Günlerdir, aşı sorunu yok tamamladık diyenlere bir sorum var, hakikaten bu aşıyla yapılmak isteneni Allah için açıklar mısınız? Küresel cinayet şebekesinin aparatı olmak ne kadar acı ve insanın içine oturuyor. Bu kadar kısa zamanda İnsanlık için böyle bir çalışmayla insanlığın sağlığını düşünerek bir cinayet şebekesinin bilimsel bir çaba sarf edeceğine hiç inanmadım ve de inanmıyorum. İnanmadım, çünkü her noktasında çelişkiler barındıran, amacını gizleyerek iyi yollar sunuyormuş gibi kendisini lanse ederek, insanlığı kurşunlamak için üretilen kurşunlar olduğunu düşünüyorum.
İnsanlığın doğal yaşam alanlarını
fesat alanı haline getiren bir dünya sistemi, çılgınlıklarının sonucu olan
küresel bir salgının oluşmasındaki tetikleyici görevini yok sayarak, insanlığı kurtarmaya
çalışıyor ve biz de buna inanacağız öyle mi; böyle düşünen varsa biz aklımızla
kimseyi dalga geçirtmedik. Medyanın küresel güçlerin borazanlığını yaptığı
ortamlarda insanların zihinleri kilitlenmiş, sadece birilerinde bir maymuncuk
anahtar var, ancak onunla açıp zihinleri dolduruyorlar ve ardından diğer
uyaranların tamamına kilitliyorlar. Böylesi toplumlarda sizlerin diri diri
ölüme aday olduğunuzu yırtılırcasına açıklayanları, potansiyel düşman
görebilirsiniz ama şunu bilin ki bu düşünceler sizi kurtuluşa çağırmaktadır.
Kurtuluşa çağıranların çağrılarını bir kaşık suda boğmak isteyenler, şunu biliniz
ki toptan imha edilmek için alıştırarak dibini görmediğiniz bulanık sularda
boğulmanız için sizi süratle orya götürmektedirler.
Allah için insanlara soruyorum, benim
bu beynim ne işe yarıyor diye sorma gereği hiç duymuyor musunuz? Beyinleri
uyuşturulmuş olanlar o beyinlerini istirahat için dondurucudan alıp güneşte
havalandırıp saksılarına koymadıkları sürece kurtuluşa çıkamayacaklardır. Bugün
içinde bulunduğum gün içinde yaşadığım üç önemli vaka ile sizleri
bilgilendirmek isterim. Yapılan aşılardan sonra yaşanan üç hadise, biri yakın
bir arkadaşımın kayınpederi,2. Aşıdan sonra felç oldu ve şu an yatalak durumda,
bir başkası 2. Aşıdan sonra vefat etti, benim kendi kayınpederim geçen
pazartesi günü aşıyı oldu ve bir haftadır ateşi 40 derecenin altına düşmüyor,
baş ağrısı şiddetli ve bağırsak sistemi çalışmıyor. Her gün hastanedeyiz ancak
bir şey bulamadılar, nihayet benim diretmem sonrası, aşının bağışıklık sistemi
güçlü olmayanlarda ve savunma yeterli değilse aşının böyle sonuçları
olabileceğini itiraf ettiler. Yazıktır İnsanları toplu imha operasyonunun uzun
vadeli yani taksitli ölüm fermanını hemen ikinci peşinattan sonra bari
uygulamaya koymasaydınız(!).
Aşıyı herkes olacak diye,
diretmediğini söyleyenler, aşısız olanları potansiyel kuduz mikrobu taşıyıcısı
gibi gösterip insanların önüne öcü gibi koyarak onları tecrit ederken ne yapmak
istiyorlar. Bilim güvenirliğini bu coronayla resmen rafa kaldırmıştır.
İnsanlığın gözüne baka baka bu kadar canavarca bir uygulamanın aparatı neden bizler
oluyoruz bunu ben anlamak istiyorum. Çok hafif hasta olan arkadaşım gidiyor
test yaptırıyor kendisi pozitif çıkıyor, ondan çok ağır olan aile efradına yaptırmıyor,
test sonrası verilen ilaçlarla önce eklem yerleri daha sonra sırt ağrısı
başlıyor, oysa hiç kullanmadan normal antibiyotik kullanarak kalkacakken daha
ağır hasta oluyor. Bunlar canlı ve birebir şahit olduklarım. Şimdi bana bunun
faydalı ve insanlığı düşünerek yapılan iyi bir sağlık tedavisi olduğunu kim
söyleyebilir.
Corana sürecinin ilk hamlesi
insanları korkutmaktı, onda gayet başarılı olundu. İkinci hamlesi ise bu
testlerin uygulanarak pozitif çıkıyor insanlar diyerek, pozitif çıkardıklarına
verdikleri ilaçlarla onları savunmasız duruma getirmekti, sonrasında bu
ölümlerin önüne geçmeliyiz diyerek üçüncü evre devreye girdi; bu da aşıların
yapılmasıydı. Aşılar yapılmaya başlandı ve bu süreç bütün bir insanlığın
aşılanmasının gerekliliğini anlatarak başlandı. Çünkü herkes aşılanmazsa o
zaman bunu durdurmamız zor diyerek, aşılanmış olanlarla aşısız olanları karşı
karşıya getirme hedefi de böylece gerçekleşmiş olacak. Bu süreç ne zamana kadar
devam edecek dersiniz, karbon ekonomisinin tüm boyutlarıyla uygulanmasıyla
yavaşlama süreci başlayacak. Önce kirlet imha et dünyayı yaşanmaz hale getir
sonrasında bu yaşanmaz halin sorumluları başkalarıymış gibi kurtuluş
reçetelerini de yine sen oluştur. Dünyayı kim çok kirletiyorsa onun değeri o
kadar az olacak ve parasının değeri de ona göre şekillenecek diyerek yeni bir
kandırma taktiği ile dünyayı aldatmaya çalış. Yani kimin doğaya zararı ve kiri
az atılırsa veya hiç atılmazsa onun parası en üst düzeyde değeri yüksek para
olacak de…Anlaşılan Küresel canavarlar hala sorumluların kendileri olduğuna
inanmıyorlar ve sorumlu aramaya devam edecekler.
Bunların hedefi, dünyanın temiz
kalması için bu kadar canlı çok fazla, bu canlıların büyük bir kısmı dünyadan
gitmeli ki, o zaman doğal denge korunsun diyerek, çirkin ve korkunç yüzlerini
gizleyerek sizleri düşünür oldular. Hatta büyük baş hayvanları imha ederek
sentetik et üretmek için düğmeye basacak duruma geldiler. İnsanların da
birçoğunu imha etmeleri gerekecek bunun yolu doğrudan savaş ve kimyasallar
olursa insanlık suçu olur(!)dolayısıyla kendi kendine ölecek olması hem doğal
ölüm olur hem de dünyadan nüfus ciddi anlamda gider. Bunun için gıda üretiminde
olabildiğince genetik yapıyı olumsuz etkileyecek üretimleri doğru reçetelerle
anlatarak piyasaya sunmak lazım, mesela sentetik kırmızı et gibi…Bundan sonra
sağlıkta önemli bir olumsuzluk yaşandığı zaman vücut savunma sistemi, gelen bu
hastalık virüsleriyle mücadele edememeli ve doğal ölüm oluşturularak nüfus
azaltılmalıdır. Bunun için de vücut direncini taksitle düşürecek bir karışım
olmalı bu tüm dünyada uygulanmalı ki, amaç ortaya çıkmasın. İşte bu noktada tam
da Corona aşıları devreye sokuldu. Bu aşıların insanlığın kurtuluşu için
olduğuna zerre inananlardan biri değilim. Böyle inanmam ve düşüncelerimi bu
doğrultuda geliştirmemin en önemli nedeni, Dünya sağlık örgütü denen bir
kuruluşun insanlığın sağlığını imha etmek için güç baronları ile el ele
tutuşmuş olması oldu. Bu şebeke bilimi, bu güçlerin istediği gibi kullanması
için, bilimin kapısını arkasına kadar açtı, içeri ne giren ne çıkan
belli…Böylece güven gitti yerine bunalım geldi. Peki bu süreçte benim böyle
çalışan bir anlayışı bilim olarak görmem ve onların ortaya koyduğu sonuçlara
güvenmem nasıl olur? Herhâlde kendi aklıyla dalga geçmek ve kendine ihanet
etmek bu olsa gerek.
Korkuyla başlayan süreç, korkuyu
yaşatanların insafına bırakılmış bir umut, umudu yerle yeksan eden bir gelecek,
geleceği peşin bedava alan üstelik tüm geleceği satın alırken onu bile ranta
çeviren küresel bir canavar…İşte insanlık bunların elinde maymuna dönmüş bir
haldeyken bunlara güvenmek hakikaten acınası durum da bu olsa gerek…Kimse
kusura bakmasın ama şöyle uç bir örnek bu konuyu ancak izah edebilir, tecavüze
uğrayan bir hanımın elleri kolları bağlanmış, sivri demir taraklar üstüne
yatırılmış bu haldeyken yakınları görüyor ve oraya korka korka geliyorlar,
tecavüzcüye ricada bulunuyorlar, aman dikkat et, zaten bu kaçınılmaz, bari
belini incitmesin… Senden ricamız mağduru bari sağlam alalım diyorlar…Böylesi
bir küstah aşağılık talepte bulunmak ile Küresel cinayet şebekesinin elinde
kullanılan filmi bilim olarak görüp ondan kurtuluş beklemekte bundan daha
erdemli değildir benim açımdan…Onun içindir ki bunların hiçbirine inanmıyorum.
Ey insanlık sizi taksitle öldürmek
için bu aşı furyasının da yarınlarda doğacak olan hastalıklara karşı vücut
direncini koruyan savunma sistemini içten imha etmek olduğuna inanıyorum. Yakın
gelecekte insanlığın en hafif bir bahar rüzgârı karşısında savunmasız kalarak
gidişine şahit olacağız…Çünkü aşılar böylesi bir geleceğe insanlığı hazırlamak
için, küresel cinayet şebekesinin piyasaya sunduğu kurtuluş reçetesidir. (!)
Uyanalım kendimize gelelim,
sorgulamadan korkmayalım, sorgulamayı rafa kaldıranların kendileri de raf
ömrünü tamamlamış olduğunu bilmeleri gerekir.
Selam saygı muhabbet ve dualarımla…
Erol KEKEÇ/25.05.2021/17.40