9 Şubat 2021 Salı

MAHO AĞA MI ÇAĞDAŞ AĞALAR MI? (!)

 

Ağalık sistemi ve feodal anlayışların en belirgin yanları duyguları sömürmesi ve insanların aklını kullanabilecek imkanların tüm yollarını tıkamasıdır. Büyük oranda duygusal kabullerden ve kutsallıkların etkisinin oluşturacağı tepkinin şiddetinden beslenirler. Onun için de daima bu tarz ortamların oluşturulması ve sürekli kıvılcımların devam etmesi için uygun zeminler yaratma çabası içinde olurlar.

Ağalık sistemi bir sömürge oluşumudur. Ağalar hep sizin menfaatleriniz için çabaladıklarını söylerler ancak kendi ağalıklarının kurallarının kökleşmesinin ötesinde hiçbir kaileleri yoktur. Ancak marabalığı kabullenen zavallı akıl ve bilinç yoksunu duyguların galeyana gelmesiyle kendisinin bir değer ifade ettiğini bilmeyenler ise bu sömürü çarkının devam etmesini sağlayan en önemli figüranlardır. Figüran diyorum çünkü onların daha ötesidir aslında ama bu kavram bile onların basitliğini anlatmak için cılız kalmaktadır. Kendi bireysel varlıkları bir anlam ifade etmeyen, ağalık terminolojisinde tanımlanan kavramlara göre size bir anlamın verildiği yaşamın, ancak sömürülen ve sağılan, beyinden yoksun kendini bir değer sanan ağalık merasında otlanan ağa olmasa yırtıcı hayvanlara yem olacağını düşünen bir popülasyon yığınlarından oluşan karartılar etrafı doldurur.

Feodal yaşamların tarihsel geçmişine baktığımızda hakikaten ağalık çok ciddi ele alınması ve tüm yönleriyle sosyolojik açıdan değerlendirilmesi gereken yaşam kalıntılarının içindeki en önemli yerini korumaktadır. Ağalık, vadilerin karnında barınmayan ve o tepeden bu tepeye at sırtında daima taarruzda olan ve ekmeğini taştan çıkaran ruhunun yaşadığı yerde özgürce tefekkürün zirvesinde yaşayan iradi varlıkları bir nesneye dönüştüren, kendini korumaktan aciz, yalan dolan ve bir erkek hindi gibi kabararak etrafa korku salmaya çalışan bedevi (hadari)yaşamın sahne önündeki çağdaş (!) yüzüdür.

Ağalığı neden mi bu kadar anlatma gereği duydum, çünkü bu yaşam tarzı en çağdaş dediğiniz ortamlarda da karşınıza kanın başa sıçraması olarak ifade edilen, kanım beynime sıçradı deriz ya, işte o isme layık bir kavramla, yeniden tarihsel evrimini tamlayarak, (Baş-kan)yani baştaki kan olarak başköşedeki yerini alır. Sahiden geçmiş filmlerde gördüğümüz Maho ağa tiplemesi Ortadoğu toplumlarını ne kadar güzel anlatmaktaydı. Sizin tarlalarınızı ben verirem, karnınızı ben doyururem, ulan altınızdaki karilerinizi ben alırem demiyor muydu…Sahne önündeki çağdaş ağalık sisteminin gelecekte gelebileceği tekâmül sürecinin aslında ipuçlarını da veriyordu. Ağalık sisteminin en önemli özelliği olarak göze çarpan ırgatların eylemlerini takip eden muhbir yaverlerin olmasıydı. Kendi kafanıza göre hela bile yapma hakkınız yoktu, hatta ağanın şeysinin üzerine şey mi olur herkes haddini bilecekti…

Ağalık isteminin karnında ortaya çıkmamış öyle sözler ve mesajlar var ki, daha güneş görmemiş onlar…Tekâmül sürecinde onların hepsi zirve yapar.
Erol Kekeç/07.02.2021
Ercan Yüceman ve Emsal Malkoç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder