Saygıdeğer vatandaşlarım,
Bugün burada, toplumumuzun vicdanına seslenmek için toplandık. Ben bir siyasetçi olarak, sadece bir lider değil; aynı zamanda sizin gibi bir insanım. Gözlerimle gördüm, kulaklarımla duydum ve kalbimle hissettim ki, önümüzde çözülmesi gereken çok derin bir yara var. Bu yara, ne sadece ekonomik bir kriz ne de sadece siyasi bir bunalımdır. Bu yara, toplumsal çöküşün acısıdır.
Günümüzde bireyler birbirinden kopmuş, komşularımızın yüzünü unutmuş, çocuklarımız için kurduğumuz hayaller yerini endişelere bırakmış durumda. İşte bu bir alarm zildir. O çalıyor; şu anda duymuyorsanız, belki kalplerimiz çoktan taş kesilmiştir.
Peki, neden bu hale geldik? Nerede yanlış yaptık? Gelin, bu soruları birlikte yanıtlayalım.
Bir zamanlar, ahlakımızın direğini oluşturan değerlerimiz vardı. Komşuluk, dayanışma, tevazu... Ama artık "ben" diyenlerin sesi, "biz" diyenleri bastırdı. Zenginleşmek uğruna tüm insaniyetimizi feda ettik. Hak etmeden kıdem alınan, liyakatsizliğin ödüllendirildiği bir düzende; adaletten, şeffaflıktan ve eşitlikten söz edebilir miyiz?
Bir çocuk düşünün, gözleri umutla parlayan bir çocuk. Onun önünü kesmek, onun umutlarını çalmak, sadece bir insana değil; bütün bir geleceğe ihanet etmek demektir. Ama biz, o çocukların umutlarını çalan bir düzene razı olduk. Onlara temiz bir gelecek yerine, kırık hayaller ve yıkılmakta olan bir dünya bıraktık.
Vatandaşlarım, bu bir uyanış çağrısıdır. Görmeli, duymalı ve harekete geçmeliyiz. Sorun sadece bireylerin değil; toplumu oluşturan her yapının hastalanmasıdır. Yozlaşan bir medya, çıkar odaklı siyaset, ahlakı öteleyen bir ekonomi... Bütün bunlar, bizim birlikte inşa ettiğimiz yoz bir sistemi işaret ediyor.
Ama umudumuzu kaybetmeyelim! Unutmayalım ki çöküş, aynı zamanda bir uyanış fırsatıdır. Yeniden başlamak için dibe vurmak bazen gerekli olabilir. Değerlerimize dönmeli, vicdanımızı yeniden keşfetmeliyiz. "Ben" yerine "biz" demeli, komşularımızı tanımalı ve dayanışma köprülerimizi yeniden kurmalıyız.
Son olarak, sizlere şu soruyu sormak istiyorum: Bu toplumda kaybolan şeyler sadece maddi değerler miydi? Yoksa ruhumuzu mu kaybettik? Eğer cevabınız ikincisiyse, gelin bu ruhu birlikte yeniden canlandıralım.
İşte bu, bizim yeni diriliş hikayemiz olsun. Bugün burada sadece bir siyasetçinin konuşmasını değil; hepimizin ortak vicdanının haykırışını duyun. Birlikte başarabiliriz; çünkü birlikteysek çökmeyiz.
Teşekkür ederim.
Erol Kekeç/11.09.2024/Sancaktepe/İST
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder