21 Mayıs 2021 Cuma

GÜÇ VE BİLİM İLİŞKİSİ

Bilimle güç arasında kurulacak ilişkiler doğrudan insanlık yaşamını imhaya dönük çabaların alenen ortaya çıkmasıdır. Çağdaş yaşam, kendisini öyle bir kamufle etmeyi beceriyor ki, yaptığı her eylemi insanlığın itirazının olmayacağı düzeyde meşru zeminlere oturtuluyormuş gibi davranarak, etkileme ve kabullenilme boyutunda ciddi bir başarı sağlamaktadır. Bu başarı kendi çıkarlarını üst düzeye çıkarırken, insanlığın sonunun yaklaşarak gelmesine çok ciddi katkı sunmaktadır.

Böyle bir sonuca nasıl ulaştığımı merak ediyor olabilirsiniz. Dünyaca ünlü bir yazılım firması sahibi bilimsel çalışmalarda her konuda adı anılıyor ve nerede bir değişim dönüşüm farklı yapılaşmaya gidiliyorsa, küresel gücü elinde tutan yöneticilerle adı anılır ve hep onlarla hareket edip bir sözcüymüş gibi ortaya çıkıyorsa, bilimle güç arasındaki örtülü ilişkilerin olmadığını söyleyebilir miyiz? Bill Gates ile bilimin, gücü nasıl meşrulaştırdığına şahit olduğumuz çağda yaşadığımızı kendi gözlerimizle gördük. Geçmişte de bunlara şahit olunduğu bilinse de özgür bilim adamları, gücün tüm olumsuzluklarıyla meşruiyet zemini oluşturmasına fırsat vermemiştir. Hatta Orta çağda Bilimsel açıklamalar doğrudan kilisenin tekelinde veya kontrolünde yapılan açıklamalar olarak görülse de kilisenin tutarsızlığı, kiliseyle özetlenen bilimsel olduğu söylenen açıklamaların da itibarını sıfırlamış ve bilimsel çalışmalar özgür bir hüviyet kazanmıştır. Bilimin özgürlüğü için nice bilim adamı ve düşünürler skolastik batının dar ağaçlarında can vermiştir. Bu adanmışlık olmasaydı, insanlığın kitleler halinde dünya genelindeki sömürüsü daha erken başlamış olacaktı. Ancak gözünü kırpmadan, insanlık ve özgür düşünce için ölüme gülümseyerek, inanarak giden o bilim adamları, bugün ki insanlığın toplu ecelinin gecikmesine çok ciddi katkıda bulunmuşlardır.

Bilim adamları, o günlerden itibaren bastırılarak tamamıyla Güç ve iktidarların emrine girmiş olsaydı, bilim belki de bugün ki geldiği aşamayı yakalayamazdı. Çünkü başlangıç noktasına baktığımız zaman bilimsel, felsefi düşünüş ve buluşların temelinde, insanın merak güdüsü ve onun aşkınlığa dayanan baskın yaşam ve zihin hayretinin olduğunu görmekteyiz. Bu hayret ve hayranlık, hayret edilen değerleri yaşamda insanlığın hayatını nasıl kolaylaştırır ve insanları bulundukları bu zihin kalıplarının dışında nasıl farklı bir atmosfere taşır güdülenmesinin harekete geçirmesiyle yolculuğa çıktığını söylemek abartılı olmaz. İnsan, bu uğraşlarının karşılığı olarak, son elli yıl içinde, on katı zamanda alınmayacak mesafelerin alınmasına imza attı. İşte, gelinen nokta bilim adamlarının yaşadığı ülkelerin devlet yönetimlerinde güç zehirlenmesine neden oldu. Bu çalışmaların nasıl daha uzun süreli ve herkesi tekeline alıp güdeceği bir yaşamı, devam ettirmeye katkı sunacak şekilde kullanılabilir duygularına ulaşmaya itti. Bu duygularla hareket eden dünya müstekbiri baron küresel canavar, gözünü kırpmadan tüm dünyayı ateşe vermekten zerre tereddüt etmedi ve insanlığın yanması için kurulan cehenneme bilimi kullanarak her gün ateş taşıdı. Yani bilimsel bir yanma şekli oluştu. (!) Ancak bu cehennemin yanmasında önemli bir role sahip bilimden, bu defa cehennemden çıkmak için yardım istendi. Yani anlayacağımız hem davacının hem de davalının avukatı aynı, çünkü aynı kişiye vekalet verilmiş gibiydi. Peki böyle bir davanın kazananı kim olur dersiniz? Güç ve imkanlar ne taraftaysa, vekalet almış ve üzerine yemin de etmiş olsanız, o davanın kazananı bellidir. Ancak Bir anda hesapta olmayan karşılaşmalar olabilir mi elbette olur. Siz bulunduğunuz yerden, çok güzel bir iklimden, kara yoluyla belli bir hedefe yolculuk yaparken gittiğiniz noktaya yani sona tam bir kala, aşırı yağış ve toprak kaymalarından dolayı yolun kapandığını görüyorsunuz, tekrar döneyim diye düşünürken bir anda gök gürültüsü şimşek derken yıldırım aracınıza düşüyor ve orada nakavt olup yolun dışında kalabilirsiniz. İşte hayatta böyledir. Siz bir hesap yaparsınız ancak mutlak hesap yapanın çok iyi bir hesap kitap uzmanı ve tüm alemin tasarrufu elinde olduğunu hesaba katmadığınızdan onun hesabı bizim hesaptan önce gerçekleşir. Geri dönüş kararı olsa da insan kendi kendisini kurtaracak bir güçte olmadığını anlayacak, son iki yıldır oynanan oyun, mutlak hesap sahibinin eliyle böyle bir filmin gerçeğiyle karşılaşmaya doğru gidiyoruz. O filmde herkes hem oyuncu hem seyirci olacak…

Son dönemde bir hâkim tanıdım, o hâkimin insafına sığınmış, sömürüldüğü halde hala sömürüldüğünü anlamadan, ondan medet umma derdinde olan birini alenen kandırmaktaydı. İş yapmak için Türkiye’ye gelmiş olan Yemenli bir iş adamına yardımcı olmak için, bulunduğu makamın gücünü de kullanarak o iş adamını bir arazi mafyasının kucağına bilerek atar. Yani Mafyanın elindeki yarım kalmış villaları değerinin çok çok üstünde o iş adamına aldırır. Ancak tamamlanması için ciddi bir finansman daha gerekiyor, bu finansman için de yardımcı olacağını söyler. İş adamı yabancı olduğu için bankalardan kendisi kredi kullanamaz ancak bir çıkış yolu var derler. Bunun için hâkimin korumasında olan iş adamı ikna edilir, villaları satan mafya üzerine kredi çekilir, bu paralar mafyanın hesabına girer ancak para yabancı iş adamına aktarılmaz. Mafya ve Hâkimin ortak kurtarma operasyonunda yeni bir yol denenir, İş adamına sevgili olması için yabancı bir bayan eliyle ayartılarak sevgili hayatı yaşamları istenir ancak bunun karşılığında ciddi bir yatırım gerekir bayana. Bayan adamla yaşar ancak içeriden kuşatılmıştır. Hâkim her iki tarafı da kontrol etmektedir. İş adamının en güvenilir dostu olarak ona getirir mafyayı başına musallat eder, kazancı mafyayla birlikte paylaşırlar. Bayana âşık olur iş adamı, ancak bu bir aşk hikayesi değil doğrudan bir çetenin kurduğu tezgâh olduğunu hiç anlamaz. Bayanın istediği her şeyi ona verir. Bayan arada bir ülkeme gideceğim diye oradan ayrılır ancak zavallı mağdur sahiden ülkesine gittiğini sanır, oysa bayan çete ve hakimle günlerini gün ederler. Yani anlayacağınız hala şu ana kadar bu adam sağıldığını anlamaz ve hâkim de hala onun kurtarıcısıdır. Bu hâkim şu an aktif olarak İstanbul Anadolu adliyesi Bölge istinaf mahkemesinde aktif olarak bir birimin başkanlığını sürdürmektedir. Bunu neden mi anlattım. Sizin kurtarıcınız ile sizin düşmanınız birlikte oyun kurmuşlarsa sizler bu oyunda hep kaybeden olduğunuz halde hala kurtarılmayı beklersiniz onun için daha çok bekleyeceğiniz muhakkak…İnsanlığın bu durumunu en güzel özetleyen büyük Ustanın şu mısralarını paylaşmak isterim, ona da Rabbimden rahmet diliyorum… “Oyuncular kapkaççı, Hakemler gayrı adil, yaşamak mı köleliğe muadil…”

Ey bilimin insafına sığınarak kurtarılmayı bekleyen insanlık, Bilim ile küresel mafya ortak çalışmaktadır. Siz o bilimle kurtarılmayı beklerseniz, o bilim sizin sırtınızdan o mafyaya daha neler kazandıracak, son ana kadar sizi kullanacak ve süt kalmadığında damarlarınızdaki kanı da sağdığında posanızı size verecek tüm umutları tükenmiş olan insanlık, bu sömürü çarkının bonolarını, kayıtsız şartsız teslim olarak imzalamak zorunda kalacaktır. İşte o zaman asıl dram başlayacak…

Sonraki yaşamdan bir beklentisi olmayanlar hepten korku paranoyasının esiri olacak, geleceğe umut taşıyanlar da bir an evvel gidelim de şu zilletten kurtulalım diye dua seanslarına başlayacak. İster inanın ister inanmayın fark etmeyecek, tüm insanlık için yerin altı üstünden daha hayırlıdır diye herkes avazı çıktığı kadar bağıracak…Böylesi acınası bir tablonun inandırılan, neme lazım küresel köyünün vurdum duymaz denekleri olmak istemiyorsak, gücün kuşattığı bilimden medet ummaktan vazgeçip ayılalım yoksa tüm insanlığı ayılmamak üzere uyutacaklar…

Bizi yok edeceğinizi bilsekte, bu film gişe rakorları kırsa da bu filmin ne izleyeni ne de oynayanı olmayacağız diyerek Galileo gibi, siz beni assanız da dünya dönüyor onu durdurmanız mümkün değildir diyemeyeceksek, yarınlarda Güneş doğmayacak…

Güneşin batmadığı bir gezegende, tüm insanlık barış ve huzur içinde yaşayacaksa, insanlık için meraklarını ve hayranlıklarını hayret edilecek çabaya dönüştürecek bilim adamlarını yetiştirelim ve onları engizisyon mahkemelerinde yargılayacaklara bu fırsatı asla vermeyelim. Ancak o zaman bilim bizi düşünür, yoksa bize hep kaybedeceğimiz bir hâkimi kurtarıcı olarak gösterirler.

Selam saygı muhabbet ve dualarımla…

Erol KEKEÇ/20.05.2021/13.55

Not:Bayan,Neme lazım köyü ve vurdum duymaz kobay kavramları özel olarak kullanıldı…

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder