Not: Yedi günlük Yazı dizisi şeklinde yayınlanacaktır. Bahadır Hataylı/Eylül-2
1-Türkiye'nin Siyasal ve
Sosyolojik Durumuna Genel Bakış
Türkiye, son yirmi yılda önemli
siyasal ve sosyolojik dönüşümler yaşamıştır. Bu dönüşümlerin merkezinde, 2002
yılında iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve onun lideri Recep
Tayyip Erdoğan bulunmaktadır. Erdoğan, Türkiye'nin siyasal ve sosyolojik
yapısını derinden etkileyen bir figür olarak hem iç hem de dış politikada
önemli değişimlerin mimarı olmuştur.
Siyasal Durum
Türkiye'nin siyasal yapısı,
Erdoğan'ın liderliğinde merkeziyetçi bir karakter kazanmıştır. 2002 yılında
AKP'nin iktidara gelmesiyle başlayan süreç, Erdoğan'ın halk tarafından sevilen
bir lider olarak ortaya çıkmasını sağladı. Bu süreçte, ekonomik büyüme, altyapı
yatırımları ve sosyal politikalar, AKP'yi geniş kitleler nezdinde popüler
kılmıştır. Ancak, son yıllarda artan ekonomik sıkıntılar, toplumsal kutuplaşma
ve demokratik normlardaki gerileme, Erdoğan’ın liderliği üzerindeki
eleştirileri artırmıştır.
Sosyolojik Durum
Türkiye'nin sosyolojik yapısı,
Erdoğan döneminde önemli değişimler geçirmiştir. Toplumsal kutuplaşma,
laik-dindar çatışması ve kimlik siyasetinin öne çıkması, Erdoğan'ın
liderliğinde derinleşen sosyolojik sorunlar olarak dikkat çekmektedir. Erdoğan,
muhafazakâr değerlere vurgu yaparak, geleneksel ve dindar kesimlerin desteğini
kazanmıştır. Bununla birlikte, kentleşme, eğitim seviyesindeki artış ve sosyal
medyanın yaygınlaşması, toplumun farklı kesimlerinin siyasete katılımını ve
taleplerini değiştirmiştir.
Erdoğan'ın Liderliğinin
Sosyolojik Bağlamı
Erdoğan, siyaset sahnesine
çıktığı günden bu yana, karizmatik liderliği ve güçlü hitabeti ile geniş
kitleleri etkileyen bir figür olmuştur. Erdoğan'ın liderliği, Türk toplumunun
çeşitli sosyolojik dinamikleri üzerine inşa edilmiştir.
Karizmatik Liderlik
Max Weber'in tanımına göre,
karizmatik liderlik, takipçileri üzerinde büyük bir etki yaratan, olağanüstü
kişisel özelliklere sahip liderler tarafından sergilenir. Erdoğan, bu tanıma
uygun bir lider olarak, toplumun geniş kesimlerine hitap etmeyi başarmıştır.
Onun liderliği, özellikle ekonomik istikrar, altyapı projeleri ve sosyal
yardımlar gibi somut kazanımlarla desteklenmiştir.
Muhafazakâr Değerler ve Kimlik
Siyaseti
Erdoğan, muhafazakâr ve dindar
kimliğini ön plana çıkararak, geleneksel değerlere sahip geniş kitlelerin
desteğini kazanmıştır. AKP'nin iktidara gelmesiyle, toplumda muhafazakâr
değerler daha görünür hale gelmiş, dini semboller ve pratikler kamusal alanda
daha fazla yer bulmuştur. Bu süreçte, kimlik siyaseti de ön plana çıkmış,
toplum içinde laik-dindar kutuplaşması derinleşmiştir.
Toplumsal Dönüşüm ve Erdoğan'ın
Rolü
Erdoğan, sadece bir siyasetçi
değil, aynı zamanda toplumsal dönüşümün de bir figürü olarak öne çıkmıştır.
Kentleşme, eğitim düzeyinin artması ve genç nüfusun talepleri, Erdoğan’ın
liderliğine yönelik beklentileri de çeşitlendirmiştir. Ancak, bu dönüşüm
süreci, zamanla Erdoğan’ın liderliğine yönelik eleştirilerin de artmasına neden
olmuştur. Özellikle, genç nesillerin ve kentli seçmenlerin, daha demokratik ve
özgürlükçü taleplerle siyasal alanda yer almaya başlaması, Erdoğan’ın muhafazakâr
söylemi ile çelişkilere yol açmıştır.
31 Mart Seçimlerinden Sonra
Değişen Dinamikler
31 Mart 2019 yerel seçimleri,
Türkiye’nin siyasal tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bu
seçimler, özellikle büyük şehirlerde AKP’nin ve dolayısıyla Erdoğan’ın güçlü
olduğu bölgelerde ciddi kayıplara uğramasıyla sonuçlanmıştır.
Yerel Seçimlerin Önemi
31 Mart seçimleri, İstanbul,
Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde AKP’nin yenilgisi ile sonuçlandı. Bu
yenilgi, Erdoğan’ın liderliğinde ilk kez bu kadar büyük bir gerileme olarak
yorumlandı. Büyükşehirlerde kaybedilen belediyeler, Erdoğan’ın liderliğinin
artık sorgulanmaya başladığının bir işareti olarak görüldü. Bu durum, AKP’nin
güçlü olduğu muhafazakâr kitlelerde bile bir sorgulama sürecini başlattı.
Toplumsal Tepkiler ve Algı
Değişimi
Seçim sonuçları, özellikle büyük
şehirlerde yaşayan, genç ve eğitimli seçmenler arasında, Erdoğan ve AKP'ye
yönelik eleştirilerin artmasına neden oldu. Bu kitle, ekonomik sıkıntılar,
artan işsizlik ve enflasyon gibi sorunları Erdoğan'ın politikalarına
bağlayarak, AKP’ye olan desteğini geri çekmeye başladı. Seçim sonuçları,
AKP'nin tabanında bile bir kırılma yaratarak, "Erdoğan iyi ama etrafı
kötü" söylemini aşan bir eleştirel bakış açısının gelişmesine zemin
hazırladı.
Halkın Gözündeki Değişimler ve
Toplumsal Algı
Erdoğan’ın liderliğine yönelik
toplumsal algı, 31 Mart seçimlerinden sonra belirgin bir şekilde değişti. Bu değişim
hem ekonomik hem de sosyal faktörlerin bir sonucu olarak ortaya çıktı.
Ekonomik Faktörler
Türkiye'nin 2018 yılında yaşadığı
ekonomik kriz, halkın Erdoğan’a olan güvenini sarsan en önemli etkenlerden biri
olmuştur. Artan enflasyon, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve işsizlik, halkın
günlük yaşamını zorlaştırmış, bu da Erdoğan’ın ekonomik yönetimine yönelik
eleştirilerin artmasına neden olmuştur. Ekonomik sıkıntılar, özellikle düşük
gelirli kesimler arasında AKP’ye olan desteğin zayıflamasına yol açmıştır.
Sosyal Faktörler
Toplumsal kutuplaşma, Erdoğan
döneminde derinleşen bir diğer önemli sorun olmuştur. Laik ve dindar kesimler
arasındaki ayrışma, siyasal tercihlerin ve toplumsal yaşamın birçok alanında
belirleyici hale gelmiştir. Erdoğan’ın muhafazakâr söylemi ve politikaları, bu
ayrışmayı daha da derinleştirerek, toplumun belirli kesimlerinde rahatsızlık
yaratmıştır. Özellikle gençler ve kadınlar, daha özgürlükçü bir yaşam talep
ederken, bu taleplerin Erdoğan’ın muhafazakâr politikaları ile örtüşmemesi,
liderliğe yönelik eleştirilerin artmasına yol açmıştır.
Toplumsal Algıdaki Değişim
Erdoğan’ın liderliğine yönelik toplumsal
algı, 31 Mart seçimlerinden sonra belirgin bir değişim göstermiştir. Halk
arasında "Cumhurbaşkanımız iyi, ama etrafı kötü" söylemi, yerini daha
eleştirel bir bakış açısına bırakmaya başlamıştır. Artık, sadece Erdoğan'ın
çevresi değil, bizzat Erdoğan'ın kendisi de eleştirilerin hedefi haline
gelmiştir. Bu durum, Erdoğan’ın liderliğinin artık eskisi kadar sorgulanmadan
kabul edilmediğini ve halkın daha fazla hesap sormaya başladığını
göstermektedir.
Türkiye'nin siyasal ve sosyolojik yapısı, Erdoğan'ın liderliği altında büyük değişimlere uğramış, ancak bu değişimler zamanla Erdoğan’ın liderliğine yönelik eleştirilerin artmasına neden olmuştur. 31 Mart seçimleri, bu eleştirilerin su yüzüne çıktığı ve Erdoğan’ın liderliğinin ilk kez ciddi şekilde sorgulandığı bir dönüm noktası olmuştur. Toplumun geniş kesimleri, ekonomik sıkıntılar, toplumsal kutuplaşma ve demokratik değerlerdeki gerileme nedeniyle, Erdoğan’a olan güvenini sorgulamaya başlamıştır. Bu değişim, Türkiye’nin gelecekteki siyasal ve sosyolojik dinamiklerini şekillendirecek önemli bir süreç olarak karşımızda durmaktadır.