Çağdaş demokrasi algısı ciddi bir köleleştirme sistemi desem sanırım abartmamış olurum. Demokrasiler Halkların oluşturduğu ve tercihlerini kendisinin yaptığı bir sistem değildir. İçerik ve sunum halkların dışında kurgulanıp halkın zorunlu beğenisine sunulan bir gerçekliktir. Bu gerçekliğin yapısal ve içerik oluşumunda halkların zerre katkısı olmamasına rağmen sanki bu halkların kendi sistemiymiş gibi onlara dayatılması da apayrı bir garipliktir.
Dört ya da beş yılda bir insanların önüne sandık koyarak o
insanların özgür bir seçim yaptığını düşünmek, seçim yapan insanların düşünme
melekelerini imha etmekten başka bir şey değildir. Bir toplum kendisini
yönetecek sistemin oluşumuna hiç katkısı olmayacak, ancak bu sistemin
kurucuları tarafından önüne konulan seçenekleri onayarak seçim yapmış olacak,
doğrusu böylesi bir seçme durumu insan beyninin ırzına geçmek değil midir?
Çağdaş demokratik yönetimler diye insanlığa pompalanan bu anlayış doğrudan
insanların zihinlerine tecavüz etmesine rağmen, tüm halklar kendi tecavüzcüsünü
alkışlayarak onunla zorunlu bir evliliğe mahkûm bırakılmaktadır.
Bizim toplumda çokça kullanılan ve herkesin ağzında sakız
gibi çiğnenen şu söz aslında insanların uğradığı tecavüzden nasıl da memnun
olduklarını da ortaya koymaktadır. “Ehveni şer “yani şerrin içinden de hafif
olanı seçeceksin gibi giydirmelerle zihinler doğrudan imha edilmekte ve farklı
algı ve anlayışların oluşturulmasının önüne geçilmek istenmektedir. Ehveni şer
ne demek, sorgulayan yok, ancak şerrin hafif olanını tercih edelim gibi bahane
üretmekte kimse bu algıların önüne geçemez. İnsanın ruhsal dengesini olumsuz
etkileyen ve akıl hastalıklarının oluşmasına giden yolda çatışmalar önemli
görev üstlenir. Psikologlar bu çatışmaların en tehlikelisini ruh sağlığı
açısında birden fazla istenen güdünün etkisinde kalınan çatışmalar olarak izah
etseler de, en azından insanların istediği arasından seçmek zorunda kalması,
belli bir zaman sonra olumlu sürece girebiliyor. Ancak olumsuzluklar arasından
seçmek zorunda bırakılan uyarıcılar, tamamıyla insanı aldatmaya ve imhaya dönük
çatışma örneğidir.
Mahkeme de bir insana ölüm kararı verilmiş, ancak nasıl
öldürülmek istendiğinin mahkûma sorulmasının sizce hayata nasıl bir katkısı
olur. “Ölümlerden ölüm beğen demek “Eninde sonunda senin için ölüm var,
ancak bunlardan birini beğenebilirsin demek kadar, insan onuruyla dalga geçilen
başka bir ifade olamaz. Ehveni şer denilen hadise de böyledir. Hiçbir şerri
istemiyorsunuz hepsinden kaçmaya çalışırken, birinin daha merhametli ve faydalı
yanlarının olduğunu ballandırarak anlatıp, insanların tercihlerini yönlendirmek
ciddi bir manipülasyondur. Bu algı yönetimiyle doğruyu açıklamaktan
uzaklaştığınız müddetçe, insanlığı hep karanlıklarda yaşamaya mahkûm edersiniz.
Demokrasilerde iktidar ve muhalefet diye iki uç vardır.
Sistem bunun üzerine kurgulanmış ve böyle oluşturulmuştur. Yani İktidara
gelecek olanı da muhalefette kalacak olanı da sistemin kendisi oluşturuyor.
Ancak hangisinin iktidar hangisinin muhalefette kalması gerekir, bu konuda
sizlerin görüşüne başvuruyor, bu görüşe başvururken doğrudan sizin seçmenizi de
istemiyor, sizin yönelimlerinizi ve tercihlerinizi de kendisi yönetiyor,
sonrasında siz bunu seçtiniz diye, seçileni de seçenlere sahiplendiriyor. Siz
onu seçtiğinize inanıp onu sahiplendikten sonra, size aitmiş gibi uğruna
ölümlere gidecek bir akıl tutulmasını yaşar oluyorsunuz. Zaten oluşturulmak
istenen bu, bu amaca ulaştıktan sonra kimin iktidarda kimin muhalefette
kalmasının ne önemi kalıyor. Nihayetinde her iki durumda sizin için çıkmaz
sokak var. Yani ölümlerden ölüm beğen dayatmasıyla size birini tercih yapmanızı
istiyorlar. Siz de ehveni şer diyerek kendinizi pasif bir nesne durumuna
sokarak tercihleri sizin yaptığınızı sanıp, sıradan bir objeye dönüşüyorsunuz.
İşte tam da demokrasi kazığı budur.
İnsan, düşünme melekelerini imha ederek verilen tüm gıdaları
almanın faydalı olduğuna inanır, anlatılan tüm masalları kendi geleceğimizi
düşünenlerin (!)bize sundukları hakikatler gibi kabullendiğimiz sürece bizim
gibi toplumların bu karanlıklardan kurtulup, aydınlığa ulaşma imkânı
olmayacaktır. Çobanın mı oyu, yoksa şehirlinin mi oyu diye, siz tartışadururken
birileri ikinizin de bir anlamının olmadığını gözünüze baka baka deklare ederek
sizi sömürmeye devam eder.
Bir toplum kendi içinden kendi acılarını bilen, toplumun
dilinden anlayan, lisanı hal ile toplumla iç içe yaşayarak toplumun nasıl
kurtuluşa ulaşacağını kendisine dert edinmiş insanların mücadelesiyle ancak bu
kölelik zincirlerini kırarak özgürlüğüne kavuşur. Özgürlüğüne kavuşmamış
insanların seçim yapma ve tercih belirtme gibi komik bir oyundan uzaklaşması
gerekir. İyi kötü, doğru yanlış, güzel çirkin, adalet zulüm vs. gibi toplumsal
değer algılarının ne olduğunu anlamaktan ve tanımaktan uzak insanlar, nasıl ve
hangi tercihi yaptıklarında sağlıklı bir yön çizmiş olabilirler ki!
Ey aydınlar, entelektüeller, akademisyenler, sorumluluk duyan
herkes, insanları doğru bilgilendirmezseniz onlardan daha çok siz bunlardan
sorumlu olacağınızı bilesiniz. Demokrasi yeryüzündeki kurtarıcı sistemin adı
değil, kurtulmak isteyenlerin boynuna yuları geçirenlerin, bu yularla
bağlananların hallerinden memnun olduğunun onayını, kendilerine onaylattırdığı
sistemin adıdır. Zorla baskıyla emperyalist anlayışlarla sömürülmesi zorlaşan
toplumları farklı yollarla sömürmek için daha yumuşak bir geçişle sömürmeyi
sürekli kılmanın adı demokrasidir. İşi ehlinden alarak işin özüyle alakası
olmayanlara verilen o işler insanlığa zulüm gözyaşı ve ölümden başka bir şey
getirmemiştir. Nasıl bir yönetim ki kendini kabullendirmek için gözünü
kırpmadan milyonlarca insanı katledebiliyor. Hakka dayanan ve Hak için olan bir
sistem kendisini zorla kabullendirmez ve kabul etmeyenlere de zorla baskı
kurmaz. "Dinde zorlama yoktur, doğruluk sapıklıktan ayrılmıştır, kim
tağutu yalanlar Allah'a yönelirse o kopması imkânsız bir bağla Allah'a bağlanmıştır..."Bu
ayet aslında bir yönetim sisteminin tüm koordinatlarını ortaya koymaktadır. Din
bir yaşam biçimi, bir yaşam ve yönetim biçimini benimsemeleri için, insanları
zorlamak ve onlara sistemi dayatmak yoktur. Ancak o sistemin tanıtımı ve
anlaşılması vardır. Tağutların zalimlerin sömürücülerin bağımlığından
kurtulanlar zaten o sistemin hak olduğunu bilir ona yönelirler. Ancak bir
sistem kendisini benimsetmek için kan gözyaşı ve ölümleri reva görüyorsa o
sistem meşrulaşamamış gayri meşru bir sistemdir. İşte, demokrasilerin tümü,
yaldızlı ifadelerle anlatılmış olsa bile, insanlık yaşamını aslından
uzaklaştırmak için fıtri yaşamın koordinatları ile oynayarak insanlığı imha
çabasıdır.
Denize açılan bir geminin, dalgalarla nasıl boğuşacağını en
iyi bilen kişi, onun ilmine sahip olan gemi kaptanı olmasına rağmen, gemideki
yolcular biz bir seçim yapalım kim oyu çok alırsa o kaptan olsun derse, o
geminin batması farz olur. Ancak ehli olan ilmiyle olaylara vakıf kişiye o
ehliyet verilirse gemi karaya çıkar. Ne yazık ki demokrasi, böyle bir tercihe
insanları zorlayan sistemdir. Dolayısıyla demokrasi diye bizlerin hafızlarına
kazınan o sistemle insanların mutlu huzurlu adil bir yaşam ortamına kavuşmaları
mümkün olmayacaktır. Onun içindir ki bize dayatılan tüm sistemleri sorgulayarak
hakikate çıkacak aydınlatma fişeğini Rabbimiz bize vermesine rağmen biz hala
kör karanlığa kurşun atmaya devam etmeye kararlı görünüyoruz. Dolayısıyla tüm
atışların boşa gideceğinden şüpheniz olsa da arada bir isabet olursa onu da
bahtınıza çıkan bir bir ikramiye olarak görün...
Ey insan, “Senin için ölümlerden ölüm beğen tercihini sana
dayatanların, seni düşündüğünü söyledikleri tüm sözlerini ayaklarının altına al
ve seni yaratıp rızık verenin nasıl bir yaşam ortaya koyman gerektiğini idrak
et ve kendine gel... Yoksa bu sömürülme ölümle noktalanacak bir sonuç
olmayacak, ölüm sonrasındaki hayatta da başımız beladan çıkmayacak çünkü
buradaki kazanımlarımız önümüze konduğunda orada ölümlerden ölüm beğenme
hakkımızı da kaybetmiş olacağız. Onun için diyorum ki, yaşamakla ölmek
arasında bir tercih yap, yaşamak istiyorsan seni sen yapan ve insan olmaya
yakın kılan değerlerini anla ve onlara göre yaşa ki, bir defa ölelim ve
ölümümüz bir kurtuluş olsun yoksa ölüm bize zindan olabilir.
Ehveni şer, kati şer adı ne olursa olsun şerrin hepsi şerdir,
Hak’ta haktır. “Haktan sonra dalaletten başka ne var ki..."Buyruğu
hayatımıza bir umut olması dileğiyle siz dostlarımızın zihinlerini biraz
yormaya çabaladım inşallah yormayı değmiştir...
"Hak gelince batıl yok olmaya mahkûmdur, Hak batılın
beynini parçalar…"Bunlar bizim ellerimizle olmazsa Allah bizi giderir,
yerimize başka bir toplum getirir onların eliyle de olsa bunu gerçekleştirir...
Hiç olmazsa bizler bu yolda can vermeye aday olalım ne dersiniz?
Erol KEKEÇ/23.06.2022/13.57
4 yorum:
Yüreğine, zihnine ve kalemine sağlık hocam. Selam ve dua ile...
Allah razı olsun hocam
kalemine yüreğine sağlık
Eyvallah çok teşekkür ediyorum Hayırlı Bayramlar...
Yorum Gönder