25 Ocak 2019 Cuma

KUR’AN’DA AHLAK VE YAŞAM-4




De ki onlara: "Hadi gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını yüzünüze karşı okuyayım: Hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Ana-babaya çok iyi davranın. Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; biz sizi de onları da rızıklandırırız. Kötülüklerin görünenine de gizli kalanına da yaklaşmayın. Allah'ın saygın ve aziz kıldığı cana, bir hakkı savunmak dışında kıymayın. Allah size bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz."En’am:151
Ahlakın genel çerçevesi bu ayette apaçık ortaya konulmaktadır. Kur’an’ın bir ahlak manifestosu olduğunu bu ayetten apaçık görmekteyiz. Yeryüzündeki insanların hepsini bir araya toplasanız, ahlakın bu kadar açık ve net bir tanımını yapmasını ve çerçevesini  yaptıramazsınız. Allah açıkça bunu bize beyan ederken, kendi küçük beyinlerimizle yeni sınırlar belirlemeye kalkıyoruz.
Haydi gelin sizin yüzünüze karşı, rabbinizin neleri haram kıldığını size okuyayım…En önemli yapmamız gereken, ona hiçbir şeyi şirk koşmamaktır.İşinizi,paranızı,mevkinizi,bayunuzu güzelliğinizi,beklentilerinizi,korkularınızı,üstatlarınızı,şeyhlerinizi,atanızı,liderlerinizi,hocalarınızı,arabalarınızı,evlerinizi,villalarınızı,binalarınızı okullarınızı, mesleklerinizi yani kısaca, sizi Allah’ın dışında bağlayıcı olan ne varsa bunların hepsinin çekim alanından çıkıp, onların sahibi olacaksınız ki, Allah’a şirk koşmayasınız. Neye ait isek ve kendisi olmadan kendimizi anlatmakta güçlük çekiyorsak, bunların hepsi bizi Allah’a şirk koşmaya götüren etkenlerdir. Yaşatanın öldürenin rızık verenin, başımıza gelen olumlu ve olumsuzlukların hepsinin sahibi, hesapları görenin, her şeyin mutlak yöneteninin o olduğunu idrak edip, yüreklerimizin atışını ondan gelecek emirler doğrultusunda atmasını sağlayamıyorsak, o zaman hayatımızın şirk bataklığında geçtiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu bataklıktan dışarıya çıkmadan ahlaksal değerlerin hayatlarımızda izler bırakması da düşünülemez.
Sen olmazsan biz de olmayız diyeceğimiz tek güç Allah’tır. Onun dışındakilere söylenen bu söz Allah’a şirk koşmaktır. Onun dışında kutsallaştırılan ve tazim duruşu gerektiren her eylem, şirkin ta kendisidir. Şirk dendiği zaman hemen aklımıza sıradan basit putlar gelmesin…Onlar şirkin alenen zirve yaptığı ancak en sıradan olanlarıdır. Allah’a hiçbir şeyi şirk koşmayın…Namazımız, okuduğumuz Kur’an, tuttuğumuz oruç, yaptığımız haç, verdiğimiz sadakalar da bünyesinde şirk unsuru barındırarak karşımıza çıkabilir. Eğer kıldığımız namaz, amaç olur, ne kadar güzel namazı eda ettiğimizi, o olmazsa olmaz olarak bizi sadece onunla bütünleşmek olarak algılanırsa, bu da çığırından çıkar…Kutsal olan namazın kendisi değil, Rabbimizdir. Allah’a giden yolda bir işaret olduğu için o değerlidir. Allah hesaba katılmadan alışılmış bir davranış olarak, eda edildiği sanılan namazlar, bize kendisini hatırlatıp Rabbimizi unutturacak durumdaysa, bunun bir şirk unsuru olmadığını kim söyleyebilir. Sairin dediği gibi “Kır bu evin putunu İbrahim ister Kur’an olsun adı, ister veli olsun, Kır bu evin putunu İbrahim! azmet deli gönlüm putlar kırmaya, putlar kıran Arzı Mevuta geçer.” Yani Kur’an’la Allah’a şirk koşan, bir yaşam ortaya çıkardık…
Şirk deyip hemen geçmemek gerekiyor, sıradan devlet yöneticileri bile yetkilerine kimseyi ortak etmeyi düşünmezken, nasıl olur da Tüm mahlukatın var edenine, çirkince bazı ortaklar kılabiliyoruz. Allah hiçbir konuda kendisine şirk koşulmasını asla istemiyor, ahlaki yaşamın olmazsa olmazı buradan başlar. Ondan sonra dünyaya gelmemize vesile olan anne ve babaya iyilikle muamele etmek gelmektedir.
Ana ve babaya çok iyi davranın, onlara kötü davranmak haram olan bir davranıştır. Haram anlatılacaksa, kültürü din haline getirerek insanlara haram sınırları belirlemekten uzaklaşalım ve Allah’ın haramlarını anlatalım…Ana ve babanın herhangi bir dini inancı sorgulanmadan onlara çok iyi davranmak ahlakın ikinci ve olmazsa olmaz ilkesidir. Bu aleme gelmemize vesile olan ana ve babaya saygı, sevgi, merhamet etmeyen bir anlayış tüm ahlak sınırlarını çiğnemiştir. Bu perdeyi parçalayanların diğer perdeleri koruması düşünülemez. Yaratan Allah, aleme gelmemize vesile olan, ana ve babadır. Dikkat ediyor muyuz, haram sınırlarının ilk temelinin nasıl atıldığını…Ancak Allah’a şirk koşmayanların ana ve babaya merhamet edip iyilik yapacakları da böylece ortaya çıkmaktadır. Ahlak ve etik değerlerden bahsedenlerin dünyasında analar ve abalar aciz düşmüş, barınacak bir ortamları olmadığından düşkünler evine terk edilmişse, orada çok ciddi bir ahlak erozyonu var demektir. İçinde yaşadığımız toplumda ana ve babaların dövüldüğü ve evlerden kovulduğu, aşağılandığı bir ortamda, din adına anlatılanlar, hala bilmem neyin faydası ve zararları ya da başı açık namaz kılmanın günah olup olmadığı anlatılıyorsa din ahlak dışı bir dindir. Ahlaksız bir din, asla Allah’ın dini olamaz.
Ahlaki bir devrim yapamayan toplumların hayatlarında din karşılık bulmayacaktır. Allah’ın neleri haram kıldığını açık seçik ortaya koyup onunla ilgili toplumsal gerçeklik masaya yatırılıp, ciddi bir operasyondan geçmediği sürece, toplumları kuşatan bulaşıcı toplumsal hastalıkların önlenmesi mümkün değildir.
Yoksulluk endişesiyle sakın ola ki çocuklarınızı imha etmeyin, sizin de onların da rızkını Allah vermektedir. Tüm rızıklar yanında olan yaratıcı, yaratıp bu aleme gönderdiği bir kulunu açlıktan ölüme mahkûm etmez. Âmâ ona verilen o rızkı gasp ederek onu ölüme mahkûm edenler yeryüzü zalimleridir. Bu dünya üzerinde hüküm sürenler ve tüm güçleri ellerine alanlar, dünyanın nimetlerinin sınırlı olduğunu ve ondan dolayı bir nüfus planlaması yapmak gerekir diyerek anne karnından ceninleri alarak onlara bu yaşamı zindan ettiler. Zamanla da bu doğal hale geldi…Oysa sizin de rızkınızı, doğacak olanların da rızkını Allah vermektedir. Dünya Firavunlarının Allah’ın hudutlarını imha etmelerine asla fırsat vermemektir görevimiz…
Kötülüklerin hem görüneninden hem de görünmeyenlerinden uzak durmak, hayatın temel üçüncü ilkesidir. Dikkat ediyor muyuz, sıralama o kadar önemli ki, bunları dikkate alanlar ancak yeryüzünde iyiliklerin yaygınlaşmasına öncülük edebilirler. Fahşanın her türlüsüne yaklaşmayın…Görünen kötülüklerden uzaklaşmak bazen kolay olabiliyor, ancak Allah’ın bildiği kulların onu anlamakta zorlandığı kötülüklerin bir virüs gibi, gizliden yayılarak toplumların genetiğini ele geçirdiğini görmekte zorlanabiliyoruz. İşte, bunu bilen rabbimiz, kötülüklerin hem gizlisinden hem de açığından uzak olun, onlara yaklaşmayın diyor…
Allah’ın saygın ve aziz kıldığı bir cana hakkı savunmak dışında kıymayın…Bu size kesinlikle haramdır. Her can saygın ve azizdir. Hiçbir gerekçe hakkın dışında bir cana kıyma hakkına sahip değildir. Hakkın savunması kişiye ve ortama göre olan bir durum değil, onun sınırlarını yine Rabbimiz belirlemiştir. Kısas bunların ilkidir. Onun dışındaki ise savaş anı ve onun da hukuku yine bellidir. Bunları yapmak evrensel bir ahlaki değerdir. Bunların ötesinde sınırları zorlayan ve kendilerine göre helal haram sınırları belirleyenler, Allah’ın hududunu çiğneyip haddi aşanlardır. Bu ayette vurgulanan hakikatler tamamıyla ahlaki açıdan bir yaşamda haramın sınırlarının ne olduğunun beyanıdır. Ameli olarak haram unsurları başka ayetlerde de anlatılmaktadır “... Allah size bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz."En’am:151
“…Ana-babaya çok iyi davranın. Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; biz sizi de onları da rızıklandırırız. Kötülüklerin görünenine de gizli kalanına da yaklaşmayın. Allah'ın saygın ve aziz kıldığı cana, bir hakkı savunmak dışında kıymayın. Allah size bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz."En’am:151
Rabbim en doğrusunu söyler, inşallah bu hakikatlere kulaklarımızı ve yüreğimizi açarak bir yaşamın yorulmayan yolcularından oluruz…
Erol KEKEÇ/24.01.2019

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder