Modern toplumlarda, ekonomik çalkantılar ve toplumsal gerilimler, büyük ölçüde savurgan yönetim anlayışlarının bir sonucudur. Bu anlayış, yalnızca maddi kaynakların israfı değil, aynı zamanda etik değerlerin, toplumsal güvenin ve insan potansiyelinin de harcanmasına neden olmuştur. Özellikle Türkiye gibi kaynakları sınırlı, ancak potansiyeli yüksek ülkelerde, savurganlık kültürü ekonomiyi zayıflatmış, sosyal yapıyı bozmuş ve geleceğe dair umudu baltalamıştır. Bugün, bu krizden çıkış yolu sürdürülebilirlik ilkesinde yatmaktadır.
Türkiye, uzun yıllardır savurganlıkla karakterize edilen bir
ekonomik ve yönetimsel sürecin içinde yer aldı. Bu süreçte, liyakatsiz
kadroların iş başına getirilmesi, kamu kaynaklarının verimsiz kullanımı ve
toplumun değerlerine aykırı yönetim anlayışları, ekonomik krizlerin başlıca
nedenleri oldu. Ancak, bu krizi aşmanın yolu, israfın sona erdirilmesi ve
sürdürülebilir bir yönetim modeli benimsenmesinden geçmektedir.
Savurganlıktan çıkış ve sürdürülebilirlik ilkeleri
doğrultusunda bir dönüşüm, yalnızca ekonomik yapıyı değil, toplumsal değerleri
ve yönetim kültürünü de yeniden şekillendirebilir. Bu bağlamda, doğru bir
programla atılacak adımlar, Türkiye’yi hem ekonomik hem de toplumsal açıdan
daha güçlü bir geleceğe taşıyabilir.
1. Liyakat ve Çöküş
Liyakat Nedir?
Liyakat, bir kişinin bir göreve uygunluğunu belirleyen bilgi,
beceri ve deneyim gibi niteliklerin toplamıdır. Liyakat sistemi, kamusal ve
özel görevlerde nitelikli kişilerin iş başına getirilmesini garanti eden bir
düzen sağlar. Bu sistemin sağlıklı işlemesi, toplumların gelişimi ve
sürdürülebilirliği için hayati önem taşır.
Liyakatin Erozyonu ve Çöküş
Türkiye’de, özellikle kamu yönetiminde liyakatin göz ardı
edilmesi ciddi sonuçlar doğurmuştur. Ehliyetsiz kişilerin kilit görevlere
getirilmesi, kurumsal güvenin azalmasına, verimliliğin düşmesine ve nihayetinde
toplumsal çöküşe yol açmıştır. Kamu kaynaklarının savurgan kullanılması, siyasi
sadakate dayalı atamalar ve iş bilmez yöneticilerin kararları, ekonomideki
zayıflamanın temel nedenlerindendir.
Örnek: Osmanlı İmparatorluğu’nun Çöküşü
Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde, liyakat
sisteminin terk edilmesi, imparatorluğun çöküş sürecini hızlandıran
faktörlerden biridir. Sadakat ve nepotizm, kurumsal yozlaşmayı derinleştirmiş,
bu da imparatorluğun dağılmasına yol açmıştır.
Liyakat Sistemi Nasıl Güçlendirilmeli?
Toplumun tüm kesimlerinde liyakat sisteminin güçlendirilmesi
gereklidir. Kamu yönetimi, siyasi etkilerden arındırılmalı, profesyonellik ve
uzmanlık esas alınmalıdır. Bunun için objektif ve şeffaf değerlendirme
kriterleri oluşturulmalı, yöneticilerin hesap verebilirliği sağlanmalıdır.
2.Ekonomik Çözülme Nedir?
Ekonomik çözülme, bir ülkenin ekonomik yapısının ve
işleyişinin bozulması, ekonomik göstergelerin kötüleşmesi anlamına gelir. Bu
durum, genellikle yapısal sorunlar, kötü yönetim ve dış müdahaleler gibi
faktörlerin bir sonucudur.
Türkiye’de Ekonomik Çözülme
Türkiye’nin ekonomik sorunları, büyük ölçüde dış müdahaleler
yerine içsel faktörlerden kaynaklanmaktadır. Liyakat eksikliği, kaynakların
savurgan kullanımı, yolsuzluk ve şeffaflık eksikliği gibi unsurlar, ekonomik
çözülmeyi hızlandırmıştır. Enflasyon, işsizlik ve gelir dağılımındaki
adaletsizlik, bu çözülmenin en belirgin göstergeleridir.
Örnek: Arjantin
Arjantin, 20. yüzyılın başlarında dünyanın en zengin
ülkelerinden biriydi. Ancak, popülist politikalar, kötü yönetim ve yolsuzluk
nedeniyle ekonomik çözülme yaşadı. Bugün, Arjantin kronik ekonomik krizlerle
mücadele ediyor.
Çözüm: Ekonomik Reformlar
Ekonomik çözülmenin önlenmesi ve düzeltilmesi için köklü
reformlar şarttır. Şeffaflık, hesap verebilirlik, liyakat esaslı atamalar ve
rasyonel ekonomik politikalar bu reformların temelini oluşturmalıdır. Ayrıca,
üretim ve ihracata dayalı bir ekonomik model benimsenmeli, ithalata bağımlılık
azaltılmalıdır.
3. Savurganlık ve Kriz
Savurganlık, kaynakların verimsiz ve amaçsızca harcanmasıdır.
Türkiye’de, kamu harcamalarında savurganlık ciddi bir sorun olarak karşımıza
çıkmaktadır. Devletin lüks tüketim, gereksiz projeler ve siyasi amaçlı
harcamalar için kaynak ayırması, ekonomik krizi derinleştirmiştir.
Krizin Kaynakları
Kriz, ekonomik ve toplumsal yapının derin bir şekilde
sarsılmasıyla ortaya çıkar. Liyakatten uzak atamalar, yolsuzluk ve savurganlık,
Türkiye’deki ekonomik krizlerin başlıca sebepleridir. Bu durum, gelir
dağılımında adaletsizlik yaratmakta ve toplumun geniş kesimlerini
fakirleştirmektedir.
Örnek: Yunanistan Ekonomik Krizi
Yunanistan, uzun yıllar süren savurgan kamu harcamaları ve
yolsuzluk nedeniyle 2008’de büyük bir ekonomik kriz yaşamıştır. Borç krizinin
etkileri halen sürmekte olup, bu süreçte ülke ekonomisi ağır yaralar almıştır.
Çözüm: Disiplinli Yönetim
Ekonomik krizden çıkış için disiplinli bir mali yönetim
gereklidir. Kamu kaynaklarının verimli kullanılması, gereksiz harcamalardan
kaçınılması ve şeffaflık sağlanmalıdır. Ayrıca, ekonomik politikalar, toplumun
tüm kesimlerinin refahını gözeten bir anlayışla şekillendirilmelidir.
Bahadır Hataylı/22.08.2024/15.00/Namazgah/İST
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder