Düşüncenin ortaya çıkmasından korkmayın yalnızca, düşüncenin ayrımına varmanın ne kadar yavaş olduğunun farkında olun. Değişimlere kapalı kendisini otorite kabul eden düşünce, bir düşüncenin ortaya çıkmasından çok rahatsız olur. Ona göre yeni doğacak düşünceler hep yanlışlarla doludur. Doğru olan da sadece kendisini otorite kabul eden, kendi varlığıdır. Bu dar kalıplar içinde gelişmeleri gözlemek tabiki çok zordur.
Doğrular dünyasında yaşamak istiyorsak, özgürlükçü bir yapının varlığı gerekir. Özgürlüklerden uzak bir atmosferde, tek boyutlu bir bakış açısının doğruluğu ne kadar mantıklı olabilir. Mantıktan uzak doğruları, artık kafalardan ve yaşamlardan uzaklaştırmak zorunludur. Çünkü tek boyutlu bir bakış açısı, bünyesinde hep totaliter, feodal bir anlayışı taşır. Bu tür demoğojik serüvenlerin bir son bulma zamanıdır.
Doğruları hayatın odağına oturtmayı hedefleyenler, kendi dışındaki oluşumların varlığından şüphelenmez ve korkmaz. Zaten o kendisini doğrular kervanında görmek istemektedir. Bundan dolayı da her farklı düşüncenin rahatlıkla ifade edilmesini ister. Hatta her düşüncenin rahatlıkla ifade edilebilmesi için uygun ortam yaratmaya çalışır. Onun hayatı, farklı düşüncelerin ifade edilmesiyle doğru orantılıdır. Ne kadar çok farklı düşünce ortaya çıkarsa, bunlar arasından en doğru olanı ayıklayarak benliğiyle birleştirme ve hayatının bir parçası haline getirmesi kolaylaşır. Doğruyu kavramak için, farklı düşüncelerin birlikte yaşadığı ortamlar doğmak zorundadır. İnsanları tek tip jandarma gibi arzulayan yapılar, ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, doğruya bir türlü ulaşamayacaklardır. Çünkü doğru mu yanlış mı olduklarını anlamak için her düşüncenin varlığını ortadan kaldırdıklarından böyle bir şansıda kaybetmişlerdir.
Doğru özgürlüğün çocuğudur, ancak özgürlükçü bir ortamda doğar ve gelişir. Özgürlüğün önüne bentlerin kurulduğu otmosferlerde, özgürlüğün çocuğu doğru mutlaka boğulacaktır. Düşünce tarihini inceleyenler bunu rahatlıkla görecektir. Yaratılmışlar evreninde tek olmayı amaçlayan her şey doğruluktan uzaktır. Bir şeyin değerini belirleyen, karşıtlarının varlığıdır. Karşıtların varlığından rahatsız olan ne varsa dengesizdir.
Tabii evrende bu güzellikleri şöyle bir örnekle açıklamak mümkündür; bir kuşun ötüşünün çok güzel olduğunu söyleyebilmek için, o kuşun birçok farklı kuş türleri içinde ötüşünü dinlemek gerekir. Tek başına bu kuşun ötüşünün güzel olduğunu söylemek komik olur. Çünkü onun ötüşünün güzelliği ancak farklı ötüşler içinde anlaşılabilir. Diğer kuşları yok ettiğiniz zaman buna güzel demek kadar ahmakça bir eylem olamaz. O halde bir şeyin değeri ancak diğerleri içinde anlaşılır. Yakutun diğer taşlar içinde değerinin anlaşılması gibi…
Düşünce deyip geçmemek gerekir, beyin ürünü olan her şey değerlidir. Olumlu düşüncede olduğu gibi olumsuz düşünce de bir değer taşır. Beyinde sessiz düşünülüp ifade edilen her düşüncenin varlık sahnesinde yaşama hakkı vardır. Ancak yaşama hakkı olan hiçbir düşünce bir başkası üzerinde, zorla egemenlik kurma hakkına sahip değildir. Bir düşüncenin yaygın egemenliği, ancak genel kanının beğenisiyle mümkündür. Genel kanıdan anlaşılan, megafonu elinde bulunduranın kendi doğruluğunu avazı çıktığı kadar bağırması değildir. Doğru kendiliğinden sessiz bir yürüyüşle, istenmesede akıl istasyonunda mutlaka bir gün konaklayacaktır. Bunu bilen bir anlayışın telaşlanmasına korkmasına, kendi dışındakilere kükreyerek saldırmasına imkân var mıdır? Elbetteki hayır.
Şunu iyi bilmek gerekir ki, bir ideoloji, yeni bir bakış açısı; kendi doktrinini başkalarına yönelttiği küfür ve hakaretlerle doldurmuşsa, farkında olmadan kendisini anlatmıştır. Bu tür demode olmuş dünyalardan çıkmak gerektiğini düşünüyorum. İnsanlık ilk dönemden günümüze kadar hep bu cambazlıkları izleyerek geldi. Neden böylesi basit bir anlayış insanları kuşatsın istenir; demekki bu tip düşünen karaterlerin insanları sömürmek için kurdukları tezgâhın işlame yolu buradan geçmektedir. Ama biz hiçbir insanın yönlendirilmiş basit denek olmasını istemiyoruz. Her insanın aklının ürünü olan bir değeriyle varlık evreninde aktif danışma kurulu üyelerinden birisi olmasını arzulamaktayız. Bu kurulun üyelerinin mutlaka saygıya ve sevgiye layık olduğunu biliyoruz; işte tüm çabamız birbirini seven ve sayan karşıt düşünceler bütünlüğünü, varlık evreninde canlı kılmaktır. Çünkü bu evrende ancak doğrular ortaya çıkar ve gelişmeler gözlenebilecek kadar büyür. Doğruları ayıklayarak yaşanacak bir dünya kurmak için, Voltaire’nin dediği gibi: Düşüncelerinizi hiç sevmiyorum ancak düşüncelerinizi yaşayabilecek ortamı oluşturuncaya kadar sizinle birlikte savaşmaya bende hazırım.
Her şey karşıtlarla birlikte yaşar, karşıtlar bir bütünlüktür. Karşıtlardan birinin yok olması durumunda her şey yok olur. Bu felsefe doğacak her fikrin ana ilkesi olmalıdır. Yoksa her ortam anomik bataklık doğurur. Özgürlüğün çocuğu doğru bu felsefeye göre yaşayanlara armağandır.
Yıl:24.03.2004
Saat:08.40—09.30
Kadıköy(F.B.Merkezi)
(E.KEKEÇ)İST.
Bu Blogda Ara
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
"SABAH YAKIN DEĞİL Mİ?
Popüler Yayınlar
-
Sosyal devletin anlamını, devlet ile millet arasındaki ilişkiyi ve bir toplumu güçlü ve sürdürülebilir kılan dinamikleri detaylandırırken, b...
-
Günümüzde teknolojinin ulaştığı seviyeyi anlamak için sınırsız bir yaratıcılıkla şekillenen dijital bir çağda yaşadığımızı kabul etmek gerek...
-
Suriye iç savaşı, yalnızca bölgesel güç dengelerini değiştiren bir çatışma olmakla kalmamış, aynı zamanda insanlık tarihine kara bir leke ...
-
Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, kimin neye inandığını ve ne adına yaşadığını anlamak her geçen gün daha da zor hale geliyor. İnsanlar, çoğu z...
-
Ah be oğul, Dünya dediğin, bir misafirhanedir aslında. Tahta beşikle başlar yolun, Tahta bastonla biter usulca. Arada ne var dersen, Gözya...
-
Mekânların Hafızası ve İnsanın Aldanışı Emevi Camii, tarih boyunca dinî, siyasi ve toplumsal anlamları bir arada barındıran, sadece mümin...
-
Bismillahirrahmanirrahim, Ey insanlar! Gelin bir düşünün, çevrenize bakın ve kendinize şu soruyu sorun: Bugün içinde yaşadığınız toplum, All...
-
Bugün Suriye'de HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) tarafından gerçekleşen yeni çatışma patlamaları ve burada bizim medyanın ilişkileri üzerinde...
-
Suriye'nin içinden geçtiği karanlık dönem, sadece bölge ülkeleri için değil, tüm dünya için ciddi bir kriz senaryosudur. Ancak bu kriz...
-
Her çağ, insanı dönüştüren yeni düzenler yaratır. Zamanın ve zeminin rengine bürünmek zorunda kalmanın dayatıldığı dönemlerde, bireyin kim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder