3 Eylül 2024 Salı

2002-2024 RTE Döneminin Kritiği--1

 Not: Yedi günlük Yazı dizisi şeklinde yayınlanacaktır. Bahadır Hataylı/Eylül-2

1-Türkiye'nin Siyasal ve Sosyolojik Durumuna Genel Bakış

Türkiye, son yirmi yılda önemli siyasal ve sosyolojik dönüşümler yaşamıştır. Bu dönüşümlerin merkezinde, 2002 yılında iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve onun lideri Recep Tayyip Erdoğan bulunmaktadır. Erdoğan, Türkiye'nin siyasal ve sosyolojik yapısını derinden etkileyen bir figür olarak hem iç hem de dış politikada önemli değişimlerin mimarı olmuştur.

Siyasal Durum

Türkiye'nin siyasal yapısı, Erdoğan'ın liderliğinde merkeziyetçi bir karakter kazanmıştır. 2002 yılında AKP'nin iktidara gelmesiyle başlayan süreç, Erdoğan'ın halk tarafından sevilen bir lider olarak ortaya çıkmasını sağladı. Bu süreçte, ekonomik büyüme, altyapı yatırımları ve sosyal politikalar, AKP'yi geniş kitleler nezdinde popüler kılmıştır. Ancak, son yıllarda artan ekonomik sıkıntılar, toplumsal kutuplaşma ve demokratik normlardaki gerileme, Erdoğan’ın liderliği üzerindeki eleştirileri artırmıştır.

Sosyolojik Durum

Türkiye'nin sosyolojik yapısı, Erdoğan döneminde önemli değişimler geçirmiştir. Toplumsal kutuplaşma, laik-dindar çatışması ve kimlik siyasetinin öne çıkması, Erdoğan'ın liderliğinde derinleşen sosyolojik sorunlar olarak dikkat çekmektedir. Erdoğan, muhafazakâr değerlere vurgu yaparak, geleneksel ve dindar kesimlerin desteğini kazanmıştır. Bununla birlikte, kentleşme, eğitim seviyesindeki artış ve sosyal medyanın yaygınlaşması, toplumun farklı kesimlerinin siyasete katılımını ve taleplerini değiştirmiştir.

Erdoğan'ın Liderliğinin Sosyolojik Bağlamı

Erdoğan, siyaset sahnesine çıktığı günden bu yana, karizmatik liderliği ve güçlü hitabeti ile geniş kitleleri etkileyen bir figür olmuştur. Erdoğan'ın liderliği, Türk toplumunun çeşitli sosyolojik dinamikleri üzerine inşa edilmiştir.

Karizmatik Liderlik

Max Weber'in tanımına göre, karizmatik liderlik, takipçileri üzerinde büyük bir etki yaratan, olağanüstü kişisel özelliklere sahip liderler tarafından sergilenir. Erdoğan, bu tanıma uygun bir lider olarak, toplumun geniş kesimlerine hitap etmeyi başarmıştır. Onun liderliği, özellikle ekonomik istikrar, altyapı projeleri ve sosyal yardımlar gibi somut kazanımlarla desteklenmiştir.

Muhafazakâr Değerler ve Kimlik Siyaseti

Erdoğan, muhafazakâr ve dindar kimliğini ön plana çıkararak, geleneksel değerlere sahip geniş kitlelerin desteğini kazanmıştır. AKP'nin iktidara gelmesiyle, toplumda muhafazakâr değerler daha görünür hale gelmiş, dini semboller ve pratikler kamusal alanda daha fazla yer bulmuştur. Bu süreçte, kimlik siyaseti de ön plana çıkmış, toplum içinde laik-dindar kutuplaşması derinleşmiştir.

Toplumsal Dönüşüm ve Erdoğan'ın Rolü

Erdoğan, sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda toplumsal dönüşümün de bir figürü olarak öne çıkmıştır. Kentleşme, eğitim düzeyinin artması ve genç nüfusun talepleri, Erdoğan’ın liderliğine yönelik beklentileri de çeşitlendirmiştir. Ancak, bu dönüşüm süreci, zamanla Erdoğan’ın liderliğine yönelik eleştirilerin de artmasına neden olmuştur. Özellikle, genç nesillerin ve kentli seçmenlerin, daha demokratik ve özgürlükçü taleplerle siyasal alanda yer almaya başlaması, Erdoğan’ın muhafazakâr söylemi ile çelişkilere yol açmıştır.

31 Mart Seçimlerinden Sonra Değişen Dinamikler

31 Mart 2019 yerel seçimleri, Türkiye’nin siyasal tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bu seçimler, özellikle büyük şehirlerde AKP’nin ve dolayısıyla Erdoğan’ın güçlü olduğu bölgelerde ciddi kayıplara uğramasıyla sonuçlanmıştır.

Yerel Seçimlerin Önemi

31 Mart seçimleri, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde AKP’nin yenilgisi ile sonuçlandı. Bu yenilgi, Erdoğan’ın liderliğinde ilk kez bu kadar büyük bir gerileme olarak yorumlandı. Büyükşehirlerde kaybedilen belediyeler, Erdoğan’ın liderliğinin artık sorgulanmaya başladığının bir işareti olarak görüldü. Bu durum, AKP’nin güçlü olduğu muhafazakâr kitlelerde bile bir sorgulama sürecini başlattı.

Toplumsal Tepkiler ve Algı Değişimi

Seçim sonuçları, özellikle büyük şehirlerde yaşayan, genç ve eğitimli seçmenler arasında, Erdoğan ve AKP'ye yönelik eleştirilerin artmasına neden oldu. Bu kitle, ekonomik sıkıntılar, artan işsizlik ve enflasyon gibi sorunları Erdoğan'ın politikalarına bağlayarak, AKP’ye olan desteğini geri çekmeye başladı. Seçim sonuçları, AKP'nin tabanında bile bir kırılma yaratarak, "Erdoğan iyi ama etrafı kötü" söylemini aşan bir eleştirel bakış açısının gelişmesine zemin hazırladı.

Halkın Gözündeki Değişimler ve Toplumsal Algı

Erdoğan’ın liderliğine yönelik toplumsal algı, 31 Mart seçimlerinden sonra belirgin bir şekilde değişti. Bu değişim hem ekonomik hem de sosyal faktörlerin bir sonucu olarak ortaya çıktı.

Ekonomik Faktörler

Türkiye'nin 2018 yılında yaşadığı ekonomik kriz, halkın Erdoğan’a olan güvenini sarsan en önemli etkenlerden biri olmuştur. Artan enflasyon, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve işsizlik, halkın günlük yaşamını zorlaştırmış, bu da Erdoğan’ın ekonomik yönetimine yönelik eleştirilerin artmasına neden olmuştur. Ekonomik sıkıntılar, özellikle düşük gelirli kesimler arasında AKP’ye olan desteğin zayıflamasına yol açmıştır.

Sosyal Faktörler

Toplumsal kutuplaşma, Erdoğan döneminde derinleşen bir diğer önemli sorun olmuştur. Laik ve dindar kesimler arasındaki ayrışma, siyasal tercihlerin ve toplumsal yaşamın birçok alanında belirleyici hale gelmiştir. Erdoğan’ın muhafazakâr söylemi ve politikaları, bu ayrışmayı daha da derinleştirerek, toplumun belirli kesimlerinde rahatsızlık yaratmıştır. Özellikle gençler ve kadınlar, daha özgürlükçü bir yaşam talep ederken, bu taleplerin Erdoğan’ın muhafazakâr politikaları ile örtüşmemesi, liderliğe yönelik eleştirilerin artmasına yol açmıştır.

Toplumsal Algıdaki Değişim

Erdoğan’ın liderliğine yönelik toplumsal algı, 31 Mart seçimlerinden sonra belirgin bir değişim göstermiştir. Halk arasında "Cumhurbaşkanımız iyi, ama etrafı kötü" söylemi, yerini daha eleştirel bir bakış açısına bırakmaya başlamıştır. Artık, sadece Erdoğan'ın çevresi değil, bizzat Erdoğan'ın kendisi de eleştirilerin hedefi haline gelmiştir. Bu durum, Erdoğan’ın liderliğinin artık eskisi kadar sorgulanmadan kabul edilmediğini ve halkın daha fazla hesap sormaya başladığını göstermektedir.

Türkiye'nin siyasal ve sosyolojik yapısı, Erdoğan'ın liderliği altında büyük değişimlere uğramış, ancak bu değişimler zamanla Erdoğan’ın liderliğine yönelik eleştirilerin artmasına neden olmuştur. 31 Mart seçimleri, bu eleştirilerin su yüzüne çıktığı ve Erdoğan’ın liderliğinin ilk kez ciddi şekilde sorgulandığı bir dönüm noktası olmuştur. Toplumun geniş kesimleri, ekonomik sıkıntılar, toplumsal kutuplaşma ve demokratik değerlerdeki gerileme nedeniyle, Erdoğan’a olan güvenini sorgulamaya başlamıştır. Bu değişim, Türkiye’nin gelecekteki siyasal ve sosyolojik dinamiklerini şekillendirecek önemli bir süreç olarak karşımızda durmaktadır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder