“Kendilerine gelmiş hiçbir kanıt olmadan, Allah'ın ayetleri hakkında tartışıp duranlar var ya, onların göğüslerinde, asla ulaşamayacakları bir büyüklüğün kuruntusu vardır. Artık Allah'a sığın! O'dur Semi, O'dur Basîr.”Mümin/56
De ki: "Ben, Rabbimden bana açık
seçik ayetler gelince, sizin, Allah'ın berisinden yakardıklarınıza kulluk
etmekten yasaklandım. Ben, âlemlerin Rabbi'ne teslim olmakla emrolundum. “Mümin/66
İnsan tartışmaya meyyal bir varlıktır.
Ondan olsa gerek sükunetle hakikati idrak ederek kabullenmek yerine hep sonuca
gidilmeyen konular üzerinde tartışarak hakikatin ortaya çıkmasına değil de
kendisinin tartışmada bir yerde olmasını daha çok arzular. Sonucu olmayan bir
tartışma dipsiz varil gibidir ne atarsanız atınız hep boşa gider ve onun içinde
bir şey taşıyamazsınız. Kendisinde hiçbir bağlayıcı kanıt olmadan tartışanın ve
bunda da ısrar edenlerin durumu tam da böyledir. Bunlar hakikatin
anlaşılmasından ve ortaya çıkıp herkesin hayatında bir yere sahip olmasından
pek haz almazlar. Çünkü öyle bir yaşam oluşursa bu tip karakterlerin fazla
gündemde kalması mümkün değildir. Hakiki bilgi ve kurallar yaşama mührünü basar
ve herkes bu manifestoya göre yaşamını düzenler dolayısıyla boş konuşarak
gündem oluşturmak isteyenlerin hayatları pek albeni oluşturmaz. İşte bundan
dolayıdır ki, herhangi bir kanıt olmadan sadece tartışan ve bundan haz alarak manevi
boşluklarını doldurduğunu sanan varlıklarla yaşam alanı doldu ve taştı.
Allah’ın ayetleri üzerinde tartışarak
gündemlerine birer mermi olarak Allah’ın ayetlerini kullananlarla Yezidin ordusu
arasında hiçbir fark yoktur. Muaviye ile başlayarak mızraklarına Allah’ın
ayetlerini bir kalkan yaparak onunla insanlığı avutmaya çalışan bir zihniyet
ile Allah’ın ayetleri üzerinde tartışan günümüzün zihniyeti aynıdır. Sadece
farklı zamanlarda aynı yolun neferi olmuş, hakikate ulaşma imkânı olmayan beyin
mekanizmaları, hakikat dışında her şeye formatlanmış olduğundan hakkı kabullenmede
de sorun yaşayan beyinlerdir.
Yüreklerinde büyüklük kuruntusu yuva
kurmuş olanlar hakikate tanık olamazlar. Çünkü bunların amacı hakikatin ortaya
çıkması ve insanların yaşamlarını hakikate göre düzenlemeleri için değildir.
Bunlar tartışmadan ve cebelleşmeden haz alırlar. Tartışma varsa kendilerini var
hissederler ancak tartışma yoksa onların var olup olmadığı da tartışma konusu olur.
Kendilerine gelmiş hiçbir bilgi kırıntısı ve delil olmamasına rağmen
tartışmaktan haz alanlar kadar doğruluğa yakın olmayan kimler olabilir.
Doğruluk, hakikatin ortaya çıkması ve kimseye mal olmadan sadece yaşamları
düzenlemek ve onlara yol göstermek için etrafa ışık yayan değerlerdir. Bu
değerler her ortamda korunurlar ve onların yaygın hale gelmesi için onlara
yardım ve destek olanlar da asla tükenmeyecektir. Doğruluk, iddia ettiği
gerçekliğin insanın yaşam donanımları olan yaratılış donanımları ile uyum
içinde olmasıdır. Bu doğrular, varlıkları belli kişiler tarafından savunur
olması ya da yaşam alanına aktarılıp aktarılmamasına bakılmaksızın kendi
varlıklarını içten mekanizmalı olarak hem korurlar hem de devamlılık
oluştururlar.
Allah’ın ayetlerini ancak ona İman
eden ve onun uğruna canlarını mallarını harcamaktan tereddüt etmeyenler
anlayabilir ve onun hakkında açıklayıcı bilgiler aktarabilirler. Çünkü onların
yanında bir kitap olduğundan anlatacakları bilgilerin de bir dayanağı ve temeli
vardır. Temeli olan bilgiler ancak ve ancak yaşama bir ışık olabilir ve insanlığı
aydınlatır. Aydınlatmaktan yoksun bilgilerin tümü tartışmaya dayanan ve
kendisini aydınlatamadığı halde herkese bir aydınlatıcı olarak sunulması onun
doğru olduğu anlamını taşımaz.
“Kendilerine gelmiş hiçbir kanıt
olmadan, Allah'ın ayetleri hakkında tartışıp duranlar var ya, onların
göğüslerinde, asla ulaşamayacakları bir büyüklüğün kuruntusu vardır. Artık
Allah'a sığın! O'dur Semi, O'dur Basîr.”Mümin/56
De ki: "Ben, Rabbimden bana açık
seçik ayetler gelince, sizin, Allah'ın berisinden yakardıklarınıza kulluk
etmekten yasaklandım. Ben, âlemlerin Rabbi'ne teslim olmakla emrolundum.
“Mümin/66
Hiçbir bağlayıcı kaynağı olmayan ve
kendilerine gelen bir bilgi olmadığı halde sürekli tartışma yaparak doğru iş
yaptığını sananlardan daha ahmak kimler olabilir. Günümüzün insanı ahmaklıkta sınır
tanımıyor. Kitle iletişim araçlarına baktığınızda görsel medyadan tutun hayat
hakkında sizi bilgilendirdiğini sandığınız tüm enformasyon araçları insanları
boş uğraşlarla buluşturarak onları anlamsız bir hayatın kollarına taşımaktadır.
Anlamsız bir yaşamın kapsamı içinde kendi imhası için uğraş verenler ne
zamandan bu yana insanlığın kurtuluşuna reçeteler oluşturmaktadır.
Tabiat ayetleri ile doğrudan
desteklenmeyen ve bilimsel olarak bir varlık sebebi olmayanlar asla ve kata
doğruluk taşımazlar. Doğruluğu olmayan bilgiler sadece kuruntu ve kurguların
böyle bilgileri tartışma zeminine taşımasıyla gündemde kalmaya devam eder. Bu
bilgiler fonksiyonel olduklarından ve insanlık için sorunlara çözüm
getirdiğinden gündem olmazlar. Şarlatanların bir ortamda sürekli gündemde
olması onların çok doğru işler yapmasından veya insanlık için değerli çalışmalara
imza atmasından değildir şüphesiz, ancak sofistike bir anlayış gibi tartışmayı
devam ettirmelerinden ve bu tartışmada kimin kime daha baskın bir rol
oynamasına bağlıdır. Yani tartışmayı kim sonuna kadar götürebiliyor ve
muhataplarını bastırıyorsa o hep gündem olur ve doğru bir değermiş gibi ona önem
atfedilir. Doğruluğun ölçüsünün olmadığı ancak kimlerin boş vakitlerini işgal diyorsa,
işgal ettiği yer kadar bir doğruluk değerine sahip olduğu ortamda, hakiki doğru
ve gerçekliği olan çelişkisiz tutarlı temellendirilmiş bilgilere ulaşmanız da o
kadar zor olur.
Tartışmayı seven ortamlar hakikatten hoşlanmazlar.
Çünkü hakikatler böyle yaşamların en korkulu anlarıdır. Korkularıyla
barışabilenler her zaman temellendirilmiş bir yaşamı temsil ederler.
Allah’ın ayetleri üzerinde tartışan
ve göğüslerinde asla ulaşamayacakları büyüklük kuruntusu barındıranlar,
muhataplarına hakikati aktardıklarını sanmasınlar. Hakikat bir gerçeklik gibidir,
insanların onu kabullenmesine gerek kalmadan doğruluklarını haykırırlar. Çünkü
Hakikat ile Yaratıcı arasında mutlak ilgi ve iletim bağı vardır. Hakikatler hep
ondan zuhur ederler. Daha sonra dünyada hakikati hakikat olduğu için kabullenip
teslim olanlarda da karşılık bulurlar. Hakikate karşı olanlar,hakikatin
görüntülendiği gerçeklere bakarak aslında gerçeği yalanlayıp inkâr etmezler,
onlarda bilirler ki gerçeklik onlara sesleri kadar yakındır. Ama onlar doğrudan
hakikate düşman olduklarından hakikatin kendisinde tecelli ettiği gerçekliği
yok sayarak hakikatin vuku bulmasını ve yeryüzünde görüntülenmesini istemezler.
Hakikatler, Allah’ın hamt sıfatı gibidir. Yani kimse onu hamt etmese de o
mutlak hamt edilendir. Hakikatler de böyledir, kimse onu kabullenmese de onun
şanından hiçbir şey kaybolmaz. Ondan dolayıdır ki Hakikatleri kendi kibir ve gururlarına
katarak onunla anlamsız bir tartışmaya ve yarışa tutuşanlar sizi asla
aldatmasın onlardan hiçbir sonuç çıkmaz sen semi ve basar olana sığın. Tüm bu olanların
mutlak şahidi, her şeyi gören ve duyan Allah’tır. Hakikatte onun yanındadır. Alacakların
onunla bağ kurması gerekli ve kaçınılmazdır. Allah ile bağ kuramayanların tüm
konuşmalarında bir hayır bulamazsınız Allah’a sığınmak ve hakikati ondan
gelecek kaynaktan alarak yaşamınıza devam edin….
De ki: "Ben, Rabbimden bana açık
seçik ayetler gelince, sizin, Allah'ın berisinden yakardıklarınıza kulluk
etmekten yasaklandım. Ben, âlemlerin Rabbi'ne teslim olmakla emrolundum.
“Mümin/66
Benim, sizin hiçbir bilgi ve dayanak
olmadan yakardıklarınızla asla işim olmaz. Bana açık seçik bilgiler ihtiva eden
Rahman’ın ayetleri geldi, Onu bana ulaştıran ve önümü sadece aydınlatacak olanın
o olduğunu anlatan da yerin ve Göklerin rabbi Allah’tır. Allah asla doğru
olmayan hakikat dışında hiçbir şey söylemez. O zaman mutlak hakikati anlatana
mı yoksa sizlerin hiçbir dayanağı olmayan iddia ettiğiniz düzmece bilgilerinize
mi uyacağız. Sizlerin dayanaksız düzmece kibir ve gururu barındıran sahip
olduğunuz bilgileriniz tamamıyla karanlıklara taşımaya yönelik bilgilerdir.
Oysa benim rabbim tüm karanlıklardan alıp mutlak nura götürecek bir bilgiye
sahiptir. İnanacak olanlar mutlak aydınlık sahibinin nuruyla nurlansın ki, tüm
yanlış ve doğruları ayırt edecek hakiki bir ölçüye kavuşsun.
Allah’tan uzak Allah’ın berisinden
kendinize dost tutarak sizi Allah’a götürecek sandığınız bilgilerinizin tümü hakikatin
yolunu tıkayarak sizlere karanlıkları hakikatmiş gibi göstermeye çalışan anlamsız
temeli olmayan dayanaksız boş kuruntulardan ibarettir. Bu kuruntular
mezbelesinden çıkmadan hakikat deryasında yüzmek mümkün değildir. Yüzdükçe
yüzen koştukça koşan, uçtukça uçan yürüdükçe yürüyen ve hakiki bilginin doyumu
olmadan sürekli öğrenme ve anlama sürecine girerek geniş bir sadr sahibi olarak
yaşamak için herkesin hakikat otağında buluşması kaçınılmazdır.
Ben sizin taptığınız ve değer verip
hakikatmiş gibi gündeminizden düşürmediğiniz o yaşamınızdan uzak kılındım.
Çünkü ben hakikatin yolunun ne olduğunu bana tanımlayan bir kitapla tanıştım.
Bu kitap rabbimin emir ve isteklerini içerdiğinden ,onun isteklerini bir yana
bırakıp sizin arzularınızla boğuşmam bana yasaklandı. Onun için neden kendi
yaşamınızdan uzak farklı bir ortamda mücadele ettiğimi ve sizin ortamınızda boy
göstermediğimi bana sormayın…Onlar bana yasaklandı ve ben mutlak kaynakla
tanıştıktan sonra, geride kalan ve Allah’tan beri olan yalvardıklarınızın tümü
benden uzaklaştırıldı. Ben sadece Göklerin ve Yerin Rabbine yürek ve avuç
açmakla emrolundum.
De ki: "Ben, Rabbimden bana açık
seçik ayetler gelince, sizin, Allah'ın berisinden yakardıklarınıza kulluk
etmekten yasaklandım. Ben, âlemlerin Rabbi'ne teslim olmakla emrolundum.
“Mümin/66
Geçmiş kültür kırıntılarınızdan
kalanların hepsini hakikat kanatlarının havalandırdığı kapsamda değilse hepsini
ayaklarımın altına aldım. Rabbim bana kitabını öğrettikten ve hakikate giden
yolu gösterdikten sonra sizin sahip olduklarınıza dönüp bakarsam, denizin öbür
yakasına geçtiğimde Samir’i gibi yeni bir buzağı yapma ihtimali olacağından
rabbim sizin bilgilerinizle olan tüm bağlarımı kopardı ve sadece kendisine
kulluk yapmamı emretti ben rabbimin isteklerinden başkasına asla uymam…Rabbimden
apaçık ayetler geldi, apaçık ayetlerle yolu gösterene mi yoksa hiçbir gittiği
yolun ne olduğunu bilmeyenlere mi uymak daha hayırlıdır. Benim rabbim hayır
üzerine hayır ve nur üzerine nurdur. Allah’ın Nur vermediği kimselerin nurumu
olur. “Ey cahiller yoksa siz bana Allah’tan başkasına kulluk yapmamı mı emrediyorsunuz…?”
Ben yüzümü gökleri ve yeri yaratan kendisinin başka ortağı olmayan Tüm mülkün
sahibi tek olan Allah’a çevirdim…
Tüm bu uyarılara rağmen şayet ısrar
eder ve beni sizin ortamınıza taşımak isterseniz biliniz ki, ben rabbime
dayandım o beni sizin tüm kötülüklerinizden korur.O tüm tuzak kuranların
tuzaklarını başlarına geçirecek kadar kuvvet ve kudret sahibidir…Size söylediğimi
bir gün anlayacaksınız O gün gelmeden önce Bu kitabın dili ile size söylediğimi
anlamanızı istiyorum. Bu kitap en doğru olana götürür, onun tüm bilgileri
temellendirilmiştir. Onda asla bir eksiklik ve tutarsızlık bulamazsınız,
olduğunu iddia ediyorsanız bu sizin aklınızın ve bilginizin geldiği seviyeyi
gösterir…Mutlak güç ve kudret sahibi Allah’ın bildirdiğine uymaktan sizi
alıkoyan nedir, siz beni yaratan, bana rızık veren, beni yaşatan ve beni
öldürecek ve sonra hesaba çekecek olan bir Allah’a kulluk yapmaktan kaçınıyor
ve ona ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da ben sizlerin düzmece ilahlarınızdan mı
korkacağım “Ey cahiller siz küfrünüzle birazcık oyalana durun muhakkak ki
gideceğiniz yer ateştir…Orası ne kötü bir yer ve sondur. Rabbim bizi ateşin
azabından koru bizleri huzurunda mahcup olmadan sadece senden bekleyenlerden
eyle…Bizi kendine dost edindiğin en samimi ihlas sahibi kullarınla haşret…Sen
duaları karşılıksız bırakmazsın, bu dualarımızı anlamlı kılacak sahih akide,
Salih amel vakarlı duruş, sebat eden anlayış, imtihanlarda sabreden yürek ve
dayanabilen bir zihinle mücadele edenlerden eyle…
Rabbim biz sana teslim olduk bu
teslimiyetimiz azmimizi ve çabamızı artırdı…Azmiyle yola çıkan çabasıyla
yorulmayan sonucu senden uman, kazanımlarıyla yüceldiğini sanmadan kendisinin
bir damla su olduğu idraki ile yaşayan mütevazi ve hiçbir kınayıcının
kınamasından endişe etmeden İbrahim gibi ben sadece Rabbime gidiyorum diyen kullardan
eyle bizleri…Âmin…Selam saygı muhabbet ve dualarımla!
Erol KEKEÇ/15.05.2021/12.00
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder