27 Şubat 2021 Cumartesi

BABAMIN BİR NASİHATİNİ BU GECENİN SIRTINA YÜKLEDİM!


Dünya mı sıkmaya başladı beni, yoksa bedenim büyüdü de dünyaya mı sığmaz hale geldi…Hala kafam ellerim arasına sığmakta, gözlerim iki adet ayakkabı numaralarım değişmemiş, gittiğim geldiğim dükkanlar hep aynı, yollar kaldırımlar beni taşımakta yorulmuyor, asfaltta da bir değişim yok hatta bastığım yerler bir daha basmamı istercesine önümde selama durur gibi uzuyor da uzuyor…Dünyaya bakıyorum onunda çevresinde ve çapında bir değişim yok, küçülme de gözle görülemeyecek kadar fark edilmiyor; peki soruyorum benim bu naçiz bedenimi bunaltan nedir acaba? Anlamakta ve algılamakta da çabalarım yetersiz kalmakta…(!)
Kendime destanlar okuyorum, beni ancak ben çözebilirim diye arada bir de masalları da okumuyor değilim ama ne hikmetse, o ben hep takılıp kalıyor canlı yaşamlardan kendisine post dikmeye…Sanıyorum o postu sırtına alıp onun haleti ruhiyesine bürünüpte ruh hali de bu postun sıcaklığıyla ısınmaya başlayınca, işte o zaman bu dünya dar geliyor bedenime, nasıl bir bedense bu ruhumu da taşıyamaz hale geliyor, bir anda o ruhum farklı gezegenlerde hemen yeni bir beden arayışına giriyor…Sahiden anlayan var mı acaba, neden bu ruhum ve bedenim dünyanın kıskacında bitkin ve bitap düşerek onun daralttığı hayatın içinde nefes nefese kalır…(!)
“Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader, unutma bu dünya böyle gelmiş böyle gider…” Dese de Merhum NFK, ben o kader denen ve bana dayatılan benim gibi yaratıkların dayatmalarını kader olarak göremediğimden, sanıyorum bu dünya beni sıktıkça sıkmaya başlar…Bu sırrı çözemesem de bazı ipuçlarını arada bir yakalamıyor değilim, âmâ ne yapayım bunlar, bu bedenin ruhu, bu dünyanın da bedeni neden bu kadar daralttığını anlamakta tam olarak işime yaramıyor…
Duyarlılık hücrelerini yok etmek için, sanıyorum dünya yeni bir oluşuma giderken bu arada tüm dünyanın duyarlı hücrelerini imha ederek bu dünyayı yaşanmaz hale getirseler de yaşanmaz yer haline gelen bu dünya, herkesin ruhunu ve bedenini benim gibi kıskacına almaz. Çünkü ölü hücrelerin bir bedende bir araya gelmiş olması onlara yapılacak baskının dozunun onlarda bir değişim meydana getirmesinin mümkün olmadığından olsa gerek. Daraltan bu dünya da sanki benim bahtıma çıkmış gibi beni daraltmakta…
Ben böyle duygular sağanağı altında kendimden geçerek yavaş yavaş o sağanak altında dalıp gitsemde bazen babamın nasihatleri ve uyarıları aklıma gelince onların etkisinde kalıp o duygulara yeni bir parantez açmak zorunda kalıyorum. Evladım öyle zamanlar olur ki, bu hayat insana yük sanırsın, sırtında tüm dünyanın ağırlığını taşırsın, âmâ şunu bil ki, dünyanın sırtında taşınanların sırtında, aslında taşınanlar var ama onlar bunu göremezler, onların göremediklerini sen gördüğünde herkesin duyması gereken acı ve ıstırabı sen sırtlanmış olursun bu da seni çok yorar… Evladım yorulanlar değil kaybedenler, zihnen ve ruhen hiç yorulmayıp ne yapalım bu dünya böyle gelmiş böyle gider bir elimde cımbız bir elimde ayna umurumda mı dünya gelen ağam giden paşam diyerek yaşadıklarını sananlardır. Onlar aslında hiç olmadılar ki yaşasınlar, onlar tek hücreli keneler sınıfına girerler ancak ezildiklerinde bağırtıları etrafı kaplar boş davul gibi ses çıkarırlar ama her davulcunun değneğiyle yeni ve farklı ses çıkarmayı da ihmal etmezler…Aman ha evladım ne boş bir davul ol, ne de amaçsız yaşayan bir odun ol…Hedefli adam gibi yaşamak çok zordur evladım, adamların tükendiği günde adam gibi yaşayacaksın…Daralsa da çemberin hepsini göğüsleyerek geçeceksin yoksa nerede kalır yaşamak dediğin…Sen yaşayacaksın çünkü yaşamak için geldin…
Evladım, her zaman haktan yana olacaksın ve adaletin şahidi olacaksın çünkü bu Allah’ın emridir. Bu emirlere uyarak yaşamak Müslüman olmaktır.Müslümanlık’ta bu Dünya’da bir kor ateş haline geldi onu eline aldığında onunla aydınlanırsın ama yanmayı göze alacaksın, onu bıraktığında kimse o meşaleyi elinde taşımak istemez herkes meşalenin ortalığı iyi aydınlattığını anlatır ama o aydınlıktan asla faydalanamaz çünkü eline aldığında bu dünyanın insanlarınca dışlanacağını bilir ve onun da elinde durduğu sürece kendisini yakacağını düşünerek korkak ve ürkek davranırlar…Böylece kölelik antlaşmasını imzalayarak bir böcek gibi yaşamaya mahkum olurlar…Evladım Allah’a kulluk bedel ister, o bedeli göze alamazsan işte o zaman bu dünya sana açıldıkça açılır ama bedel ödemek istersen dünya seni sıktıkça sıkar…Bunlara katlanmayı göze alırsan yeryüzüne gönderilen halifelik makamının ne olduğunu idrak eder öyle yaşarsın bu da senin sorumluluklarını artırır. İşte sen bunlara hazırlıklı olarak yaşa çünkü gittiğin yolun gelecekte sana armağanı bunlar olacak gibi görünüyor…Gençsiniz şimdi, bunları savunuyorsunuz inşallah gelecekte savunduğun bu değerler senden bedel istediği zaman değerlerini satıp kendi dünya rahatını düşünerek yaşayan biri olarak çıkmazsın …Öyle olursa evladım işte hayatı kökten kaybedersin…
Evladım bu sana baba nasihati olsun, Gücünün üzerinde bir sorumlulukla sorumlu olarak kendini görme o bir müstağniliktir kendini harap edersin…Ancak ne yapalım zaman benim dediğime uymuyorsa ben zamana uyayım, çünkü yaşam böyle devam ediyor ne suya ne sabuna dokunacaksın diye düşünürsen hayatın boyu cünüp yaşarsın, çünkü suya sabuna dokunmadan temiz kalacağını düşünen ancak ahmaklardır. Sen, sen ol, adam gibi adam ol…Evladım maslahat böyledir diyenlerin neyin maslahatını düşündüklerine iyi bak, yalanın ve haramın iyi tarafı asla olamaz…Yalan söyleyenleri Allah hidayete erdirmez, Allah’ın haramlarını helal gibi tüketenler de Allah’ın hududunun içine giremez, Allah’ın hududunu hudut bilmeyenlere değer verirsen senin değerin olmaz, değerin yoksa beş para etmezsin o zaman da seni cehennem kapısında zebaniler karşılar…Sen bunların ne olduğunu bilirsen nasıl yaşaman gerektiğine sen iyi karar verirsin evladım…Böyle yaşadığınız sürece, bir baba olarak tüm haklarımı helal ettim…
Bak evladım bu geçen zamanlarımız heba olan yıllarımız olarak geçmesin diyorsan önce hedefini bileceksin, sonra o hedefin uğruna tüm acıları çekmeyi göze alacaksın, o zaman ne olur bilir misin, tüm mücadelen kutsallaşır; çünkü böyle bir hayat, otururken yatarken yürürken yerin ve Göklerin rabbini düşünerek onu anarak yaşamadan farksızdır…Yani çekeceğin acılar sana bir cennet güzelliğini sunar, âmâ hedefin yoksa çekeceğin ve çektiğin tüm acılar sana ıstırap olarak döner…
Ey benim Rahmeti Rahman’a gideli neredeyse 27. Yılı tamamlamaya giden babam seninle konuştuğumda ve senin bana nasihatlerin aklıma gelince çok huzur bulduğumdan seninle dertleşmek için sanki masanın başına geçtim…Oysa yazmaya başladığımda sen yoktun ama nasıl olduysa yine sen geldin yanıma, sana rahmet diliyorum ve dünyanın tüm ağırlığını tepeleyerek geçiyorum ki yürümemi engelleyen bağlayıcıların bağından kurtulayım…
Şimdi biraz daha anlamaya yakınım sanki, dünya değilmiş beni sıkan ben dünyayı bir tespih yapıp elimde çekerek yolculuk yaparken, yolun hakkını vereyim diye herkese candan bir selam vererek sizden şu an ayrılıyorum, Allah’ın selamı rahmeti bereketi ve inayeti tüm yeryüzünde bulunanların üzerine olsun….
EROL Kekeç/26.02.2021/23.21
Fotoğraf açıklaması yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder