Ey insanlık! Bugün, yeryüzünde insanlığın varlık mücadelesi verdiği, yaşamını sürdürebilmek için büyük sınavlardan geçtiği, tarihin belki de en zor günlerine tanıklık ediyoruz. Bir avuç Siyonist çete, dünyayı esir almış, insanlığın kaderini hiçe sayarak tüm varlıkları sömürüyor. Ne yazık ki, bu duruma sessiz kalan, gözlerini kapayan, duyarsız bir kalabalık, insan olmanın gerektirdiği tüm vasıfları kaybetmiş durumda. İnsanlık, kendi kardeşlerinin acımasızca yok edildiği bir dünyada sesini çıkarmıyorsa, gerçekten de insan olmanın gerekliliklerini çoktan unutmuş demektir.
Dünyanın farklı köşelerinde, masum insanların üzerine
bombalar yağarken, çocuklar evsiz, aç ve korku içinde büyürken, ne yazık ki
büyük bir çoğunluk bu acılara kayıtsız kalıyor. İnsanlık, tarihin bu kara
döneminde, kendi varoluş mücadelesini bile veremez hale gelmiş durumda.
Sessizlik içinde, acımasız bir yok oluşa doğru sürüklenen bir dünyada,
insanlıktan bahsetmek, artık anlamını yitirmiş gibi görünüyor. İnsan olmanın
temel ilkeleri, başkalarının varlığını ve yaşam hakkını korumaktır. Ancak bugün,
bu ilkeler neredeyse tamamen unutulmuş durumda.
Siyonist çete, sadece bir toplumu değil, tüm insanlığı hedef
almış durumda. İnsanları sindirmek, korkutmak ve köleleştirmek amacıyla her
türlü yolu deniyorlar. Onların karşısında duracak bir güç olmadığı takdirde,
insanlık varoluş mücadelesinde kaybeden taraf olacaktır. Eğer insanlık, bu
zalim çeteye boyun eğerse, kendi sonunu hazırlamış olacak. Bu, insanlığın
dünyadaki yaşam serüveninin tamamlandığının en acı göstergesidir.
İnsan olmanın en temel ilkesi, her canlının varlık hakkını ve
yaşama hakkını tanımaktır. Bu ilke, yaratılışın temel bir parçasıdır. Ancak
bugün, bu ilke ayaklar altına alınmış durumda. Bir avuç Siyonist, dünyayı esir
alırken, insanlık bu duruma sessiz kalıyor. Sessizlik ise, zalimlerin ekmeğine
yağ sürmekten başka bir şey değildir. İnsan olmanın gereği, zulme karşı durmak,
adaleti savunmak ve mazlumun yanında yer almaktır. Eğer bu görevimizi yerine
getirmezsek, insanlığımızı da kaybetmiş oluruz.
İnsanlığın varoluşu, başkalarının yaşam hakkını tanımakla
mümkündür. Eğer bizler, bu hakkı savunmazsak, kendi varlığımızı da tehlikeye
atmış oluruz. Bir avuç zalimin dünyaya hükmetmesine izin vermek, insanlık adına
kabul edilemez bir durumdur. Bu nedenle, insan olmanın gerektirdiği
sorumlulukları üstlenmeli ve bu zalimlere karşı durmalıyız. Bu, bizim insani
görevimizdir.
Ey insanlık! Bu dünya terörist zulüm çetesi, her geçen gün
daha da güçleniyor. Eğer bu zulmü durdurmazsak, insanlığın varlığını tehlikeye
atmış olacağız. Zalimlere karşı durmak, insan olmanın gereğidir. Eğer bu görevi
yerine getirmezsek, dünyada varlığımızı sürdüremeyiz. Bu zulmü durdurmak,
sadece bir grup insanın değil, tüm insanlığın görevidir. Çünkü bu zalimler,
sadece belli bir toplumu değil, tüm insanlığı hedef almış durumda.
Bu zalimlere karşı durmanın yolu, birlik ve beraberlikten
geçer. İnsanlık, tek vücut olup bu zalimlere karşı durmalı, adaletin ve
hakkaniyetin savunucusu olmalıdır. Eğer bunu başaramazsak, gelecekte insanlığın
varlığından söz edemeyiz. Bir avuç zalime boyun eğmek, insanlığın sonu
olacaktır. Ancak, bu zalimlere karşı durarak, insan olmanın gerekliliklerini
yerine getirebilir ve geleceğimizi güvence altına alabiliriz.
Bugün, insanlığın varlığını sürdürebilmesi için birleşme
zamanı. Bir avuç Siyonist çeteye karşı durmanın tek yolu, insanlığın bir araya
gelmesidir. Bu birlik, zulmü sona erdirecek, adaleti yeniden tesis edecektir.
İnsanlık, bu zorlu sınavdan geçmek zorundadır. Eğer bu sınavı başarıyla
geçersek, gelecekte de varlığımızı sürdürebiliriz. Ancak, bu sınavı
kaybedersek, insanlık adına her şey sona ermiş olacak.
İnsanlık, bu zalimlere karşı durmak zorundadır. Bu, insan
olmanın en temel gereğidir. Eğer bu görevi yerine getirmezsek, dünyada var olma
hakkımızı kaybetmiş oluruz. Bu zalimlere karşı durmak, sadece bir topluluğun
değil, tüm insanlığın görevidir. Bu görev, her birimizin omuzlarında bir yük
olarak duruyor. Bu yükü taşımak zorundayız, çünkü bu yük, insanlığın varlığını
temsil ediyor.
Ey insanlık! Unutmayın ki, zulme karşı sessizlik, insanlığın
ölümü demektir. Eğer bu sessizliği bozmaz ve zalimlere karşı durmazsak, kendi
sonumuzu hazırlamış oluruz. Bu, insanlığın sonu demektir. Ancak, bu sessizliği
bozarak, zalimlere karşı durarak, insan olmanın gerekliliklerini yerine
getirebiliriz. Bu mücadele, insanlığın varlığını sürdürebilmesi için elzemdir.
Bu zalimlere karşı durmalı, hakikati savunmalı ve adaleti tesis etmeliyiz. Bu,
insan olmanın gereğidir.
Ey insanlık! Şimdi birlik olma ve zulme karşı durma
zamanıdır. Kendi varlığınızı korumak için, adaletin ve hakkaniyetin yanında yer
alın. Bu mücadele, sadece bugün için değil, gelecekteki nesillerin de varlığı
için gereklidir. Eğer bu görevi yerine getirmezsek, insanlık tarihinin sonuna
tanıklık etmiş oluruz. Ancak, bu zalimlere karşı durarak, insan olmanın
gerekliliklerini yerine getirir ve insanlığı yaşatırız.
İnsanlık, uzun zamandır varoluşunun en karanlık dönemlerinden birine doğru sürükleniyor. Bir avuç Siyonist çetenin elinde oyuncak olan dünya, gözlerimizin önünde parçalanıyor. Üstünlüğün yalnızca güçle tanımlandığı, adaletin ise tarihin tozlu sayfalarına gömüldüğü bir zaman dilimindeyiz. Bu zalim çetenin varlığı, insanlığın varoluşunu tehdit ediyor; çünkü onların acımasız politikaları, yeryüzündeki her türlü yaşam biçimine karşı yönelmiş bir saldırı.
Bir zamanlar insanların birbirine bağlı olduğu, adaletin ve merhametin hüküm sürdüğü dünya, bugün bencil çıkarların ve vicdansızlıkların oyun alanına dönmüş durumda. Kimse bu durumu yüksek sesle dillendirmeye cesaret edemiyor; çünkü insanlık, korkularının esiri olmuş durumda. Kendi konfor alanlarını koruma telaşı, onları zalimin yanında susmaya itiyor.
Zulüm sadece Filistin'in topraklarında yaşanmıyor. Küresel olarak zenginlik ve güç peşinde koşan bu küçük grup, insanları ekonomik, sosyal ve politik olarak köleleştiriyor. Halklar, adeta hayatta kalma mücadelesi verirken, bu çete kazancını ve etkisini daha da artırıyor. İnsanların emekleri, umutları ve hatta yaşamları bu vahşi düzende anlamını yitiriyor.
Bu sistemde, yönetimler ve liderler de Siyonist çetenin bir parçası haline gelmiş durumda. Onlar da halklarını kandırarak, asıl sahiplerine hizmet ediyorlar. Adaletin sesi susturuluyor, hak arayanlar ise sindiriliyor. Bu çaresizlik ve sessizlik içinde insanlık, kendi sonunu hazırlıyor.
Eğer bu zulüm durdurulmazsa, insanlık bir daha geri dönülemeyecek bir noktaya varacak. Sadece Filistin değil, tüm dünya bu yıkımın acılarını hissedecek. Siyonist çetenin karşısında durmak artık bir tercih değil, bir zorunluluktur. İnsanlık, zulme ve adaletsizliğe karşı bir araya gelmeli, sesi yükselmeli ve adaletin tekrar tesis edilmesini sağlamalıdır. Çünkü ancak bu şekilde insanlık yeniden onurunu kazanabilir.
Bahadır Hataylı/16.08.2024/16.40/Namazgah/İST
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder