26 Nisan 2021 Pazartesi

SONUMUZU HAYIR EYLE NE DEMEK?

Başında ışık olmayan tünelin sonunda ışık mı olur. Allah sonumuzu hayreylesin diye hep dualar ederiz ya, işte o dualarımızın anlam bulması için başının ortasının hayır olması lazım ki, sonu da hayır olsun…Sonumuzu hayır et demek kadar güzel bir dilek olamaz ancak bu dileklerimizin karşılık bulması için öncemizin de ne kadar önemli olduğunu anlamamız gerek.

Otu çek köküne bak derdi eskiler, biz bunları hep genetik bir benzerlik olarak anladık ve ötesini hiç düşünmedik. Oysa bir otun bitkinin kökü ne ise dallarında çiçek ve meyvelerde ondan başkası olamaz. Bahçesinin her tarafı portakal ekilmiş olan biri, bahçede elma arayıp bulamadığı zaman, neden elma yok her taraf ağaç dolu demesinin anlamı olmayacaktır. Portakal bahçesinde elma aramak ve onu ummak sadece bir bekleyiş olarak kalacaktır. Onun için tüm yaşamı şer odakları, haramlarla iç içe geçmiş tefecilerin kapısında sabahlamış, akşamları onların sobasında ısınacak bir ateş aramış ancak sonumuz hayır olsun diye yalvarmış. Ne kadar ciddiyetten uzak lakayt bir davranış olduğunu bizler de görmemize rağmen bundan nasıl öyle bir sonuç bekleme hakkına sahibiz.

Bu açıklama sonrasında rabbimizin şu ayetinin nasılda bizlerin imdadına hemen ulaştığını idrak etmeliyiz. “İnsana ancak emeğinin karşılığı vardır. Emeksiz kazanım arzularının tümü bir tufanla yerini sükunete bırakır insanların ibret alması için…Rabbim sen sonumuzu hayır eyle demenin anlamını kavramamış ve o konuda gerekli ciddiyetten uzak eylemler, sahibine iade edilmesi gereken temenniler ötesine geçemez. Rabbim sonumuzu hayır eyle demek, bir mücadelenin başlaması için gerekli çaba ve gayretler harcandıktan sonra o mücadeleyle hayatları yoğrulanların sonuç konusunda, sonuca kendi güçleri yetmeyeceği için Rabbim sonumuzu hayır eyle, yani sana teslim olduk gereklerini yerine getirdik biz sorumluluklarımızı eksikte olsa yaptığımıza inandık sonrasını sana havale ettik sen de hayır eyle demektir. Bu algılar zaman içinde anlam kaymasına uğrayarak yeni algı biçimleri ortaya çıkarmıştır. Bu yeni algı biçimleri temelsiz ciddiyetten uzak olduklarının farkında olmadıklarından hep hüsranla sonuçlanan bir süreci beklediklerini de bilmezler.

Öncesi karmaşık olan yaşamların sonumuzu hayır eyle şeklindeki temennileri, anlamsız bir temenni olmanın ötesine geçmeyecektir. Burada aslında emeksiz bir kazanıma göz dikme vardır. Neden böyle bir algı oluşmuş olabilir, dünyada bazı yaşamlar hayatlarını başkalarının masumiyetine kendilerinin de sansar gibi pusu kurup punduna getirmesine borçlu olabilirler. Bu uyanık tavırlar, her zaman bu formülün geçerli olacağı vehmini onlara yaşattığı için, böyle isteklerde bulunmayı hayra ulaşacakları sonucuna onları kavuşturacağı beklentisini oluşturduğundan, böyle söylerler. Yani dünyalıklarını emeksiz kazanımlarla elde edenler, hayatın sonundaki hesap günündeki karşılığın da böyle olmasını istemektedirler. Bu aldanış insanları anlamsız bir hiçi beklemenin ötesine götürmeyecektir. Orada karşılaştıkları beklentileri olmadığı zaman da bu nerden çıktı diyecekler.

Dünya, doğru ile yanlışın ne olduğunu idrak edecek kadar bize bir zamanın verildiği yerin adıdır. Buradaki yaşamın anlamı, hangimizin hakiki bir yaşamı yaşadığımız, hangimizin bize ait olmayanları ele geçirmek için her türlü film fırıldak bir yaşamı benimsediğimizi ortaya koymakla anlaşılacaktır. Emeksiz kazanımlar peşinde koşanlar daima bir tufanla istek ve beklentilerinin savurulma ihtimaline hazırlıklı olmalıdırlar. Son günlerin önemli gündem maddesi olan soygun tufanı sonrasındaki insanların yaşadıkları psikolojik travmalara baktığımız zaman, nasıl da bir son istediklerine hep birlikte şahit olacağız. Beklentileri çok büyüktü bu mağdurların, ancak mücadeleleri hiç yoktu, mesafe çok kısaydı ve hemen zengin olacaklardı. Bu beklentiler doğrultusunda arzu ve isteklerinin de standardını yükseltiler, ancak karşılarına bir hiç ve bir daha kavuşamayacakları imkanları ve kaybettikleri zamanlarına şahit olunca, bu bunalımın vermiş olduğu acılarının etkisini hafifletmek için rabbim sonumuzu hayır eylesin demeye başladılar. Neden ve niçin kaybedilen bir şeyin ardından sonun hayırlı olmasını istiyor insan, oysa kaybedilmeden önce elinde imkanlar olduğunda kazanmalıyım diye yerinde hoplayıp dururken, kaybettiklerinin gelmeyeceğinden emin olunca, herkesin perçemini elinde tutan güce sığınma bir acziyet olsa da temizlenmiş bir yüreğin acziyeti olmadığı sürece sonuç hayırdan hep uzak gidecektir. Hayır bir beklenti olmaktan çıkarılıp, nedenleri yerine getirilmiş olan bir denklemin, sonuçlarını beklemek olmalıdır.

Ondan dolayıdır ki, yaşadığımız sürece kazıktan boşanmış at misali her otlakta otlanmaya çalışıp sonrasında güzel bir merada olmayı arzulamak öyle kolay olmayabilir. “En sevdiklerinizi Allah yolunda harcamadıkça kesinlikle iyilik yoluna hayra kavuşamazsınız…” Yolun sonuna gelindiği zaman tüm yollar tükendiğinde zorunlu seçenek önümüze çıktığı zaman, ona meyletmek bir tercih değil, zorunlu bir süreçtir. Ey insan hangi yoldan gidersen git muhakkak ki sen Rabbine varan bir yolda çabalamaktasın”. Yani insan yaşarken bu yollardan hangisine uyması gerektiğini kendi iradi seçimiyle ortaya koyması gerekir. Bu seçim yapılırsa kişi seçtiği yolun sonunun Allah’a varacağını bilerek yaşar. İyi olanı tercih eder hayatını o yolda tüketir ve hayırda yarışanlardan olursa, gönül huzuru ile rabbim sonumuzu hayır eyle biz sana ve senin indireceğin her hayra muhtacız deme hakkına sahiptir. Bu istek ve duanın karşılığı olacaktır. Ancak yaşamı dünyaya kazıklar çakmak ve yeryüzünde debelenerek insanlara gösteriş ve ifsatla yaşamış olanlar yolun sonuna vardıklarında, hesap görücü olarak Allah olduğunu anladıklarında başka seçenekleri de kalmadığı için rabbim biz sana geldik sonumuzu hayır eyle anladık ki her şey bomboş demeleri ne kadar sahici olabilir ki! Damarlardan kan çekildiğinde, ayaklar vücudu taşımaz olduğunda eller yerinden kalkıp bir şeyi almaktan aciz düştüğünde, baş vücuda yük olduğunda, seçenekler yok olup sadece önümüzde hesap görücü olanın muhteşem vadi gözle görüldüğünde ben de sana geldim Allah’ım beni affet dediğimizde, daha önce imkanların varken koşarken ele avuca sığmazken havada vurup tavada yerken neredeydin derse ne olacak halimiz…Onun içindir ki, rabbimiz sonumuzu hayır eyle demeden önce hayır üzere yaşayalım ki, rabbimiz bizi girdirdiğin hayata ve çıkardığın hayattan hayır ile çıkar ve bizi sonlarını hayır eylediğin kullarından eyle diyebilecek yüzümüz olsun…Yoksa diğerlerinden bahtımıza ne çıkar onu bilemem.

Yol yakın hayat kısa, zamanı boşa harcayarak çıkmayalım yaratanın huzuruna sonra avucumuzu yalamak çıkar bahtımıza…” İnsana ancak emeğinin karşılığı vardır. İsteklerin kölesi olarak yaşamış, o isteklerin emirleri doğrultusunda oradan oraya haydut gibi koşan bir mendebur olup çıkmış olanlar, emeğinin karşılığı olanlara sahip olmadıklarından hem burada hem de gittikleri yerde iflas bayrağını çekerler. Sonrasındaki hayıflanmaları onları kurtarmayacaktır. Yaşarken idrak edenlerden olmamız ümidiyle Rabbim sonumuzu hayır eyle diyebilecek yüzle bizleri huzuruna çıkarsın…Selam ve dualarımla!

Erol KEKEÇ/25.04.2021/19.12


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder