifesi adaletle hükmetmeleridir. Her ümmete, adaletle hükmeden bir resul mutlaka gelmiştir. Allah adaletin nasıl uygulandığını göstermeden ve uygulamadan kimseye azap etmemiştir. Bugün ortaya çıkıp herkesin kendine göre bir adalet tanımlaması vardır, adalet kime göre olacak gibi, itirazların tamamı anlamsız ve yersizdir. Resul, hem adaletle hüküm vermek için geldiği gibi, herkesin hakikati görmesi için hak ile batıl arasındaki perdeleri kaldırarak onlara hakikati açıkça da tanımlamaktadır. Bunun temel sebebi insanların yarın benim bundan haberim yoktu, olmadı gibi bahaneler üreterek, hakkın kendisine ulaşmadığı iddiasının anlamsızlığını ortaya koymaktadır. Çünkü Allah kimseye zulmetmez ve asla Resuller göndermeden azap edecekte değildir. Allah’ın adaletinde bir sapma asla bulamazsınız. Onun gönderdiği Resullerin getirdiği hakikatler de, insanlar arasında adaleti ikame etmek amaçlıdır. Adaletin dışarıda bırakıldığı kimin kim adına nerede bulunduğunun belli olmadığı, çıkarların her yerde kol gezdiği ortamda, adalet yaşamın kapsam alanının dışında kalmaktadır. Adaletin kapsam alanının dışında kaldığı bir yerde bireysel ferdi ibadetler bizlerin hesabını kolaylaştırmayacaktır.
Zulüm yapmış olan herkes, azabı görünce yeryüzündeki her şeyin sahibi olsa da, (o azaptan kurtulmak için) hepsini feda ederdi. Ve içten içe pişmanlık duyardı. Fakat aralarında adaletle hüküm verilir ve hiçbirine zulüm yapılmaz” Yunus:54
Zalimlerin kendisini paklama imkânı o gün asla olmayacaktır. Azabı gördüğünde yeryüzünün tamamına sahip olsa, o azaptan kurtulmak için hepsini feda etse, yine yaptıklarının karşılığını mutlaka görecektir. Allah adaletle hüküm verir. Allah’ın tartısında asla bir eğiklik bulamazsınız. Yeryüzü kanunlarının zulmünü adalet sananlar, orada adaletin ne olduğunu çok iyi anlayacaklardır. Bir babanın ya da annenin suçlu olmasını bahane ederek küçücük sabilerin yaşam haklarını ellerinden alıp, onları ölüme ve açlığa mahkûm edenler, Allah’ın adaletinin ne olduğunu çok iyi anlayacaklardır. Hiç kimse kendi menfaatlerini devamlı kılmak için başkalarının yaşam haklarını elinden alma hakkına sahip değildir. Yaşama hakkı yaratıcının verdiği bir haktır. Onun yaşaması için gerekli olan nimetleri de yine o veririr. Ancak yeryüzü zalimleri, bir insanın yaptığı olumsuz davranışın yaptırımını uygularken, insanların biyolojik yaşamını devam ettiren haklarını da ellerinden almaya çalışırlar. Bu davranış hangi coğrafyada ve toplumda olursa olsun adı zulümdür. Suç ve ceza bireyseldir. Bireysel ferdi suçların karşılığı olarak, bir toplumun cezalandırılma isteği, haddi aşmaktır. Allah asla haddi aşanları sevmez.
Allah yeryüzü zalimlerinin yaptığı zalimlikleri bile, adaletle cezalandırıp hesaplarını görmesine rağmen, ben Müslümanım diyenlerin yeryüzünde suçu ve cezayı ferdi olmaktan çıkarıp, bir toplumsal yaptırımmış gibi uygulamalarını anlamakta zorlanmaktayım. Hiçbir günahkâr bir başkasının günahını üstlenmez. Baba oğul adına, oğul da babası adına hesap vermez. İnsana ancak yaptığının karşılığı verilir. Ey yeryüzü firavunları! şunu biliniz ki, pişmanlık duyup her şeyinizi feda edeceğiniz günler gelmeden önce, göklerin ve yerin Rabbinin adaletinde, hesaplarımızın görüleceği günü düşünerek, bugün haddimizi bilelim ve bir fani olduğumuzu unutmayalım.
Allah adaletle hükmeder ve kimseye asla zulmedilmez. Dünya bir handır, bu handa nice konaklayanlar vardır. Karacaoğlan der ki, kondum göçülmez, acıdır ecel şerbeti içilmez, üç derdim var; birbirinden seçilmez, bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm…Ölüm gelip çatmadan önce bugün hesapları yapma ve hesaba hazırlıklı olma günüdür.” Allah adaletle hükmeder…”
Erol KEKEÇ/12.01.2019

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!