Siyasal iktidarlar varlık gerekçelerini, toplumsal huzur, barış,
adalet, can, mal ve nesil emniyetini sağlayarak, toplumsal düzenin kaosa
gitmemesi için oluşan bir organizasyonun halk tarafından bu görevleri yerine
getirmek için oluşturulan bir otorite olduğunu anlamadıkları sürece, zulümden
başka bir yaşam ortaya koyamazlar.
Bir siyasal yapıda görev alanların adının kimliğinin dünyaya
bakışının ideolojisinin ve inancının toplumsal yaşamın devamında rol aldığını
görürseniz, oranın geleceği daima karanlık demektir. Ülkemiz gerçeğini dikkate
aldığımız zaman bu oyunlar her dönemde sergilenmiş ve de olması gereken tek
kıstasmış gibi halka lanse edilmiştir. Bu Ülke insanının ayağa kalkması ve
toplumsal huzurun her evden yükseldiği bir yaşamın oluşması için, alışılmış var
olagelen temelsiz ve sadece günü kurtarmak isteyen politik oyun kurucuların
tilkinin oyununu oynamalarının tasallutundan kurtulmaları gerekir.
Omurgası insan olmayan, donanımı adalet olarak inşa edilmemiş
ve huzura yolculuk yapacak bir yazılımdan yoksun tüm politik cambazlıklar
sadece gözyaşı zulüm ve ötekileştirme oluşturur. Adı, inancı ideolojisi ve
yaşam tarzı ne olursa olsun herkesi kuşatacak bir siteme acil ve ivedilikle
ihtiyaç hasıl olmuştur. Bu hakikati kavrayacak ve idollerini bir cennet bahçesi
gibi sunmayacak sadece ve sadece herkesin insani özelliklerini dikkate alan, yetkinlik,
liyakat ve evrensel ahlaki değerlere göre hiyerarşik yapıda görev dağılımını
yapacak insanların toplumsal birlik ve bütünlük oluşturmaları ve gelecek
nesillerimizin ve Milletimizin varlığının devamı için şarttır.
İçinde bulunduğumuz süreç, tamamıyla çatışmalardan beslenen
politik cambazlıkların sahnelendiği ve tek kişilik komedi filminin oynandığı
bir film galasının gösterimine dönmüştür. Bizim beynimizle dalga geçen
politikacıların bu ülkenin geleceğine verecekleri hiçbir katkılarının olmadığına
inanıyorum…Her gün söylediklerini kendi konuşmalarında yalanlayanlar, bizlerin
o vaatlerine nasıl inanmamızı bekliyorlar.
Bu ülkenin her karış toprağının, bu toprakların vatandaşı
olan her bir ferdinin sahibi olduğu unutulmamalıdır. Kimse bu ülkenin
topraklarını ve imkanlarını babasından kendisine kalan bir miras gibi har vurup
harman savurarak hoyratça kullanma hakkına sahip değildir. Yönetici olarak seçilenler,
toplumsal huzur ve barış için ülkenin daha iyi şartlarda yaşaması ve herkesin
insani özelliklerini ortaya koyacağı bir yaşam alanına getirmesi gerekir.
Bunları yapmadıkları gibi kendi beka sorunlarını bütün bir insanlığın temel
sorunu gibi lanse ederek bütün beyinleri kitlesel iletişim kanallarıyla tek bir
megafondan işgal etmeye kimsenin hakkı yoktur. Farklı düşünenler aynı toplumda
potansiyel düşman ve hain özelliğini hep taşıdı bu topraklarda. Neredeyse 100
yıl geçti bu sistemin imkanlarına sahip olanlar o nimetleri tepe tepe
kullanacakları koşullara gelince imkanları korumak için kendisini onaylamayan
herkesi potansiyel düşman ilan etti. Bu anlayış bizim bir kaderimiz olamaz. Biz
insan gibi yaşamak istiyoruz.2000’li yıllara kadar Kemalizm’in arkasına sığınan
ve her türlü kepazeliği meşrulaştırmak için kendisine bir “Atatürk” kalkanı edinenler
ne yaptılarsa bugün geldiğimiz nokta açısından aynı koşullar fazlasıyla ve de
daha da katlanarak devam etmektedir. Sadece imkanlar ve koltuklar değişti. Biz
ülkenin nimetlerinin el değiştirerek yeniden istenildiği gibi har vurulup
harman savrulması için 16 yıl bu iktidarı desteklemedik. Biz herkese adalet, özgürlük,
kırmızı çizgilerin tamamıyla insanlık ve evrensel ahlaki değerlerden oluşmasını
istedik, huzur mutluluk, devletin insanların dinlerini biçimlendirmesini ve
kendince yeni bir din oluşturmasını istemedik. Mustafa Kemal’in kaldırdığı
uydurma mitolojik dinlerin toplumun vazgeçilmez temel din anlayışı olarak her
ortamda dayatılması için değil…
Burada anlattıklarım sadece iktidar sorunu değil, Son 16 yıl parlamentoyu
işgal edenlerin hepsi bu günahın ortağıdır. Biz sorumluluklarımızı
verdiklerimiz o makamları işgal ederek sadece çıkar menfaat ve gelecek
bekalarının hesabını yaparak, yiyenlerin şükrettiği, götüremeyenlerin
sabrederek kendisine sıra gelmesi için hazır kıta beklediği yöneticiler ve anlayışlar
istemiyoruz.
Siyasetin son yüz yıllık dili bu Milletin sorunlarını çözen
ve insanları mutlu edecek bir bakıştan ve anlayıştan yoksundur. Fazla uzatmak
istemiyorum ve Kimseyi suçlayarak bir sorunu çözdüğüne inananlardan değilim.
Ben ülkemin ve Milletimin arasında hiçbir ayrım yapmadan herkesin adil ve barış
kıvılcımlarının artarak patladığı bir ortamda yaşaması için gece gündüz düşünen
ve bu düşündüklerini de siz dostlarla paylaşarak hakikate sadece bir katkı
sunmaya çalışan erdemli bir insanım.
Konuşmalarımda ve yazılarımda bir kişi grup kurum ve anlayışı
hedef alarak konuşan ya da onlara yamanarak konuşan biri değilim. Hakikati
Hakikat oluğu için anlatırım ve Hakkın dışında da hiçbir Hak tanımam. Gelin hep
birlikte bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşayalım. Sadece
iyiliklerde yarışalım ve Hakka şahitlik yapmak için ayağa kalkalım. Var mısınız
kardeşlik hakkaniyet ve adaletin kök saldığı bir ortamda kimseye yaranmadan ve
sadece hesapta görülecek hesabı yaparak yaşamaya….
EROL KEKEÇ/17.12.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder