29 Ocak 2019 Salı

KUR’AN’DA AHLAK VE YAŞAM-6




“Medyan halkına da kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin için ondan başka hiçbir ilah yoktur. Rabbinizden size açık bir delil gelmiştir. Artık ölçüyü ve tartıyı tam yapın. İnsanların mallarını eksiltmeyin. Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk etmeyin. İnananlar iseniz bunlar sizin için hayırlıdır.” A’raf:85
Ayette vurgulanan hakikate bakar mısınız, ahlaksızlığın ortaya çıktığı ve insanların haddi aştığı durumda hemen onlara bir uyarıcı geliyor. Bu uyarıcının anlattığı temel gerekçe, “Allah’a kulluk edin sizin ondan başka hiçbir ilahınız oktur.” Allah’a kulluğun dikkate alınmadığı ortamlar, tüm hesapların altını üstüne, üstünü de altına getirmekte bir sakınca görmezler. Onun için uyarıcının insanları ahlaki olarak davet ettiği en önemli hakikat, Allah’tan başkasına kulluktan kaçınmaları ve gönderilen apaçık delillere göre yaşamalarıdır. Ölçünün ve tartının bozulması, ahlaki bir çözülme ve toplumsal güvenin ayaklar altına alınmasıdır. Ondan dolayı elçinin hatırlatması, ölçüyü ve tartıyı tam yapın olmuştur. Başkalarının hak ve hukuklarına dikkat etmeyenlerin, ahlakı cinsel yaşamla sınırlandırarak ahlaksız bir yaşam oluşturmalarının tutarsızlığı da böylece ortaya çıkmaktadır.
Ahlak ve hukuk iç içe olan iki kavramdır. Yaşamdaki hakkaniyetler aynı zamanda hukukun temel kriterlerini oluşturur. Ahlaksız bir toplumda hukuk kurallarının da çok anlamlı bir yaptırıma sahip olduğunu düşünemezsiniz. Çünkü insanların ahlaken dejenere olduğu ve kimsenin, başkasının hak ve hukukunu korumasının gerekliliğine inanmadığı bir ortamda, uygulayacağınız kuralların yaptırımının çok etkisi olmayacaktır. Onun için böylesi toplumlarda hapishanelerde insanların dolup taştığına şahit olursunuz. Ancak ahlaksal olarak hakkaniyete uygun yaşayan toplumlarda insanları hukuken cezalandırmaya ihtiyaç duymazsınız, ondan dolayı da hapishanelerin kapatıldığını görebiliriz.
Eğer bir fert, tek başına hayatta kalmak için başkalarının da varlığına ihtiyacı olduğunu anlarsa, insan olduğunu anlamış olur. İnsan olduğunu anlayan her fert bir başkasının da kendisi gibi yaşamını devam ettirmesi için, başkalarının varlığına ihtiyacı olduğunu bilir. Her hareketini ortaya koyarken iyilikleri kendi tarafına, karşı tarafa da olumsuzlukları koymaya çalışmaz. Ahlaki bir eylemin herkes için gerekli ve elzem olduğuna inanarak yaşar. İnsanlar böyle bir yaşamın ortasında varlıklarını devam ettirmek isterlerse, insan gibi yaşarlar; şayet kendi çıkarlarını sadece koruyacağına inanırsa o zaman da hayvani güdülerinin etkisiyle bir hayat ortaya koyar ki, bunun adı insani bir yaşam asla olamaz.
Ahlaksızlık, sadece fahşanın içinde bir unsurun ortaya çıkmasıyla olacağını düşünen ve öyle anlamaya mahkûm olmuş insanlar, öncelikle ahlaksızlığın temel kriterlerini iyi kavramaları gerekir. Ahlaksızlık, ölçü ve tartıyı eksilmekle başlıyor. Bu dengesizliğin içerisinde her şey vardır. Başkasının eşi çocukları değersiz, bizimkiler çok değerli, bizim eylemlerimiz kutsal diğerlerinin ki çirkef, bizim malımız canımızın yongası, başkasının ki ortalık malı yemeyen keriz, benim çalmamın bir anlamı var, başkasının çalması ne kadar kötü, benim yaptığım sapkınlığın adı, olur böyle kaçamaklar, başkasının yaptığı, alçaklık adilik vs. Biz ağzımıza alınmayacak kelimeleri kullandığımızda karşıdaki hak eder, diğeri kullandığında pisliğin yapacağı ancak bu, kendimize ait olamayanları kendi ukdemize almak için her türlü yalanı söylemekte bir sakınca görmezken, onlar yaptığında onların zaten geçmişi belli…kendi çevremizde ahlak yoksunu her türlü kepazeliklerin üzeri örtülür ve adı, kol kırılır yen içinde kalır, diğerleri yaptığında onların tüm kirli çamaşırlarını pazara dökmek şart olur. Her türlü imkanları kendi yakınımıza ve sadakatli olanlara haksızca aktardığımız zaman hiç olmazsa namazlı ve alnı secde görür, diğerleri olunca onlara gidecek bir dirhem su bile haram olur…Bunları çoğaltmak mümkündür. Yani buradan yola çıkarak öncelikle ölçüyü ve tartıyı tam yapmadığımız müddetçe, ahlaksızlığın en ala kollarında can verileceğinden kimsenin kuşkusu olmasın…
“…Rabbinizden size açık bir delil gelmiştir. Artık ölçüyü ve tartıyı tam yapın. İnsanların mallarını eksiltmeyin. Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk etmeyin. İnananlar iseniz bunlar sizin için hayırlıdır.” A’raf:85
İnsanların mallarını eksiltmeyin… Hangi gerekçe ve anlayışla onların vermek zorunda olmadığı paraları, neden hukuki bir gerekçeyle alma hakkına sahip olduğunuzu anlatırsınız. Allah almamanızı istediği bir malı kendinize göre gerekçeler oluşturarak alırken hiç mi içiniz sızlamaz.
Ölçüyü ve tartıyı tam yapın, ahlaktan söz edecekseniz. Ölçü ve tanrının şaftını kaydırmış olanlar hiçbir ahlaktan bahsetme hakkına sahip değildir. Ölçü ve tartının üzerinde bu kadar durulmasının hikmetini anlamayanlar, ahlaksal yozlaşmanın ve çözülmenin hiçbir noktasına olumlu katkı sunamazlar. Çünkü ahlaksal bozulma, haksızlıkların artmasıyla başlar. Haksızlıklara göz yumanlar diğer taraftan da neden böyle bir uçuruma gidiyoruz gibi timsah gözyaşlarını akıtmasınlar. Öncelikle timsah gibi her şeye saldırmaktan ve her şeyin sahibi olmaktan kurtulsunlar, sonra ahlakı konuşma hakkına sahip olduklarını ortaya koysunlar.
Allah’ın apaçık delillerine rağmen ahlaksızlığın odağını değiştiren anlayışlar, ne kadar da yeni odaklar oluştursalar asla iflah olmazlar. Hırsızlığın, gaspın, tecavüzlerin, insan katletmelerin, ailelerin dağılmasının, cinsel fuhşun yaygınlaşmasının, saygının ve sevginin yok olmasının, rüşvetin, adam kayırmaların, liyakatsizliklerin, vs. gibi ahlaksal çöküşlerin hepsinin temelindeki ana bileşenin ölçü ve tartıyı tam yapmamaktan kaynaklandığını göremeyenler, yan değişkenlerde bu sorunların kaynağını ne kadar ararlarsa arasınlar, petrol olmayan bir yerde petrol aramak gibi avuçlarını yalayacaklardır.
Düzene konulan bir hayatı yaşanmaz hale getirip sakın bozgunculardan olmayın. Allah hiçbir bozguncuyu sevmez. İnanan kimseler iseniz bunları yapmak sizin için hayırdır.
 “Bir de, tehdit ederek Allah’ın yolundan O’na iman edenleri çevirmek, Allah’ın yolunu eğri ve çelişkili göstermek üzere her yol üstüne oturmayın. Hatırlayın ki, siz az (ve güçsüz) idiniz de o sizi çoğalttı. Bakın, bozguncuların sonu nasıl oldu!?” A’raf :86
Allah’ın yolunu eğri ve çelişkili göstermek için yolunun üstüne oturarak kendinizi bu yolun sahibi gibi göstermekten uzaklaşın. Allah’ın üzerinizdeki nimetlerini hatırlayın, bozguncuların sonunun nasıl olduğunu görün…Hiçbir toplum kendisini ayrıcalıklı sanmasın, İnsanları tehdit ederek, Allah’ın yolundan insanları çevirmenin sonunun ne olduğunu herkes çok iyi görecek… Bakın, bozguncuların sonu nasıl oldu”
Erol KEKEÇ/28.01.2019

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder