İyi insanları kötülerden ayırmaya çalışırken, yanıldığını söylemelerinden hoşlanmıyor ve seni izlemelerinden hoşlanıyorsan, o zaman iyi ile kötü birbirinden ayrılamaz. Özlü ve kısa bir açıklama yaparsak; birçok yaşamın böyle bir gerçekliği barındırdğını göreceğiz. İyi ile kötüyü birbirinden ayırmanın temel formülü ayırıcı özelliklere sahip olmaktır. Ayırıcı ayıklayıcı bir özelliğe sahip olmak için tahammül sınırının zirvesinde oturmak gerekir. Tahammül ve dayanmadan yoksun kişiler, genellikle doğru ile yanlışı birbirine karıştırırlar. Çünkü eleştiriye dayanamadıklarından kolayca doğrudan uzaklaşabilirler. Şunu unutmamak gerekir ki çoğu zaman doğrular, eleştiri merkezinde oturanlardadır. Onaylayanlar sorgulamadan kabullenirler, bu durumda doğruya varmak isteyenler de doğruyu karıştırabilir. Ohalde tahammülden başka çıkar yol yoktur, doğru ile yanlışı birbirinden ayıklamak için…
İnsanın yapısı zayıflıklarla doludur. İnsan övülmekten, pohpohlamaktan hoşlanmasına rağmen, küçücük bir eleştiriyi kabullenmekten de acizdir. Bu zayıf varlığın, bu zaafları hayatından diskalife edilmediği sürece yanlışlar hayatını daima kemirecektir. Yanlışların, övülmekten hoşlanan her insanın hayatına yuva kuracağı muhakkaktır. Çünkü her söylediğinin onaylanmasını isteyen insanların büyüklüğü, söylediklerinin kabul görmesiyle doğru orantılıdır. Bunlar kendi dışındakilerin daima kendisine takılmasını isterler. Bu açıdan onaylanma dışında hiçbir şeyi kabul etmezler. Bu kadar küçük bir beyinle büyük olduğunu sananların tahammul hacmi ne kadar olabilir, tabiki çok küçüktür. Tahammül hacmi çok dar olanların hayatına eleştiri asla uğramaz, uğrarsa orada deprem olur ve her şey birbirine girer.
Toplumsal yaşamın tüm katmanlarında bunları görmek mümkündür. Siyasetçilerden eğitimcilere, eğitimcilerden güvenlik unsurlarına kadar böyle bir mantalite egemendir. Bir siyasetçi etrafına topladığı kalabalığın papağan gibi söylediklerini onaylamasını arzulamaktadır. Şayet siyasi parti içinde aykırı düşünüp, eleştirel bir bakışla var olan yapının sürekli yenilenmesini isteyenler olursa, bir grup kararıyla hemen parti dışına itilir. Yönetimin yanlış uygulamaları, halkın sırtında bir kambur olmaya başladı, çağdaş dünyada her bireyin insanca yaşama haklarının olduğu uygun bir dille anlatılırsa, bölücülük damgalarıyla toplum dışında marjinalliğe itilirsiniz. Patronlarda bunlardan farklı değildir, ya işinden olursun ya da sesini kısacaksın gibi korku şantajlarıyla çalışanlarını sindirirler. Bu örneklerin yaşamının ivme kazandığı bir ortamda, iyi ile kötüyü birbirinden ayıracak yetenekler ne kadar gelişebilir.
Bir eylemin bir düşüncenin onaylanmasına bakarak, kendisinin doğru yaptığına inananlar, kendilerini aldatırlar. Çünkü körler ve sağırlar zaten birbirini ağırlar. Bunların birbirini ağırlaması kimseyi kandırmasın, hakikat körlerin ve sağırların onayının dışından gelen eleştiri oklarının ucunda taşınmaktadır. O oklar beyninize saplanarak acı versede, katlanmayı bilin. Doğru, okların açtığı yaralardan beyne girer. Atalar dost acı söyler derken; çok doğru söylemiştir. Bir eylemi her zaman onaylayanlar asla dost olamazlar, insanların iyisi kişiye dost olur. Dostlar uyanıktır, neyin doğru neyin yanlış olduğunu çekinmeden rahatlıkla söyler ve insana yeni bir bakış kazandırır. Bu bakışlar insanda ayrım yapma özelliğini doğurur. O halde ayrım yapabilecek güce ulaşmayı istiyorsanız, eleştiri oklarının hedefi olmaktan kaçınmayınız.
Yıl:30.03.2004
Saat:12.40—13.50
Kadıköy(F.B.Merkezi)/İst.
(E.KEKEÇ)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder