23 Kasım 2024 Cumartesi

Din Yalnız Allah’a Aittir-Kur'an ve Paralel Din Anlayışı Arasındaki Çizgiler

 


Bismillahirrahmanirrahim,

Allah’ın bize gönderdiği din, katıksız, tertemiz ve eksiksizdir. İslam, Allah tarafından tamamlanmış ve Resulullah aracılığıyla bize ulaştırılmış bir dindir. Ne bir eksik vardır, ne de bir fazlalık gerekmiştir. Ancak bugün bakıyoruz ki, Allah’ın kitabına paralel bir din anlayışı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu anlayış, Allah’ın kelamına eklemeler ve çıkarımlar yaparak, dini bir yığın karmaşa haline getirmektedir. Burada Allah’ın kitabı olan Kur’an ile ona paralel oluşturulmaya çalışılan din anlayışını net çizgilerle ayırarak, gerçek İslam’ın ne olduğunu ve bu sapmaların tehlikesini anlatacağız.

Allah Teâlâ, “Kendilerine okunan kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi?” Ankebût/51 diyerek bize çok açık bir mesaj vermektedir: Bu Kitap yeterlidir. Yeterlilik, Kur’an’ın hiçbir ek bilgiye ihtiyaç duymayacak şekilde tamamlandığını ifade eder. Nitekim Allah, başka bir ayette şöyle buyurur:

"Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçtim." Maide, 3

Bu ayet açıkça göstermektedir ki, İslam dini tamamlanmış ve kemale ermiştir. Peki, kemale ermiş bir dine eklemeler yapmak ne anlama gelir? Bu, Allah dini eksik bırakmış olduğu iddiasıdır ve bu, Rabbimize yapılacak en büyük saygısızlıklardan biridir.

Resulullah (sav), Allah’ın seçilmiş bir elçisiydi. O, insanlara Allah’tan gelen vahyi iletmekle görevliydi. Onun görevi, insanlara Allah’ın kelamını eksiksiz bir şekilde ulaştırmak ve kendi hayatıyla bu vahyin nasıl uygulanacağını göstermektir. Allah, Resulullah hakkında şöyle buyurur:

"O, kendi arzusuna göre konuşmaz. Onun konuştuğu, kendisine vahyedilen bir vahiyden başkası değildir." Necm/3-4

Bu ayet açıkça gösteriyor ki, Resulullah’ın bize aktardığı her şey vahiy kaynaklıdır. Ancak bugün, bazı çevreler Resulullah’ın sözleri adı altında ona iftiralar atarak, Kur’an’a aykırı bir din anlayışı oluşturuyorlar. Halbuki Allah, Resulüne bile şöyle bir uyarıda bulunmuştur:

"Eğer o (Resul), Bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı, onu kuvvetle yakalardık. Sonra onun şah damarını keserdik." Hâkka/44-46

Resulullah’a bile bu kadar kesin bir uyarı yapılmışken, onun adına iftira atarak vahye aykırı sözler uydurmanın ne kadar büyük bir günah olduğunu düşünelim.

Bugün görüyoruz ki, insanlar Allah’ın kitabında olmayan hükümleri dine eklemeye çalışıyorlar. Bunu yaparken de şu savunmayı öne sürüyorlar: “Kur’an’da yer almasa bile, Resulullah hadis olarak bunu söylemiştir.” Ancak, bu iddianın kendisi ciddi bir problem barındırmaktadır. Çünkü Allah, Kur’an dışında bir kaynağın İslam dini için temel teşkil etmesini reddetmiştir.

"Hüküm yalnızca Allah’a aittir." Yusuf/40

Bu ayet, din adına hüküm koyma yetkisinin yalnızca Allah’a ait olduğunu açıkça ifade eder. Resulullah’ın sözleri, Kur’an’a uygun olduğu sürece değerlidir. Ancak, Resulullah adına uydurulmuş sözlerin dine eklenmesi, hem Resulullah’a iftira atmak hem de Allah’ın dinini tahrif etmektir. Bu durumu Allah şöyle ifade eder:

"Artık sözden sonra hangi söze inanacaklar?" Mürselat/50

Kur’an dışındaki kaynakları dinin temel kaynağı haline getirenler, Allah’ın kitabını yeterli görmemekte ve böylece insanları vahiyden uzaklaştırmaktadırlar. Bu da insanların, Allah’ın kelamını anlamak yerine, uydurma rivayetlerle oyalanmasına sebep olmaktadır.

Bazı kimseler, insanlara “Hesapsız cennete gireceksiniz” gibi vaatlerde bulunuyor. Bu, insanların Kur’an’daki hesap günü gerçeğini göz ardı etmesine yol açan tehlikeli bir sapmadır. Oysa Allah, herkesin yaptıklarının karşılığını göreceğini açıkça belirtmiştir:

"Kim zerre kadar hayır işlerse karşılığını görür. Kim de zerre kadar şer işlerse karşılığını görür." Zilzal/7-8

Hesapsız cennet vaadi, insanları gaflete düşürmekten başka bir işe yaramaz. Çünkü Kur’an, her insanın hesap vereceğini ve amellerinin karşılığını alacağını açıkça ifade eder. Allah’ın kelamında olmayan bir şeyi din adına söylemek, hem Allah’a hem de insanlara karşı büyük bir ihanettir.

Kur’an, insanları uyarmak ve doğru yola iletmek için indirilmiştir. Allah, bu konuda Resulullah’a şu emri vermiştir:

"Rabbinden sana vahyedileni onlara anlat ve yüz çevir." En’am/106

Bugün, Kur’an’ın mesajını insanlara ulaştırmak yerine, ona paralel dinler oluşturanlar, büyük bir vebal altındadır. Allah’ın dinini eksiksiz ve net bir şekilde insanlara ulaştırmak bizim görevimizdir. Ancak bunu yaparken, Allah’ın kitabına herhangi bir şey eklememeli veya ondan bir şey çıkarmamalıyız.

Ey insanlar! Allah’ın dini, katıksız ve halistir. Ona başka hiçbir şeyi eklemek veya ondan bir şey çıkarmak mümkün değildir. Allah, insanlara indirdiği kitabı şöyle tarif eder:

"Bu Kur’an, uydurulmuş bir söz değildir. Ancak, kendisinden önceki kitapları tasdik eden, her şeyin ayrıntılı bir açıklaması olan, iman eden bir topluluk için bir rahmet ve rehberdir." Yusuf/111

O halde, Allah’ın dinine katkıda bulunmaya çalışmak, Allah’ın dini eksik bıraktığını iddia etmek demektir. Bu, çok büyük bir sapmadır. İnsanları vahyin ışığına çağıran Kur’an, bize yeterlidir. Din adına konuşurken, yalnızca Allah’ın kitabına dayanmalıyız.

Din yalnızca Allah’a aittir ve sadece O’nun kelamı doğrudur. Resulullah’ın görevi, Allah’tan gelen mesajı bize ulaştırmaktır. O’nun adına uydurulan sözlere itibar etmeyin. Çünkü bu, hem dine zarar verir hem de sizi helak eder. Allah’ın kitabına sımsıkı sarılın ve başka kaynaklara din adına eklemelerde bulunmayın. Unutmayın: "Hesap günü her şey ortaya çıkacaktır ve hesabı yalnızca Allah görecektir."

Erol Kekeç/22.11.2024/Namazgah/İST

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder