Dershane
kavgası ya da paranoyası aldı başını gidiyor. Ülkenin neredeyse tüm
kurumlarında konuşulan ana gündem maddesi dershanecilik ve yapılmak istenen
oldu. Dershane üzerinden kudret savaşını alevlendirmek isteyen bir anlayışın,
neden böyle bir kışkırtma ile gündemi işgal ettiğini soran birine rastlamadım.
Ondan olsa gerek bu gün o konuları okuduğum ve anladığım kadarıyla anlatmaya
çalışacağım.
Cemaatin
içindeki şahin kanadı, yeter artık on bir yıl size birçok alanda hizmet
verdiğimiz felsefesiyle harekete geçti. Ak partinin parti tüzüğünden de
istifade ederek, Sayın Başbakan 3. Dönemini doldurarak Köşke çıkacağına göre,
tamamıyla parti içi kudret biz de olmalı anlayışının bir savaşı olduğunu
anlamak gerekir.Bu anlayış birçok kurumdaki yerini korumasına rağmen doğrudan
iktidarı hedef aldığında daha net ortaya çıktı.Bu durum Başbakan ve ekibini
doğrudan yok etmeye yönelik olduğundan bir kıvılcımla ayrılma noktasına gelmesi
gerekiyordu.Cemaatin önde gelen ağabeyleri Hoca efendiyi de kendi kudret
savaşlarının ortasına çekerek doğrudan,dershane üzerinden iktidarı yıpratmaya
başladılar.Hiçbir gerekçe cemaatin bu gizli anlayışını örtmeye yeterli
olamadı.İktidar Dershane konusundaki düşüncesini yeni oluşturmadı,2004 yılında
gündeme gelen bir düşünce ve üzerinde çalışılan bir taslak var,cemaat bundan
haberdardı ve hatta birçok noktasında kendileri bunları düzenlerken ne oldu
da,bunlar tamamıyla Mit müsteşarı,gezi olayları ve gündemdeki olaylarla patlak
vererek gün yüzüne çıktı.
Önümüzdeki
yerel seçimleri dikkate alarak, bu seçimler üzerinden cemaatin ağababaları, bir
çıkar grubu olarak iktidarın elini bağlamaya çalıştılar ve o kadar aşırı
gittiler ki, ülkenin her köşesine bu anlayışlarını dershane üzerinden satmaya
çalışıyorlar. Hatta o kadar dozu arttırdılar ki, Anayasa Mahkemesi Başkanını da
bu işin içine çekmeyi becerdiler kutluyorum.(!)Çıkarları söz konusu olduğunda
hiçbir ilke gözetmeyen bu anlayışın sosyolojik olarak yerini belirleyecek bir
sosyolog olursa ben de sevinirim. Şahsen ne tarafa koysam hiçbir tarafa uymuyor
da ondan soruyorum. Sayın Başbakanın herkes tarafından pervasızca
eleştirilmesini, şiddetle kınıyorum. Dershaneler eğitimin neresinde bunu soran
yok, bilgi öğreten yapılar ne zamandan beri eğitimin temel dinamikleri haline
geldi. Zamanın manşetini unutmadım, Eğitime büyük darbe, başlığıyla verilen bir
haberin içini okumadan nereleri hedef aldığını ve kastının ne anlama geldiğini
anlamayacak kadar aptal değilim. Şahsen bu manşet kıvılcımlanmanın fitilini
alevlendirmiştir diyorum.
Herkes
iktidarı hedef alan bir eylem karşısında birleşebiliyorsa ben orada düşünürüm.
Cemaat ağababaları kendince seçim öncesi ölümü göstererek, acaba iktidarı
sıtmaya razı edebilirmiyiz diye bir yanlışın içine girdiler. Sayın Başbakan olayların
hepsinin bilgisine sahip, ancak bilmedikleri bir şey vardı, o da kefenimi
giyerek ben bu yola çıktım diyen Başbakanın kararlılığından habersizlerdi.
Geçmiş dönemdeki iktidarlardan belli menfaatler karşılığında hedeflerine
ulaştıkları gibi, burada da bunu rahatlıkla yapacaklarını sandılar. Ancak öyle
bir insan var ki karşımızda, kararlı olduğu ve inandığı konularda, hak için ona
yanaşıp hatırlatmalarda bulunanlar hariç, diğerlerinin hiçbirini dikkate
almayacak kadar dik duruşuyla her geçen gün insanların gözündeki yerini daha
bir kökleştirmektedir…
Bu yerel
seçimler öncesinde farklı niyetlerle ortaya çıkan hangi anlayış olursa olsun,
hedefine ulaşamayacaktır. Cemaat, bir an önce yerini ve duruşunu belirlemeli,
baskı grubu olarak ortaya çıkıp siyasal güç olma yolundaki amacını açıkça
deklare etmelidir. Bu güne kadar yazdığım yazılarda hep mutedil olmaya çalıştım
ancak geldiğimiz noktada bu açıklamaları yapmamın kaçınılmazlığını görüm…
Eğitim
sisteminin neden bu kadar başarısız olduğunu anlatmayacağım. Eğitimin birçok
alanında şu ana kadar, cemaat mensubu insanlar olmasına ve tüm talim
terbiyedeki düzenlemelerde bunların imzası olmasına rağmen, bu gün kalkıp
yersiz eleştirileri yapmanın mantığını anlamış değilim. Ben buradan şunu
çıkarırım, bir ortamın sorumlusu kimse orayı iyice karıştırdıktan sonra, tam
bir kaos yaratırım, hedefime varmak için de kendimi tam bir havari olarak
gösterip, o taraftan sorumluluk sahiplerine yumuşak karnından tekmeyi basarım.
İşte Cemaatin ağababalarının şu an yapmaya çalıştıkları tam da budur. El insaf
ve vicdan lazım inasa! Milli Eğitim Bakanlığı Tamamıyla sizin kışlanız gibi
hareket edeceksiniz, istediğinize kavuşabilmek için kalkıp kıyameti koparıp,
biz sadece hizmet ediyoruz diyerek, amacınızı gizleyerek saldıracaksınız… Ben bu
anlayışı Allah’a havale ediyorum. Şunu biliniz ki, Hep bağıranlar ve ortalığı
toz dumana katmak isteyenler, doğruluklarını anlatmazlar, aslında içlerinde
sakladıkları gizli hesaplarını uygulamaya sokmaya çalışırlar… İnşallah cemaatin
ağababaları bu anlayıştan vazgeçer, bu hizmete gönül rahatlığı ile götürüp
çocuklarını teslim eden ve her türlü desteklerini esirgemeyen cemaat müntesibi
kardeşlerimizin keplerindeki burukluğu dağıtırlar, yoksa bu dağılış toplanması
imkânsız olan bir dağılışa dönebilir…”Bu bir hatırlatmadır, sen hatırlat, ancak
iman edenlere öğüt fayda verir…
İktidarın da
yapması gereken biz yaptık oldu anlayışını yeniden gözden geçirmesini istiyorum,
dershanecilik sorunun bitirilmesi şu anda eğitim sisteminin düzelmesi anlamını
taşımıyor. Şahsen ben eğitim sektöründe dershanelerin okula dönüştürülmesini
isterim, ancak okula gelmeden her gün müdür ve müdür yardımcılarının sürekli
öğrenci yoklama fişlerini doldurarak, okula gelmeyen öğrencileri, gelmiş gibi
gösteren ve sınav sorularını vererek sınıf geçiren 10 binlere öğrenci alan kaç
tane okulu gösterebilirim. Bu anlayışla okula dönüştürülecek, dershanelerin
okullardan daha iyi olduğunu düşünüyorum…
Tüm bunların üstüne, bu işe gönül veren vefakâr ve fedakâr öğretmenlerimizin
öğretmenler gününü en içten kutluyorum, umuyorum ki, bu çatışmaların kurbanı bu
güzide beden, beyin ve yürek emekçilerimiz olmazlar…
Bu konular şu
andaki sorunların gerçek sebebi olmadığını bildiğim için, özellikle cemaatin
ağababalarının tutarlı ve pazarlıksız samimi olmalarını temenni ediyorum…
SOSYOLOG-EREOL KEKEÇ
23.11.2013/İST
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder