24 Haziran 2023 Cumartesi

İNSANLIKTIR KURTULUŞU İNSANLARIN!

İnsanın kurtuluşu ancak insanlıkla olur. İnsanlık dışında insana dayatılan kurtarıcı anlayışların hepsi insanı kendi zindanına taşır. Batıdaki Hümanizman anlayıştaki insanlık yaklaşımı her ne kadar insanlığın içinde küçük bir zerre olsa da insanın kurtuluşu böylesi sloganik, felsefik ve ideolojik yaklaşımların içinden çıkacağı bir problem değildir. Dolayısıyla insanı, ancak insanlık kurtarır dediğimde, insanın yaratılış kodlarındaki insanlık tanımlamasının doğru ve o kodlara yüklendiği şekliyle anlaşılması ve yaşamda karşılık bulmasıyla gerçekleşecektir.

İnsan, kurtuluşunu, kendi türünün ifsat unsurlarının yeryüzü cennetini inşa etmek istediği bozgunculuk iklimi içinde ararsa, hepten tufana uğrayacağını anlamalıdır. Şeytanın karargahında eğitim alan ve onun adına insanları kurtaracağını iddia ederek, insanlığın tüm gen haritasını yerle yeksan eden yeryüzü ifsat çetesinin insanlığa sunacağı iyi hiçbir şey asla olamaz. Onların tek amacı var, insanı yaratılış kodlarından uzaklaştırarak mutlak gücün dışında bir hayat yaşayabileceklerini ikna etmeye çalışmasıdır. Bu konuda belli bir yere kadar mesafe aldığını söyleyebiliriz, ancak bu yol anlık kopabilecek özelliktedir. Allah’a rağmen Allah’tan bağımsız bir yaşamın kurbanları olarak kullanacağınız insan, yaratan ile arasına bir duvar örüldüğü zaman, insana ait olan enerjisini kaybeder ve sonrasında (enerji)dinamizmden yoksun sadece kullanılan bir nesneye dönüşmüş olur. Bu durum, insanı her ne kadar kurtaracağını ve dünya da cenneti vaat eden şeytani bir yaklaşımın anlayışı olsa da insanı psikolojik ve ruhsal bunalıma sokacağı için ondan istediği faydayı alamayacağı gibi, onun pasif bir nesneye dönmesiyle yeni kurbanları bunlar eliyle yakalayamayacağını anlayınca, şeytanın askerlerinin işi de zorlaşıyor.

İnsanı kullanacak şeytani güçlerin planları, insanın genetik kodlarıyla savaşarak, insana iyilik vaadinde bulunarak ona yaklaşmasıdır. Bu tarz yaklaşım insanın kendi iç yapısındaki kodlarla açıkça savaştığı için, istenilen verim alınamıyor. Ama, şeytani güçlerin programcıları, insanın insanlığı barındıran genetik kodlarıyla çatışmadan, yanlışları hedefleyerek doğruları anlatarak hedeflerine varabilirlerdi. İşte, burada yaratan devreye girerek onların planlarını uygulayacakları yöntemi onlara vermiyor ve onları açıkça ortaya çıkarıp, insanlara, insanlığı yeniden inşa etmek için bunlardan kurtulmasının yolunu gösteriyor.

Yaratıcının, yaratılış kodlarına insanlığın değer haritasını koymadığını ve herkesin kendi tecrübelerinden elde edeceği bulgulara göre yaşayacağını sanıyorsak bu büyük bir yanılgıdır. Allah’ın yaratmasında mükemmellik ve bir düzen vardır. Onun eksik yaratması imkansızıdır. Allah yarattığı her şeyi mükemmel yarattığı için his olarak gelip geçen şeytani üfürmeler bir hava gibi kodların üzerinden geçebiliyor, ama, o kodların özüne girecek güç ve kuvvete sahip olmadığı için, sadece çırpınıyor. İnsanın yaratılış kodlarındaki sistem ile, fabrikada üretilmiş içi dolu sert bir demire rüzgârın etkisi ne kadar ise, şeytan ve askerlerinin insanın fıtrat kodları üzerindeki etkisi de ancak o kadardır. Sadece sürekli esen ve meşgul eden bir üfürme yaptığı için şeytanın, insanın tüm fıtrat haritasındaki kodlarına nüfuz ettiği sanılır. Oysa onun öyle bir gücü yoktur. O sadece aldatmak için çevrede dolaşır, âmâ insan kendi özündeki o kodları fark eder ona göre bir yaşam düşlerse, yeryüzü şeytanlarının hepsi avucunu yalamak zorunda kalır. Onun içindir ki insanın kurtuluşu insanlığın fark edilip yaşamda karşılığının olmasına bağlıdır. İnsanlığın, atmosferimizde her yere yayılan bir hava gibi dağılmasını yayılmasını ve onun etkisine göre biçim almasını sağlayamazsak insanı kaybetmiş olacağız. İnsan ancak insanlık haritasında sağlıklı ve özgürce yaşayabilir. İnsanlığın olmadığı ve her an hayattan kovulmak istendiği bir ortamda, insan çılgınlık peşinde koşan bir maymuna döner. Ne yazık ki, geldiğimiz nokta da oradan oraya her an farklı şekil ve kalıplara giren, görüntüde insanı andıran maymuna dönen yaşamın tam ortasında bulunmaktayız. Bu yaşamın zamanla her tarafta legal hale gelmesi, insanlığın illegal bir yapı olarak görülmesine neden olur. Hatta maymuna dönen yaşamlar, maymunlaşmış yaşamlara aykırı olan ve insanca yaşamak isteyenleri izole ederek toplumdan uzaklaştırmaya çalışırlar. O kadar ileri giderler ki, onları bulaşıcı hastalık taşıyan bir virüs olarak anlatırlar. Bu değişimin yaşanmasının temelinde insanın fıtrat haritasındaki kodlardan uzaklaşması ve şeytanın karargahından gelen nefeslerle yaşamını sürdüreceğini sanması vardır.

Yeryüzü şeytani güçleri, her ne kadar şeytan olarak görülmüyor olsalar da onlar tüm çabalarıyla şeytan ve askerlerine hizmet eden ins topluluğu olduğu için, insanları bu kadar kolay aldatabiliyorlar. İnsanı ancak insanla aldatabilirsiniz. İnsanın dışında farklı bir varlığın insan üzerinde böyle yıkıcı bir etki bırakmasını tasavvur edemezsiniz. Bizi bizden olanlar ancak yıkar ve düşmanın galip gelmesini sağlar. Şeytan Ademoğlunu aldatmak için verdiği sözün arkasında duruyor tüm atlı yaya askerleriyle, insanı kendinden koparmaya çalışıyor. Bu çabayı devamlı kılanlar ise kendine asker edindiği yeryüzü ifsat güçlerinden oluşan insanlardır. İnsan şeytana asker olduğu zaman, Allah ile doğrudan savaşa giriyor ve diyor ki, senin gelecekte vadettiğin cenneti gören yok gidip gelene zaten rastlamadık. Ama bizim anlattığımız cennet herkesin gözü önünde dünyada olduğu için, insanlar onun tüm imkanlarına sahip oluyorlar. O zaman senin ahiretteki cennetin mi yoksa bizim dünyadaki cennetimiz mi daha çok misafir ağırlayacak göreceksiniz diye meydan okuyorlar. İnsanlardan oluşan şeytanın ifsat gücü mutlak galip gelemeyeceğini anladığı için kendi ilahlığına da toz kondurmuyor, sürekli dünyayı kasıp kavurma derdinde. Böylesi bir yaşamda karşılaştığımız kimlik bunalımı biyolojik kimlik bunalımı değil, insanlık kimliğine dayanan bunalımdır. Dolayısıyla bizler insan olduğumuzu anlar ve kendi iradi kararlarımızla, insanlık kimliğini yeniden elimize alırsak, dünyada Yaratılışımıza savaş açan hiçbir güç bırakmayız. Yaratılışımızı kabul etmeyenler elbet olur. Ancak onu değiştirmek ve onunla savaşarak onları kendisine köle yapmak isteyenler olmayacaktır.

İnsanlık, yeryüzündeki en kuşatıcı ve evrensel değerdir. Diğerlerinin hepsi insanlığın içine serpilmiş olan parçalardır. İnsanlık, yaratılırken ruhlar aleminde fıtrat kodlarına yüklenmiş olan ademe öğretilen bilginin tam kendisidir. Meleklerin ve başka varlıkların haberdar olmadığı o bilgi insanın kodlarına yüklenmiştir. Âdem, eşyanın tümünün bilgisini anlatmasına rağmen diğerleri Adem’in anlattıklarının ne olduğunu bilmiyorlardı. İşte, Ademin anlattığı bilgi insanlığın tanımı ve içeriğidir. Bu içerik yeryüzünde kapsayıcı ve kuşatıcı evrensel bir değer olduğu zaman, nasıl ki varlık, altında sıralanan tüm diğer kavramları içlem kaplam açısından kapsamına alıyorsa, insanlıkta diğerlerinin tümünü kapsamına alır. Böyle bir bakış açısı ve yaklaşımla yeryüzünü yeniden inşa etmek istediğimizde sanıyorum bu değerlere karşı çıkacak şeytanın doğrudan askerleri dışında kimse olmayacaktır.

İnsanlığın dirilmesi için, tekrar ediyorum fıtrat kodlarının sistemli olarak yerleştirildiği insanlık haritasını ortaya çıkaralım, üzerindeki kiri pası temizleyelim öncelikle insan olarak yerimizin neresi olduğunu tespit edelim, sonrasında insanlığı konuşalım…İşte, o zaman dünyanın çehresinin kısa sürede nasıl değiştiğine ve çekici hale geldiğine şahit oluruz. Böyle değil de herkes kendi ideolojik saplantılarını ve öğrendiği dinsel inanışları insanlığı kurtaracak bir araç olarak dayatır ve onlara göre bir kurtuluş reçetesi sunmaya çalışırsa, şunu biliniz ki hiç kurtulamayacağınız kapıdan zindana girmiş olursunuz. “Ey insan Kerim olan Rabbine karşı seni aldatan nedir diyor Rabbimiz, âmâ ey Müslüman diye başlamıyor. Demek ki İnsan olduğumuz zaman zaten İslam olmuş olacağız. Onun için benim naçizane fikrim önce insan ve insanlık hayatı ortaya çıkmalı ki, bunlar göverdiği büyüdüğü zaman özel yaşam alanları insanların inançları ve ideolojileri olur. Dolayısıyla her ferdin kendi yaşamıyla ilgili olan özel değerlerini herkese dayatması insanlığın imha edilmesi olur. Allah, İslam olarak tek din gönderdi, İlk vahiyden son vahye kadar. Hepsi Tevhitti. Allah’ın gönderdiği Tevhit dini Fıtrattır. Fıtrattan uzaklaşıp insanlıklarını unutanlar için gönderilen tek dinin adı İslam’dır. Yani İslam Fıtratın dışında olan bir şey değildir. Dolayısıyla İnsanlıktan uzaklaşıldığında bir rehabilite ve yeniden düzenlemek için gelen değerler, İnsanlık bütünü içinde olduğu için, onları bayraklaştırarak insanlık sanki Allah’ın istemediği ve fıtrata yerleştirmediği, sonradan ortaya çıkan bir yaklaşımmış gibi düşünülüp öcü muamelesi görmesi, insanların cehaletinden başka bir şey değildir. Dolayısıyla Tüm İnsanları İnsanlık değerleri altında fıtrat kodlarının yayıldığı haritada yaşamaya davet ediyorum…Bizim tek kurtuluşumuz o haritadaki yerimizi gecikmeden almak ve haritayı canlı hale getirmektir.

Sorgulayan anlayan algılayan ve gerekli tavrı koyarak bir an evvel insanlık çizgisi üzerinde dosdoğru mücadeleye başlayan ve başlamak için diz çöküp bekleyen tüm kardeşlerime selam muhabbet ve iyilik dileklerimi yolluyorum…

Kalın sağlıcakla….

Erol KEKEÇ/23.06.2023/13.08/Namazgah/İST



2 yorum: