3 Ocak 2025 Cuma

Kayıp Stratejiler-Büyük Oyunun Gölgesindeki Türkiye



ABD emperyalizminin tarih boyunca izlediği stratejiler, dünyanın farklı bölgelerinde uygulamaya koyduğu politikalar ve bu politikaların Türkiye gibi stratejik konumda bulunan ülkeler üzerindeki etkisi derinlemesine incelenmesi gereken bir konudur. "Büyük Osmanlıyı yaratma" vizyonu ve bu kapsamda ortaya atılan iddiaların gerçekçi bir çerçeveye oturtulması ise sadece tarihsel değil, aynı zamanda ekonomik ve politik bir bağlamda değerlendirilmelidir.

Masalların Ardındaki Gizli Gerçekler

Millete sunulan Osmanlı gibi yeniden büyük bir güç ve tarihsel miras iddiası, her zaman icraatla desteklenmeyen ütopik bir ideal olmuştur. Tarihi, efsanevi yorumlarla sunmak, bir yandan toplumu gururlandırsa da gerçeklerdeki eksiklerin gizlenmesinde de kullanılmış bir enstrümandır. Sorun şurada yatmaktadır:

1. Millete Anlatılan Masalların Gerçeklikten Kopukluğu

"Osmanlı'nın yeniden dirilişi" ve "bölgesel güç olma" gibi söylemler, genellikle halkın duygularına hitap eden, gurur uyandıran, ancak stratejik gerçeklikle uyumlu olmayan iddialardır. Bölgesel bir gücün oluşumu için, sadece tarihsel geçmişin öne çıkarılması yeterli değildir; ekonomik, teknolojik ve diplomatik altyapının da buna uygun şekilde geliştirilmesi gerekir. Oysa günümüzde bu gibi projelerin ardında, genellikle daha farklı motivasyonlar bulunabilmektedir:

  • İç politikada birleştirici unsurlar oluşturmak ve halk desteğini artırmak.

  • Bölgesel güç olduğumuz iddiasıyla uluslararası arenada saygınlık kazanma çabası.

  • Gerçek ekonomik ve sosyal sorunların üstünü örtmek.

2. Derin Devlet ve Emperyal Stratejiler

Türkiye'de derin devlet kavramı ve onun tarihsel bağlantıları sıkça konuşulmuş ve çeşitli komplo teorilerine konu olmuştur. Ancak bu kavram, genellikle şeffaflığın olmadığı bir sistemi simgeler. Özellikle 19. yüzyıldan itibaren, Osmanlı İmparatorluğu'ndan Türkiye Cumhuriyeti'ne geçiş sürecinde farklı şekillerde yorumlanan derin devlet, iç ve dış politikada belirleyici bir rol oynamıştır. Sorulması gereken şudur:

  • Derin devlet, gerçekten var olan bir yapı mı, yoksa sistemdeki aksaklıkları açıklamak için kullanılan bir kılıf mı?

  • ABD emperyalizminin politikalarında bu "derin" yapının bir etkisi var mı?

Özellikle ABD'nin Soğuk Savaş dönemi stratejileri ve Ortadoğu politikaları incelendiğinde, derin devlet veya benzeri yapılarla iş birliği içinde olduğu iddiaları sıkça gündeme gelmiştir.

3. ABD'nin Türkiye'ye Yönelik Politikaları

ABD'nin Türkiye ile ilişkileri, genellikle stratejik iş birliği maskesi altında şekillenmiştir. Ancak tarih, bu ilişkilerin temelinde daima çıkar odaklı politikaların yattığını göstermektedir:

  • Türkiye'nin NATO'ya girişi, bir yandan ülkeye askeri güvence sağlamış, diğer yandan ABD'nin Ortadoğu'daki çıkarlarını koruması için önemli bir üs oluşturmuştur.

  • Soğuk Savaş dönemi boyunca, ABD'nin Türkiye'yi Sovyetler Birliği'ne karşı bir tampon olarak kullanması, ikili ilişkilerin dengesini belirlemiştir.

  • Günümüzde ise, ABD'nin Ortadoğu politikalarındaki değişiklikler, Türkiye'ye biçilen rolü yeniden şekillendirmektedir.

İran ve Bölgesel Dinamikler

ABD'nin İran karşıtı politikalarının odak noktası olan Türkiye, burada hem bir müttefik hem de potansiyel bir hedef olarak değerlendirilmektedir. Özellikle son dönemde ABD'nin "Türkiye bizim en sadık müttefikimizdir" söylemi, akıllara şu soruları getirmektedir:

  • Bu övgüler samimi mi, yoksa emperyalist bir politikanın parçası mı?

  • ABD, Türkiye üzerinden Ortadoğu'daki çıkarlarını ne ölçüde şekillendirebilir?

  • Türkiye bu politikaların neresinde konumlanmaktadır?

Türkiye'nin Konumu ve Stratejik Hamleler

Türkiye'nin İran'la olan tarihi, kültürel ve ekonomik ilişkileri, ABD'nin politikalarını doğrudan etkileyen faktörlerden biridir. Ancak son yıllarda, ABD'nin bölgede uygulamaya koyduğu "düşmanımı izole et" stratejisi, Türkiye'nin bu denkleme nasıl dahil edildiği konusunda soru işaretleri doğurmaktadır.

  • ABD'nin İran'a yönelik yaptırımları sırasında Türkiye'ye uyguladığı dolaylı baskılar.

  • Türkiye'nin enerji ihtiyacını İran'dan karşılama çabalarının ABD tarafından sınırlanması.

  • Türkiye'nin, "bölgesel ağabey" rolüyle Ortadoğu'da bir denge unsuru olma hedefinin ABD çıkarlarına uygun hale getirilmesi.

Suriye ve "Sessiz Yürüyüş"

Suriye konusu, bölgede uygulanan emperyalist politikaların en somut yansımalarından biri olarak dikkat çekmektedir. Ancak sorun şudur:

  • ABD ve diğer küresel güçler, bölgedeki haritaları değiştirme hedefleri doğrultusunda, Türkiye'yi bir taşeron mu, yoksa bağımsız bir aktör  olarak mı görmektedir?

  • Türkiye'nin Suriye politikasında izlediği yol, gerçekten ulusal çıkarlarla mı şekillenmiştir, yoksa küresel baskıların bir sonucu mu olmuştur?

ABD'nin ve diğer güçlerin, bölgeyi şekillendirme çabaları doğrultusunda Türkiye'ye yüklediği rollerin anlaşılması, olayların tarihsel sürecini iyi analiz etmeyi gerektirir.

Sonuç ve Öneriler

Bütün bu tartışmalar, Türkiye'nin dış politikada nasıl bir yol izlediği ve izlediği yolun sonuçları konusunda kritik ipuçları sunmaktadır. "Büyük Osmanlı'yı yaratma" masallarından çok, gerçekçi ve bağımsız bir politika geliştirmenin önemi büyüktür. Aynı zamanda, ABD'nin veya başka bir küresel gücün taşeronu olma riskine karşı durulmalıdır.

Türkiye'nin bağımsız, güçlü ve adil bir bölgesel güç olabilmesi için:

  • Tarihi geçmişle övünmekten çok, bugünkü potansiyelin farkında olunmalıdır.

  • İç ve dış politikada şeffaflık sağlanmalıdır.

  • Bölgedeki ülkelerle ilişkiler, emperyal baskılardan uzak, karşılıklı saygıya dayalı şekilde şekillendirilmelidir.

  • Ekonomik ve teknolojik altyapı güçlendirilerek, dışa bağımlılık azaltılmalıdır.

Bölgesel ve küresel dengeleri anlama ve buna göre strateji geliştirme kabiliyeti, Türkiye'nin geleceğini belirleyecektir. Bu süreçte ABD'nin taktiklerini iyi analiz etmek ve bunlara karşı gerekli önlemleri almak hayati önemdedir.

Bahadır Hataylı/03.01.2025/Sancakteepe/İST

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder