Sevgili Dostlar,
Dürüstlük nedir, hiç şöyle durup sorguladınız mı? Bugün, çok sık telaffuz edilen ama maalesef giderek nadiren rastladığımız bu kavramın derinliklerine inmeye ihtiyacımız var. Dürüstlük sadece bir kelime midir, yoksa hayata anlam katan, ışık tutan bir değer mi? Gelin, bunu beraber düşünelim.
Öncelikle dürüstlük bir dağ gibi sapa sağlam yerinde durmaktır. Etrafında kopan fırtınalar, yağan yağmurlar o dağı yıpratabilir ama yerinden sökemez. İşte dürüst bir insan da bu şekilde olmalıdır. Hayatımızın akışında, çıkarlarımızın bize sunduğu cazip yollara sapmak yerine, ışığımızın sönmemesi için çaba sarf etmeliyiz. Fakat dostlar, gerçekten de böyle miyiz? Her birimiz için bu soruya dürüst bir cevap vermek şart.
Etrafımıza bakalım: Ailemiz, arkadaşlarımız, komşularımız ve hatta toplumun genel tablosu... Kaç kişi dürüsttür diyebiliriz? Bir söz verildiğinde arkasında duruluyor mu? Bir yüzünüze söylenenle arkanızdan konuşulan aynı mı? Dürüstlük, günümüzde sadece şekilsel mi yoksa gerçek manasıyla yaşanan bir olgu mu?
Sevgili dostlar, dürüstlük yalnızca doğru söylemekten ibaret değildir. Aynı zamanda bir sözü yerine getirme, verilen bir emaneti hakkıyla taşıma, hakkaniyete riayet etme ve kimseye zarar vermeme bilincini de kapsar. Bu çağda, insanların yalana, hileye, çıkara dayalı yaşama alışması, dürüstlüğün yerini vurdumduymazlığa bırakması hepimizin üzerinde düşünmesi gereken bir sorun değil midir?
Bugün özellikle dijital dünya, bu sorunun daha da büyük hale gelmesine sebep olmuştur. Sosyal medya hesaplarında insanlar, olmadıkları gibi görünmek için yalanlar söylüyor. Kimliklerini gizleyerek başkalarına zarar verenler, bir hata yaptıklarında sorumluluk almaktan kaçanlar, dürüstlük örtüsünü yırtarak kendilerini gün yüzüne çıkartıyor. Dostlar, bu biz miyiz? Gerçekten olmak istediğimiz bu mu?
İşte tam bu noktada, şu soruyu kendimize sormalıyız: Biz hangi dürüstlükten bahsediyoruz? Güçsüz ve mazlum birinin hakkını savunmayıp susan, ama köşe başında "Ben doğrucuyum" diyen insanlar dürüst olabilir mi? Sözünü tutmayan, sorumluluk almaktan kaçan biri şu hayatta hangi dağın zirvesine çıkabilir? Dürüstlük bir sorumluluk, bir taahhüttür ve herkesin bu emaneti taşıyabilecek cesareti olması gerekir.
Sizlere şu basit ama çok etkili bir hatırlatmayı yapmak istiyorum: Hayat, bir göz açıp kapama kadar kısacık. Bugün insanların gözüne baka baka yalan söyleyen, arkadan dolaplar çeviren, düşene tekme atanlar yarın hangi aynada kendilerine bakabilecek? Yaşanmış her şey bir bir kayda geçiyor ve gerçeğin üstüne asla bir perde çekilemiyor.
Dürüst olmak, aynı zamanda kendi çıkarlarımızı bir kenara koyarak adaletin yanında durmaktır. Peki, sizler bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bir şahit olduğunuz haksızlık karşısında süssüz bir kaya gibi yerinizde durabilir misiniz? Yoksa bu çağın çığırtısına kapılıp ışığınızı kaybetme tehlikesiyle mi karşı karşıyasınız?
Dostlar, gelin şu an kendimize bir söz verelim: Hayatta ne olursa olsun, dürüstlükten taviz vermeyeceğiz. Karşılaştığımız her durumda, hangi çıkarlar tehlikeye girerse girsin, gerçekten sapmayacağız. Dürüst bir insan olarak hayatımızı sürdürecek ve çocuklarımıza aynı değerleri aşılayacağız. Unutmayın ki, her birimizin bir dağ olma potansiyeli var. Bu dağın zirvesini hiçbir şeyin yıkmaması bizim ellerimizde.
Son sözümü şu şekilde tamamlamak isterim: Dürüst bir insan olmak kolay değildir. Ama dürüst olmadan şerefli bir yaşam sürmek de mümkün değildir. Haydi, gelin hep birlikte bu şairin dediği gibi yaşayalım: “Gözlerin görüp de dilin yalanı söylemeyecek kadar dürüst olsun.”
Sevgiler ve selamlar,
Bu yazı sona erdiğinde sıkça kendimize dönüp sorgulayalım: Dürüst olmak konusunda ne kadar çaba sarf ediyoruz?
Erol Kekeç/08.11.2024/Namazgah/İST
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder