29 Haziran 2008 Pazar

BİR MİRASTIR

Cesur olanlar sonsuza varmak için görür,kuşkuya kapılmadan yerlerine yerleştirir,yanlış ya da hatalı olanlardan kaçar dersek bir doğruluk payı vardır.Kararların netleşmesi gerekir karardan önce bilgi şarttır.Bilindikçe her şey şeffaflaşır,o zaman her karar net ve kristal olur.Karardan sonra bilgi olmaz,varsa böyle bir yaşam orası melankolik bataklıktır.Bataklıkta neresine basarsam batmam demek doğru değildir ne tarafa basılırsa orası batacaktır.O halde sonsuz özlemi olanlar,paranoyak nöbetlerinden kurtulmalıdır.Bunun için bilgiye muhtaçtır,hiç bilenle bilmeyen bir midir?
Cahil cesur olur deyimi akla ve mantığa terstir,ancak pusu kurarak sansar gibi punduna getirmeye çalışır.Akıllı ve cesur insanın kararı net ve devamlıdır.Her ne kadar Merhum Cemil Meriç,düşüncenin kuduz it gibi kovalandığı bir ülkede ne düşünceden ne de düşünce adamından söz edilebilir dese de bazı deliler vardır ki onlar düşünce delisidir.Öğrenmeden yapamaz,bilmeden karar vermez,sonsuz özlemlerini sonlu varlıklarla paylaşmak için yaşar…
Bu gün ve yarın arasında bağlantı kurulamayan bir toplumda insanın ne söylediğini çok iyi bilmesi gerekir.Söylenmemiş her söz yeniden araştırılabilir,ancak söylenmiş yanlış bir sözü düzeltmek ise çok zordur.O halde söylenmemiş her söz akıllı insanın esiridir, ama ifade edilirse,yanlış algılandığı ya da yanlış temellendirildiği zaman insan onun esiri olur.Esir olmak kadar acı bir şey var mıdır?İşte cesur insan esaretin tüm zincirlerini kırmış özgürce,kuşku duymadan net kararlar verebilen insandır.
Yanlış anlaşılmasın statükoyu savunur yanımız yoktur, ancak değişmenin özde değil de gelişme, ilerleme ve hatalardan dönme boyutunda olacağını savunmaktayız. Cesur insan bilge olmak zorundadır, düşüncesiz bir tarihin ne kadar yaşadığını anlatmaya gerek yok, düşünce olsaydı zaten tarih olmazdı. Tarihi sadece okuyoruz ama bilge insanlar ışığıyla her gün önümüzü aydınlatıyor, aydınlattıkça ışığı Güneş gibi parlıyor.
Politik arenalarda, düşüncesiz insanların, düşünenleri eleştirmeleri bizim açımızdan çok kısır, eğer onlar bilge olsalardı, detaylı bir sessiz düşünmeden sonra, düşünmeyenler tarafından bu kadar aşağılanmazlardı. Bilge insan, esiri olacağı temellendirilmemiş sıradan bilgileri evrensel doğrular gibi yıllarca borazanlığını yapıp, bir anda hayatından atmaz. Çünkü bu tarz eylemler döneklikten başka bir şey olamaz. Bilge insan yaşadıkları ile düşündükleri arasında çelişkilerin olduğunu gördüğünde, kaygılanmadan hangi taraf doğru ise ona yönelir. Yanlış olanı da korkusuzca paranoyak tavırlardan uzak bir şekilde hayattan uzaklaştırır. Ancak bu çağın yaşam tarzında böylesi bir yiğitliği bulmak oldukça zordur.
Evrende değişmeyen tek şey değişmenin kendisidir, her şey değişmekte; insanın yaşı, soluduğu hava, içtiği su, oturduğu ev, bindiği araba, yediği yiyecekler sürekli değişirken, değişkenlerin değiştiği dikkate alındığında bağımlı değişken insanın değişmemesi mümkün müdür? Elbette hayır, ancak hiçbir zaman siyah beyaz beyazda siyah olmaz. Olursa bu cahillikten ve döneklikten başka bir şeyle adlandırılamaz… Cesur ve bilge insanlara ihtiyaç duyulan bir ortamda, algılama ve kavrama hastalıklarından kurtulmak gerekir. Olayları, herkes olduğu gibi değil, anlamak istediği gibi algılamaktadır. Bu idollerin varlığı dinamitlenmediği sürece tabi ki düşünce adamları kendini ifade etmekte zorlanacaktır. İnsan sayısı kadar karakol ve her karakolda hazır kıta bekleyen jandarmalar vardır. Bu jandarmaların baskısından korkmadan, sağlam temellere dayandırılmış bilgiler, bilge adamın cesur ve korkusuz, kararlı adımlarıyla, zihinsel karakolları yıkacak ve özgür dünyada kuluçkaya yatacaktır. Cesur insanlara armağan bilgelik küçük yavrulardan alınan bir mirastır unutmayın..

Yıl: 11.03.2004
Saat:14.30—15.00

Kadıköy(F.B.Merkezi)İst
(E.KEKEÇ)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder