3 Ağustos 2022 Çarşamba

GECEDEN GÜNDÜZE BİR ÇİZGİ VAR UFUKTA

 Gecenin içindeki yaşam ile gündüzün içindeki yaşam birbiriyle örtüşmeyecek kadar farklılık gösterir. Ancak insan alışkanlıklarına bağlı bir hayatı yaşıyor olmasından dolayı, bunu öyle kolay çözemez. Gece ve gündüz birbirinin devamı gibi görülse de aslında yer değiştirirken birindeki hayatın mesaisinin bittiği, diğerinin mesaisinin başlayacağı anın geldiğinin haberi verilir. Gece, ufkun atılım yaptığı an olduğu kabul edilmeli, ancak gündüz ise bu ufku harekete geçiren eylemlerin kolektif boyut kazandığı andır. Dolayısıyla her ikisinin de kendine göre kendisine özgü özellikleri vardır.

Gecenin her karanlığının içinde nelerin gizli olduğunu insan idrak etse, sanıyorum gündüz mesaisini akşama vardığında noktalamaz. Çünkü gece, gündüz elde edilmeyecek imkânların hepsini içinde taşır. Bu imkânlar gecenin kadrini bilenlerin üzerine ancak rahmet olarak yağmur gibi yağar. Geceden sağa sola dökülenler varsa gecenin içinde nasibi olanların karşısına çıkar. Diğerleri rutin yaşamın kolları arasında ömür takvimini tamamlar.
Gece, akıl idrak ve dikkatin bir noktaya aynı anda yöneldiği zamandır. Bu anda döllenme gerçekleşir ve insan, yaşamının tüm gizemlerini bu vakitte anlayabilir ve yeni gelecek her gününü daha anlamlı ve renkli yaşama gayreti içinde olur. Onun içindir ki insan gecenin sükûnetinden kendisine mutlaka ama mutlaka bir pay almalıdır. Gecenin sükûneti ile ruhun dinginleşmesi arasındaki benzerlik aslında insanı gündüzün meşguliyetinden kısmen de olsa uzaklaştırabiliyor. Ancak insan, dinginliği her zaman kendisi için bir yok oluş ve işe yaramamak olarak gördüğünden daha karmaşık ve ağırlıkların altında olmayı tercih edebiliyor. Yani insan, aslında kendisinden kaçtığı halde sanıyor ki, kendisini yaşıyor. Kendinden uzaklaşan bir varlığın kendinde olmayan özünü nerede arayıp bulması mümkün olabilir ki!
Geceler aslına dönüşün bir işaretidir insan için… Ancak insan geceyi sadece gündüzün yorgunluklarını atacak bir vakit olarak gördüğü için, gecenin rahmetini pas geçebiliyor. Oysa gece çok büyük bir nimettir. Bu nimeti metabolizmanın sağlıklı yaşamını sürdürmesi için gerekli bir nimet olarak görmemek lazım sadece… Bunlar gecenin her anında bulunan gıdalardır. Ancak asıl gıda tadılmamış olan ama hayali bile insanı bulutların üzerinde uçurmaya yeten bir gizemdir.
Gece, tanışmadığımız bir âlemin mesaisinin başladığı, insanların ise zorunlu dinlenme vaktinin başlamasıdır. Zorunlu dinlenme diyorum çünkü insan alışkanlıklarının kölesidir. Dolayısıyla yaratıcı insanların bu alışkanlıklarını yeniden tanımlamak istemediği için, ”Geceyi sizin için dinlenme vakti kıldık” diyor. Büyük buluşların gerçekleşme anı genellikle dinlenme anıdır. Çünkü öncesinde büyük bir çaba ve yorgunluk olur, bu yorgunluktan biraz arınayım derken akıl idrak ve dikkat aynı noktada bir anda buluşunca elektriklenme olur ve üçlü reaksiyon gerçekleşir böylece bir tepkime ortaya çıkar. Sonuca ulaşılma imkânı az olan, gündüzün yönünü belirleyecek, yaşam formülleri bulunur. Yani gecenin bize bağışladığı birçok değer olmasına rağmen, biz bunları idrakten yoksun yaşarız. Gece, sadece karanlıklarla izah edilemez, çünkü o karanlıkların altında bize gayp olan ama bizim için yaratılmış nice nimetler bulunmaktadır. Bu nimetlerin bize açılması ve onlardan istifade eder duruma gelebilmemiz, gecenin kadrini anlamaktan ve onunla dost olmaktan geçer.
Gündüz o kadar meşguliyetlerin kıskacına girmiş ki, içinde yaşayanların ağırlığını taşımaktan kendi içindeki güzellikleri ortaya çıkaramaz olmuş sanki! Ondan olsa gerek gündüze aşina olanlar gündüzün farklı bir yanının olacağını düşünmekten yoksun kalmış gibi… Dolayısıyla gündüzün içindeki hazineler ile gecenin içindeki nimetlerin tamamının insanın kendi çabası ve isteğiyle gerçekleştiği sanılmaktadır. Durum böyle olunca gece ve gündüz, içindeki gizemi insanlara açmaz olmuş. Gecenin uykuyla geçirildiği, gündüzün yoğun meşguliyetler altında boşa harcandığı bir hayattan, insana ancak yüzeysel imkânlar görünür olmuştur. Bunlar da insanın kendisiyle tanışması ve barışık yaşaması için yeterli olmamıştır. Yani insan kendi karanlığını ve kendi yoğunluğunu aslında tercih etmiş ve ona sahip olmak için sanki hayatını feda etmiştir. Hayatın feda ve heba edildiği bir zamanın içinden anlamlı hayat çizgilerini yakalamak öyle sanıldığı gibi kolay olmuyor. Onun için insan gecenin gizemini anlamalı ve gündüzün bereketini idrak ederek yaşamına yeniden bir anlam vermelidir. Yeni bir anlam yüklemesi insanı insan yapabilir. Yoksa var olan yaşamıyla insan, sadece alışkanlıkların hamalı gecenin idrak yoksunu olarak, gündüzü sırtlanmış bir yük hayvanı olarak yaşamanın ötesine geçemez.
Yaratıcı, içinde her türlü hazinelerin ve nimetlerin gizlendiği geceyi insanlığa armağan ediyor, gündüzün meşakkatinin ardından… Bu rahmetin farkında olmayan insan, geceyi kabirdekilerden farksız geçirerek sonraki güne ayyaş ve sarhoş bir kafayla başlayıp, anlamlı bir gün tahayyül ederek kendinden uzakta kendisi için yaşadığını sanır. Ey insan! Kendin için yaşayacaksan gecenin içindeki gizemi, gündüzün içindeki bereketi idrak etmelisin; bunun yolu akıl idrak ve dikkat üçlüsünü hayatının tam odağına koyarak güne başlayacaksın… İşte o zaman, geceler bir anlam bulur, gündüz sana rahmet olur.
Gecenin sessizliği ve gizemini çözmek için gündüzden gelen heyecanımı gecenin bu vaktine sakladım ki, ne arıyordum ne buldum ya da nelere ulaşabildim bunları ruh dünyamda yerli yerine oturtmak için geceyi gündüzün başlangıcına ulayarak gecenin nimetlerine ruhumu saldım… Ruhum, bu beden sensiz olmuyor, sen ise bu beden olmadan nasıl benimle gecenin gizemini anlamaya çalışacaksın, onun içindir ki bana seni gerek seni, sensiz neyleyim dünya verilse elime… Alışkanlıklarımı bırakarak gündüzün içinde, geceye koşarak geldim ki, bedenimle ruhum birlikte ayağa kalsın diye…
Bir gece gizeminden gündüzün rahmetine kavuşmak için, gecenin bu vaktinde ruhumu uyandırayım diye düğümleri tek tek çözerek geldim buralara… Buralar tüm dostlukların karıldığı ruhun ve bedenin birlikte şaha kalktığı yer... Temiz suların akışı gibi ruhumun bedenimle nasıl uyum içinde aktığını görmek içindir tüm çabalarım, umarım amacıma yaklaşmışım…
Sevgiyle muhabbetle ve huzurla kalın…
Erol KEKEÇ/03.08.2022/00.35




x

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder