ÖMER LÜTFÜ METE
Böyle bir başlık koyarken kendimi fena halde aşağılanmış hissediyorum ama neyleyim ki, bedeli ne olursa olsun, elim mecbur...
Yazar E-Posta: omerlutfimete@bugun.com.trHaber Tarihi: 18 Mayıs 2008Bu duygudan yana nasibi olabilecek bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının haysiyet düğmesine basabilmek için daha kanırtıcı bir seçenek geliştiremedim. Ayrıca başlığım, Birinci Dünya Savaşı'ndan Cumhuriyet'in kuruluşuna kadar geçen dönemdeki hatıralarına bu ismi veren Halide Edip Adıvar'ı anmaya vesile olacağı için de tercihe değerdir.
Adıvar'ın anlatımı, 30 Ekim 1918'de İngilizlerin İstanbul'u işgaliyle başladığı için Kraliçe Elizabeth'in Türkiye'yi ikinci ziyaretini bir tür 'nazire' vesilesi edinirken, yakın zamanlarda bu ismi kullanıp gönderme yapan günümüzün 'halaskâr gazileri' ile aynı safta görülmeyeceğimi umuyorum. Şimdinin vatan kurtaran aslanları laik, solcu, ulusalcı geçinirler amma çoğu gerçekte laik değil 'laiklikçi', solcu değil 'solculukçu', ulusalcı değil 'ulusalcılıkçı' sayılmayı hak eder! Zira yaptıkları, bu sıfatların içini doldurmak değil zarflarına bürünüp ticaret ve siyasetlerini yürütmektir.
Ateşle imtihanını zaferle noktalayan Türk'ün kraliçe ile imtihanını nasıl geçirdiği sorusundan önce muhakkak haysiyetçi bir ret haykırışı gerekiyor: 'Ne demek, niye kraliçe ile imtihan oluyormuşuz?' Keşke böyle bir ret haykırışı duyabilseydik... Devletimizle birlikte, sağından soluna neredeyse bütün medya kuruluşları âdeta düşük yoğunluklu bir tapınma heyecanı içinde imtihana girmiş gibi 'Kraliçe hazretlerinin huzurunda kusur işlememek için' tir tir titredi...
O yüzden ziyaret maalesef 'Türk'ün Kraliçe ile İmtihanı' gibi milli bir felaket halinde başladı, İstanbul'u işgal eden İngiliz donanmasının torun gemilerinden birinin salonlarında bir çeşit simgesel 'çağdaş mandalık biati' şerefine verilen yemek faciasıyla bitti! Aslında bu son fasıl, haysiyetli insana başka söz bırakmıyor. Neden elçilikte, konsoloslukta veya başka bir yerde değil de savaş gemisinde?
Tamam; bizde misafir azizdir, onu hoşnut kılmak için tevazu bile abartılabilir ama haysiyet denen 'var olmayı hak etme' duyuş ve duruşu bakımından yerlerde sürünmek şart mı? Yaladığımız zeminin tadını belirlemek için küçük bir mukayese yeter: Acaba, küçümsemeyi adet edindiğimiz şu Arap devletlerinden, hatta devletçiklerinden herhangi birinin kralı veya kabile reisi, kraliçenin daveti için entarisini çıkarma şartını kabul eder mi?
Başka soru yok! 'Türk'ün kraliçe ile imtihanı' sayısız insanımıza derin aşağılanmışlık hissi verirken sanırım bir tek hayra vesile olmuştur. O da, düne kadar Sayın Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmemesi için yırtınanların bu ziyaret vesilesiyle mütareke basınından genlerine miras olarak geçmiş manda zihniyetini açığa vurmalarıdır.
Gördük ki; yaklaşık iki yıldan beri, Köşk'e çıkmasın diye Gül düşmanlığında birbirleriyle yarışmış nice medya bülbülü, 'Kraliçe Hazretleri' söz konusu olduğunda dut yemiş kargaya dönmüş, 'Bir gün gerekebilir, çocuklarıma ve torunlarıma yararı dokunabilir' diyerek yazı veya sözleriyle nazarlık birer 'İngiliz nişanı' kapmaya çalışmışlardır.
Bu Blogda Ara
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Popüler Yayınlar
-
Sosyal devletin anlamını, devlet ile millet arasındaki ilişkiyi ve bir toplumu güçlü ve sürdürülebilir kılan dinamikleri detaylandırırken, b...
-
Günümüzde teknolojinin ulaştığı seviyeyi anlamak için sınırsız bir yaratıcılıkla şekillenen dijital bir çağda yaşadığımızı kabul etmek gerek...
-
Suriye iç savaşı, yalnızca bölgesel güç dengelerini değiştiren bir çatışma olmakla kalmamış, aynı zamanda insanlık tarihine kara bir leke ...
-
Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, kimin neye inandığını ve ne adına yaşadığını anlamak her geçen gün daha da zor hale geliyor. İnsanlar, çoğu z...
-
Ah be oğul, Dünya dediğin, bir misafirhanedir aslında. Tahta beşikle başlar yolun, Tahta bastonla biter usulca. Arada ne var dersen, Gözya...
-
Mekânların Hafızası ve İnsanın Aldanışı Emevi Camii, tarih boyunca dinî, siyasi ve toplumsal anlamları bir arada barındıran, sadece mümin...
-
Bismillahirrahmanirrahim, Ey insanlar! Gelin bir düşünün, çevrenize bakın ve kendinize şu soruyu sorun: Bugün içinde yaşadığınız toplum, All...
-
Bugün Suriye'de HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) tarafından gerçekleşen yeni çatışma patlamaları ve burada bizim medyanın ilişkileri üzerinde...
-
Suriye'nin içinden geçtiği karanlık dönem, sadece bölge ülkeleri için değil, tüm dünya için ciddi bir kriz senaryosudur. Ancak bu kriz...
-
Her çağ, insanı dönüştüren yeni düzenler yaratır. Zamanın ve zeminin rengine bürünmek zorunda kalmanın dayatıldığı dönemlerde, bireyin kim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder