Bu Blogda Ara

26 Ocak 2019 Cumartesi

KUR’AN’DA AHLAK VE YAŞAM-5



“İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O’nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah sakınasınız diye emretti.” En’am:153
İşte bu Allah’ın dosdoğru yoludur. Bu yol dışında yol arayanların yollarının ne başı ne de sonu bellidir. Nereye götüreceği ve ne olacağını kimse bilemez. Allah’ın yolu evrensel ve kuşatıcı olan tek ve dosdoğru yoldur. Bu yolun dışındaki yolların tümü; kişi, düşünce, grup, toplum vs. kaynaklı doğru olduğuna inanılan yollar, kuşatıcılıktan ve evrensellikten uzak olduğu için, asla dosdoğru yol olma özelliği barındırmaz.
Yeryüzü yaşamının tüm kurallarını ve sınırlarını belirleyen yaratıcının bu buyruklarını dikkate almayanların tamamı, ayrıcalıksız olarak sapıtmaya mahkumdur. Her anlayış kendi doğrularını baskın kılarak insanlığın yaşamına egemen olmaya çalışır. Emperyalizmin gücünün her tarafa ahtapot gibi uzandığı bir dönemde doğrunun ölçüsünü belirleyen bu güçlerin sahip oldukları olduğunu herkes bilir. Ancak Allah’ın yolu dosdoğru ve herkesin fıtratıyla uyum içinde olan bir yol olduğu için, işte benim yolum budur, artık ona uyun diyen elçi, doğrudan Allah’ın yolunu hatırlatmaktadır.
Allah ne söylerse hep doğruyu söyler. Allah’ın bu hatırlatmasını hiçe sayarak, içinde bulunduğumuz çağ farklı, günün şartlarına göre yaşayacaksın maslahatı gözeteceksin diye, öğütlerde bulunarak; çağ sana uymuyorsa sen onlara uyacaksın gibi, afyon yaşamın masallarının tekerleme bölümlerini çok iyi anlatanlar, bir gün anlayacaklar, ancak o gün çok geç olacaktır. Başka yollara uymayın…Dünya emperyalizminin yoluna değil, dinden ticaret yapan din bezirganlarının yoluna değil, ortaçağ Hristiyan felsefesinin doğmalarına değil, ataların yoluna değil, emrine aldıkları kolluk güçleriyle korku yayan despotların yoluna değil, imkânları çok olanların insanları rızıkla korkutanların yoluna değil, megafonu ellerine alıp herkesi kandırmak için bağıranların yoluna  değil, sadakati olmayan ama havlamaktan zevk ve haz alanların gürültü kirliliğiyle oluşturduğu karmakarışık yollara değil, Allah’ın yoluna uyun, işte dosdoğru yol budur.
Kirli ellerin yoluna değil, arsızların hırsızların, yan kesicilerin, kırk haremilerin yoluna değil, bağıranların çağıranların köpek gibi ağızlarından salya akıtarak herkese bir kulp takanların yoluna değil, uyuşturucu çetelerinin, emeksiz kazananların, har vurup harman savuranların, ölçüyü tartıyı bozanların yoluna değil, gidecek olan kendi başı bile olsa adaletten asla taviz vermeyenler ve ahlaki olarak adam gibi yaşamayı bir hayat felsefesi edinen, Kur’an ehlinin yoluna uyun…Çıkarları için “sizden herhangi bir ücret istemeyenlere uyun, onlar dosdoğru yol üzerindedirler…”
Başka yollara uymayın, o yolların önü aydınlık gibi görülse de giren çıkamamış, bakan sonunun ne olduğunu anlayamamıştır…Allah’ın dosdoğru yoluna uyun…O yollar sizi parça parça edip, Allah’ın dosdoğru yolundan uzaklaştırır, sonrasında dünya zilletinin karşılığı olarak bomboş bir gelecek sunar, ahirette ise sadece cehennem ile ödüllendirirler. Sakın ola ki, o yollara uymayasınız yoksa kendinizi helak edersiniz…
Ahlak, her dönemde çirkefliklerini ahlaki ve dini kavramlarla süsleyenlerin elleriyle, dejenere olup çökmüştür. Bu özelliklere sahip kişi kurum ve dinsel otoriteler her zaman toplumların omurgasını zedelemiş, ahlakın genleriyle oynayarak çirkef bir hayatın yaşanmasına öncülük etmişlerdir. Bu güç odakları kendi keyfi yaşamlarını sürdürmek ve insanları bir amip gibi emerek yok etmek için, her türlü değerlerin içini ve anlamını değiştirmekte bir sakınca görmemişlerdir. Mollaların yönetimde olduğu adı İslam olan ülkelerden başlayarak, Arap ülkelerinde dini motiflerle iktidarlarını korumaya çalışan krallara, en iyi İslam’ı yaşam bizde diyenlerden Avrupa kiliselerine, oradan Yahudi misyoner hahamlarının kirli ve pislik içindeki yaşamlarına, uzak doğudaki tapınak bekçiliğini yapan tüm  ahlaki ve dini otoritelerin egemen olduğu ortamlarda, her türlü pisliğin yaygın olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Neden bunları öncelikli anlatmaktayız. Çünkü Ahlaki ve dini kurallarının en iyi şekilde koruduğuna inanılan ortamlarda, pisliğe batmış yaşamlar, diğer ortamlardaki insanların bu pislikleri rahatlıkla yaşamasına öncülük ettiklerinden, her türlüğü kötülüğün ilk adımını atan zillet sınıfı olarak tarihe kaydedilmesi gerekenlerdir. Zillet içinde her türlü dalaverede olanların kurumsal yapılarından, toplumların ahlaksal çöküntülere çözüm arayışlarında bulunmakta, apayrı bir zindandır. Demek ki, öncelikle sorunların kaynağının nerede olduğunu bilmek ve bu sorunların oluşmasındaki temel dinamikleri ortaya koymak gerekir.
Kurtarıcınız celladınız olursa, başınız vurulacak demektir. Kendi infazınızın kararını siz verirsiniz. Günümüzdeki ahlaki çöküntülerin ve yozlaşmaların temelinde inandırıcılığını kaybetmiş din algılarının ve sürekli alınıp satılabilen her türlü reklamasyonda billboardlarda boy gösteren ama bir türlü kullanımı olmayan anlayışların tamamını, tuz buz ederek yeniden ahlaki ve dini bir devrim yapmak kaçınılmazdır. Bu devrime öncülük edenler yaşayacaklar, diğer toplumlar kendi pisliklerinde boğulmaya mahkûm olacaklardır. Bu yolların hepsinden kurtulup sadece ve sadece Allah’ın belirlediği yola uymak bizi kurtaracaktır. İşte dosdoğru yol budur. Bunun dışında yol arayanlar boşuna uğraşmasınlar, gelecek olan yok oluşu bir türlü önleyemeyeceklerdir.
Parça parça olup Allah’ın yolundan ayrılmamamız için, rabbimiz bunları bize aklımızı kullanmamız için anlatmaktadır. Olur ki öğüt alır ve idrak edenlerden oluruz. Yukarıda anlattıklarım yeryüzü gerçeğinin kelimelerle anlatımıdır. Çünkü Rabbimiz bir toplumun karar mekanizmalarını ellerinde tutan ve insanların tüm dinsel ve ahlaki yaşamlarını yönlendirenlerin bulunduğu ana merkezlere hep elçilerini göndermiştir. Bunun temel sebebi de genel insanlığın yaşamı üzerinde söz sahibi olanlar onlar olduğu için…Oraların belirleyiciliği, güzelliklerin ve iyiliklerin yayıldığı yer olma özelliğini kaybetmesi, sadece insanları hakkın yolundan alıkoyan beyinsizler topluluğu olmasından dolayı, kötülüklerin yayılmasında ve iyiliklerin çoğalmasında etkili merciler buralar olduğundan ilk temizlenmesi gereken yer buralardır. Bunların Pisliklerinin tümü alenen ortaya dökülmediği ve kol kırılır yen içinde kalır anlayışlarıyla örtüldüğü yerde, yaşamı etkileyen tüm olumlu düşüncelerin temeline kibrit suyu dökülmüş demektir. Bunları dikkate alarak, insanları iyiliğe çağıracak kişilerin, kötülüklerin yayanları olamayacağını idrak ederek ayağa kalkmak zorundayız. Onun için Rabbimizin bu buyruğunun üzerine söylenecek bir sözün olmadığını düşünerek konuyu noktalamak istiyorum…
“İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O’nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah sakınasınız diye emretti.” En’am:153
Erol KEKEÇ/26.01.2019

Hiç yorum yok:

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?

"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Kendini herkese uydurmak için yontmaya koyulanlar, sonunda yontula yontula tükenip giderler.

Popüler Yayınlar

Bitsin Bu Zillet

Bitsin Bu Zillet
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. KEMAL ATATÜRK

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...

Ağlatıpta gülene yazıklar olsun!...
Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Senin rabbin sana senden yakın.....

Senin rabbin sana senden yakın.....

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!

omuzlarında dünyayı taşıyan küçükler!
Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar;Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....

Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!....
"Kuşlar gibi uçmasını,balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama insan gibi kardeşce yaşamasını öğrenemedik..."

kelebek gibi hafif olun dünyada

kelebek gibi hafif olun dünyada

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

Kevserin Başında Buluşmak Umuduyla

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!

çöllerden geçerek varılır havuzun başına!