Bu Blogda Ara

29 Nisan 2022 Cuma

ROBOTİK CANLILAR BİZİM SONUMUZ MU OLACAK?

 Kırılgan süreçlerden geçerek geleceğe kanat çırpmaya çalışıyor insanlık... Kırılgan süreçlerin etkisinden çıkamadığı için kanatlarının doğru bir rotaya götürmesi de mümkün görünmüyor. Tarih kitaplarına antropolojinin kaynaklarına Sosyolojik çalışmalara baktığımızda, insanlığın sürekli gelişme gösteren bir canlı olduğu anlatılmaktadır. Tarihin geride bıraktığı her yaşam yerini daha kaliteli ve üstün medeniyetlere bıraktığı söylenir. Neye göre ve hangi kriterler insanlığın bu tarihsel geçmişine bakılarak daha ileri bir yaşama kavuştuğunu ortaya koyar diye, insanlığın son çeyrek asırdır yaşamına baktığımız zaman bu anlatılan bilgilerin o kadar tutarlı ve sahici olmadığını görmekteyiz.

Yaşadığımız çağ, insanlığın insani tüm kimlik değerlerini imha etmek ve yeniden farklı bir canlı yaratmayı amaçlayan çağ olduğunu görmekteyiz. Bütün bir evrenimiz üzerinde planlanan bu sinsi anlayışlar, farkında olarak ya da olmayarak insanlığın sonunu getirirken, yeni canlının nasıl bir yaşam ortaya koyacağını bilemiyoruz. Acaba bu yeni yaratılmak istenen canlı kendi değer sistemini oluşturabilecek mi diye fazla düşünmenin yersiz olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu canlı kendisi için planlanmış bir programa göre yaşam sürecek, düşünme melekeleri bizim bildiğimiz normal insan gibi olmayacak. Bu canlı tamamıyla insan görünümlü duygusuz, zaman problemi olmayan, hazlar üzerine bir yaşamı düşleyen ve bu yaşam onun motivasyon gücü olacaktır. İnsanın yerine konulmak istenen bu canlının insana göre avantajları olabilir mi? Tabi ki, bu planı uygulayanlar böyle bir faydayı düşünmemiş olsalar yeni bir evren tasarımını neden yapsınlar. Ancak şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim ki, hiçbir hesap kâinatın işleyen kanunlarını değiştiremeyecektir. Her hesap sahibi yaptığı hesabın içinde boğulacaktır.

Yeniçağın planlanan canlı modeli robotik ve uzaktan kumandayla yönetilen, haz ve isteklerin de, dışarıdan belirlenen bu kodlama sitemine göre oluşacağı bir canlıdır. Bu kodlama sistemiyle yeni canlıların hepsini aynı anda harekete geçirip, aynı anda uyutabileceğiniz, bir yaşam döngüsü ve kaosu programlanmıştır. Bu sürecin oluşumu neden düşünülsün diyenlerin olabileceğini tahmin ediyorum, ancak geldiğimiz süreç bu sarmalın nasıl da çok sorunlu kırılganlıklarla, nasıl hayata geçirildiğini gözlemlediğimiz zaman, benim bu söylemlerimin çok da hafif kaldığını düşünebilirsiniz. Geçmişten beri bir ifade kullanırım bu ifadeyi yeri gelmişken burada da kullanayım, Yeniçağın oluşturmak istediği yaşam biçimi, “Allah’a rağmen, Allahtan bağımsız yeryüzünde cenneti inşa etme ve bu planın dışında kalanlar içinde cehennem oluşturmaya çalışıyorlar. “Böylesi bir yaşamın inşası için bu planın dışında kalan ve planın uygulamasını zorlaştıran tüm unsurlar ya değiştirilmeli, yeniden kodlanmalı ya da imha edilmeli. Yoksa bu planın gerçekleşmesini zorlaştırabilirler diye bakıldığı için, insanlık üzerinde her gün yeni bir plan kurgulanıp uygulanmaktadır.

İnsanlığın yaşama dayanan tarihi evrim sürecini dikkate aldığımız zaman, demek ki toplumların çok bilgi sahibi olması bilimsel buluşlar gerçekleştiriyor ve teknolojinin zirvesine oturması, onların Gelişmiş medeniyet olmaları için gerekli kriter olmadığı ortaya çıkmaktadır. Çünkü geçmişte toplayıcı ve ilk toprağa yerleştiği söylenen sosyolojik yaşamlar dikkate alındığı zaman, bu günün yaşamından daha aşağıda olduğunu kim söyleyebilir. Ve kime göre geridir. Her toplum için mutluluk ve yaşam karşısında varlığını sorunsuz devam ettirme ve insani özellikleri koruyarak yaşıyor olması, o toplumsal yaşamın oluşturduğu medeniyetin çok ileri düzeyde bir medeniyet olduğunu gösterir. Medeniyet, yaşam alanında ortaya çıkan ilişki biçimleri, insani değer sistemlerinin yaratılış fıtrat kodlarına göre nasıl işlediği ve devam ettiğiyle alakalıdır. Oysa biz günümüzde insani tüm özelliklerin yok olduğu, robotik bir canlının üretilerek, insanın düşünme melekelerinin imha edilerek fıtrat kodlarının ve genetik DNA haritasının değiştirilmesini bir gelişme olarak görüp buradaki ifsadı es geçiyoruz. Hiçbir ifsat gelişmişlik göstergesi olamaz. Gelişmişlik insani yaşama hizmet eden ve insanın yaratılış kodlarına uygun olan yazılımı hayatına geçirip, toplumsal yaşamın bu yazılıma göre oluşmasıdır.

Tarih, kırılgan süreçlerden geçerek, günümüzdeki kümülatif bilgi belge ve teknolojik birikimleri önümüze koyarak, geldiğimiz noktanın insanlık yaşamının en üst zirve noktası gibi zıvanadan çıkmış bir yaşamı bize medeniyet diye sunmaktan kurtulmalı ve insanın her dönemdeki yaşamının birbiriyle kıyaslanamayacak kadar değerlendirme kriterlerinin birbirinden ayrı olduğunu söylemelidir. Geçmiş dönemde yaşamış ve helake uğramış olan birçok toplumun teknolojik olarak bulunduğumuz çağdan çok daha ileri olduğunu, Yerin ve Göklerin Rabbi Allah Söylüyor. Hatta Mısır piramitlerinin günümüzde hala gizemi çözülmüş değil, Ad, Semut, Eyke halkı gibi kavimlerin oluşturduğu yaşam alanlarını okuyoruz ve "Sizden çok daha ilerdeydi diyor rabbimiz. Demek ki toplumların birçok alanda teknik bilgi olarak bazı alanlara ulaşmış olması, onların çok medeni ve gelişmiş bir yaşam ortaya koyduklarının göstergesi olamıyor.

Bugün insanlık yaşadığı dönemin kendisi için gelinen en önemli ve seviyeli yaşam olduğunu düşünerek gününü gün ederse, işte, ben buradan haykırıyorum ve diyorum ki, insanlık bir daha asla mutlu olamayacak ve kendisini kaybederek tamamıyla teknolojik duyarsız duygusuz ve hazlara dayanan bir planın parçası olarak hayatını noktalayacaktır. Böyle bir plan, tüm test aşamalarını şu ana kadar planlayanlar açısından başarıyla tamamlanmış görünüyor. Ancak Allah'ın hesabı hesap edilmiyor. İşte benim tek umudum orasıdır. Çünkü insanlık kullanılmaya ve yönlendirilmeye uygun bir denek haline çoktan getirildi. Dişisini kıskanan bir varlık olan insanın; geni tarumar edildi. Herkes günümüzde dişisinin ne kadar güzel olduğunu etrafındakilere gösterebilmek için soyup soğana çevirip sadece tenlerinden oluşan bir sanatsal objeyi, et yığını olarak pazara çıkardığı bir yaşamda insanlığın nasıl da değiştirildiğine bu örnek sanıyorum gerekli izahı yapmada yeterlidir. Hem cinsleri olmadan kendisinin bir anlam ifade etmeyeceğini bildiği halde, kendisini beğendirmek için hem cinslerinin beğenileriyle kendisini var kabul eden bu insan denen canlı, kendi cinslerini ölüme sürükleyen süreci oluşturuyor ve ölmelerine göz yumabiliyorsa, insanın nasıl değiştiğini sorgulamaya gerek yok sanırım.

Bundan sonraki yaşam, nasıl ki, Mercedes üreten üretici kendi ürettiği bu aracın tüm özelliklerini biliyor, nerede ne zaman bulunduğunu görebiliyor ve istediği zaman o aracı kilitliyor kimsenin onu kullanmasına müsaade etmiyorsa, Geleceğin planı içindeki canlı, bugünün insanı değil, böyle nesneye dönüşmüş robotik bir canlıdır. Bu çalışmaların tümü ülke yöneticilerinin elleriyle gerçekleşti, Bilim adamları da bu planların sahiplerine hizmet etti, eğitim kurumları onların döllenme yeri oldu. Dini kuruluşlar onay makamı oldu, medya yaygın olarak benimsenmesi için reklamını yaptı ama bu reklam daha çok insanları tedirgin edecek düzeyde korku üzerine kurulduğu için, insanlık o korkunun etkisiyle hipnoz olmuş gibi, kendisini bu plan sahiplerinin uygulayanlarının eline gönül huzuruyla bıraktı, bir daha huzura kavuşmamak için...

Demek ki, toplumların teknik donanım ve bilgi birikimi açısından çok ileriye gitmiş olmaları, onların medeni bir toplum olmalarının göstergesi asla olamıyor. Medenileşmek demek insanlaşmak demektir. Beşer olarak yaratılmış olan bir canlının, sevgi saygı hoşgörü paylaşım, adalet hak hukuk, merhamet, paylaşım, dayanışma biz duygusu oluşturma, haksızlıklara duvar olma gibi bilinç düzeyi üst seviyeye çıkması ve farklı bir aşamaya geçmesidir. Bu insani farkındalık ve özgürce bunları seçebilme becerisi olmayan varlıklar, insani bir yaşama kavuşamamışken nasıl olur da, insani bir medeniyet kuruyor olabilirler. Tüm bu çelişki ve kaygan çağdan erozyona uğramadan geçebilmenin yolu; Allah'ın vermiş olduğu aklı, onun istediği şekilde kullanıp, kendimizi keşfetmektir. Kendisini keşfedememiş her varlık bu planın içinde yok olmaya adaydır. Az bilen çok inanan insanların varacağı son durak hüsran limanıdır. Bu limanda ancak ve ancak, müfsit gemileri bulunur, çünkü onlardan başkası buraya demir atmaz. Her gördüğünüz sakallıyı dedeniz sanmayacaksınız. Her gördüğünüz gemi sizi tsunamilerden kurtarmak için olmaz. Günümüzde insan olarak Kalıp, Allah'ın koruyuculuğunu üstlendiği kullar arasına girerek, evreni yeniden inşa edecek olanlar, Nuh’un Gemisini iyi arasınlar sakın ha sakın, çağdaş firavunların gemisi ile Nuh’un gemisini birbirine karıştırmayalım yoksa helak bataklığı bizleri bekliyor ağzını açmış...

Mütekebbirlik Allah'ın hakkıdır. Allah'tan başka yaratan asla yoktur. Kim, ben de yeniden yaratacağım derse, kendi sonunu yaklaştırır. Allah hesap soranların en adili ve seri olanıdır. Çağdaş dünya firavunlarının sonu yaklaştı ne mutlu o firavunların belirlediği planlar içinde yer almayanlara... Allah’ın tayin ettiği gün hızla yaklaşmaktadır. Sakın ha ona inanmayan, hevesinin peşine düşen kişi, seni onu idrak etmekten ve düşünmekten alıkoymasın; yoksa hüsrana giden ateş ashabından olursun... Rabbim, bizleri İdrak eden ve sana gönülden bağlanan kullarından eyle, dünyanın imarında bizleri, görevli kıldığın kulların arasına kat, bizlere acı merhamet et sen merhamet edenlerin en hayırlısısın... Dualarımıza icabet et Sehven yanıldıysak bizleri affet, bilerek yanlışa gitmekten ve onda diretmekten bizleri uzaklaştır, bilmeyerek yaptığımız hatalarımızdan dolayı bizleri bağışla... Sen Rahman Rahim ve Hamd edilmeye layık tek güçsün... Ancak senden yardım dileriz... Bizleri affet âmin...

Erol KEKEÇ/27.04.2022/15.29


Hiç yorum yok:

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!