Kırılgan süreçlerden geçerek geleceğe kanat çırpmaya çalışıyor insanlık... Kırılgan süreçlerin etkisinden çıkamadığı için kanatlarının doğru bir rotaya götürmesi de mümkün görünmüyor. Tarih kitaplarına antropolojinin kaynaklarına Sosyolojik çalışmalara baktığımızda, insanlığın sürekli gelişme gösteren bir canlı olduğu anlatılmaktadır. Tarihin geride bıraktığı her yaşam yerini daha kaliteli ve üstün medeniyetlere bıraktığı söylenir. Neye göre ve hangi kriterler insanlığın bu tarihsel geçmişine bakılarak daha ileri bir yaşama kavuştuğunu ortaya koyar diye, insanlığın son çeyrek asırdır yaşamına baktığımız zaman bu anlatılan bilgilerin o kadar tutarlı ve sahici olmadığını görmekteyiz.
Yaşadığımız çağ, insanlığın insani
tüm kimlik değerlerini imha etmek ve yeniden farklı bir canlı yaratmayı
amaçlayan çağ olduğunu görmekteyiz. Bütün bir evrenimiz üzerinde planlanan bu
sinsi anlayışlar, farkında olarak ya da olmayarak insanlığın sonunu getirirken,
yeni canlının nasıl bir yaşam ortaya koyacağını bilemiyoruz. Acaba bu yeni
yaratılmak istenen canlı kendi değer sistemini oluşturabilecek mi diye fazla
düşünmenin yersiz olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu canlı kendisi için planlanmış
bir programa göre yaşam sürecek, düşünme melekeleri bizim bildiğimiz normal
insan gibi olmayacak. Bu canlı tamamıyla insan görünümlü duygusuz, zaman
problemi olmayan, hazlar üzerine bir yaşamı düşleyen ve bu yaşam onun
motivasyon gücü olacaktır. İnsanın yerine konulmak istenen bu canlının insana
göre avantajları olabilir mi? Tabi ki, bu planı uygulayanlar böyle bir faydayı
düşünmemiş olsalar yeni bir evren tasarımını neden yapsınlar. Ancak şunu açık
yüreklilikle söyleyebilirim ki, hiçbir hesap kâinatın işleyen kanunlarını
değiştiremeyecektir. Her hesap sahibi yaptığı hesabın içinde boğulacaktır.
Yeniçağın planlanan canlı modeli
robotik ve uzaktan kumandayla yönetilen, haz ve isteklerin de, dışarıdan
belirlenen bu kodlama sitemine göre oluşacağı bir canlıdır. Bu kodlama
sistemiyle yeni canlıların hepsini aynı anda harekete geçirip, aynı anda
uyutabileceğiniz, bir yaşam döngüsü ve kaosu programlanmıştır. Bu sürecin
oluşumu neden düşünülsün diyenlerin olabileceğini tahmin ediyorum, ancak
geldiğimiz süreç bu sarmalın nasıl da çok sorunlu kırılganlıklarla, nasıl
hayata geçirildiğini gözlemlediğimiz zaman, benim bu söylemlerimin çok da hafif
kaldığını düşünebilirsiniz. Geçmişten beri bir ifade kullanırım bu ifadeyi yeri
gelmişken burada da kullanayım, Yeniçağın oluşturmak istediği yaşam biçimi,
“Allah’a rağmen, Allahtan bağımsız yeryüzünde cenneti inşa etme ve bu planın
dışında kalanlar içinde cehennem oluşturmaya çalışıyorlar. “Böylesi bir
yaşamın inşası için bu planın dışında kalan ve planın uygulamasını zorlaştıran
tüm unsurlar ya değiştirilmeli, yeniden kodlanmalı ya da imha edilmeli. Yoksa
bu planın gerçekleşmesini zorlaştırabilirler diye bakıldığı için, insanlık
üzerinde her gün yeni bir plan kurgulanıp uygulanmaktadır.
İnsanlığın yaşama dayanan tarihi
evrim sürecini dikkate aldığımız zaman, demek ki toplumların çok bilgi sahibi
olması bilimsel buluşlar gerçekleştiriyor ve teknolojinin zirvesine oturması,
onların Gelişmiş medeniyet olmaları için gerekli kriter olmadığı ortaya
çıkmaktadır. Çünkü geçmişte toplayıcı ve ilk toprağa yerleştiği söylenen
sosyolojik yaşamlar dikkate alındığı zaman, bu günün yaşamından daha aşağıda
olduğunu kim söyleyebilir. Ve kime göre geridir. Her toplum için mutluluk ve
yaşam karşısında varlığını sorunsuz devam ettirme ve insani özellikleri
koruyarak yaşıyor olması, o toplumsal yaşamın oluşturduğu medeniyetin çok ileri
düzeyde bir medeniyet olduğunu gösterir. Medeniyet, yaşam alanında ortaya çıkan
ilişki biçimleri, insani değer sistemlerinin yaratılış fıtrat kodlarına göre
nasıl işlediği ve devam ettiğiyle alakalıdır. Oysa biz günümüzde insani tüm
özelliklerin yok olduğu, robotik bir canlının üretilerek, insanın düşünme
melekelerinin imha edilerek fıtrat kodlarının ve genetik DNA haritasının
değiştirilmesini bir gelişme olarak görüp buradaki ifsadı es geçiyoruz. Hiçbir
ifsat gelişmişlik göstergesi olamaz. Gelişmişlik insani yaşama hizmet eden ve
insanın yaratılış kodlarına uygun olan yazılımı hayatına geçirip, toplumsal
yaşamın bu yazılıma göre oluşmasıdır.
Tarih, kırılgan süreçlerden geçerek,
günümüzdeki kümülatif bilgi belge ve teknolojik birikimleri önümüze koyarak,
geldiğimiz noktanın insanlık yaşamının en üst zirve noktası gibi zıvanadan
çıkmış bir yaşamı bize medeniyet diye sunmaktan kurtulmalı ve insanın her
dönemdeki yaşamının birbiriyle kıyaslanamayacak kadar değerlendirme
kriterlerinin birbirinden ayrı olduğunu söylemelidir. Geçmiş dönemde yaşamış ve
helake uğramış olan birçok toplumun teknolojik olarak bulunduğumuz çağdan çok
daha ileri olduğunu, Yerin ve Göklerin Rabbi Allah Söylüyor. Hatta Mısır
piramitlerinin günümüzde hala gizemi çözülmüş değil, Ad, Semut, Eyke halkı gibi
kavimlerin oluşturduğu yaşam alanlarını okuyoruz ve "Sizden çok daha
ilerdeydi diyor rabbimiz. Demek ki toplumların birçok alanda teknik bilgi
olarak bazı alanlara ulaşmış olması, onların çok medeni ve gelişmiş bir yaşam
ortaya koyduklarının göstergesi olamıyor.
Bugün insanlık yaşadığı dönemin
kendisi için gelinen en önemli ve seviyeli yaşam olduğunu düşünerek gününü gün
ederse, işte, ben buradan haykırıyorum ve diyorum ki, insanlık bir daha asla
mutlu olamayacak ve kendisini kaybederek tamamıyla teknolojik duyarsız duygusuz
ve hazlara dayanan bir planın parçası olarak hayatını noktalayacaktır. Böyle
bir plan, tüm test aşamalarını şu ana kadar planlayanlar açısından başarıyla
tamamlanmış görünüyor. Ancak Allah'ın hesabı hesap edilmiyor. İşte benim tek
umudum orasıdır. Çünkü insanlık kullanılmaya ve yönlendirilmeye uygun bir denek
haline çoktan getirildi. Dişisini kıskanan bir varlık olan insanın; geni
tarumar edildi. Herkes günümüzde dişisinin ne kadar güzel olduğunu etrafındakilere
gösterebilmek için soyup soğana çevirip sadece tenlerinden oluşan bir sanatsal
objeyi, et yığını olarak pazara çıkardığı bir yaşamda insanlığın nasıl da
değiştirildiğine bu örnek sanıyorum gerekli izahı yapmada yeterlidir. Hem
cinsleri olmadan kendisinin bir anlam ifade etmeyeceğini bildiği halde,
kendisini beğendirmek için hem cinslerinin beğenileriyle kendisini var kabul
eden bu insan denen canlı, kendi cinslerini ölüme sürükleyen süreci oluşturuyor
ve ölmelerine göz yumabiliyorsa, insanın nasıl değiştiğini sorgulamaya gerek
yok sanırım.
Bundan sonraki yaşam, nasıl ki,
Mercedes üreten üretici kendi ürettiği bu aracın tüm özelliklerini biliyor,
nerede ne zaman bulunduğunu görebiliyor ve istediği zaman o aracı kilitliyor
kimsenin onu kullanmasına müsaade etmiyorsa, Geleceğin planı içindeki canlı,
bugünün insanı değil, böyle nesneye dönüşmüş robotik bir canlıdır. Bu
çalışmaların tümü ülke yöneticilerinin elleriyle gerçekleşti, Bilim adamları da
bu planların sahiplerine hizmet etti, eğitim kurumları onların döllenme yeri oldu.
Dini kuruluşlar onay makamı oldu, medya yaygın olarak benimsenmesi için
reklamını yaptı ama bu reklam daha çok insanları tedirgin edecek düzeyde korku
üzerine kurulduğu için, insanlık o korkunun etkisiyle hipnoz olmuş gibi,
kendisini bu plan sahiplerinin uygulayanlarının eline gönül huzuruyla bıraktı,
bir daha huzura kavuşmamak için...
Demek ki, toplumların teknik donanım
ve bilgi birikimi açısından çok ileriye gitmiş olmaları, onların medeni bir
toplum olmalarının göstergesi asla olamıyor. Medenileşmek demek insanlaşmak demektir.
Beşer olarak yaratılmış olan bir canlının, sevgi saygı hoşgörü paylaşım, adalet
hak hukuk, merhamet, paylaşım, dayanışma biz duygusu oluşturma, haksızlıklara
duvar olma gibi bilinç düzeyi üst seviyeye çıkması ve farklı bir aşamaya geçmesidir.
Bu insani farkındalık ve özgürce bunları seçebilme becerisi olmayan varlıklar,
insani bir yaşama kavuşamamışken nasıl olur da, insani bir medeniyet kuruyor olabilirler.
Tüm bu çelişki ve kaygan çağdan erozyona uğramadan geçebilmenin yolu; Allah'ın
vermiş olduğu aklı, onun istediği şekilde kullanıp, kendimizi keşfetmektir.
Kendisini keşfedememiş her varlık bu planın içinde yok olmaya adaydır. Az bilen
çok inanan insanların varacağı son durak hüsran limanıdır. Bu limanda ancak ve ancak,
müfsit gemileri bulunur, çünkü onlardan başkası buraya demir atmaz. Her
gördüğünüz sakallıyı dedeniz sanmayacaksınız. Her gördüğünüz gemi sizi
tsunamilerden kurtarmak için olmaz. Günümüzde insan olarak Kalıp, Allah'ın
koruyuculuğunu üstlendiği kullar arasına girerek, evreni yeniden inşa edecek olanlar,
Nuh’un Gemisini iyi arasınlar sakın ha sakın, çağdaş firavunların gemisi ile Nuh’un
gemisini birbirine karıştırmayalım yoksa helak bataklığı bizleri bekliyor
ağzını açmış...
Mütekebbirlik Allah'ın hakkıdır.
Allah'tan başka yaratan asla yoktur. Kim, ben de yeniden yaratacağım derse,
kendi sonunu yaklaştırır. Allah hesap soranların en adili ve seri olanıdır.
Çağdaş dünya firavunlarının sonu yaklaştı ne mutlu o firavunların belirlediği
planlar içinde yer almayanlara... Allah’ın tayin ettiği gün hızla yaklaşmaktadır.
Sakın ha ona inanmayan, hevesinin peşine düşen kişi, seni onu idrak etmekten ve
düşünmekten alıkoymasın; yoksa hüsrana giden ateş ashabından olursun... Rabbim,
bizleri İdrak eden ve sana gönülden bağlanan kullarından eyle, dünyanın
imarında bizleri, görevli kıldığın kulların arasına kat, bizlere acı merhamet
et sen merhamet edenlerin en hayırlısısın... Dualarımıza icabet et Sehven
yanıldıysak bizleri affet, bilerek yanlışa gitmekten ve onda diretmekten
bizleri uzaklaştır, bilmeyerek yaptığımız hatalarımızdan dolayı bizleri bağışla...
Sen Rahman Rahim ve Hamd edilmeye layık tek güçsün... Ancak senden yardım dileriz...
Bizleri affet âmin...
Erol KEKEÇ/27.04.2022/15.29
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder