Bu Blogda Ara

6 Mart 2022 Pazar

KÜRESEL NÜFUSU AZALTMANIN AYAK SESLERİ

 Bir tarihin sonuna mı geldik yoksa yeni bir yaşamın başlangıcında mıyız?

Değer sistemlerinin yerini hırs, istek ve sadist eğilimlerin aldığı anlamlı yaşamın dinamitlendiği, yaşam alanlarının imha edilerek doğayla savaşların kızıştığı bir yaşamı sırtımıza sardık gidiyoruz, nereye olduğunu inanın bilmiyoruz ama gidiyoruz öylesine…

Yaşam duvarları kurşunlanırken, yaşam alanlarının kontrolünü ele geçirmek için çırpınanlar, düelloda ne kadar başarılı olacaklarını sansalar da karşılıklı kılıçları çekmiş, birbirinin boynunu uçuracak cengâverler gibi, iki kafanın gitme ihtimali de olabilir, âmâ zarar görmeyen olmayacaktır. Neden ve niçin böyle karanlık tarih notları almaya başladık. İnsanların tüm geçmişleri çok mu karanlıktı ki, geldiğimiz noktada karanlık dönemleri not etmeye başladık… Karanlıklar aydınlığı imha edecek başlangıçlarda olabilir, karanlığın tam ortasında bir yolculuk da yapıyor olabiliriz, hatta karanlığın sonunun yaklaştığını haber verecek aydınlıkların açılmasını da görüyor olabiliriz ama kesinlikle her yönüyle mutlu huzurlu bir yaşamın tüm evreni kuşattığına dair bir iddia da bulunamayız.

Son üç yıl içinde dünyanın çehresi değişti, yeryüzünün kodları ile oynandı, canlıların genetik kodları yeniden tanımlandı, insanın insani özelliklerinin ötesinde ona farklı bir anlam yüklendi… Yeni anlam diye karşılaştığımız aslında anlamsızlıklar üzerine oturtulmak istenen hayatın köşebentleri tamamlanmış ve içinde oynayacak bir sirk maymuna ihtiyaç vardı; bunun adını da alfabenin tüm harflerini imha ederek son harfle adlandırmayı uygun gördüler adına”Z” nesli dediler. Nesiller, güdümlü bir makine olarak düşünüldüğünde, aslında dünyanın tüm çehresinin yeniden tanımlanacağı ve bu tanımın ideal bir tanım olmaktan çok, reel durumu anlatması açısından kullanılan bir tanım olduğu ve olacağı muhakkaktı.

Yenidünyanın yeni kurmayları, sanal düşlerin gerçek figüranları olduklarının asla farkında değiller. Onların bu zaaflarını çıkar malzemesi yaparak onların gafletlerini ranta dönüştürerek, yenidünyanın temeline bunların rahatlıklarından elde edilen birikimleri aktararak gelecek günlerin sağılmış inekler çiftliği olmayacağını kim garanti edebilir. Yani diyeceğim o ki, insanların insan olarak anlam kazanmadığı, akıllı varlık olarak, varlık sahnesinde her geçen gün değer kaybederek, kendine yeni bir tanımın yapılacağı varlık için, yeni yaşamın başlangıcına doğru hızla ilerliyoruz. Bu yaşam, bu hayatı insanlığa reva görenlerin piyonlarının elleriyle gerçekleştiriliyor.

Son yılarlarda tüm yeryüzünde bir tımar edilme evresi başladı. Tımar, insanlığın rehabilite edilmesine ihtiyaç duyulduğundan değil, rehabilite edilmeyenlerin oluşturmak istediği cinnet ve vahşet yaşamlara, insanlığı hazırlıklı hale getirme rehabilitasyonudur. Bu süreç o kadar karmaşık, hızlı ve yıkıcı ilerliyor ki, hiçbir şey bu yaşama ayak uyduramadığı gibi, doğal insanlık geni ile de uyum içinde olmadığını görüyoruz.

Küresel grip diye bildiğimiz ama belli kimyasal oluşumlarla üretilmiş olan biyolojik virüsler, yeryüzünde gerekli ve istenilen zararı veremediğinden dolayı, dünyayı karartmak isteyenler onun veremediği tahribatı ve zararı savaşlar çıkararak vermek istediler. Onun ilk fitilinin alevlendiği yer de Ukrayna oldu. Rusya ve Putin, Küresel cinayet ekibinin kullandığı ve amaçlarına hizmet eden bir piyon olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu saldırıyı meşru gerekçelerle tanımlayarak, Rusya’nın, Ukrayna üzerindeki denetim alanlarını genişletmeye çalışacaklar. Ukrayna’nın batıdan aldığı destekle yüksek direnç göstermesi, Putin’in sinir katsayılarının artmasıyla kimyasal silahları devreye sokarak bütün bir insanlığı imha sürecine de girilmiş olabilir. Bu süreç daha çok Ortadoğu toplumlarından başlayacak gibi hissedilmektedir. Ortadoğu üzerinde gerçekleştirilmek istenen gecikilmiş planların devreye sokulmasıyla, hedef yaklaştırılmış ve plan uygulanmış olacak gibi görülüyor.

Küresel salgınla bu savaşlar arasında bir bağlantıyı nasıl kurduğum merak edilebilir. Putin, Rusya’nın ikinci Stalin’i, yayılmacılık baskı zulüm onun açısından o kadar olumsuz bir durum değil, şimdiye kadar ortaya koyduğu tavır, onun bu iş için seçilmiş ve özel ilişkiler kurulmuş biri olduğunu ortaya koyuyor. Putin, her geçen gün biraz daha gerilim yaşarken, küresel şebekenin isteklerini de yaklaştırmaktadır. Adı konulmamış savaşlarla insanları imha etmek yeryüzünde kabul görmeyecek bir eylem olacağı için, böyle bir çılgın eliyle amaçlarını gerçekleştirmeyi seçtiler. Bunun için tüm alt yapıyı kurdular, corona salgın sürecinin tamamlanmak üzere olduğu bir aşamada, bu savaşı devreye soktular. Bu savaş, Putin’in çılgın hedeflerine hizmet edecek düzeyde çekici hale getirildi ve ortalık gerildi sonrasında bu savaşın fitili alevlendi.

Birinci dünya savaşının tüm koşulları oluşturulmuştu, amaç hastalanmış olan bir İmparatorluğu ortadan kaldırmaktı, ancak savaşın nedenlerine baktığımızda hiçte öyle bir durum söz konusu değilmiş gibi görülüyordu. Ancak savaş sonrasında koca bir imparatorluktan geriye 783.562 km² toprak parçasına sıkıştırılmış ve etrafı leş sürüleriyle doldurulmuş bir Millet bırakıldı. Herkesin dilinde, Avusturya Macaristan veliahtının bir Sırplı öğrenci tarafından öldürülmesi savaşın çıkış nedeni olarak gösterildi. Ancak bu sadece görünen ve asla alakası olmayan bir durum olmasına rağmen, yıllarca bizler Tarih kitaplarında hep öyle okuduk. Yarın da bu durumu, Putin’inin çılgın davranışı ve yayılmacı tavrı dünya nüfusunun yarıya yakının imha olmasına neden oldu diye, sonraki nesiller okuyacaklar. Küresel akıl, kendi programlarını uygularken hiçbir zaman olayların oluşumunda ve tetiklemesinde kendi oyunlarının anlaşılmasını istemediği için, kimse onu gündem yaparak konuşmayı bile düşünmemektedir. Oysa bu savaş aslında Arap baharı ile yapılmak istenenin gerçekleşmesini bozan Türkiye ile biraz gecikmiş oldu. Suriye ile yaygınlaştırılmak istendi ve tüm Ortadoğu ve Güney Asya’ya kadar tırmandırılacak ve ardından uzak doğu Asya’ya kadar uzanacak olan Asya bozkırlarında Türki cumhuriyetler üzerinde de devam edecekti. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki savaşta bunlardan birisiydi.

Şunu açıkça ifade etmekte fayda vardır, Yemen Hariç, Suriye, Libya ve Azerbaycan üzerinde kurulacak oyunların hepsinin bozulmasında Türkiye’nin büyük bir rolü vardır. Caydırıcı bir işlev üstlenmiştir. Ukrayna’ya Rusların saldırısında da Türkiye’yi bu işin içine doğrudan çekerek şu ana kadar gerçekleştirmek istedikleri hedeflerini daha kısa yoldan sonuca götürmeyi denediler; ama ne yazık ki, şu ana kadar bunların hepsinde başarısız oldular. Kendi içinde çok olumlu politikalar izlememiş olan iktidar dışarıya karşı devlet aklını devreye sokarak ciddi bir mesafe aldı. İHA ve Si HA’larla da ben de varım diyebilecek bir duruşa ulaştı. Avrupa ülkelerinden, İktidara muhalif kesimlerden aldığım bazı bilgiler bizim hakikaten göğsümüzü kabartmıyor değil… Tüm Avrupa da Ukrayna saldırısında Ruslara karşı koyan ve onların hava güçlerine ciddi zarar veren Bayraktar SİHA VE İHA’larının gündem olduğu anlatılmaktadır. Hatta hepsinin bunları almak için bir an evvel girişimde bulunacakları anlatılıyor…

Bunları anlatmamdaki amaç, siz ne kadar kendi ayaklarınız üzerinde durursanız, sizin dışınızdakilerin sizinle alakalı hesapları da o oranda boşa çıkacaktır. Şükür diyorum Rabbime bize bu düşünme ve anlama gücünü verdiği için… Küresel gücün tüm oyunlarını bozabilecek dirayetin bizde olduğuna inanıyorum… Biz Millet olarak bunların altından kalkabiliriz. Yeter ki Mütekebbirleşmeden, ortak aklı kullanarak istişare ile bunları bir araya getirip tüm düşüncelerden ve farklılıklardan faydalanmasını bilelim…

Dünyanın başlangıcı yeniden inşa sürecinde, biz bu sürecin dışında kalırsak kaderimizi başkaları belirleyecek. Başkalarının belirlediği kader, bizim için yaşanılmayacak düzeyde acı veren bir keder olacaktır. Sonuç olarak diyorum ki, bu bir Rusya Ukrayna savaşı değil, dünyayı yeniden dönüştürmek için, ortamı uygun hale getirip nüfusu yeniden ayarlama savaşıdır. Dünya bu riske girer mi diyebilirsiniz, savaşlar onların yaşam alanlarında olmadığı için, onlar açısından risk değil, istemediklerini ortadan kaldırma girişimdir. Her ne kadar yaşamlarımızla ciddi anlamda Allah’ın istediği Müslümanlar olmasak ta, İsim olarak verilen bu değerle bir savaştır. Büyük kayıplar bizim coğrafyamız üzerinde hesaplanmaktadır.

Bağımsız özgün erdemli tutarlı ortak akla dayanan İnsani duruşumuzu, millet ve devlet olarak ortaya koyup kimsenin uzantısı ve tarafında olmayacağız. Mazlum olanlara insani yardımlarımızı esirgemeyeceğiz, âmâ bu savaşın çılgınlığının bizi de etkileyecek bir ortam oluşturacağı için, Putin’i bu savaştan geri çekmeye ikna etmenin yollarını bulmalıyız. Çünkü bu şahıs dünyayı cehenneme gömeceklere yol açıyor…

Güç kuvvet kendisinde olan Allah’ım sen aziz ve muktedirsin tüm zalimlerin zulmünü başlarına geçir, mazlumlara katından destekçiler gönder… Âmin…

Bahadır Hataylı/06.03.2022/02.06

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!