Bu Blogda Ara

3 Aralık 2013 Salı

ORTAYA YAZIYORUM!

Yezidin dini ile Muhammed’in(a.s) dinin birbirine karıştığı dönemlerde, ne anlaşılırsınız ne de sizi anlayacak selim bir akılla düşünecek insanlarla karşılaşırsınız. Bunun birçok sebebi olmasına rağmen, öncelikli üzerinde duracağım ciddi bir akıl tutulması yaşayan toplumda bulunmuş olmanız en kötü şansızlığınız olur.
16 Kasımdan bu güne çok ciddi bir problemle karşı karşıyayız. Aslına bakılacak olursa bu problemler hep vardı, ancak uygun zemini 16 Kasımdan sonra bulduğu için ortaya çıktığına inanıyorum. Tarihi problemleri değerlendirirken hep pragmatik olarak bakıldığı için Yezidin caniliklerine hiç bakılmamış, onun kazandırdığı kazanımlar var mı yok mu, anlayışıyla değerlendirilmiştir. Bu anlayışlar hakkın şahitliğini yapacak bir toplumun gelenek olarak günümüze kadar gelmesini hep gölgede bırakmıştır. Yani Yezit ile Hz. Muhammed Mustafa (a.s)’in dinini birbirinden ayıracak beyinler çıkar bulutlarının etkisi altında kaldığı için, çok kötü bir akıl tutulması yaşanmıştır… İşte bu günlerde tekrardan bu akıl tutulmasının etki alanına giren toplumumuzda bu bulutları dağıtacak, çok ciddi bir yürek bombardımanına ihtiyaç olduğunu görüyorum.
Bu ülkenin başına gelen başbakanı hakikaten Allah için,yapılan yanlışlar olsa da,kutluyorum ve attığı her hayırlı adımda rabbim onun yar ve yardımcısı olması için dualarımız onunla olacaktır. Müslüman toplumun siyasal ideolojiye bu dönemde yamandırıldığı kabul edilse de, şahsen ben şunu görüyorum, hakikaten sistemin nimetlerini yemekle doymayan bir kesim daima siyasal iktidara yakın olmaya çalışsa da, Sayın Başbakanımızın tüm yönelimleriyle Hakka şahitlik yapmak için yolda yürüdüğüne inanıyorum. Başbakanımızın 16 Kasımda Diyarbakır’da verdiği mesaj tüm şer odakları tarafından eleştiri ve kinle karşılandı. Tüm uçlar bu mesajı boğmak için ellerinden geleni arkalarına koymadılar. Bu mesajın oluşturmak istediği gelecek unutturuldu, yeni problemlerle, dağılmak üzere olan bulutlar yine üzerimizde kümelendi ve yeni bir akıl tutulması akımıyla karşı karşıya kaldık. Bu akıl tutulmasını üzerimizden atabilmenin yolu, şu anda yaşanan ve devam etmesi de, kuvvetle muhtemel olan, dershane paranoyasını pragmatik bir anlayışla değerlendirmekten kurtulmaktır. Şayet bu ayrımı yapamazsak, Muhammed’in(a.s) dini ile Yezit’in dinini birbirinden ayırma melekelerimizi kaybettiğimiz gibi, yarınları hüsranla sonuçlanacak bir virane miras bırakacağımızdan şüpheniz olmasın.
Naçizane uyarım, taraf olmaktan vazgeçmeyenler, merkezi sistemle akıllarını efendilerine ipotek verirler, merkezi sitemle dayatılan basınç sonunda, tazyikli atış yaparlar ve efendilerinin bevillerini şifa niyetiyle içmekten asla kurtulamazlar…
Efendilerini ilahlaştırarak, Allah’ı ilah olarak gördüklerini sanabilirler, ancak kayıtsız şartsız taraf olup akıl tutulması yaşayan ortamlarda, doğru ile yanlışın belirleyici çizgisi asla ortaya çıkmayacaktır…
Bir hizmet var buna karışmayalım nede olsa kol kırılır yen içinde kalır, anlayışıyla kendisini avutanlar, hakikaten şeytanın düşük tonda çaldığı bir ıslığın arkasında transa geçen, düşünmekten aciz bir sürüye dönüşürler…
Rabbimiz biz efendilerimize uymuştuk, ya o efendileriniz doğru yolda olmasa yine mi onlara uyacaksınız buyruğunun muhatabı olmamak için, taraf olmaktan kurtulmak gerekir…
Müslümanlar adına mücadele ettiğini söyleyen Yezidin çılgınlıklarını göremeyen, Yezidin etrafında kümelenen kalabalıklar, Yezidin yaptıklarından ve hilelerinden sorumlu olduklarını bilmek zorundadırlar.
Yezidin nasıl, kim nerede ve ne zaman olabileceğini tarif etmek bize düşmez, ancak Yezit gibi Allah’ın dinini, Hüseyin’le savaşmak için kendisine kalkan yapan her anlayışın, yezidin dini üzerine olduğundan şüpheniz olmasın…
Yezidin ordusunda olup ve birçok imkânlarla donatılacağını bildiği halde, hakkı görünce, hakkın yanında yer alarak şahadete koşan Hür’ün yerine geçme cesaretini gösteremeyenler, Üzerlerindeki kara bulutları dağıtamayacakları gibi, akıl tutulmasından da kurtulamazlar…
Hiçbir dünyalık, uğruna savaşılmayacağı gibi, Müslümanlar arasındaki bağları koparacak öneme de sahip değildir. Şayet dünyalık hedefler uğruna Müslüman’ım diyenler arasında bir anlaşmazlık çıkıyorsa, aslını araştırmak, her Müslüman’ın üzerinde asli bir görevdir. Bu asli görevleri yapmayanlar ve ne olursa olsun bizi ilgilendirmez diye düşünenler, Allah’ın rahmet alanın dışında dolaşmaya mahkûm olurlar…
Şunu unutmamak gerekir ki, Allah’ın yeryüzündeki bir kevni ayetinin ve aynı zamanda kitabi ayetinin inkar edilemeyeceğinin gündeme gelmesinin hemen ardından kaos yaratılacak ortamların oluşturulmasına çanak tutan her bir anlayış, bütün bir insanlığı öldürmüş gibi sorumludurlar…
16 Kasım, her şeyi inkâr temelinde kurulmuş bir sistemin yapıtaşlarının yerinden oynadığını gördüğümüz an, inanılamayacak entrikaların ve dirençlerin oluşmasını bir tesadüfler yumağı olarak görme becerisine sahip olamadığım için kusuruma bakmayın…”Allah tek ilah olarak anılmak istendiği zaman Allah’a ve Ahiret gününe inanmayanların kalplerindeki bu korku ve ürpertinin, Müslüman’ım diyenler arasında da oluşmasını doğrusu anlamakta çok zorlanmaktayım, ancak tüm ilahlarla birlikte Allah’ın adı anıldığında hiçbir çıtırtı ve tıkırtının olmaması hakikaten sorgulanması gereken bir konu olduğunu düşünüyorum…
Dinler arası ittifak projelerinde gülerek, eğlenerek, çok büyük işler yaptığına inanlar, Müslümanlar, Müslümanlara karşı alçak gönüllü ve mütevazı olurlar, kâfirlere karşı da onurlu ve başları diktirler, buyruğunu iğdiş etmemiş olsalardı, sanırım az da olsa sükûnet ve merhamet çağrısı yaparlardı…
İnsanların hesabının görüleceği zaman çok yakındır, ancak onlar daldıkları gafletle hala yüz çevirmektedirler, Kuran’ı kerim’in bu buyruğunu bir an evvel hatırlayıp hizaya geçmesek, sanırım hizaya gelmemiz zebanilere kalacaktır…
Allah, yere gireni yerden çıkanı, göğe yükseleni gökten ineni, sinelerin hain bakışlarını, rahimlerin nelere gebe kaldığını ve hainlerin neler yapmak istediklerini çok iyi bilmektedir… Buna rağmen dünyalık menfaatler için, insanları aldatanlar Allah’ı aldatacaklarını sanmasınlar, herkesin yaptığına karşılık rehin alınacağı gün gelecektir…
Allah’ı bırakıp da kullarımı dost edinenler yoksa kurtulacaklarını mı sandılar? Kim Müminleri dost edinmezse, onlar rahmanın ayetlerini çiğner geçerler ve Allah’ın zikrinden yüz çevirirler…”Kim Rahman’ın zikrinden yüz çevirirse, Allah onun yanından hiç ayrılmayacak bir şeytanı ona musallat eder, şeytan da ona kabuk gibi birleşir, gelmişini ve geçmişini ona güzel gösterir… Bize geldiği zaman ve ateşi gördüğünde arkadaşına şöyle seslenir, sen ne kötü bir dostmuşsun, keşke seninle benim aramda doğu ile batı arası kadar mesafe olsaydı, beni hüsrana götürdün… Evet, Şeytanın bizi götüreceği akıbetin bu olduğunu yerlerin ve göklerin rabbi beyan etmektedir. Bu beyana uymayarak kendi şartlanmışlıklarını ve hedefledikleri yanlışları mutlak hakikatlermiş gibi insanlara pazarlayanları Rabbim görmektedir…
“Size Allah’ın gazabına uğrayanları haber vereyim mi de, onlar tüm amelleri boşa gittiği halde hala kendilerini Salih bir yolda sananlardır…”Kanaat sahiplerinin bu davranışlar içine girmesi çok daha büyük tehlikedir, rabbim bizleri bu halden uzak eylesin…
Konunun başında söylediğim meseleye tekrar dönüyorum, Yezidin yolunu hala bize hak olarak göstermeye çalışanlar, gazabın en şedidine duçar olurlar herkesin haberi olsun… Hendeklerin kazılma zamanı hendekleri kazıp, tevhit ile şirki ayırt edemeyenler, hendeklerde can verirler…
SOSYOLOG-EROL KEKEÇ
02.12.2013 (12.50-14.05)
ÇENGELKÖY/İSTANBUL
                                                                                     
                                                                 


                                                                     

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!