10 Aralık 2024 Salı

Gücün Tek Elde Toplanmasının Tehlikeleri ve İlahi Hikmetin Uyarıları

 

Allah, insanın fıtratını, zaaflarını, nefsinin sınırlarını en iyi bilendir. Kur'an-ı Kerim'de birçok ayet, insanın güç, mal ve makam karşısındaki zaaflarını hatırlatır ve bu alanlarda ölçülü olunmasını emreder. Gücün ve servetin belirli ellerde toplanmasının tehlikeleri, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde büyük zararlar doğurabilir. Allah’ın bu konudaki uyarıları, insanlığın sosyal düzenini ve adalet anlayışını muhafaza etmeye yöneliktir. Bu yazıda, Allah'ın gücün tek elde toplanmasını neden istemediğini, Kur'an'dan ayetlerle konuyu ele alalım...

Gücün Azdırıcı Etkisi ve Tağutlaşma

İnsanın tabiatında, sahip olduğu imkânlarla gururlanma, kibirlenme ve kendisini yeterli görme eğilimi vardır. Kur'an'da bu duruma dikkat çekilir:
"Hayır! İnsan kendini kendine yeterli görerek azar."Alak/ 6-7

Bu ayet, insanın kendini güçlü ve yeterli hissettiğinde sapkınlık gösterebileceğini ifade eder. Gücün tek bir elde toplanması, bireyi veya grubu diğer insanlara karşı üstünlük taslamaya yöneltebilir. Bu durum, hem bireysel ahlakı hem de toplumsal huzuru bozar. Allah, bu tehlikeyi gördüğü için, insanlara sürekli olarak alçakgönüllü olmayı, adaletli davranmayı ve gücün tek bir elde yoğunlaşmasına karşı önlem almayı öğütler.

Tağutlaşma Tehlikesi
Tağut, Allah'ın çizdiği sınırları aşan, kendini ilahî bir otoritenin üzerinde görmeye çalışan kişi veya güç anlamına gelir. Firavun, bunun Kur'an'daki en açık örneğidir. Firavun, sahip olduğu güç ve servetle halkını ezmiş, kendini ilah ilan etmiştir. Allah, onun durumunu şöyle açıklar:
"Firavun yeryüzünde büyüklük tasladı ve halkını gruplara ayırdı. Bir kısmını güçsüz bulup eziyordu."Kasas/ 4

Bu ayet, gücün tek elde toplandığında nasıl bir zulüm aracına dönüşebileceğini gözler önüne serer. Firavun ’un yönetimi, Allah’ın insanlık için uygun gördüğü dengeyi bozan bir sistemin örneğidir.

Mal ve Servetin Dolaşımı- İlahi Ekonomik Sistem

Allah, mal ve servetin belirli bir grubun tekelinde kalmasını istemez. Bu, hem bireylerin hem de toplumun zararına bir durumdur. İslam’ın ekonomik düzeninde, malın toplum içinde dolaşımını sağlamak temel bir ilkedir. Bunun aksine davranmak, Allah’ın koyduğu düzeni bozmak anlamına gelir. Kur'an'da şöyle buyrulur:
"Ta ki o mallar içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet hâline gelmesin."Haşr/ 7

Bu ayet, malın belirli bir kesim arasında toplanmasının toplumsal adaletsizliklere yol açacağını ve bu durumun Allah'ın hoşuna gitmediğini açıkça ifade eder. Ekonomik sistem, yalnızca bir grubun çıkarına değil, tüm toplumun faydasına olacak şekilde işlemesi gereken bir sistemdir.

Zekât ve Sadaka- Servetin Akışı İçin İlahi Araçlar
İslam’ın en önemli ibadetlerinden biri olan zekât, malın toplum içinde dolaşımını sağlamayı amaçlar. Allah, zekâtı zenginlerden alıp fakirlere verilmesi gereken bir hak olarak tanımlar:
"Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır."Zariyat/ 19

Zekât, bir yandan zengini mal sevgisinden arındırırken, diğer yandan toplumsal dengeyi korur. Bu, Allah’ın adalet anlayışının bir yansımasıdır. Ayrıca, sadaka da bireylerin malını paylaşarak toplumsal huzuru artırmalarını sağlar.

Kibir ve Gururun Sonuçları

Allah, insanı kibirlenmekten ve kendisini üstün görmekten sakındırır. Çünkü kibir, insanı hem Allah’tan hem de diğer insanlardan uzaklaştırır. Kur'an'da bu konu şöyle vurgulanır:
"Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen, ne yeri yarabilirsin ne de dağlarla boy ölçüşebilirsin."İsra/ 37

Bu ayet, insanın haddini bilmesi gerektiğini ve sahip olduğu hiçbir gücün Allah’ın gücüyle kıyaslanamayacağını hatırlatır. Allah’ın istemediği bir şekilde güç ve serveti tekelleştirenler, sonunda hem dünyada hem de ahirette zarara uğrarlar.

Tarihsel Örnekler-Gücün Azdırdığı İnsanlar

Kur'an, geçmiş ümmetlerden örnekler vererek, gücün ve servetin yanlış kullanımının sonuçlarını gösterir. Firavun, Karun ve Nemrut gibi isimler, sahip oldukları güçle toplumlarına zulmetmiş ve sonunda Allah’ın azabına uğramışlardır.

Karun’un Öyküsü
Karun, malının ve servetinin çokluğuyla övünen, bu zenginliği Allah’tan değil, kendi bilgi ve çabasından kaynaklandığını iddia eden bir kişiydi:
"Bu servet bana kendi bilgim sayesinde verilmiştir."Kasas/ 78

Ancak Karun’un bu kibri, onun helakine neden olmuştur. Allah, servetini ve kendisini yerin dibine geçirmiştir:
"Biz onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik."Kasas/ 81

Bu olay, Allah’ın güç ve servetin kötüye kullanılmasına izin vermeyeceğini, bunun ahirette olduğu kadar dünyada da cezasını bulacağını gösterir.

Adil Yönetim ve Güç Dağılımı

İslam, adaletin tesisi için gücün adil bir şekilde dağıtılmasını ve yönetimde istişarenin esas alınmasını emreder. Peygamber Efendimiz (sav), hiçbir zaman gücü tek başına kullanmamış, ashabıyla istişare ederek kararlar almıştır. Bu, Allah’ın insanlara öğrettiği ideal yönetim modelidir. Kur'an'da bu konuda şöyle buyrulur:
"Onların işleri, aralarında şûra iledir. "Şura/38

Gücün tek bir elde toplanması, istişareyi ortadan kaldırır ve zulme zemin hazırlar. Bu nedenle, Allah’ın uygun gördüğü yönetim sistemi, güçlerin dağıtıldığı, herkesin fikrinin değerlendirildiği bir sistemdir.

Allah’ın Düzeni ve İnsanların Sorumluluğu

Allah, insanlara mal ve güç verirken onlardan sorumluluk bilinciyle hareket etmelerini ister. Gücün ve servetin tek bir elde toplanması, hem bireyin hem de toplumun felaketine yol açabilir. İslam’ın ekonomik ve siyasi düzeni, bu tür tehlikeleri önlemek için dengeyi esas alır.

Kur'an ve sünnet, insanlara paylaşmayı, adil olmayı, kibirden kaçınmayı ve gücü kötüye kullanmamayı öğütler. Allah’ın koyduğu bu düzen, insanlık için en ideal düzen olup, toplumların huzur ve refah içinde yaşamasını sağlar. Rabbimiz, bu öğütleri dikkate alarak yaşayanlardan olmamızı ve gücümüzü, sahip olduğumuz her şeyi O’nun rızası için kullanmamızı nasip etsin. Amin

Erol Kekeç/11.10/2024/Sancaktepe/İST

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder