“Allah yolunda harcamada bulunun ki kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın ve iyilik yapın. Şüphesiz Allah, iyilik edenleri sever.” Bakaar:195
Ayetin ifade ettiği anlam ile bizlerin kafasındaki manaya
baktığımızda ne kadar da Allah’ın ayetlerinden habersiz yaşadığımızı anlıyoruz.
Hocalar, çocukken bize bu ayetleri anlatırken hep bedenen karşımıza çıkacak bir
tehlikeden korunma olarak açıklarlardı. Oysa insana göz kulak, el ayak ve beyin
verilmiş olmasına rağmen tehlikeleri göremiyorsa, bunlar işlevini kaybetmiş
demektir. Bunlar tam olarak çalışıyor ve akli denge yerinde ise böyle bir
eylemde kimsenin bulunması mümkün değil…Peki buna rağmen Allah böyle bir
uyarıda neden bulunur diye hep kafama takmışımdır. Sonraki zamanlarda bu işin
böyle olmayacağını burada çok ince bir çizginin hatırlatılıyor olduğunu
anladığımda öğrendiğim tüm bilgileri imkânım olsaydı zihnimden silip atacaktım.
Allah yolunda harcamayan, biriktirip onun başında onları
saymakla meşgul olanların hepsi kendi eliyle kendisini tehlikeye atmıştır.
Allah’ın kula verdiği nimetleri Allah’ın istediği yolda harcamayanlar en
tehlikeli işi yaparlar. İnsanın kendi yarınlarını hesaba katmadan yaşaması
kadar tehlikeli ne olabilir ki! Verilen tüm nimetleri, kişi kendi beceri ve
kabiliyetini kullanarak elde ettiğini düşünerek onlarla avunup onunla övünerek diğer
insanlardan farklı bir yaşama sahip olduğunu söyleyerek, Allah’ın verdiği
nimetleri Allah için harcamadığı zaman kendi eliyle kendisini tehlikeye
atmıştır. Kendisini tehlikeye atmayı göze alarak elde ettikleriyle övünenler
başkalarının yaşamlarına nasıl dokunabilirler ki!
Yeryüzüne insanın geliş gayesi yeryüzünde Allah’ın yasasına
uygun bir yaşam sürdürmektir. Allah’ın yasasını çiğneyerek, her ferdin kendi
yaşamıyla alakalı belirleyicileri kendisinin oluşturması bir sapkınlık ve
tehlikeli yolda bir yolculuktur. Bu yolda insan kendisini her an tehlikede
görmek zorundadır. Tehlike Dünyalık bir cisimle her an karşılaşmayı bekleyerek
paranoyak yaşamak değildir. Bunlar olabilir, ancak tehlike bunlar değil, Allah
için harcamamak kadar tehlikeli başka ne olabilir ki!
Bir yolun hakkı maksimum 80 km. hızla gitmek ise insan orada
150 ve daha fazla sürat yaparsa çok tehlikeli bir yolculuk yapar ve her an
nerede nasıl yuvarlanacağını kendisi de kestiremez. İşte aynen böyle, Allah tüm
yaratılmışların rızkına kefil olmasına rağmen, insan ondan çok daha fazlasına
sahip olabilmek için, hırsının kurbanı olmayı hep arzular. Oysa o yolun hız
limiti belirlenmiştir. O hız aşıldığı zaman her an tehlikeyle karşı karşıya kalır.
Yaratanın kendi katından bol bol verdiği insanlar, bu imkanlarını Allah için
onun kullarının yararına hesapsız harcamaları gerekir, o zaman çok fazla hız
hırsı olan birinin, hızlı yaşayarak tehlike oluşturmaktansa, gittiği her yerde
biraz durup dinlenip doğayı yaşamı tefekkür ve idrak ederek bir yolculuk
yapması nasıl ki onu sükunete erdirirse, imkânı olanların imkanlarını düşkün ve
ihtiyaç sahiplerine harcaması da onların sükunete ulaşmasını sağlar. Ondan
dolayıdır ki Rahman, kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın, Allah için
infak edip harcama yapın diyor…
İnsan bu tehlikeyi anlamadığı ve onunla ilgili gerekli
tedbirleri ve önleyici çareleri oluşturmadığı sürece, insanlık acılarla
kıvranmaya mahkûm olacaktır. İnsanlığın kurtuluşu ancak ve ancak Allah’ın bu
uyarılarını idrak eden kullar eliyle gerçekleşecektir. Kapitalizmin sağmal
ineği, materyalizmin kölesi dünyaperest varlıklar insanlığın kurtuluşuna asla
katkı sunamazlar. Cehennemdeki irinden bal bulacağını sananlar nasıl bir
yanılgı ve boş bekleyiş içindelerse, Allah’a kul olmayan ve sadece Allah için
harcayıp kendilerini tehlikelerden korumayanlar da yeryüzüne asla bir huzur
getirmezeler. İnsan tehlikelerden korunmak için, öncelikle kayıtsız şartsız
yaratana özgürce kul olması, La-İlahe ile hayatındaki tüm ilahların varlığına
son vermesi gerekir. Ancak ondan sonra Allah yolunda harcayacak duruma
gelebilir. Allah için harcamaya ayırdıklarımız kendi istek ve arzularımızın
doyumsuzluğuna ayrılanın yanında küçük bir zerre ise, o zaman yine kişi kendini
kandırmak için uğraşır.
İyilikte yarışmayanların hayatı hep tehlike içindedir. Ne
zaman nerede o tehlikenin kendisini kuşatacağını bilemez. Ey dünyaya tapan
ancak Allah’a kul olduğunu sanan kapitalizmin sağmal inekleri, Kapitalizmin
verdiği arpa ve saman sakın sizi aldatmasın, onun tek amacı daha fazla süt
alabilmek içindir. Seni en lüks teknelerde beslemesi, altın varaklı teknelere
yiyeceklerini koyması seni düşündüğünden değildir. Senin ona bağlılığını
koparmaman içindir. Ona bağımlılığın tükendiğinde kendine gelip, hayatını
tehlikelerden kurtaracağını bildiği için, seni hep bağımlı olarak yaşatıp mayın
tarlasında dolaşmanı istemektedir. Oysa Allah seni yaratan olarak, yarattığı
bir varlığın heba olmasını istemediğinden, sana tehlikenin nerede olduğunu
söylüyor ve o tehlikeler seni kuşatmadan kendi verdiği nimetleri yine kendi
istediği yerde harcamanı istemektedir. İşte, senin tek kurtuluşunun yolu budur.
Bunun dışında aradıklarının hepsi anlamsız ve seni senden alıp anlamsız bir
arayışta seni avare etmektir.
Verilen nimetlerin sahibinin Allah olduğunu bilen ve onun
huzuruna vardığında her zerresinin hesabını vereceğini bilen kullar, bu
nimetlerin sahibinin isteğine hiç aksi davranır mı? Ancak ona inanmayanlar onun
isteğinin dışında sadece kendini manevi olarak rahatlatmak için bir kısım
harcamalarda bulunur. Ancak o durum neye benzer biliyor musunuz, hız limiti
belli olan bir yolda, belli yerlerde o hız limitini aşarak istediğin hızda yol
gitmendir. İşte Allah’ın verdiği nimetleri onun istediği gibi değil de kendi
istediğimiz gibi onun yolunda harcadığımızı sanıyorsak bu da bizler için ciddi
bir kayıp olur. Onun için insan öncelikle kendisine gelmek zorundadır.
Yeryüzünde iyiliklere öncülük eden ve iyiliklerin
yaygınlaşmasına katkı sunanlar ancak tehlikeleri atlatabilirler. Allah’a rağmen
Allah’tan bağımsız yeryüzünde cenneti kurmak isteyen kapitalizmin baronları,
yeryüzünde iyiliklerin yok olması için küçük tüketici abonmanlarını da kendi cennetlerine
taşıdılar. Bu süreç insanlığın yaşamını çok tehlikeli bir yarın kenarına ev
kuran örümceğin durumuna benzetti. Dünya ile mutlu mutlu olanlar, dünya dışında
bir yaşamın geleceğini unuttu. Dünya dışında bir yaşamın varlığını unutandan
başka kim uçacağını bildiği halde yarın kenarına bir ev kurarak onunla övünür ki!
İnsanlık dünyaperest olduğu halde hala kendisini çok değerli bir varlık gibi
görme hastalığından da kurtulamıyor. Hayat, ancak yaratanın dışında başka bir
varlığın olmadığına yakinen teslim olan ve bu yaşamı noktaladıktan sonra ona
gideceğini bilen anlayışlarla anlam kazanır. Bunun dışındaki uğraşların hepsi
ancak insanı karşılaşacağı tehlikelere her an biraz daha yaklaştırmaktadır. Bu
tehlike burada vuku bulacağı gibi buradaki mesai bittikten sonra da gelebilir,
âmâ mutlak geleceği unutulmamalıdır.
Huzuru sadece yaratanın belirlediği yaşama sadık kalarak elde
edenlerin, dünya ve içindekilere önem vermemesi onların önemsizliği olarak
anlaşılmasın. Onlar imarata çok önem verirler, ancak bu imarattan elde
ettikleri, yaratılanların varlığına hizmet ettiği zaman anlam kazanır. Akan su
pis olmaz derlerdi eskiler, ancak gölet halinde olan sulardan içilmemesi, her
türlü pisliği içinde barındıracağı söylenirdi. Ondan dolayı bizler akan suyun
kaynağını görmesek te ondan içerdik, âmâ göl halinde biriken suları hiç içmezdik
çünkü onlar orada durduğu müddetçe her türlü pisliği içinde barındıracağına inanırdık.
Bu söz Allah’ın bu ayetini doğru idrak etmemiz açısından ne kadar da iyi bir örnek.
Su gibi aziz olasın derken bir anlamı vardı, yani su gibi tüm kurumuş bitkilere
ulaşmak her toprağa canlılık götürmek ne kadar güzel bir eylem. Ondan dolayı su
gibi aziz olup eldeki imkanlarımızı dünyanın her yanındaki ölüme terk edilmiş
kalplere ve yüreklere taşıyalım ki, onların vaktinden önce yok olmalarının
önüne geçelim. Çünkü onların hepsi Allah’ın bir ayetidir. Kitaptaki bir ayetin
yanıp yok olmasını istemediğimizde samimiysek, Allah’ın canlı ayetlerine aynı
hassasiyetleri gösterelim ve Allah’ın kitabını koruyalım; bu iş bize verilmiş,
işte bunun adı iyiliktir. Bu iyilikler içinde yer almayı düşünmez miyiz?
Akalım dostlar bir akar su gibi, ölmekte olan yürekleri
sulamak için, gölet gibi biriktirerek kendimizin bile sonrasında iğreneceğiz bir
servetin tutsaklığının pençesinden kurtularak kendi elimizle kendimizi
tehlikeye atmayalım…
Su gibi aziz olan aziz dostlar, hayat bugün var yarın yok,
bizden sonra şunu şuraya bunu oraya, diğeri nereye harcanacağının belli olmayacağı,
mülkiyeti bize ait olmayan servetlerimizi, malı mülkü verenin istediği yerde harcayarak,
infak etmeye ne dersiniz…Allah şüphesiz bizlerin sinelerinin özünde nelerin
saklı olduğunu bilir. Bunlardan uzaklaşmak zor, nefsimiz bunlarla avunduğu için,
onlar olduğu ve bizim kontrolümüzde durduğu zaman çok değerli olacağımızı bize
içten içe fısıldayabilir, ancak şunu bilelim ki, nefis ancak insana kötülük fısıldar.
Oysa Alemlerin Rabbi Rahman hep doğru olana bizi çağırır, Rahmanın çağrısına mı
yönelelim yoksa bizi bizden alıp kendisiyle bizi tanımlayan kazanımlarımıza mı
kulak verelim. Tercih insanın kendisinin…Siz Allah için harcadıklarınızın kayıp
olduğunu düşünmeyin onlar bire yedi başak vererek ve üzerinde de yüzlerce başı
olan bir ürün gibidir. Siz su gibi akarsanız, hangi suların size nerede
katılarak sizin suyunuzu çoğaltacağınızı ve debinizi yükselteceğinizi bilemezsiniz,
ancak Allah bunların hepsinden haberdardır. Ey dostlar, Allah’ın çağırdığı ve
teşvik ettiği yolda yürümeye kararlı isek, Rabbim bizi ve insanlığı
diriltecektir. Aksi durumda kendi ellerimizle kendimizi attığımız tehlikelerin,
bizi kuşatacağı günlerin çok yakın olduğunu bilelim…Allah hep doğruyu söyler…
Onun da bir dostu vardı ona hep dünyalıkları anlatır, onlara
sahip olmasını ve onları kimseye vermemesini isterdi, ancak o bir su gibi aziz
olup akmayı tercih etti ve ölü canlara hayat verdi, ahirete gittiğinde baktı ki,
kendisine iyiliği anlattığını sandığı o dostu cehennemin ortasında ateşin içinde,
o zaman dedi ki, sen ne kötü bir dostmuşsun, az kalsın beni de kendin gibi
yakacaktın, iyi ki senin dediklerini yapmadım dedi. İşte biz onu Cennete ödüllendirdik,
” Genişliği yer ve gökler kadar olan Rabbinizin cennetine
koşun çalışanlar bunun için çalışsın…” Rabbimin sözü üzerine söylenecek söz
tükendiği için makalemi burada bitiriyorum har daim Rabbimizin isteklerine göre
yaşayan kullardan olmak ümidiyle selam muhabbet ve iyilik dileklerimle kalın
sağlıcakla…
“Allah yolunda harcamada bulunun ki kendi ellerinizle
kendinizi tehlikeye atmayın ve iyilik yapın. Şüphesiz Allah, iyilik edenleri
sever.” Bakaar:195
Erol KEKEÇ/12.06.2023/12.49/Namazgah/