Bu Blogda Ara

10 Temmuz 2013 Çarşamba

MENFAATLERİNİN KORUMASINI HAKİKAT OLARAK SUNANLAR!

“Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse ona ibadet edin. İşte bu, dosdoğru yoldur.”Al-i İmran:51
“…Kim Allah’a sımsıkı bağlanırsa, kesinlikle o, doğru yola iletilmiştir.”Al-i İmran:101
“Allah’a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise (Allah), kendisinden bir rahmet ve lütfa kavuşturacak ve onları kendisine varan doğru bir yola iletecektir.”Nisa:175
İslam doğruluk ve hakka şahitlik dinidir. İslam, doğruluktan uzak kendi menfaatlerini korumak için İslam’ı, çıkarlarının önünde kalkan olarak gösterenlerin dini değildir. Emrolunduğun gibi dosdoğru olanların dini İslam’dır.
Allah hepimizin Rabbidir, ondan başkasına ibadet kastı taşıyan bir davranış içinde olmak, insanın kendisini kandırmasıdır. Dosdoğru yolda yürümek istiyorsak, Allah’tan başkaları hayatımızı Halaç pamuğuna çevirmemelidir. Heva ve heveslerimizin peşinden koştuğumuz halde Allah’ın ahkâmını yaşıyormuş gibi sevinçlerimizi anlamakta hayli zordur. Bu dinle olan irtibatımızın sulandırılmasının birçok nedeni olmasına rağmen, hiçbirini dikkate almadan, sadece kendi nefsimizle alakalı olanı düzeltirsek diğerlerinin yaşam hakkının ortadan kalkacağını düşünüyorum. Çünkü bizim dışımızda din adına bize giydirilmek istenen elbiselerin tümü, kendi boşluğumuzdan kaynaklanmaktadır. Bunlar ortadan kalktığı zaman, dini bir kalkan gibi isteklerimizin önüne çıkarmayacağız, din elbisesi ile kuşanmış olduğumuzdan, o kalkan zaten bizi koruyacaktır.
İslam’ın özünden hayatımıza akan kaynak olmadığı zaman, nefsin hoşuna giden her şeyi din olarak algılamaya mahkûm oluruz. Bu mahkûmiyet bizlerin hayatını dinamitlediği halde bulunmaz Hint kumaşı gibi kendimizi erişilmesi güç bir mertebe de görmekten de geri kalmayız. Hatta öyle bir duruma geliriz ki, “hayra dua eder gibi şerre dua ederiz.”Bu dualar gerçekleştiği zaman da yeryüzünde Allah’ın seçilmiş kulları olarak kendimizi görürüz. Bu yanlış ve bozuk algı kirliliğinden kurtulmadığımız sürece, dosdoğru yola iletilen kullardan olamayız.
Çok yakın günlerde İslami hassasiyetini anlatan bir grubun kanaat liderlerinden birinin anlattığını hiçbir ekleme yapmadan paylaşma gereği duyuyorum. Çünkü bu anlayışlar devam ettiği ve bunlarında dini hassasiyetler adı altında anlatıldığı bir ortamda daha ne kadar koyun gibi güdülen insanlar olacak doğrusu çok merak ettiğim için anlatacağım. Bu şahsı muhterem, Allah’ın samimi kullarını nasıl koruduğunu ve onları kesinlikle yalnız bırakmayacağını, yanlış referanslar evreninden örnekler vererek şöyle anlatıyordu. Ben de bu örneklere şahit oldum ve aforoz olma ihtimalini hesaba katmadım, ancak fitneci olarak damga yememek için bulunduğum ortamı terk ettim. Şimdi de sizlerle paylaşıyorum ki, dosdoğru olmaktan ne anladığımızı hep birlikte görelim diye.
Bu muhteremin işleri kötüye gitmeye başlamış, anlattığına göre, yani onun kötü dediği bizim yedi sülalemizi hayatımız boyunca besler, öyle bir kötüye gidiş. Böyle bir durumu yaşarken depolarında birikmiş ve satmaları gereken, defolu olarak adlandırılacak bir malzeme var, bir anda yabancı müşteriler gelir ve o maldaki defo anlaşılmayacak düzeyde olduğu için hiç söylemeden, normal bir malmış gibi fazlasıyla bir kar marjıyla anlaşırlar ve paketler yapılır. Bu muhteremin oğlu, dediğine göre rahatsız olur, müşterilere o malların böyle bir sorunu var dediği zaman, müşteriler malı almadan gidebilirler, endişesini taşımaya başlar ve durumu babasına anlatır. Baba ben bu işten rahatsızım ama söylersem de mal satılmaz ne yapmalıyım der. Bu muhterem kanaat sahibi babanın doğruluk kitabından inciler saçılmaya başlar ve oradakilerde ağlamaklı bir yutkunmayla, Allah mümin kullarına böyle yardım eder diyerek, iğdiş edilmiş bir dini hep beraber kurban ederler. Muhterem, mütevazı bir edayla, dilini eğip bükerek, yüz hatlarında doğal olmayan tebessüm goncaları patlatarak başlar konuşmaya. Muhterem kardeşlerim, Allah Mümin kulunun duasına icabet etmez mi? Ben oğluma dedim ki, evladım sen şimdi o malın kusurlu olduğunu söylersen, ticaretin durmuş olur, ama öyle yapma, sen dua et çünkü Allah onların gözlerini bağlar ve onlar o defoyu görmeden malı alıp giderler dedim. Başka yapacak bir şey yoktu, hep beraber dua ettik, iki gün sonra oğlum dedi ki baba; o mallar gitti ve paralar ödendi. Çok şükür bunu da böyle atlattık, görebiliyor musunuz siz doğru olursanız, Allah inanamadığınız yerden sizi destekler ve dualarınıza icabet eder. Sevgili kardeşlerim, bu doğruluğumuzu devam ettirdiğimiz sürece, kaybedenlerden olmayız diye konuşmasını sürdürürken müsaade istedim ve oradan ayrıldım. Bu yazıyı Ramazanın ikinci günü 2013 tarihinde yazdığımı düşünürseniz, takriben bir hafta önce yaşanan bir hadiseyi sizinle paylaşmış olmaktayım.
Evet, din adına yutulan bu zokalar devam ettiği sürece doğruluktan ve duadan ne anlaşıldığını anlatmak istemiyorum. Doğruluk, çıkarlarınızın, menfaatlerinizin en üst düzeyde korunması, dua ise hayatınızdaki şerlerin örtülmesi ve insanları aldatacak bir sermayenizin olması olarak anlaşılmaktadır. Bu kapitalist yaşam tomurcuklarının, doğruluk çiçeği gibi insanlara anlatıldığı ve hep bir ağızdan âminlerin yükseldiği, kafaların sallandığı, rakkaselerin yaşamının bir doğruluk kitabı olarak takdim edildiği bir dünyada ne kadar doğru ve Allah’a yakın kullar olduğumuzu sorgulamaya gerek var mı bilemiyorum.
Şayet dinden anlaşılan buysa ve insanlarda hep birlikte bunu sonraki nesillere sorgulamadan, yaşanılan manevi yardımların müminleri nasıl kuşattığını utanmadan anlatabiliyorsa, daha bu anlayışlarla çok derimiz yüzülecek, haberimiz olsun. “Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse ona ibadet edin. İşte bu, dosdoğru yoldur.”(Al-i İmran:51 )Bu yaşamı anlattığımız için, müminlerin hataları örtülmesi gerekmez mi diye soru sorabilecek insanlara naçizane cevabım, doğru, hataların üstü örtülür, ancak bir yaşamın bu kadar çarpıklaştırılarak, sonrakilere din olarak aktarılmasının üstünü örtmek hakkı gizlemektir. Kim bunu yapmaya kalkarsa adı ne olursa olsun, onlar kâfirlerin ta kendileridir, zalimlerin ta kendileridir, en ehveni fasıkların ta kendileridir. Fasıklar için Rabbimizin beyanı da şudur:”Allah fasıklar topluluğunu asla hidayete erdirmez.”
Evet, dostlar bu ramazan günü bunlarda anlatılır mı, günahlardan arınmamız gerekmez mi denebilir. Günahlardan arınmak için hayatımızdaki yanlış algı ve din kirliliğini temizlememiz için bunlar zaten birer hatırlatmadır. Bu hatırlatmalar önce kendime, sonra benim dışımdakileredir. Doğruluktan ne anladığımızı iyi algılayalım, inandığımız din sahih olmazsa, amellerimiz Salih olmaz, amellerimiz Salih olmazsa, sade dini Allah’a has kılma gibi bir eylem vuku bulmaz. Ne zamandan beri aldatmanın adı doğruluk, şerri gizlemek için yalvarmanın adı dua oldu. Kimseyi kimseyi aldatamaz dostlar, insan ancak kendisini aldatır. Ali (ra)nin deyimiyle,”bahaneler, insanın kendisine karşı söylediği en büyük yalandır.”Bu yalanlar ve hurafeler üzerine kurulmuş bu dinin zulmünden, bu mübarek ramazan günlerinde rabbim bizleri kurtarsın ve hakiki dosdoğru kıldığı kullarından eylesin…
“Allah’a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise (Allah), kendisinden bir rahmet ve lütfa kavuşturacak ve onları kendisine varan doğru bir yola iletecektir.”(Nisa:175 )Rabbim bizleri bu ayetinde belirttiği kullar arasına katsın ve ayıpları araştıran değil ama Yezit’in din anlayışının kökünü kurutan yaşamı ortaya koyacak kullardan eylesin. Hakkın şahitliğini gereği gibi yapan ve yapmaya azmetmiş, çıkarların pençesinden kurtulmuş, özgür kullara selam olsun…

SOSYOLOG-EROL KEKEÇ- 10.07.2013(10.00-12.10) ÇENGELKÖY/İST

Hiç yorum yok:

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!