11 Ocak 2019 Cuma

EY İNSANLAR! HAKKI AYAKTA TUTANLAR OLALIM- (5)



“Musa'nın kavminden doğru yolu gösteren ve doğrulukla adalet yapan bir topluluk da vardı.” A’raf:159
Hayatın her döneminde doğru yolu gösteren ve doğrulukla adalet yapan bir topluluğun olacağını asla unutmayınız. Bunun en güzel örneğini yine rabbimiz beyan ediyor. “İbrahim ve beraberinde olanlarda sizin için güzel örnek vardır.” “İbrahim tek başına bir ümmetti” yani o tek olarak mücadele etti ve ona iman edenlerden söz edince, sadece Lüt’un ona inandığını açıklamaktadır. Peki, O nasıl olur da bir topluluğu anlatan Ümmet Kavramıyla özetlenir. Bunu derinlemesine düşündüğümüz zaman şu hakikatle yüzleşiyoruz. Her dönemde Tevhidi düstur edinen, Allah’ın vahyini taşıyan ve ona hiçbir şeyi katmayanlarla İbrahim bir ümmettir. Çünkü o tüm ilahları ve anlayışları redderek Rabbine dönen bir elçidir. Ondan olsa gerek, Tüm ilahların tasallutundan kurtularak sadece rabbine yönelen, doğrudan Kur’an’dan almalıyız ilhamı, diyen Şairin dediği gibi, her dönemde vahye dayanan bir yaşamla ortaya çıkanlar İbrahim ile birlikte bir ümmettir. İşte bu ümmet, Allah’ın Resulü Muhammed (as)’ın arkadaşlarına bir örnek olarak sunulmaktadır. Bu ümmet, tevhit erlerinden oluşan doğruluğa şahitlik yapan ve yeryüzünde sadece adaletin mücadelesini verenlerdir.
Eğer bir toplumda doğru yolu gösteren ve herkese doğrulukla adalet yapanlar olmasa, vahiy gelmeyeceğine göre yaşamın kaybolan rotasını bir daha yakalamak zor olacaktır. Demek ki Musa (as) zamanında da doğruluğa, hakka şahitlik eden bir grup vardı ve de her dönemde bu grup devam edecektir. Doğruluğa hakka şahitlik edenler, herhangi bir grubun, partinin ya da cemaatin insanları değildir. Onların beslenme kaynağı doğrudan vahiydir. Allah’ın emrettiği doğruluk ve adalet dışında başka bir şeyi gözetmezler. Bunlar, tarihin kırılma noktalarında her zaman doğruluk ışığını, elleri, ayakları yansa, yüreklerinden vurulsalar da O ışığı taşımaktan yana reylerini kullanırlar. İşte, bu topluluk İbrahim ile birlikte bir ümmet oluşturur.
Firavunun tüm baskı ve zorlamalarına rağmen hakkın ve adaletin şahitliğini yapmaktan kaçınmayan o insanların durumunu göz önüne alarak, günümüz yaşamına en doğru seçenekler sunarak hakka ve adalete doğrulukla şahitlik yapmak olmalı görevimiz. Bu şahitliği yaparken her türlü saldırı oklarının hedefi olacağımızı düşünerek, hakkın dışında asla bir referansı dikkate almamalıyız. Hakkın dışında yamularak bir oyana bir bu yana olacak şekilde doğruluğa şahit olamayız. Çünkü adaleti doğrulukla ayakta tutanlardan olmamız gerektiğini, sadece beyinlerimize değil yüreklerimizin tam ortasına kazımak zorundayız. Neden bu kadar keskin konuştuğumu düşünebilirsiniz, ancak şunu unutmayalım ki, çok kötü ve etrafı kuşatan logar pisliklerinin temizlenmesi için, içine akıtılacak çok temiz suların da o pis sularla karışarak onun bünyesine sineceğini unutmayalım. Onun için bir pis suyun içine temiz suların akıtılması, pis suyu temizlemez, ancak temiz suyu kirletir o halde yanlış bir düşünce ortamında doğruları anlatarak o yanlışların değişmesini beklemek, hem boşuna kürek çekmek hem de kendinizi imha etmek olur. Rabbimiz, Musa’nın kavminden bahsederken de, onların içinde farklı yaşayan bir grubun varlığını anlatmaktadır. Yani onlar gibi yaşayıp farklı düşünleri anlatmıyor. Bu da gösteriyor ki, doğru yolu gösteren ve doğrulukla şahitlik yapan bir ümmet olursa, ancak doğruluk tarihi kırılmaların etkisinde kalmadan gelecek çağlara aktarılabilir. Aksi halde sadece iğdiş edilen ve tüm özellikleri imha edilen bir şirk dini ve zulüm mekanizmaları sonrakilere miras bırakılır.
Doğru yolu gösteren bir doğrulukla adalete şahitlik yapılmazsa, insanlığın tüm iyilik genleri imha edilir. Onun için bizlerin bu konuda sarf edeceği özveri her şeye rağmen durmamalıdır. Fedakârlığın olmadığı bir değer, gün gelir kendi kendisini imha eder. Uğruna fedakarlıkların yapılmadığı bir yaşamın devam etmesi zaten mucizelere kalır. Gelecek kuşaklara mucizelere kalan bir yaşamı miras bırakmak istemiyorsak, hep birlikte erdemli, doğruluğu hayatlarının olmazsa olmazı gören ve adalete doğrulukla şahitlik yapacak insanlar olarak bir ve beraber olarak dünyaya meydan okumak zorundayız. Doğrular ve doğru yolu gösterenler, doğrulukla adalete şahitlik yapma cesaretini göstermezlerse, körler dünyasında tek gözlü olanlar daima o toplumları sömürenler olarak varlıklarını devam ettirirler.
“Yine bizim yarattığımız insanlardan öyle bir ümmet var ki, onlar hakka yol gösterirler ve o hak ile adaleti yerine getirirler.” A’raf:181
Günümüz yaşamına bir göz atacak olursak, Hakka yol gösterenlerden ciddi anlamda rahatsızlık duyanlar olabiliyor, çünkü onlar içinde bulundukları halden memnun oldukları için, hakka yol gösterenleri potansiyel bir düşman ve hain olarak görüp onları bir anda imha etmek isteyebilirler. Çünkü hakka yol gösterenlerin topluma tuttukları ışık, herhangi bir kişisel yaşamı anlatan ve toplumu bir postu paylaşmaya davet eden ışık olmayacağı için, toplumların buna yönelmesi mümkün olabilir. Bu hakikatten rahatsızlık duyan statükolar, kendi avenelerinin elleriyle hakka şahitlik yapacak, Adaleti gözeten bu ümmeti tehlikeli bir zümre olarak tanıtıp onların yaşama haklarını ellerinden alma yoluna gidebilirler. Ancak şunu hiç unutmamak gerekir ki, O ümmet hak ile, adalete şahitliklerini yerine getirmek zorundadır. Ey dostlar! Neden hakka yol gösteren ve hak ile adaleti yerine getirenler bizler olmayalım…Şu üç günlük dünyanın lezzeti vicdanın vereceği o felahı size bahşedebilir mi? Günler hızla akarken bizler o günlerin içinde bir o yana bir bu yana savrulan güz yaprakları gibi çiğnenirken, zaman değirmeninin içinde de öğütülürken hala bura için adaleti gözetmeyeceksek ve doğrulukla hakka bir yol göstermeyeceksek, bu hayatı o zaman yaşanmadı  bilelim…Hak ile adaleti yerine getirmek ile göstermelik adil olmazlığı birbirinden ayırarak adam gibi yaşayan kullardan olmak kaydıyla, ”Onlar hiçbir kınayıcının kınamasından korkmazlar, bu Allah’ın bir lütfudur, onu ancak dileyen kullarına verir.”
Zaman geçmeden, yarınlar kararmadan, bugün bitmeden hakka yol göstermek için çıkalım yollara ve hak ile adaleti getirelim yerine, işte o gün rahmet iner üstümüze…
Erol KEKEÇ/10.01.2019


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder