“Şu bir gerçek ki, Firavun malum ülkede zorbaca baskı kurmuş
ve ülke halkını kastlara ayırmıştı. Onlardan bir sınıfı zayıf ve güçsüz
düşürmek istiyor, (bu yüzden) çocuklarını öldürtüp kadınlarını sağ bırakıyordu;
çünkü o, gerçekten de bozguncunun tekiydi. Kasas Suresi:4
Firavunluk bir şahsa münhasıran kullanılan bir isim gibi
görülse de bir sistemi kurumu anlayışı tanımlamaktadır. Firavunluk anlayışı
tarihin her döneminde uygun zeminler bulduğu zaman hemen kendisini ortaya çıkarmıştır.
Bu anlayış günümüzde neredeyse her coğrafyada varlığını sürdürmektedir.
Yukarıdaki ayeti kerimede anlatılan en önemli özelliği
halkını fırkalara parçalara bölerek bir kısmını küçümsemesidir. Çünkü Firavunlar
doğrudan hedef olmaktan çok korkarlar, onun için kendi halkını parçalara
ayırarak bir grubunun yanında görünerek o halkın savunucusu ve onlarla
birlikteymiş gibi hareket ederek, diğer grubu horlayarak aşağılayarak
karşılıklı grupları karşı karşıya getirmek en büyük sermayesidir. Gruplar karşı
karşıya geldiği zaman, yanında olduğunu gösterdiği grubun doğrudan savunması
altına girerek kendisini bir nevi karantinaya almış olur.
Bu Firavuni anlayışlar, tüm küreye egemen olan büyük
Firavunlar olduğu gibi belli bölgeleri yöneten ve lokal düzeydeki küçük
Firavunlarda olabilir. Büyük firavunlar daha kapsamlı halkları parçalarken
bölgesel ve ülkesel düzeydekiler ise kendi yönetiminde olan halkları fırkalara ayırırlar.
Küresel Firavunlar günümüzde daha çok teröre karşı olduklarını ve insanların
güvenliği için çalıştıklarını huzurlu bir dünya oluşturmak istediklerini anlatarak,
gerçek niyetlerini ve amaçlarını gizleyerek endişe duydukları halkları ve
yönetimleri aşağılayarak onların tehlikeli olduğunu anlatırlar. Böylece
kendilerine yandaş bularak küre üzerinde yaşayanları fırkalara ayırarak daha
kolay sömürü yollarını oluştururlar. Küresel emperyalizm günümüzün tam çağdaş
Firavuni sistemleridir. Bunlar gittikleri birçok yerde halkları kurşunlardan
geçirerek toplu katliamlar yaparlar. Sebebini ise bunların yeryüzünde huzuru
bozmak istediklerini ve terör faaliyetlerinin destekçisi ya da farklı amaçlar
için çalıştıklarını ifade ederek küresel megafonla tek ağızdan dünyayı bilgi bombardımanına
tutarlar. Bu süreç onların zulmünün devamını sağlar.
Küçük çaptaki Firavunların en belirgin yönü ise kendi yönetimlerinde
olan halklarını, ideolojik, mezhebi, inançsal ve etnik özelliklerine göre fırkalara
ayırarak daha çabuk sömürme ve kendi varlığını devam ettirme yollarını seçerler.
Bu şeytani algılar anlaşılmadığı sürece toplumların sömürülmesi kaçınılmaz bir
kader olarak yaşanır. Firavunlar, toplumun genelini hedef edinmekten her zaman kaçınırlar.
Çünkü toplumun tamamını mutlu ve huzurlu kılmak gibi onların bir anlayışı yoktur.
Onların öncelikli yapmaları gereken kendi varlıklarını devam ettirmek için
bağlayıcı ve etkili kanun ve kurallar ihdas etmektir. Kendi dışındakilere
bakışı ise, ne kadar kendi varlığını koruyacaklarına göre onları sınıflara ayırmaktır.
Bu sınıflamada dikkat edeceği en önemli özelliklerden biri toplum olarak
insanların kutsallarına sahip çıktığını göstermektir. Kutsallara sahip
çıktıklarını göstermeleri hiç akmayan suların akmasına sebep olur. Toplumda
değişim yapabilecek düzeyde olmayan ve inanca dayanmayan kutsallar olsa da
onların pek fazla yanlarında görülmek istemezler. Çünkü inanca dayanmayan etkileyiciler
çok çabuk terk edilir, bunu bilen Firavuni anlayışlar daima İnanç göletlinden beslenirler…Firavun
İsrail oğullarını ezmesine onlara her türlü zulmü reva görmesine onların
inançlarıyla alay etmesine rağmen yine onların dinlerine sahip çıktığını
söyleyerek onları daha iyi sömürmenin tescilini yine onlara yaptırmıştır. ………Muhakkak
ki, Musa ve Harun’un” sizin dininiz değiştirmesinden ve yeryüzünde bozgunculuk
yapmasından endişe ediyorum…” Mümin:26. Bu ayette de açıkça anlatıldığı gibi
Firavunlar parçalara ayırdığı halklardan mutlaka baskın olan ve kendisine
bağımlı kıldıklarının dini inançlarına sarılarak yeniden, inlettiği ezdiği
halkları sömürme taktiklerini burada ortaya koymaktadır. Evet, Firavunluk bir
tarihsel statükonun genel adıdır.
Firavunların bu ayak oyunlarını ve varlıklarını nasıl devam
ettirdiklerini bilmeyenler her dönemde Firavunların zulmü altında ezilmeye mahkumdurlar.
Firavunların dillerinden hiç düşmeyen söz onların dinine sahip çıkmasıdır. Eğer
yeryüzünde bir yönetim altında bulunan insanlar birbirine düşman oluyor, herkes
birbirinin varlığından rahatsız olmaya başlamışsa orada mutlaka Firavuni
sistemlerin daha büyük emellerinin gerçekleştirildiği unutulmamalıdır.
Firavunların sistemsel devamlılıkları halkların birbiriyle uğraşmalarıyla hedef
olmaktan çıktığı için, onlar hep palazlanarak yeni zulüm baskı ve şiddet
senaryoları oluştururlar. Yeryüzü firavunlarından kurtularak tüm insanların
birbirine tahammül ederek kardeşçe yaşayacağı toplumsal yaşam tohumlarının
dünyanın her karış toprağına ekilmesi için durmadan çalışmaya ve bu uğurda ne
pahasına olursa olsun mücadele azminin devam etmesine ne dersiniz….
Erol KEKEÇ/26.12.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder