Bu Blogda Ara

5 Mayıs 2022 Perşembe

DÜNYAYI KARARTANLAR AYDINLIĞA HASRET KALACAKLAR

 Küresel virüs, Ulusal devletleri çok kötü vuracak gibi. Kuzey Afrika’dan başlayarak Ortadoğu’ya sıçrayan, Oradan uzak Doğu Asya, derken tekrar Avrupa Asya karışımı bu dalgalanma, bir rastlantı ve öylesine görünüyorsa, insanların yaşamlarının anlamının kalmadığı günlere gelmişiz demektir.

Dünyanın demografik yapısı sürekli değişim halinde, bu değişim doğal göçler olmaktan çıkmış, zoraki dayatılan bir değişim halini almıştır. Yıllardır, Afrika ve Asya’dan Avrupa’ya ve ABD, Kanada, Avusturalya gibi ülkelere yapılan göçler şimdi de Avrupa’nın kendi içinde etkin duruma geldi. Küresel İfsat gücü olarak tanımladığım ve dünyanın patronu olarak görülen bu virüs, dünya egemenliğini sürdürmek için, aklınıza gelmeyecek oyunları tezgâhlamanın derdindedir. Bu oyunların planını yaparken, hiçbirini insanlığın zararı şeklinde sunmuyor, insanlığın başına gelen ve gelebilecek felaketlerden insanları nasıl kurtaracaklarının reklamını yaparak uygulamaya geçiyorlar. Ondan dolayıdır ki, bu gün yaşadığımız tüm olumsuzlukların gerisinde bu küresel virüsün etkisinin ve çabasının olduğu bilinmelidir.

Suriye krizini başlatarak Suriye üzerinden burada mağdur olan insanların zorunlu göçle baş başa kalması, planlanmış bir demografik değişimin uygulanmasıdır. Bu gün ülkemiz gerçeğini dikkate aldığımız zaman, Yoğun bir Arap nüfusun gelmesi ardından Afganların buraya gelmesi, yakın dönemde de Ukraynalıların yoğunluğu, ülkemizin demografik yapısı üzerinde kurulan bir oyundan ibarettir. Çok sesli ortamlarda, mesajlar anlaşılmaz ve sizin planlarınız hızla ilerlerken, toplumun bundan haberdar olup ve ona inanması uzun zaman alabilir. Onun için toplumları kendi içinde, Milli reflekslerin törpülenmesi için farklı etnik kökenden olanlarla, ülkelerin demografik yapısı ciddi bir değişime zorunlu tutuluyor. Bu durum, tamamıyla ülkelerin kendi yönetimlerinin dışında gerçekleşen ama yönetimlerin kendisi yapıyormuş gibi bir algıyla yapıldığı planlardandır. Bunlarla neler amaçlanıyor diyenler olacaktır. Elbette bir amaç varsa sinsi devam etmesi gerekiyor, o zaman planlarınızın amacını gizli tutuyorsunuz ama o plana hizmet den araçları, toplumların benimsediği ve kendisine faydalı olduğuna inandığı faktörlerden seçiyorsunuz. Öyle olmadığı zaman hedefleriniz gerçekleşmeyebiliyor.

Bizim gibi duygusal Milletler, duygusal bağların ve duygusal etkileyicilerin etki alanına girerek, akılcı ve sorgulamaya dayanan tahlilleri yapmayı çok fazla istemeyiz. Onun için de bizim dışımızda bizim için hazırlanmış olan planların ne olduğunu ve bu planlar uygulamaya konulduğu zaman nasıl bir amaca ulaşıldığı, bu amaca ulaşmakla, sonrasında nasıl bir dizayn düşünüldüğü gibi konulara kafa yormayız ve görülene bakar geçeriz. Ondan dolayıdır ki, yaşamın hep yıpranan ve sorunların çözümü için problemlerin altına tüm bedeniyle gererek, faturayı çok kabarık ödeyen milletlerden oluruz.

Anadolu, Avrupa ve Asya için önemli coğrafik ve jeopolitik bir yerde bulunmaktadır. Bu coğrafyada yaşayan bir Milletin sorunsuz bir hayat sürmesi hakikaten armağan olur. Siz iyi olursanız karıştırırlar, kötüyseniz kötü olarak kalmanız için ölmemek adına, ne gerekiyorsa yaparlar ve sizin sürünmenizi isterler ama ayağa kalmanıza hep engel olurlar. Bu durum coğrafyanın bir kaderidir. Coğrafyanın o kaderini bizler de bir kader olarak yaşarız.

Son dönemlerde Mülteci olarak gelenlerin, yerlilerden daha çok hak sahibi gibi davrandıklarını sık sık paylaştığım olmuştur. Bu paylaşımlarım asla ve asla, şovenist bir ırkçılık söylemi olarak görülmemelidir. Çünkü biz yardıma ihtiyacı olan herkesin dil, din anlayış gözetmeden hepsine ulaşmaya çalışan bir anlayışın temsilcisiyiz. Bizim bu anlayışta olmamız hakikatleri dillendirmemize mani değildir. Hakikatleri okuyamadığımız ve yapılan planları da göz ardı ettiğimiz zaman, yardım ettiklerimize yardım edemeyecek duruma gelme tehlikesi ve onların da bizim yardımlarımıza sığınarak, bilinçli hareket eden aktif hareketli yönlerini imha edeceklerini gördüğüm için, bunları zaman zaman gündem yapabiliyorum. Bu şekilde bir yaşama mahkûm olmamızı isteyenlerin, küresel oyun kurucular olduğunu iyi görmek gerekiyor. Suriye Politikamız bizi ciddi anlamda sarstığı bir gerçektir. Suriyeli mültecilere karşı bizde antipatik bir tutum geliştirildi. Bu tutumun oluşmasından önce kanaatlerimiz bir kilim gibi ince ince dokundu, kanaatler doğrultusunda bir tavır salmamızı çok istediler, ancak biz onların istediği tavrı değil, biz kendi irademizle, sorumluluğu fazla olan ağırlıkların altından nasıl kalkacağımızı bildiğimiz için, onu kendi bakış açımıza göre çözmemiz gerekiyor. Bu sorunları oluşturanların, çözüm denklemi olarak önümüze koyduğu denklemlerle sorunlara yaklaşırsak, bir daha altından asla kalkamayacağımız sorunlara yol açacağı bilinmelidir.

Yukarıda saydığım bölgelerde gerçekleştirilen demografik hareketliliklere bağlı toplumsal değişim süreçleri, ciddi problemlere gebe kalır. Bunların başında, Millî birlik ve Milli kültür bilinci zayıflar ve bir topluma yapılacak saldırılar karşısında bu değerler toplayıcılık yönünü kaybeder. Gayrisafi Milli Hâsıla düşük olduğundan bu yükleri taşıyamaz hale gelir ve ekonomik zorluklar yaşanır. Kendi halkından büyük bir çoğunluk zor şartlarda yaşarken, kendi halkına bu yatırımları yapmayan yönetimler doğrudan hedef haline gelir. Demografik yapıdan kaynaklı çeşitlilik, toplumsal kaosların oluşturulmasına uygun hale gelir. Buna bağlı karmaşıklıkların önlenmesi için silah tüccarlarının salyası akar ve yeni bir Pazar oluşturmanın hevesiyle, sizin imkânlarını istekleri doğrultusunda harcamanızı isterler ve başka alanlara yatırımlar yapamadığınız için ciddi toplumsal problemlere kapı aralanır.

Bizim yörede eskilerin kullandığı bir deyim vardı, insan bir kere yerinden oynadı mı gör başına neler gelir… İnsanın yerinden oynamasının sebepleri sizin kendinizle alakalı ve tamamıyla doğal hazlarınızı farklılaştırmak veyahut ta farklı ortamların tadından istifade etmek maksatlı hareketlilik oluyorsa, bunun bir sakıncası olamaz. Ancak tüm değişim dinamikleri sizin dışınızda meydana geliyor ve sizde zorunlu nüfus hareketliliği oluşturuyorsa, bunun arkasında mutlak sinsi emellerin olduğu unutulmamalıdır.

İşte, Ukrayna’dan dışarıya göç dalgaları, Afganistan, Suriye, Irak, Sudan, Somali, Yemen, Libya gibi ülkelerdeki iç karışıklıklardan kaynaklanan göç hareketleri geleceğin dünyasını oluşturanların dünyayı dizayn etme planlarıdır. Bu planların dünyaya daha fazla zarar vermemesi için bölgelerde abi durumunda olan devletler, diğer devletlerde oluşacak ateşlenmeleri bölge içinde çözüme kavuşturup, küresel güçlerin olaylara müdahil olmalarının önüne geçmelidirler. Bunu yapamadığınız takdirde, dünyanın cinayet lobisinin küresel virüsü tüm dünyamızı kasıp kavuracak duruma gelecektir. Duygularla konuşmaktan ve duygularımıza göre bir yaşamı yönetmeyi bırakalım, doğrudan aklın ince kavrayışını dikkate alarak, dünyadaki olayların kaynaklanma noktasını, gelişmeler arasındaki neden ve sonuç bağlarını ve bu güçlerin menfaatlerine nasıl bir yaşamın uygun olacağını, detaylı olarak analiz etmemiz ve gerekli tavrı koymamız elzemdir. Bunları gerçekleştirecek toplumlar, millî birlik beraberlik ve dayanışma ruhuyla yarınlara söyleyecek sözleri olacaktır. Ancak bunları dikkate almayan ve dünyanın gidişatı böyle biz de bunun içinde olmamız gerekir diye sürekli yuvarlanan konumda olan Milletler ise yok olmaya mahkûmdur.

Küresel virüs, derken savaşlar, onlar da tam sonuca götürmedi; şimdi açlık korkusu ve insanları bireyselleştirerek yaşamı çekilmez kılarak hayat pahalılığı, iletişim yollarını ve ulaşımı imkânsız hale getirerek, hayatı çekilmez kılmaya başladılar. Bunlarla süreç tamamlanmayacak, dünya değişiyor, yeniçağa uyum sağlamak gerekecek, işler evinizden olacak, hareket kabiliyetleri imha olacak obezite alıp başını gidecek, bir de öyle bir korku senaryosunu gerçek kılacaklar. Eğitim hayattan çıkacak, küresel bir eğitim öğretim yolu oluşacak, eğitim kurumları dünyanın birçok yerinde sıradanlaştı ve alay konusu olmaya başladı. Eğitim öğretim kurumlarında sadece bilgi empoze ediliyor mantığı oluşturulmak isteniyor böylece terbiye olarak eğitme süreci imha oluyor. Kim kimin yanında ne zaman olacak belli olmayan, tüm yollar meşru zeminler haline getirilmek isteniyor. Çok ciddi bir eksen kayması yaşanıyor, bu kayma dünyamıza bir daha mutlu huzurlu bir yaşamı getirmeyecek düzeyde hızla, umuttan ve hakikatten uzaklaşarak kendi karanlığına gömülmeye yol alıyor.

Diyeceksiniz ki, yahu kardeşim, nüfus hareketlilikleri, millî Hâsıla, savaşlar, paylaşım, silah tüccarları yeni planlar tüm bunları bir araya nasıl getirip önümüze karmaşık bir menü olarak koymayı beceriyorsunuz, bir araya gelmeyen bileşenlerle nasıl bu yargıda bulunuyorsunuz diyebilirsiniz. Ancak ben şunu ifade etmek zorundayım, bu kadar çok bilinmeyen bize göre bilinmeyen, ama o bilinmeyenleri oluşturan küresel ifsat gücü onların ne olduğunu ve sonuçların nereye götüreceğini çok iyi hesaplayarak bunu yapıyor… Onun için, tüm kan, gözyaşı, açlık savaşlar, çatışmalar, rekabetler, hastalıklar, gıda krizi vs. aklınıza gelebilecek tüm olumsuzların getirisi bunların havuzuna akacaktır. Çünkü bunların yaşaması bu karmaşıklıklar üzerine kuruludur. Onun içindir ki sürekli ifade ediyorum, ne olur bunlara dikkat edelim yaşam karanlığa gömülmeye gidiyor. Karanlıkların kurucuları hiçbir canlıyı aydınlığa çıkaramazlar…

Aydınlık ancak Kâinatın sahibinin yanındadır. “Allah iman edenlerin yardımcısıdır, onları karanlıklardan alır aydınlığa götürür, Hakikati örten kefirlere gelince onların yardımcıları dostu da Tağuttur, Tağut, onları aydınlıktan alır karanlıklara götürür, onlar ateşin arkadaşıdırlar orada süresiz kalacaklardır.”

Yukarıdaki beyanda Rabbimiz, Allah’ın dışında hesap yapanların hesapları Aydınlıktan karanlığa taşımaktır. Aydınlık tek, ama karanlıklar bayağı çoktur. Onun için bu karanlıkların hepsinden uzak olmanın yolu aydınlıkta yaşamak ve karanlıkların olacağı ihtimali olan her ortamdan uzaklaşmaktır. Gittiğimiz yol karanlığa kodlanmış, olanca hızıyla devam ediyor, kaptan dur bu araçtan inecek var diyecek, yiğit ve iradeli korkusuz liderlere ve o liderleri her daim uyanık tutacak milletlere ve bu milletleri bilinçlendirecek dava eri aydınlara ihtiyaç vardır. Bunları göze alan ve yanlışları marifet gibi yaşamayanlar, yarınlara söyleyecek sözü ve gelecek nesillere verecekleri mesajları olanlardır.

O aydınlıklara yaşarken şahit olmak ümidiyle, herkese gönülden muhabbet ve dualarımı iletiyorum…

Erol KEKEÇ/05.05.2022/01.21

“Unutma,

aydınlık bir yarın için,
karanlık bir gecenin içinden geçmen gerekir...”
Paulo Coelho



"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!