31 Ekim 2024 Perşembe

Sosyal Meslek Gettoları- Kendimizi Mesleklerin İçinde mi Kaybettik?

 

Fanatik Dayanışmanın Toplumsal İzolasyona Etkisi

Toplumların kültürel ve sosyal yapılarında, meslek gruplarının yalnızca çalışma alanlarıyla sınırlı kalmayan, kendi içlerinde oluşturdukları dayanışmacı ve kapalı toplulukların büyük bir rol oynadığını gözlemliyoruz. Bu gruplar, kimi zaman dayanışma, destek veya yardımlaşma gibi olumlu amaçlarla bir araya gelseler de, uzun vadede toplumsal uyum üzerinde düşündüğümüzden daha fazla etki bırakırlar. Bu yazıda, toplumda özellikle belirgin olan bazı meslek gruplarının sosyokültürel dokuyu nasıl etkilediğini, bireyler ve gruplar arasındaki mesafenin giderek nasıl derinleştiğini, hatta meslek kültürünün ötesinde fanatik bir dayanışma hiyerarşisinin toplumsal izolasyonu nasıl güçlendirdiğini görüyoruz.

Her meslek grubunun kendine has bir kültürü ve değerler bütünü vardır. Ancak bazı gruplarda bu değerler sistemi, mesleki sınırların ötesine geçerek neredeyse bir toplumsal yaşam biçimi haline dönüşür. Özellikle doktorlar, eczacılar, hukukçular, otobüs şoförleri, taksiciler gibi gruplar, yalnızca iş yerinde değil, toplumsal hayatta da kendi içlerinde bir birlik ve dayanışma hissi geliştirirler. Bu grupların kendi meslektaşlarıyla olan dayanışması, dışarıdan gelen her türlü eleştiriyi tehdit olarak algılama eğilimi gösterir ve bu durumda meslek dışındaki bireylere karşı kapalı bir tutum benimserler.

Meslek içindeki bu dayanışma, zamanla bir "getto kültürü" yaratır. Bu gettolaşma, grubun dışındaki insanların bu mesleklere karşı olan güven ve beklentilerinde olumsuz bir bakış açısına yol açabilir. Toplumda sıkça karşılaşılan örnekler arasında halk otobüsü şoförlerinin diğer şoförlerle sürekli olarak çatışma halinde olması, taksi şoförlerinin müşteri eleştirilerini çoğu zaman kabul etmemesi, ya da doktorların meslek etiği tartışmalarında birbirlerini savunarak dış dünyadan gelen tepkilere karşı bir "savunma" geliştirmesi sayılabilir.

Fanatik Dayanışma ve Toplumsal Tabakalaşma

Bu dayanışma kültürü, zamanla fanatik bir bağlılık halini alır. Bir meslek grubuna dahil olan bireyler, meslek arkadaşlarının doğru ya da yanlış tüm davranışlarını savunma eğilimine girerler. Bu durumda kişisel hesap verebilirlik, mesleki eleştirilerden korunma adına feda edilir. Bu, bireyin kendi kimliğinden çok meslek grubunun bir parçası olarak kendini tanımlamasına neden olur. Bu tür fanatik dayanışma kültürü, bireysel sorumluluğun erozyona uğramasına neden olurken, toplumsal adalet ve hesap verebilirlik ilkelerini de tehdit eder. Meslekler arasında oluşan bu dayanışma duvarları, aynı zamanda toplumun katmanlara ayrılmasına ve gruplar arası etkileşimin azalmasına yol açar.

Bu izolasyon ortamında, bireylerin toplumun diğer üyeleriyle değil, yalnızca kendi meslek grubuyla etkileşim kurma eğilimi de artar. Doktorların diğer doktorlarla, taksicilerin diğer taksicilerle, otobüs şoförlerinin yine yalnızca kendi meslektaşlarıyla sosyalleştiği bir düzen, toplumsal ayrışmayı körükler. Birbirine kapalı kalan bu gruplar, kendi içinde dayanışmayı artırırken, toplumsal dayanışmayı azaltan bir etken olarak ortaya çıkar.

Meslek gruplarının fanatik bir bağlılıkla birbirine kenetlenmesi, bireysel kimliklerin ön plana çıkmasını engelleyebilir ve toplumun genel yapısında eksikliklere yol açar. Örneğin, bireylerin farklı kültür ve düşünce yapısındaki insanlarla etkileşimi azalır. Bu durum, bir toplumda ortak değerlere ulaşmanın, empati geliştirmenin ve farklı düşünceleri anlamanın önüne geçer. Meslek gruplarının kendi içinde kapalı bir yapı oluşturması, toplumun geniş bir tabanında, bireyler arasındaki bağları zayıflatarak toplumsal kutuplaşmayı teşvik eder.

 Mesleki ve Toplumsal Bütünleşme

Toplum olarak bu tür dayanışmacı meslek yapılarının içe kapanıklığını aşmak ve toplumsal kapsayıcılığı artırmak için evrensel değerlere yönelmek gerekiyor. Özellikle adanmışlık, özgürlük, sevgi, merhamet ve barış gibi evrensel değerler, tüm meslek gruplarının bir araya gelmesi ve toplumun bütününe yönelik sorumluluk geliştirmesi için birer temel oluşturabilir. Meslek gruplarının kendi içinde dayanışma yaratması doğaldır; ancak bu dayanışmanın toplumsal adalet, bireysel hesap verebilirlik ve empati değerlerine dayanması, toplumsal uyumu güçlendirecektir.

Adanmışlık, bireylerin yalnızca kendi meslek grubunun değil, toplumun genelinin yararını gözetme sorumluluğunu artıracaktır. Bu değerlerin yanı sıra özgürlük ve barış gibi toplumsal değerler de gruplar arası uyum ve anlayışı teşvik ederek toplumsal dayanışmanın önündeki engelleri azaltacaktır.

Toplumun belirli meslek grupları içinde gettolaşmış yapılar oluşturarak, yalnızca kendi içindeki bireylerle bir dayanışma bağı geliştirmesi, toplumsal uyumu zedelerken, bireylerin kendi kimliklerinden ödün vermesine ve toplumsal yapının adalet mekanizmalarının etkisizleşmesine yol açar. Bu nedenle, toplumda fanatik dayanışma kültüründen uzaklaşarak kapsayıcı ve toplumsal sorumluluğu ön planda tutan bir yapı inşa edilmelidir.

Bahadır Hataylı/29.10.2024/01.20/Sancaktepe/İST

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder