10 Mayıs 2023 Çarşamba

İLAH OLURSA CİNSİYET FELAH BULMAZ İNSANİYET

“Ey iman edenler! Eşlerinizden ve evlatlarınızdan size düşman olanlar çıkabilir; onlara karşı dikkatli olun! Bununla beraber eğer affeder, hoş görür ve kusurlarını örterseniz bu sizin için bir fazilettir. Hiç şüphesiz Allah da çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.” Tegabun:14

İslami düşünce adı altında tek eşle evliliğin olmazsa olmaz evlilik olduğunu, çok eşli evliliğin ise cahili bir adet olduğunu söyleyenler, acaba bu ayetteki eşlerinizden size düşman olanlar çıkabilir diyen ayeti nasıl değerlendiriyorlar. Yoksa tek eşli bir yaşamı mı anlatıyor. Buradaki anlamı iyi idrak ettiklerinde, bunu daha rahat anlamış olacaklar. Çok eşli bir evliliğin olduğu yerde, ancak eşlerinizden ifadesi kullanılır. Tek eşle evliliğin olduğu yerde böyle bir uyarının olması mümkün değildir. Demek ki, eşleriniz derken böyle bir yaşam var ki, o gündem yapılıyor. Ancak eskiye özgü bir yaşam olup sonraki yaşamda böyle bir uygulamanın olmayacağı ve kötü olacağı olsaydı, ifade, önceki alışkanlıklarınızdan kaynaklı evliliklerinizdeki çok eşliliğinizden size düşman olanlar çıkabilir demesi gerekmez miydi?

Şayet tek eşli olup ayrılan insanlar için kastedilmiş olsaydı, eşleriniz ifadesi kullanılmazdı. Yani her hâlükârda, birden fazla evliliğin olduğu anlaşılmaktadır. Peki, ben şunu sorgulamak istiyorum diyen insanlarımızın neden çok eşli bir yaşamı kaldırabilme tahammülleri yoktur. Kadınların ilk ileri sürdükleri gerekçe, ben kıskancım başkasını kaldıramam, çünkü insan içinde ancak bir kişiye sevgi besler, başka birine sevgi barındırırsa bu olmaz diye karşı çıkarlar. Ben de hemen soruyorum kadın erkeğin ilahı ve tek mabudu mu ki, sadece kalbi onun sevgisi ile dolup taşsın. Oysa Allah insanların göğüs boşluklarında birden fazla kalp yaratmamış derken, sadece kendi sevgisiyle o kalbin dolmasını ve başka mabutlar edinmemesini anlatmaktadır.

Çok eşli bir yaşamda, kadının tek dikkat etmesi gereken incelik ve olmazsa olmaz durum, erkeğin eşlerine adil davranıp davranmayacağı olabilir. Onun dışında eften püften kendi hırs ve algılarına dayanarak ben bunları kaldıramam anlayışı, Allah’ın ayetlerini içe sindirememek olur ki, Allah korusun bu durum küfre insanları taşır.

Bu ayet çerçevesinde ortamdaki yaşamlarımızı sorgularsak ciddi bir çözülmenin olduğuna şahit olacağız. Allah’ın helal kıldığını siz kendinize haram ederseniz, bu defa haram olanları helal kılarak onları yaşarsınız. O zaman da anlamsız ve günah yüklü bir yaşam ortaya çıkar. Bunu anlatmamdaki maksat, ayetlerin oluşturmak istediği anlamlı yaşamları hiçe sayarsak, anlamsız yaşamları anlamlı gibi yaşamamızdır. Sonrasında da neden ve niçin bu mutsuzluklar hayatımızı kuşattı diye, ev içi kuşkuların endişelerin kişiyi yiyip kemirdiği ve eşlerin birbirinin peşine dedektif koyduğu paranoyak yaşamların kurbanı olursunuz.

Hayat, Allah’ın belirlediği ve olmasını mutlaka istediği kendi kodlarından koparıldığı zaman, her gün aşınarak kendi karanlığına hapsolur. Bugün insanların mutsuzluğunun ve giderek yaygınlaşan insani bağlarının kaybolmasının arkasındaki en önemli etken, Allah’ın belirlediği koordinatların dışında bir yaşam oluşturma arzu ve isteğidir. Bundan 20 yıl öncesinde belli yerlerde eş değiştirme gibi bazı toplumsal patolojilerin olduğunu duyduğumda inanamamıştım, ancak geldiğimiz noktada internet sitelerinde bunların alenen reklamlarının girildiğini gördüğümde insanlığın, insanlıktan ne kadar uzaklaştığını ve kendini yok etmek için çırpındığını anladım.

İnsanın yaratılış fıtratını dağıttığınızda ortaya çıkacak oluşumların hepsi insanı darmadağın etmek için bir aday olur. Son 25 yıldır, ülkenin her yanına 1+1 veya 1+0 tarzı dairelerin yapıldığına ve bu dairelerinde genellikle palaza tarzı mekanlara yerleştirildiğini biliyorum. Buralar büyük oranda meşru görülmeyen yaşamların meşrulaştırılma mekanları oldu. Sonrasında da yeni isimler bulunmakta gecikilmedi. O burada yamuklusu ile yaşıyor. Ne demek Yamuklu manita vs. gibi ifadeler. Bu kavramlar tamamıyla Allah’ın meşru kıldığı bir yaşamı kötü göstererek, Allah’ın haram kıldığını helalleştirme davranışlarıdır. Ne yazık ki, Müslüman olduğunu söyleyen anlayışlar da bu tuzağa düştü, kadınlar eşlerinin öyle yaşamasına razı olabiliyor, âmâ onun ikinci bir eş almasına razı olmuyor. Bu durum, Kadın eliyle Erkeğin hayatının darmadağın edilmesinden başka bir şey değildir. Oysa Allah huzur bulasınız diye sizden eşlerinizi yaratık diyor.

İslam, zihinlerde devrimler yapmadığı sürece yaşamlar anlamlı bir yolculuk yapamaz. Zihin ve yürek iklimi fıtrat basıncının etkisindeki rahmet ile beslenirse, ancak o zaman, ortaya çıkacak yaşamlar tadından yenmez huzur adası olur.

Tarih boyunca belli kabilelerde de poliandri yani çok erkekle birleşen kadınların yaşamları olmuştur ve hala Hindistan’da Tota kabilesinde görülmektedir. Bu durum her ne kadar dişi için, bunu kabul eden toplumlarda arzulanır bir yaşam olsa da ben bunu insanın yaratılış ekseni üzerinde ele aldığımda tamamıyla rotadan çıkan bir eylem olarak görmekteyim. Anne sütü nasıl halis katıksız tertemiz bir süt ise, döllenme merkezi olan cinsiyette tertemiz bir yatağa, tertemiz katkısı olmayan tek bir siperim almak zorundadır. Ancak o zaman yüceliğini korur. Kadın bir toprak, erkek ise sudur. Toprak her ortamdan gelen zehirli kimyasal ne olursa olsun alırsa o toprak, toprak olma özelliğini kaybeder, üzerinde yetiştirmesi gereken bitkiyi yetiştiremez ve sonrasında verimsiz bir tarlaya döner. İşte, kadın verimli ve ne bitirdiği belli olan bir topraktır. Ancak erkek su gibi akışkan olduğu için birçok toprağı sulama özelliği vardır. Bir araziyi sular, ondan sonra orada işi bitince o suyu başka bir araziyi sulamak için kullanırsınız. Bu durum suyun fıtratının öyle yaratılmasıdır. Ama toprağı bir suyla suladınız ondan sonra toprağı başka bir suyla sulamak için farklı yerde akan bir suya taşıyamazsınız. Taşıması olmayan bir varlığı taşınacak duruma getirdiğinizde onun aslını bozarsınız ve sürekli kaybeder. Erozyona uğrar ve nerede nasıl birikinti haline geleceği belli olmaz.

Bunları anlatmamdaki amaç, kendi beklentilerimi karşılayacak ortamlar oluşturmak değil, insanı yeniden kendi fıtratıyla barıştırarak kaybedilen huzurun yakalanmasıdır. Evliliğin bitirilmesinin sebebi çok eşle evlilik asla olamaz, ancak sadakatin gayri meşru yollarla zedelenmesi, hırsızlık yüz kızartıcı davranışlar şiddetli anlaşmazlık, eşlerinin birbirine zarar vereceği iyileşmesi imkânsız akıl hastalıkları gibi etkenler önemliler arasındadır. Ama bir erkeğin aynı zamanda farklı bir kadınla evlilik yapması evliliğin dağılma gerekçesi oluyorsa, orada Allah’ın fıtrat üzere kurduğu aile yaşamı dinamitlenmiştir. İslam’dan bihaber olan yaşamlar zaten isteklerini istediği yerde doyuma ulaştırıyor ve buna kimse itiraz bile etmezken, çok eşle evlilik gündem olduğu zaman en çok itiraz edenlerin de onlar olduğunu görüyorsunuz. Böylesi çelişkilerin sera tabakası gibi insani değerlerimizi kendi kapsam alanına aldığı bir ortamda, benim söylediklerimin kolay anlaşılmayacağını biliyorum ama buna rağmen ifade etmezsem kendimi inkâr etmiş olacağım.

İnsani fıtratın parçalandığı bir yaşamda, arzular hiçbir yaratılma geni barındırmadan arzularını yaşarken, ilk itirazları da fıtrata dönüş hamlesine olur. Benim anlatmak istediğim bir din inanç değerlerini yaşama egemen kılmaktan çok, yaratılış kodlarını dikkate alarak insan olarak yaşamayı tercih etmemizdir.

Herhangi bir cinsiyeti aşağılamayı ve bir başkasının da üstünlüğünü ortaya koymuyorum ve öyle bir iddiam da yoktur. Hayat toprakta canlılık bulur. Topraktaki tohumun filizlenmesi de suya bağlı, ne su tek başına bir yaşam ortaya koyar ne toprak…İkisi bağımsız düşünüldüğü zaman anlamı olmayan avare bir zemin ve boşa akan bir sıvı olur. Ancak ikisinin izdivacından hayat fışkırır. DOLAYISIYLA ÜSTÜNLÜK BİRBİRİNE KARŞI DEĞİL, KENDİ GÖREVİNİ YERİNE GETİRİRKEN ORTA KOYACAĞI EFOR VE ÇABADADIR. Kendi yaratılış kodlarının dışına çıkmış olanın adı ne olursa olsun önemsiz anlamsız ve boştur. Dolayısıyla cinsiyetleri savaştıran yarıştıran insanlığı hayatın dışına atan tavırlardan kurtularak, hayatın fışkırdığı bir ortamın oluşması için gerekenlerin yapılması önemlidir.

Erkekler için çok eşlilik aslında ona tanınan bir ayrıcalık ve onu önemli kılmak değil, onun fıtratındaki var olan özelliklerini rehabilite ederek kontrol altına alarak yıkıcılığının önüne geçmektir. Örneklendirecek olursak, Fırat nehrini düşünelim ve üzerinde üç tane kocaman baraj var ve bu barajlar hem yaşam kaynağı oluyor hem de Fırat’ın yıkıcı gücünü kontrol altına alarak kontrollü akmasını sağlamış oluyor. Ancak bu barajlar yapılmamış olsaydı, o koca Fırat sadece denizlere karışacak ve yaşama artı bir katkısı olmayacaktı. O tarlalar da boş virane olarak kalacak bir tohumun gövermesini sağlamayacaktı. Ancak sular arazileri değerli kıldı ve orada bir iki bitki yetişirken birçok farklı bitki, kuş ve hayvan türlerinin barınağı haline geldi. Yani tarlalar gerçek değerine yükseldi ve ona kolay kolay paha biçilmez oldu. Erkek bir su demiştik, işte bu suyun anlamlı olması için meşru ve kontrolü belli olan rehabilite merkezlerinin olması kaçınılmazdır. Ancak kaçak belli kanallar açılarak oradan farklı yerlere sular götürülmek istenirse, o suların nelere mal olacağının hesabını yapamazsınız. Hem dökücü hem parçalayıcı hem de gittiği yerde o sulara nelerin karışıp nasıl kimyasal atıklar taşıdığını da anlamazsınız.

Bu açıklamalardan sonra diyorum ki, insanlık, yaratanın var ettiği fıtrat koordinatları içinde yaşamını yeniden diriltmelidir. Yoksa bir daha diriltemeyeceği bir yok oluşa kendini götürecektir. Naçizane tavsiyem meşru olan, yaratıcının belirlediği çizgileri yasaklayarak kendinizin oluşturduğu çizgileri beyaza boyarsanız, barışa değil savaşa gidersiniz. Allah’ın var ettiği çizgiler arası yaşam mutluluk huzur barış kardeşlik dostluk, yüklenme, hak, hukuk ve adalet getirir, âmâ sizlerin oluşturduğu çizgilerin içi ise bir kaos ve çıkmaz yaratır. Tercih insanın, ama derim ki, tercihlerimiz fıtrat koordinatları içindeki hayat olsun…

Makalemin sonuna yaklaşırken ayette vurgulanan düşmanlar olacağını bilerek, onlar üzerinden bir kin ve nefret ortamı değil oluşturulması gereken…Affeden bağışlayan kusurları örten faziletli davranışlar ortaya koymamız isteniyor. Allah, engin merhamet sahibi ve bağışlayıcıdır. Ayetin çerçevesi içinde konuyu ele almadığımı düşünenler olabilir, ancak buradaki amacım, ayetin ortaya koyduğu bir yaklaşımı doğru okuyarak hayatın diğer noktalarına dokunmaktı…

Erkekler bu yolla rehabilite edilirse, nesiller sağlıklı, psikolojik ve genetik özellikleri bilinen bir yaşam alanı içinde erdemli ve güven temeli içinde yaşamlarını sürdürürler. Yoksa geldiğimiz ve devam eden süreç G. Orwel’in dediği gibi, annesi babası belli olmayan çocukların daha değerli olduğu, anne ve babaları belli olanların kıyıda köşede horlandığı, anlamsız yaşamların pohpohlandığı, meşru zeminlerin sürekli aşağılandığı bir korku ütopyasına doğru sürükleniriz.

Erkekler, yaşamı sadece arzu ve istekler olarak görmekten çıkarak, yeni bir hayatın gövermesi için hayat taşıyan varlıklar olduklarını anlayacaklar, kadınlar da kendilerini erkeğin en üstün ilahı olarak görmekten çıkarak, erkeleri günaha teşvik eden özelliklerini ıslah edecekler…Yoksa bu gidiş her iki tarafın da çürümesine neden olacaktır…Çürümeden ayağa kalkalım Allah’ın helal kıldığını kendimize haram kılmayalım, Allah’ın haram kıldığını da kendimize helal kılmayalım yoksa akıbetimiz berbat olur…

Başka bir konuda buluşmak dileğiyle selam saygı muhabbet ve iyilik dileklerimle, doğru anlaşılmak muradıyla kalın sağlıcakla…

Erol KEKEÇ/08.05.2023/11.53/Namazgah/İST



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder