Toplumsal yaşam o kadar karmaşıklaştırıldı ki, kimin ne adına niçin bir tepki verdiğini anlamaz hale geldik. Gün geçmemiş olsun ki, sanal gündemler oluşturulmuş olmasın. Muhalefet kanadında yer alan ideolojik saplantıları olanlar, toplumsal ahlaka aykırı festivallere, il yöneticileri tarafından izin verilmediği zaman, özgürlükleriniz yok olmaya başladı diyerek bağırmaya başlıyorlar. Diğer taraf, kendini bilmez sadece biyolojik cinselliği ile kendisini tanımlayan bir yaratığın kışkırtma amacı güden sözlerinden yola çıkarak tepkilerini gösteriyorlar. Ne yazık ki iki uçta tepkilerinde insani bir tepki göstermenin ötesinde tamamıyla çatışma ve gerilim amaçlı bağırıyorlar.
Bir toplumda değerlerin dokunulmaması gereken noktaları neden hedef seçilir. Demek ki insanların sinir uçları belli eller tarafından kaşınmak isteniyor. Ancak Kitle kültürü bunu anlamaktan yoksun olduğu için, genelin gösterdiği tepkiler bütün bir toplumu kısa sürede kuşatıyor. Bu toplumsal keşmekeşliğin bir an evvel sonlandırılması ve insanların aydınlık zeminlerde bireysel iradi tepkilerini gösterebilecek seviyeye çıkarılması gerekmektedir. Ancak bu süreç, toplumun bu şekilde düşünmeden gösterdiği kitlesel tepkilerinden memnun olanların hoşuna gitmeyecektir. Çünkü onlar sorgulanmadan gösterilen toplumsal davranışlarla varlıklarını sürdürürler. Oysa, toplumun anlayış ve algılama seviyesinin çıtasını yukarı çıkarmak isteyen, hakikatten başka bir şeye şahit olmak istemeyen, sorumluluk sahibi anlayışalar ise daima topluma ışık olma çabası içindedirler.
İmam Hatipler Yıllardır herkes tarafından alttan alta ciddi sorgulama konusu olanlardan birisidir. İmam Hatiplere çocuklarını veren bizim gibi İmam Hatip mezunu aileler, geçmişle bu günü kıyasladıklarında çocuklarını öyle bir ortama gönderdikleri için bir anlamda acı çekerken, diğer tarafta İmam Hatip Liselerinin sayılarının artmasından ciddi rahatsızlık duyan ve her ne vesileyle olursa olsun, bu okullara saldırmak için hazır bekleyenler var. Yani her iki uç ta bir rahatsızlık duymaktadır. Ancak Muhafazakar insanlar, yüksek beklentiler içinde olduklarından bu beklentilerinin İmam Hatiplerde karşılanmadığını gördükleri için rahatsızlık duyarken, karşı taraf bunlar bizim yaşam alanlarımızı daraltarak bizi hayatın dışına atacaklar yakında, diyerek korkularından saldırıya geçmekteler. Ancak sonuç ortak olsa da nedenler farklı olduğu için insanların karmaşıklığını aynı başlık altında ele alamayız.
Muhafazakar kesim, karşıt tarafın beğenisini kazanma adına ve onlarla daha uyumlu bir hayatı paylaşmak için değerlerinin içini bile iğdiş etmesine rağmen, çatışmayı ortadan kaldıramamaktadırlar. Yani kemikleşmiş ve yürekleri kuşatmış ideolojik körlüklerin bir hedef olarak yaşandığı ortamda bunlar hiç yok olmayacaktır. Onun için toplumdaki her kesimin kendi değer sistemine göre yaşayacağı yaşam alanlarını oluşturmak zorunludur. Ancak o zaman bu keşmekeşliklerden ve farklı tarafın değer uçlarıyla oynamaktan uzaklaşılabilir. İslami Dayanışma oyunları adı altında o kadar çok karşı tarafa yamanmak isteyen algılar göze çarptı ki, bunun benzeri farklı bölgelerimizde yerel ürünlerin tanıtımı amaçlı yapılan festivallerle gerçekleştirildi. Bu kadar çukura inmeye gerek var mı bilmiyorum. Oysa herkes kendi değeri ve anlayışı ile bir toplumda nasıl yaşanılacağını bilse, kimse kimsenin yaşam alanına müdahale etmediği gibi, kimsenin yaşam alanımız daraltılıyor korkuları da oluşmayacaktır.
Cumhuriyetten bu yana ülkenin mütrefleri değişti, bu mütref sınıf her ortamda kendilerinin ayrıcalıklı bir yaşam hakkına sahip olduklarına inandıklarını görmekteyiz. Çünkü Yönetim böyle bir sınıf oluşturdu, dolayısıyla bunlar toplumsal yaşamdaki farklı kurumsal oluşumların mutlaka kendi onaylarıyla olmasını istiyorlar. Yeni ve farklı kurumsal oluşumlarda paylarının olmadığını gördüklerinde, devlet,laiklik,cumhuriyet gibi değerlerin tehlikeye girdiğini dillendirerek korkularını her fırsatta ortalığa saçıyorlar. Çünkü kendileri başkalarının yaşam alanlarını imha ederek, onların kaybedilen imkanlarından beslendikleri için böyle yapıyorlar. Kaybedilen bir şeyin tekrar kazanılmasının kolay olmadığını biliyorlar. Ancak bunlar her dönemin kazananı olmalarına rağmen hala toplumsal çatışmalardan faydalanarak kendi yerlerini sağlama almaya çalışıyorlar.
Bunların ayrıcalıklı yaşamı diğer tarafta da ayrıcalıklı yaşamların oluşmasını sağladı. Şimdi onlarda kazanımlarının yok olacağını toplumsal yaşamın kaosa döneceğini dillendirmeye başladılar. Aslında bu iki kesimin endişesi de kendilerinin hakları olmayan imkanların sahipleri olmaları, bunların ola ki bir terslikte ellerinden gidebileceği kokusu onları böyle bir düşünceye taşıyor. Oysa gariban kendi halinde işinde gücünde kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayan, elindekine şükreden imansızlığına sabreden mazlum insanların böyle bir derdi yoktur. Onların tek derdi, varsa bir oğlu bir kızı, ilk dileği çocuklarının dinini, kitabını bilen, vatana Millete ve devlete hayırlı bir evlat olmalarıdır. Onların kazanımları kaybetme gibi bir endişeleri yoktur. Rızkın sahibi Allah'tır. Allah dilediğine verir, dileğinden alır inancı ile rahat ve mutlu bir hayat yaşarlar. Ancak bu mütrefler daha fazla harcamak daha fazla dünyaya kazık çakmak için, bu garibanların mutluluğunu da ellerinden almak istiyorlar. Çünkü ortalık karıştığı zaman bunların çocukları ister istemez bu karmaşaların herhangi bir yerinde bulunacaklar, dolayısıyla onların da huzuru gitmiş olacak. Yani belli kesimler, her şeye sahip olmalarına rağmen, garibanların mutlu ve huzurlu olmalarından da rahatsızlar. Çünkü onlar mutlu olduğunda karanlıklardan ve bulanık sulardan balık avlama yasağı olabilir. Bu endişe onları yerinde oturtmuyor.
Toplumsal karmaşa ve kaotik zeminler yaratarak, insanları kitlesel düzeyde karşı karşıya getirme çabaları, her geçen gün artarak devam ediyor. Duyarlı sorumlu, vatanını ve Milletini seven insanların bu olumsuzlukların farkına vararak, insanlarımızı uyarmaları ve doğruya yönlendirmeleri zorunludur. Biz biriz..."Onlar birleştirilmesi gerekeni birleştirirler "Ayetine uygun yaşayan ve insanları hakikate götürmek için hiçbir menfaat gözetmeden Sadece Allah'a kul olanlara selam olsun...
Rabbim bizi bize düşürmek için karanlık oyun kurucuların hiçbirisine fırsat verme, "Sen oyun kuranların oyunlarını başlarına geçirensin...Sana hakkıyla kul olan ve sadece yeryüzünde halife olarak insanlığa hizmet edenleri sen yalnız bırakma ve onlara yardımını esirgeme...Biz zayıf kullarız Allah'ım "Senin indireceğin her hayra muhtacız..."
Vakarlı yaşayan ve boş olan şeylerden yüz çeviren kullar eyle bizleri...
Selam ve dualarımla...
Erol KEKEÇ/25.08.2022/12.53
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder