“Bir sadaka vermeyi
yahut iyilik yapmayı yahut da insanların arasını düzeltmeyi emredenler hariç,
onların aralarındaki gizli konuşmaların çoğunda hiçbir hayır yoktur. Kim
bunları sırf Allah’ın rızasını kazanmak için yaparsa, biz ona büyük bir mükâfat
vereceğiz.” Nisa:114
Gizli konuşmaların çoğunda bir hayır yoktur. Gizli
konuşmalarda dikkat edilmesi gereken temel kriter, sadaka vermek, iyilik yapmak
ya da insanlar arasını düzeltmek olmalıdır. Bunun dışında yapılan konuşmaların
çoğunda bir hayır yoktur. Hayrı olmayan konuşmalarla insanların hayatını düzene
koymasını beklemek tam bir trajedidir. Bu trajedinin girdabından kurtulmak için
öncelikle yaratıcının kullardan yapmasını istediği hayat dairesinin içine
girmek gerekir. Bu dairenin içine giren kulların hayat basamaklarını doğru
sıralaması mümkündür. Bu basamaklara dikkat edilmeyen ya da önemsenmeyen
toplumlarda ahlaki yıkımlar kaçınılmaz olur.
Sadaka vermeyi konuşalım, alışılmış şekilde, dilenci olanlara
kıyıdan kenardan bir ekmeğin kırıntısı şeklinde ayırdıklarımızı konuşmayalım.
Çünkü, onların sıdk ile verilenler olmadığını, anlık reflekslere göre gelişen
bir eylem olduğunu vicdanları kararmamış herkes çok iyi idrak eder. Şartlandırılmış
bir davranış, uyarıcı teki sürecinde ortaya çıktığı için, onlarda düşünme idrak
etme, sadakatini sorgulayarak yapma gibi bir anlayış bulamazsınız; bulsanız da
dikkate alınmayacak düzeydedir. Bunları gündem yaparak aramızda fısıldaşmanın
bir iyilik olmadığı ve hayra götüren yolları açmayacağı iyice kavranmalıdır.
Sadakayı konuşalım, çünkü sadaka sadakatten gelir. Yaratıcıya
sadakati olanların yaptığı her eylem bir sadaka hükmündedir. Konuşmalarımızda,
eylemlerimizde, tebessümlerimizde, yoldan bir taşı kaldırdığımızda,
içselleştirerek ve sadece karşılığını yaratıcımızdan bekleyerek yapacağımız
eylemlerimizi konuşalım. Bir garibin evinde tütmeyen ateşin neden tütmediğini,
bir annenin dinmeyen göz yaşlarını, bir babanın durmayan ve bitmeyen
yorgunluğunu, bir gelinin umutsuzca yol bekleyişini, bir çocuğun okul yolundaki
çantasından çıkaracağı beslenmesinin ne olduğunu, tabiplerden evin çınarının
hayatta olup olmadığını sormaya korkan gençlerin çaresizliklerini konuşalım
…Konuşalım, konuşalım ama hayrı konuşalım hayrın dışında konuşacaklarımızın
hepsinin, hakka giden basamakları imha etmenin değişik yolları olduğunu
bilelim…
Hayır kapılarının nasıl açıldığını konuşalım. Gök kubbe
altındaki acıların nasıl dineceğinin yollarını konuşalım, açların açlıklarının
nasıl giderileceğini konuşalım, zalimlerin zulmünü durdurmanın yollarını konuşalım,
evrenin dengesini bozan tüm ifsat yollarını açığa çıkarıp köklerini nasıl
kurutacağımızı konuşalım. Adaletin yaygınlaştırılmasını ve hakkaniyete uygun
bir hayatın olmazsa olmaz olduğunun kaçınılmazlığını konuşalım…Mazlumların
acılarını dindirmeyi konuşalım. Yeryüzünün adil olarak kullanımının ve her
kulun insanca yaşama hakkının olduğunu konuşalım. Sadakati, doğruluğu, sevgiyi,
saygıyı, hoşgörüyü, merhameti, özgürlüğü, insan olmanın gereklerini konuşalım…İlmi,
bilimi, yaratılışı, kulluğu, şirki, Allah’tan uzaklaştıran tüm ilahların
geçiciliğini ve hiçbir şeye güçlerinin yetmediğini konuşalım. Evet her şeyi
konuşalım ama konuşmalarımızın içeriği ve yönü sadece hayra kodlanmış olsun…Bunun
dışında kalan ve içinde bir hinlik barındıran konuşmaların hiçbirinde hayır
yoktur.
Yeryüzünde hakkı konuşurken ve hakkın şahitliğini gereği gibi
yaparken, kimseden bir karşılık beklemeden sadece Allah’ın rızasını kazanmak
için bunları yapmanın gerekliliğini bilerek yaşamak gerektiğini de konuşalım…Unutmayalım
ki sadece karşılığı Allah’tan beklenerek yapılan eylemlerin hiçbirisi
karşılıksız kalmayacaktır. En karlı ticaretin içinde olmak ne güzel bir yaşamdır,
onu konuşalım…Allah ile yapılan anlaşmaya sadık kalanların en karlı ticareti
yaptıklarını konuşalım…Allah’tan karşılık beklenerek yeryüzünde adaletin ve
hakkın şahitliğini hakka uygun olarak yapanların ve ihlasla dini sadece Allah’a
has kılanların yalnız kalmayacağını, Allah’ın, onlara mutlak yardımının
eksiksiz geleceğini konuşalım…Kana kana dünya ırmaklarına ağızlarını dayayarak
tüm çamurları içine çekecek şekilde ağızlarını çamurlardan kaldırmayanların
helakini ve kaybedenlerden olduğunu konuşalım…
Tevhit kervanının yolunun zorluklardan, yalnızlıktan ve Allah’tan
başka kimsesi olmayanların yolu olduğunu konuşalım…Dünyanın letafetinin ve
lezzetinin bir gün tükeneceğini ama Allah’ın katında olanların asla
tükenmeyeceğini konuşalım…İnançlarına bakılmaksızın herkese adil davranmanın
gerekliliğini ve göz yaşlarını silmenin muhteşemliğini konuşalım. Mazlumların
inançlarına bakmadan hepsinin imdadına ve yardımına koşmanın hayattaki en güzel
eylem olduğunu konuşalım…Sarp yokuşu çıkmanın ancak bir garibanın fakirin
elinden tutup ona yardımcı olmaktan ve onu ayağa kaldırıp dertlerine deva
olmaktan geçtiğini konuşalım…Ama asala ve asla, Allah’ın istemediği bir yaşamın
hiçbir yanını ve insanları çekiştirmeleri, aşağılamayı, hor görmeyi kınamayı dışlamayı düşmanlığı
kin ve nefreti konuşmayalım ki…Yeryüzü barış esenlik ve insanlık mektebinin
tümel olarak yaşandığı bir gezegenin adı olsun…
Kim bunları sadece Rabbinin rızasına nail olmak için yaparsa
bilsin ki, Allah, yapılan hiçbir iyiliği karşılıksız bırakmayan yerlerin ve
göklerin mutlak sahibi en cömert olandır. Kim bunlara sadık kalır ve hayrı
konuşarak onunla ilgili bir eylemde bulunur ve bunu da sadece Allah rızası için
yaparsa bilsin ki, Allah onu karşılıksız bırakmaz fazlasıyla vereceğinden kimsenin
kuşkusu olmasın…
Erol KEKEÇ/24.01.2019