Ey benim kardeşim, nasıl soyunmuştuk bu hayata bizler? Hiçbir hesap yapmadan mı, hayat sadece okuduklarımızın ve duyduklarımızın bir öğrenilmesi miydi, hayat güzel güzel konuşarak o güzel değerlerden haberdar olmak mıydı? Namazlarımızı kılıp, cahili toplumda, işte dürüst bir insandır, hiç kimseye karışmıyor, demeleri için İslami motifleri kendimize taşımak mıydı hayat? Sabah saat 08 ile 17-18 arası işinde, arta kalan zamanda uykuda ya da ziyaretlerde geçirilen zaman mıydı hayat? Tatmin olmak için günlerini bir orada bir burada geçirmek miydi hayat? Evet, kardeşim hayat hakkında çok sorular sorulabilir... Hayat nedir? Sorusu üzerinde etraflıca biz düşüneceğiz. Kardeşim duydun mu söylediklerimi? Bitmedi henüz söyleyeceklerim ve bitmeyecekte, ama fazla seni sıkmadan kısa kısa bazı hatırlatmalarda bulunacağım...
Ey benim kardeşim! Hani sen kendini tarihin evvelinden ahirine doğru ilerlemekte olan Tevhit kervanının içinde olduğunu iddia ediyordun?Bu kervanın erlerinin hayatlarını sen hiç düşündün mü?Bunlardan birisi İbrahim(as),bir diğeri de Mua'ab Bin Umeyr.İşte kardeşim kervanın erlerinden ve önderlerinden ikisi...İbrahim(as) Muvahhit insan,hayatının her alanında Allah'ın birliğini ispatlamış insan,hayatı şöyle anlamıştı:Her şeyden feragat ederek Allah'a yönelmek gerektiğine inanmıştı ve bunu da şu sözleriyle ispatlamıştı:"Ben sadece rabbime gidiyorum"Evet kardeşim İbrahim(as) sadece rabbine gidiyordu.Toplumun dininden toplumun her şeyinden ayrılarak net bir ayrılışla Rabbine gidiyordu...İbrahim mevkisiyle,makamıyla,satatüleriyle,beklentileriyle,arzularıyla,emelleriyle,fakir olma korkusu,zengin olma tutkusuyla,evet bütün bunları tutkuları,tutuculukları,muhafazakârlıkları,taraftarlarıyla rabbine giden insanın adı değil,O tevhit mektebinin sembolü olan insan sadece Rabbine gidiyordu...Kardeşim sen İbrahim'i(as) görmemiştin,ama İbrahim’i(as) bir hayatı görmemeli miydin?İbrahim'i hayatı görmemen önemli değil,İbrahim sen olacaktın,sen kardeşim İbrahim olacaksın,sen kardeşim İbrahim olacaktın...Sen İbrahim olurdun,İbrahim olmaya karar vermiştin,ama arzularını isteklerini İbrahim yapmamıştın,fakat yapmamalı mıydın,evet kardeşim yapmalıydın;çünkü bu kervana katılmak insanın her şeyinin İbrahim olmasıyla mümkündür.İbrahim konuşmada olunmaz ateşin içine atıldığımız zaman ortaya çıkar.
Evet, kardeşim, İbrahim ateşe atılmıştı ama yanmadan çıkmıştı. Allah’ın koruyuculuğundaydı, çünkü ateşe yakmama emri verilmişti, nasıl yakabilirdi ki, gücü var mıydı, hayır onun gücü kaybolmuştu İbrahim'in tevekkülü karşısında... İşte kardeşim, İbrahim’in içine atıldığı ateşin bir benzerinin içinde bulunuyoruz. Ama bizleri yakıyor üstelik kül olup savruluyoruz, neden neden bu ateşlere karşı dayanamıyoruz? Oysaki bu ateşleri bizler tercih ederek içine giriyoruz, ama İbrahim'i zorla attıkları halde yanmamıştı, bizler isteyerek gidiyoruz sonra da bakıyoruz ki kül olarak savruluyoruz...
Sana sesleniyorum kardeşim,niçin ve neden böyle oluyor?Tekrar soruyorum,hani sen demiştin ya Tevhit kervanının içindeyiz diye,böyle kervana katılabilir miyiz?...
27.12.1991
ELAZIĞ
EROL Kekeç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder