28 Aralık 2018 Cuma

İYİ DİNLE EŞEK!




Rahmetli babamın, tüm incelikleriyle gönlüme kaydettiği hikmetli sohbetlerinden birini yine sizlerle paylaşacağım…Oğlum sen sen ol, seni ilgilendirmeyen şeye burnunu sokma, ancak Hakkın yamultulması varsa şahitliğinde de asla kusur etme! Kalkacağın yere asla oturma, biriyle dost olduğunda öncelikle ona adını sor ve adıyla hitap ederek konuş ki aranızdaki ülfet artsın derdi. Bunlar neden çok önemli, bu kadar üzerinde durduğuna göre hayatımızda mutlaka bir karşılığı olmalı dediğim zaman; bana Behlül Dane’nin hayatından örnekler vererek çok güzel olduğuna inandığım şu meselleri anlattı…
Behlül bir gün çölde yapayalnız tefekkür ederek rabbi ile baş başa kalmış ve günlerce açlıktan karnı karnına geçmiş durumdayken oradan bir çerçi geçermiş…Bunu gören Behlül, hemen akıl satıyorum akıl satıyorum diye seslenmeye başlamış. Çerçi bunu görünce yaklaşmış ve bana bir akıl ver demiş. Behlül bir akıl bir ekmeğe demiş…Çerçi bir ekmek vermiş ve bir akıl alayım demiş, Behlül ekmeği yedikten sonra çerçiye dönmüş ve demiş ki, biriyle tanıştığın zaman önce onun adını öğren…Ama ben bunu biliyordum diye çerki çıkışmış, o zaman almasaydın,ben sana zorla satmadım diye cevaplamış Behlül…Yolları aynı istikamete gidiyormuş, çerçi önde, Behlül arkada devam ediyormuş,ilerde eşek tökezlemiş ve çerçinin yükü devriliyormuş,can havliyle Behlüle dönmüş hey hey! diye bağırmaya başlamış ama Behlül hiç oralı olmamış…Yük devrilmiş ve çerçi koşarak Behlül ’ün yanına gelmiş ben sana o kadar bağırdım yüküm devriliyor yardım et diye, sen neden hiç oralı olmadın deyince, Behlül ben sana biraz önce akıl sattım demek senin akla ihtiyacın yoktur, biriyle tanıştığında önce ona adını sor ve öğren dedim oysa sen bana hey hey diye hitap ettin…O aklı alsaydın şimdi yükün belki devrilmemiş olacaktı demiş… Çerçi de bir daha olmaz demiş ve yükü yeniden yüklemişler yol devam ederken, Behlül yine akıl satmaya devam etmiş, çünkü doymamış…Çerçi, bana bir akıl daha sat, al sana bir ekmek demiş.Behlül’de seni ilgilendirmeyen şeye burnunu sokma demiş…Çerçi yine itiraz etmiş ben bunu da biliyordum,o zaman almasaydın diye cevabını almış Behlül’den…
Bayağı bir yol gittikten sonra Behlül yine akıl satıyorum akıl satıyorum diye bağırmaya başlayınca, çerçi bir akıl daha ver demiş, ekmeği almış güzelce bir karnını doyurduktan sonra, Çerçiye dönmüş ve demiş ki, kalkacağın yere asla oturma…Yahu sen benimle alay mı ediyorsun, ben bunu da biliyordum deyince, Behlül kızarak, o zaman almayacaktın diyerek  cevaplamış…Çerçi bayağı bir yolculuk yaptığı arkadaşı Behlüle, o zaman bu gece seninle kalalım demiş, tamam burası zaten benim memleketim ama bu gün burada padişahın daveti var, oraya gitmemiz gerekir çünkü padişah beni görünce mutlaka çağırır. Sen de benimle olacağına göre, sattığım akıllara uy yoksa başına bela alabilirsin diye öğüt vermiş….
Birlikte Padişahın sarayına gitmişler, çerçi saraya girer girmez hemen gidip başköşeye oturmuş, Behlül ise kapının önüne yakın eşik mesafesinde çömelmiş ve insanları izlemeye başlamış…Her gelen ekâbir misafirlerle birlikte çerçi yer vere vere en son Behlül ‘ün yanına gelip oturmuş, Behlül, o zaman yine dayanamayıp sormuş, ben sana akıl satmıştım, ancak sana hiç yaramamış, neden kalkacağın yere oturdun demiş…
Sofralar kurulmuş yemekler yenmiş, meyveler gelmiş, herkesin önüne tabaklar konmuş, padişah oradan bir bıçak alıp meyveyi kesecekken, çerçinin çok güzel elmas ve altın kaplama bir bıçağı varmış babasından hatıra kalan, hemen o bıçağı çıkarmış buyur padişahım diye padişaha uzatmış ve padişahım siz bu bıçakla meyveleri kesmeye layıksınız demiş…Bıçağın güzelliğini gören vezir bıçağı nasıl alırız diyerek hemen oradan atılmış ve demiş ki, padişahım bu senin hazinenden çalınan bıçaktır, yıllardır onu çalanı arıyorduk işte yakaladık bunun hükmünü hemen icra edelim demiş ve mahkeme kurulmuş çerçi idam edilecekmiş, ancak gece olduğu için icrası sabaha bırakılmış…
Behlül hemen devreye girmiş, bu benim misafirimdir padişahım, bu gece ben bunu evimde ağırlayayım yarın getirir sana teslim ederim; o zaman infazını gerçekleştirirsiniz demiş. Ancak padişah asla kabul etmemiş. Ey Behlül! vallahi sen bunun kafasını karıştırırsın ona bir şeyler anlatırsın sonra suçsuz bir adam olarak karşımıza çıkarırsın demiş…
Behlül Allah’a yemin ederim ki ben buna hiçbir şey söylemeyeceğim, sizden nasıl aldıysam öylece getirip teslim edeceğim, sadece aç bırakmayacağım diye söz verince, padişah buna ikna olmuş ve Behlül’e adamı teslim etmişler. Behlül, adama eşeğine bin ve haydi bakalım, seni yarın padişaha teslim edeceğim ancak bugün misafirimsin diye evinin yolunu tutmuş…Ahıra eşeği bağlamış ve adama da sen de şu köşede yatacaksın…Sakın bana bir soru sorma benim bu eşekle konuşacaklarım var merak ediyorsan ve eşeğin dilinden anlıyorsan dinleyebilirsin diye eşeğin yanına gidip kulağına eğilmiş…
Ey eşek oğlu eşek, ben sana o kadar akıl sattım ama sen demek bir türlü akıllanmıyorsun hala bu çerçinin yükünü taşımaya devam ediyorsun…Böyle giderse ömrün mezbahaya seni götürecek, kulaklarını dört aç ve beni iyi dinle…
Bak seni yarın idama götürecekler, orada nasıl davranacağını biliyor musun? Bilemezsin çünkü sen eşek oğlu eşeksin, boynun ipe gitmeye hazır, âmâ ben sana üzüldüğüm için yine de eşekliğine bağışlayarak sana anlatacaklarımı söyleyeyim, ister orada tekme atarsın istersen bir daha bu ağır yükleri taşımaktan vazgeçer özgürce doğada otlanır gezersin…Bak eşek, seni idam sehpasına çıkarıp ipi boğazına geçirdikleri zaman, son sözün var mı diye sana soracaklar, sen ne cevap vereceksin, biliyor musun eşek…Sözlerime iyi dikkat et! Diyeceksin ki, ben yıllar önce eve geldiğimde babamı öldürülmüş buldum, babamın göğsünde de bu bıçak saplıydı, babam bu bıçakla öldürüldüğü için her gittiğim ortamda bu bıçağı çıkarır ortaya koyarım ki, bu bıçağa sahip çıkan babamın katilidir diye böyle gösteririm. Burası da çok kalabalık bir ortam olduğu için, bıçağı hemen çıkardım. Padişahım bu bıçağın senin hazinenden çalınan bıçak olduğunu vezir tanıdı ve beni cezalandırmak istedi. Demek ki benim babamın katili senin vezirindir, onun cezalandırılmasını istiyorum diye haykıracaksın eşek…O zaman seni oradan indirecekler ve yerine veziri yargılayacaklar, buna dikkat et, ona göre savunmanı yap eşek, yoksa eşek oğlu eşek olarak gidersin…Bu akılların bedelini senin hiçbir ekmeğinin karşılamadığını ne zaman anlayacaksın ey eşek!
Sabah olur çerçi yargılanır ve son sözünü söyleyince sehpadan iner ve herkes bu aklı sen verdin değil mi Behlül diye çıkışırlar, Behlül’de Vallahi ben artık akla ihtiyacı olmayanlara hiçbir şey anlatmıyorum…Ben sadece eşeğe konuştum sanıyorum eşeğin o ferasetinden o da artık akıl etmeye başlamış diyerek mesele böylece sona erer………………………
Evet dostlar, Rahmetli babamın bu anlatımları kaç gündür hep yüreğimi ve zihnimi işgal etmeye başladı, ben de artık anlatacaklarımı farklı canlılara anlatmak için kalemimi oynatıyorum çünkü akla ihtiyacı olmayanların çoğaldığı bir çağda eşeklere anlatmak kaldı hakikatleri(!)…Selam ve rahmet temennilerimle umarım herkes payına düşeni alacaktır.
Erol KEKEÇ/28.12.2018


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder