“Allah’ı sakın zulmedenlerin
yapmakta olduklarından habersiz
sanma, onları yalnızca gözlerin
dehşetle belireceği bir güne
ertelemektedir.” İbrahim: 42
Allah merhametlidir, merhametli olanları sever. Merhamet
etmeyene, merhamet edilmez. Sadist duygularla kendine bir hayat
felsefesi oluşturanlar asla mutlu olamazlar. Sadizmin kökeninde,
bencillik, saldırganlık, zulüm, kendini beğenmişlik kin, kıskançlık
ve nefret gibi duygular bulunduğundan, sadistler asla mutlu olmazlar.
Merhameti olmayanın, vicdanı sızlamaz, vicdanı bozuk
varlıklar, hezeyanlarla hayatlarını süslerler. Dünyanın üzerine kurulduğu,
kapital yaşam ağı, kesinlikle insanların yüreğinden merhamet
tohumlarını ve genlerini yok ederek, kendini kökleştirmeye çalıştı.
Bu genlerden yoksun fertler, tamamıyla materyal bir ideolojiye
göre, bakış açısı oluşturmakta ve herkese de bu bakıştan bakmayı
yeğlemektedir.
Bir taşa bile merhametli olmayı bilmeyen, taşlaşmış kalpler
ne anlar merhametten. Merhamet, insanın kutsallık boyutunu belirgin
kılan yöndür. Topraktan yaratılan bu varlık yumuşak olmalı,
Allah’ın ruhundan üflendikten sonra da, kuşatıcı bir rahatlıkla herkesi
bağrına basacak kadar geniş nefesli olmalıdır. Ama bireyciliğin ve
egoizmin kuşattığı günümüz dünyasında merhamet tohumları kurumaya
terk edilmiş. Dünyanın dört bir yanında mazlum insanların
açlık ve hastalıklarla boğuştuğu bir dönemde, merhameti olmayan
sadist kapitalist ve materyalist zalimler yaşamlarını bu insanların
ezilmişliğine borçludurlar. Bu dev güçlerin yaşamlarının son bul-
ması ve sadist eğilimlerinin yok olması, merhamet sahibi insanların
çoğalmasıyla mümkündür.
Mümin olmak, emin olmak, kabul görmek ve Müslim olup
kendini Allah’a satmak kolay değildir.”Allah müminlerin canlarını
ve mallarını cennet karşılığında satın almıştır.”Bu en karlı ticareti
yapan müminler, kendilerine emanet edilen hayatı, emanet eden
Allah’ın isteklerine göre yaşadığı zaman, çok karlı bir ticaretin içine
girmektedir.”Ticarette acıma yok diye, bir yalaka deyimle insanlar
daima, kapitalizmin felsefesine çağrılmaktadır.”Oysa acımanın ve
merhametin olmadığı bir hayatı tasavvur etmek insan olmamakla eş
anlamlıdır. Müminin kalbi müşfiktir, şefkat onun hayat
damarlarından akan bir kandır. Merhamet gönül yatağında döllenmekte
olan her bir hücrenin, yaşam mücadelesidir. Bu anlayışla yola
koyulan bir mümin nasıl olurda, kendine ait olmayan beşeri safsataların
yalan dolan kabiliyetsiz ve zürriyetsiz laf cambazlıklarını
kendine örnek alır. Bunları bir yana bırakıp, kendine ait olan hayat
felsefesiyle hayatını devam ettirmek zorundadır.
Acıma duygusu insanın fıtratının derinliklerinde yatan en
güçlü temel güdüdür. Bu güdüleri bastırıp, insan azgınlığın pençesine
takılırsa azgınlaşan bir hayduda döner hayatı. Haydutların
çoğaldığı bir çağda, insani değerleri ve erdemliliği yaşam felsefesi
edinerek, ethik değerlerin yüceltildiği bir dünyayı kurmak için yola
çıkanlar, Mutluluğun doruğunda yaşayanlardır. Bu yaşam biçimi
herkese nasip olmaz, onu ancak Allah’ın seçtiği kullar yaşayabilir.
Allah kimseye zulmetmez, bunu söylerken insanlar arasında
Allah’ın taraflı davrandığı sakın anlaşılmasın, sizler ne kadar
yaklaşırsanız; Allah size o kadar yakın olur.”En sevdiklerinizi Allah
için harcamadıkça kesinlikle birre(iyiliğe-hayra)
erişemezsiniz.”Allah’ın kulları” Hayırda yarışanlardır, gösterişten
kaçanlardır, Gönülleri Allah’ın rahmeti ve merhametiyle dolup
taşanlardır. Allah anıldığında kalpleri ürpererek titreyenlerdir vs.”Bu
yaşamın erleri neden mutsuz olsunlar ki, onların tüm mücadelesi
kimseyi karanlıklara terk etmeden, gücünün yettiğince herkese bir
ışık olup yolları aydınlatabilmektir. Aydınlık yollarda yürüyen bu
yiğitlere bizden selam olsun, onlar tamamıyla Allah’ın
kuşatıcılığında yollarında usanmadan yürüyen kahramanlardır. Onlar
merhametin umudun ve mutluluğun kapısını açmadan içeriye asla
girmezler. Huzuru, gönülden secdeye kapanıp, miraca yükseldiklerinde
hissederler, ondan işte, onların her damarından merhamet ve
huzur fışkırır…
EROL KEKEÇ
ÇENGELKÖY/İST-2010
Bu Blogda Ara
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Popüler Yayınlar
-
Sosyal devletin anlamını, devlet ile millet arasındaki ilişkiyi ve bir toplumu güçlü ve sürdürülebilir kılan dinamikleri detaylandırırken, b...
-
Günümüzde teknolojinin ulaştığı seviyeyi anlamak için sınırsız bir yaratıcılıkla şekillenen dijital bir çağda yaşadığımızı kabul etmek gerek...
-
Suriye iç savaşı, yalnızca bölgesel güç dengelerini değiştiren bir çatışma olmakla kalmamış, aynı zamanda insanlık tarihine kara bir leke ...
-
Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, kimin neye inandığını ve ne adına yaşadığını anlamak her geçen gün daha da zor hale geliyor. İnsanlar, çoğu z...
-
Ah be oğul, Dünya dediğin, bir misafirhanedir aslında. Tahta beşikle başlar yolun, Tahta bastonla biter usulca. Arada ne var dersen, Gözya...
-
Mekânların Hafızası ve İnsanın Aldanışı Emevi Camii, tarih boyunca dinî, siyasi ve toplumsal anlamları bir arada barındıran, sadece mümin...
-
Bismillahirrahmanirrahim, Ey insanlar! Gelin bir düşünün, çevrenize bakın ve kendinize şu soruyu sorun: Bugün içinde yaşadığınız toplum, All...
-
Bugün Suriye'de HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) tarafından gerçekleşen yeni çatışma patlamaları ve burada bizim medyanın ilişkileri üzerinde...
-
Suriye'nin içinden geçtiği karanlık dönem, sadece bölge ülkeleri için değil, tüm dünya için ciddi bir kriz senaryosudur. Ancak bu kriz...
-
Her çağ, insanı dönüştüren yeni düzenler yaratır. Zamanın ve zeminin rengine bürünmek zorunda kalmanın dayatıldığı dönemlerde, bireyin kim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder