23 Aralık 2024 Pazartesi

Yeni Osmanlıcılık-Tarihten Günümüze Toplumsal ve Siyasal Yansımalar

Tarih boyunca devletlerin ve ideolojik hareketlerin gelişim süreçlerini anlayabilmek, onları bir bağlam içerisinde değerlendirebilmek adına tarihsel, siyasal ve toplumsal perspektifleri dikkate almak hayati bir gerekliliktir. "Büyük Osmanlı" ya da "Yeni Osmanlıcılık" gibi ideolojik yaklaşımlar üzerine yapılan tartışmalar da aynı şekilde tarihsel ve güncel bağlamlarla ele alınmalıdır. Bu yazıda, Osmanlı mirası ve yeni Türkiye kurgusu arasındaki ilişki, toplumsal dinamikler üzerindeki etkisi ve bu yaklaşımın potansiyel tehlikelerini derinleştirmek adına, olayları tarihsel kökenlerinden başlayarak, neden-sonuç ilişkilerini irdeleyecek ve farklı olasılıkları göz önünde bulunduracağız.

Osmanlıcılık-Tarihi Kökleri ve Modern Bağlantılar

  1. yüzyılın sonlarından itibaren, Osmanlı Devleti'nin çözülme sürecinde farklı ideolojik yaklaşımlar ortaya çıktı. Bunlar arasında Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük gibi düşünceler vardı. Osmanlıcılık, dönemin başlıca entelektüelleri ve devlet adamları tarafından çok uluslu imparatorluğu ayakta tutma çabası olarak desteklendi. Amaç, din, dil ve etnik kimlik farkı gözetmeksizin tüm Osmanlı tebaasının "Osmanlılık" çatısı altında birleşmesini sağlamaktı.

Ancak, bu ideal, hem Batılı emperyalist güçlerin etkisi hem de Balkanlar ve Ortadoğu'daki milliyetçi hareketlerin yükselişi nedeniyle başarıya ulaşamadı. Osmanlıcılık, dönemin şartları altında uygulanabilir bir siyaset aracı olmaktan çıkınca yerini daha dar anlamda milliyetçiliğe ve pan-İslamizm gibi alternatif fikirlere bıraktı.

Yeni Osmanlıcılık-Günümüzdeki Temsili

"Yeni Osmanlıcılık," modern Türkiye'de zaman zaman farklı politik figürler ve hareketler tarafından bir kimlik unsuru veya ideolojik araç olarak kullanılmıştır. 1980 sonrası dönemde hız kazanan bu eğilim, Osmanlı İmparatorluğu'nun geçmişine dair romantize edilmiş bir anlatıyı yeniden popülerleştirerek bir "medeniyet inşası" çabasına dönüştürmekte. Bu çaba çoğunlukla şu unsurlar etrafında şekillenmektedir:

  1. Tarihsel Süreklilik İddiası: Osmanlı dönemine ait yönetim sistemi, kültürel değerler ve askeri zaferler, bugünkü Türkiye için bir ilham kaynağı olarak sunuluyor. Bu yaklaşımla halk nezdinde güçlü bir tarih algısı yaratılmaya çalışılıyor.

  2. Dış Politika ve Bölgesel Güç: Yeni Osmanlıcılık, Türkiye'nin dış politikasında daha aktif bir rol almasını, özellikle Osmanlı coğrafyasında lider bir ülke olarak görünmesini teşvik ediyor. Bu yaklaşım, Türkiye'nin Balkanlar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da etkisini artırma girişimlerinde gözlemlenebilir.

  3. Toplumsal Kimlik ve Kahramanlık Anlatıları: Yeni Osmanlıcılık, toplumsal kimlik oluşturma sürecinde "fetih," "kahramanlık," ve "büyük liderlik" gibi temaları yoğun biçimde kullanıyor. Bu şekilde tarihi figürler ve olaylar, ideolojik bir çerçevede halkın gözünde yüceltiliyor.

Kontrolsüz Güç ve Toplumsal Dinamikler

Bu yaklaşımın toplum üzerinde kontrolsüz bir şekilde genişlemesi ve sonuçta bir ayrışma sürecine neden olup olmayacağı sorusuna eğilmek gereklidir. Tarih bize, abartılı ulusal veya tarihsel kimlik anlatılarının, toplumların içinde çatışma ve kutuplaşmaya yol açabileceğini göstermektedir. Türkiye özelinde aşağıdaki sonuçlara dikkat etmek gerekir:

  1. Etnik ve Mezhepsel Ayrışmalar: Osmanlı mirası üzerinden inşa edilen bir toplumsal düzen, Türk kimliği dışında kalan unsurlar (Kürtler, Aleviler vb.) üzerinde dışlayıcı bir etki yaratabilir. Bu, toplumsal bütünlüğü tehdit eden çatlakları genişletebilir.

  2. Sınıfsal Çelişkiler: Kahramanlık ve milliyetçilik temalarına yapılan vurgu, ekonomik eşitsizlikleri örtmek ve sınıf farklarını göz ardı etmek için kullanıldığında, geniş kitleler üzerinde ciddi huzursuzluk yaratabilir.

  3. Demokratik Geri Çekilme: Bu tür bir ideolojik mobilizasyon, eleştirel düşüncenin önünü tıkayarak demokratik tartışma zeminini daraltabilir. Yönetim erki, geçmişin "şanlı dönemi" üzerinden haklılık üreterek mevcut politikaları dayatabilir.

Kahramanlık Destanları ve Propaganda

Kahramanlık anlatıları, Yeni Osmanlıcılık ekseninde halka benimsetilen başlıca araçlardan biridir. Bu araçlar genellikle sinema, dizi, tarih kitapları ve diğer medya platformları aracılığıyla popülerleştirilir. Amaç, bireylerde geçmişe karşı bir hayranlık uyandırarak modern siyaset için destek toplamaktır.

Ancak bu tür bir yaklaşımda, mitlerin gerçeklik algısını nasıl etkilediği önemlidir. Bir yandan, bireyler kolektif bir kimlik etrafında birleşirken, diğer yandan sorgulamadan uzaklaşabilirler. Bu durum da eleştirel düşünen kesimlerin marjinalleşmesine neden olabilir.

Yeni Osmanlıcılık, köklü bir geçmişi yeniden diriltme amacı taşıyan, ancak modern dünyada uygulaması karmaşık bir yaklaşımdır. Bu yazıda ele alınan ilişkiler zincirinden hareketle şu sonuçlara ulaşabiliriz:

  1. Yeni Osmanlıcılık, güçlü bir tarihsel kimlik yaratmaya odaklanmakla birlikte, toplumsal uyum açısından ciddi tehditler barındırır.

  2. Kahramanlık anlatıları, toplumun daha büyük ideolojik projelere kanalize edilmesi için kullanılabilir, ancak bunun bir bedeli olarak eleştirel düşünme gerileyebilir.

  3. Günümüzün çok kutuplu dünyasında, yalnızca tarihsel referanslarla bir geleceği şekillendirme çabası yetersiz ve risklidir.

Sonuç olarak, bu tür politikaların uzun vadeli toplumsal etkilerini değerlendirmek ve olası ayrışmaları engellemek adına, daha kapsayıcı ve eleştirel bir yaklaşımı benimsemek gereklidir. Bu metni okurken ulaştığınız noktada, size kendi bakış açınızı ve sorgulamalarınızı daha fazla derinleştirme çağrısında bulunuyorum. Her soru, daha büyük cevaplara giden bir köprüdür; bu yüzden sormaktan vazgeçmeyin.

Bahadır Hataylı/22.12.2024/Sancaktepe/İST

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder